Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kiraat

samanyolu

New member
Katılım
19 Mar 2007
Mesajlar
2,063
Tepkime puanı
2,696
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
Namazın şartlarından biri de kırâattır. Kırâat, ağız ile okumak demektir. Bu da farzdır. Yalnız kılanın bile kendi işitecek kadar sesli okuması şarttır. Kendi kulakları işitecek kadar sesli okumağa, hafîf okumak denir. Yanında olan kimselerin de işitecekleri kadar sesli okumağa, "cehrî" yâni yüksek sesle okumak denir.
Kırâat olarak, Fâtiha okumak ve sünnetlerin ve vitr namazının her rek'atinde ve farzların iki rek'atinde Fâtihadan başka bir de sûre veya üç âyet okumak, vâcibdir. Fâtihayı sûreden önce okumak da ayrıca vâcibdir. Fâtihayı her rek'atta bir kere okumak da vâcibdir.
İmâmın, birinci rek'atta, ikinci rek'attan iki misli uzun okuması sünnettir. Yalnız kılan, her rek'atta aynı miktarda okuyabilir. Her namazda, ikinci rek'atta, birinciden üç âyet uzun okumak mekrûhtur. İmâmın aynı namazların aynı rek'atlerinde, aynı âyetleri okumayı âdet edinmesi mekrûhtur. Birinci rek'atta okuduğunu, ikinci rek'atta da okumak tenzîhen mekrûhtur. Birincide Kul'e'ûzü bi-Rabbin-nâs okursa, ikincide tekrâr okur. Çünkü tersini okumak daha kerihtîr.
1)Senetleri Açısından Kırâat Çeşitleri

a-) Mütevâtir Kırâat

Bu kırâat çeşidi, yalan üzerine ittifak etmeleri mümkün olmayan bir topluluğun kendileri gibi bir topluluktan naklettikleri, Hz. Peygambere muttasıl/kesintisiz bir senetle ulaşan, bir yönden de olsa İmam Mushaf’ın hattına ve Arap dil kurallarına uyan kırâat anlamına gelir. Bu kırâat şekli, Hadis’in mütevatir şekline benzer.
Kırâat imamlarından Nâfi, İbn Kesir, Ebu Amr, İbn Amir, Asım, Kisai ve Hamza’nın kırâatleri, bu guruba dahildir. Bu kırâatlerin hepsine birden yedi kırâat anlamında “Kırâat-ı Seb’a” denir. Bu kırâatlerin hepsine iman etmek şart olup, onlardan herhangi birini inkâr etmek küfürdür. Bahsi geçen kırâatlerle hem namazda ve hem de namaz dışında Kur’ân tilavet etmek câizdir.


b-) Meşhûr Kırâat
Senedi sahih, Arap dili gramerine ve Osmânî Mushaflara uygun, kırâat imamları arasında meşhûr olan ve fakat tevâtür derecesine yükselmeyen kırâatlere bu isim verilir. Bu kırâat şekli, Hadis’in meşhûr şekline benzer.
Kırâat imamlarından Ebu Ca’fer, Ya’kub ve Halef’in kırâatleri bu guruba dahildir. Bu kırâatlerin hepsine birden üç kırâat anlamında “Kırâat-ı Selâse” denir. Bu üç kırâatin Kırâat-ı Seb’a’ya ilavesiyle de on kırâat anlamındaki “Kırâat-ı Aşera” meydana gelir.
Bahsi geçen kırâatlerin hepsine birden iman etmek elzem olup, onlardan herhangi birini inkâr etmek câiz değildir.


c-) Âhâd Kırâat
Âhâd kırâat, senedi sahih olmakla birlikte ya hattı imam Mushaflara uygun düşmeyen veya Arap dili gramerine uymayan ve yahut da kırâat imamları arasında istenilen şöhrete ulaşmayan kırâat çeşididir. Bu da Hadis’in âhâd kısmına tekâbül eder.
Bu tarz kırâatlere iman etmek gerekmediği gibi, onlardan herhangi biriyle Kur’ân tilâvet etmek de câiz değildir.


d-) Şâzz Kırâat
Nakli sahih bir isnatla yapılmayan, bir başka ifadeyle mütevâtir kırâatlerin taşıdığı üç temel şartı bünyesinde bulundurmayan kırâatlerdir.
Bahsi geçen kırâatlere iman etmek gerekmediği gibi, onlardan herhangi biriyle gerek namaz içinde ve gerek de namaz dışında Kur’ân tilâvet etmek câiz değildir.


e-) Mevzû (Apokrif=Uydurma) Kırâat
Bu kırâatler, hiçbir temele dayanmayıp asılsız olarak birilerine isnat edilen uydurulmuş kırâatlerdir. Bu kırâat çeşidinin örneğini Muhammed b. Ca’fer el-Huzâî’nin asılsız olarak Hanefî Mezhebi’nin kurucusu olarak kabul edilen İmam Ebu Hanife’ye nispet ettiği kırâatler oluşturur.
Asıl itibarıyla bu tarz okuyuşlara kırâat demek bile uygun değildir. Zira bunlar kırâat olmayıp uydurulmuş şeylerdir. Bu tarz kıraatleri kabul etmek de onlarla Kur’ân tilâvet etmek de câiz değildir.

f-) Müdrec Kırâat
Müdrec kırâatler, âyetlere tefsîr kabîlinden yapılan ziyâdelerden ibarettir. Ashaptan Sa’d b. Ebi Vakkas, İbn Mesud ve Ubey b. Ka’b’ın bu türden örnekleri oldukça fazladır.
Asıl itibarıyla bu ziyâdeleri de bir kırâat çeşidi olarak değerlendirmek pek isabetli değildir. Zira az önce de ifade ettiğimiz gibi bu ziyâdeler, kırâatle alakalı olmayıp tefsir kabîlinden ashabın kendi Mushaflarına yazdıkları ziyâdeleri ifade eder.
 
Üst Alt