seyfullah putkýran
New member
- Katılım
- 30 Eyl 2005
- Mesajlar
- 5,807
- Tepkime puanı
- 205
- Puanları
- 0
- Yaş
- 40
- Konum
- Ruhlar Aleminden
- Web sitesi
- www.tevhidyolu.net
Kimlerle Evlenilir-Evlenilmez
1694 - Soru: İki kardeş var. Bunlardan büyüğü evli ve iki tane de çocuğu var. Küçük olan ise henüz bekar. Büyük kardeş, bir trafik kazasında vefat etti. Küçük kardeş, her ne kadar istemediyse de, babasının ısrarına dayanamayarak ağabeyinin dul kalan karısı ile evlendi. Dinimizce böyle bir evlilik caiz midir?
Cevap: Ölmüş kardeşin, dul karısını hayatta bulunan kardeşi alablir. Bunda herhangi bir mahzur yoktur. Arkadan kalan kardeş büyük veya küçük olsun durum aynıdır. Ancak, o kadınla evlenebilmek için, kocasının ölümünden itibaren iddetinin (dört ay on günlük bir müddetin) geçmesi gerekir.
1695 - Soru: Bir kızın babası Türk, dedesi Türk, annesi ise çingene. Bu anneden olan kız Müslüman bir erkekle evlenebilir mi?
Cevap: Bir Müslüman erkek, Müslüman olan bir çingene kadın ile evlenebilir. Evliliklerde ırk ayrılığı bir engel teşkil etmez. İman ve İslam bakımından bir eksiklik yok ise evlenmelerinde bir mahzur yoktur. Geri kalan mide ve gönül meselesi! Gönlü sever, midesi çekerse evlenmesinde bir mahzur yoktur.
1696 - Soru: Bir kimsenin, kendisine aile olarak almak istediği kadın veya kızı, okutmak suretiyle sihir yaptırarak almasında bir mahzur var mı?
Cevap: Bu asla caiz ve doğru bir hareket değildir. Her iş aklın düşünmesi ve gönlün sevmesiyle olmalıdır. Onu sihirle ve efsunla düşünemeyecek hale getirmek katiyen doğru değildir. Haramdır.
1697 - Soru: Adamın birisi evlenmiş, daha sonra da sakal bırakmış. Bu yüzden ailesi ile boşanmış. Şimdi tekrar evlenmek istiyor, sakalı evlenmesine mani oluyor. Evlenebilmek için sakalını kazıtmakta bir mahzur var mı?
Cevap: Elbette vardır. Resul-i Ekrem'in (sav) sünneti oyuncak değildir.Tiyatro artistlerinin, rol icabı sakal bırakıp, rolü son bulduğunda kestirmeleri gibi, dilediğinde sakal bırakmak, arzu ettiğinde de sakalını kazıtmak, Resul-i Ekrem'e (sav) sevgisi olan kimsenin yapabileceği bir davranış değildir. O kimse de kendine göre bir Müslüman kadınla evlenmenin yolunu arasın. Bırakılmış bulunan sakalı kazıtmak haramdır.
1698 - Soru: Dul kalan bir erkek, dul bir kadını kendisine nikahladıktan sonra, ilk karısından olan kızını, bu kadının oğluna nikahlayabilir mi?
Cevap: Evet, nikahlayabilir. Bunda bir mahzur yoktur.
1699 - Ali Efendi Fetvalarından: "Kendisiyle gerdeğe gridiği karısının, diğer kocasından olmuş oğlunun kızı ile evlenmek caiz olmaz" (H.Ec. 1/33)
Açıklama: Böyle bir evlilik caiz olmaz. Çünkü bu kız üvey oğlu yolu ile torun mevkiinde bulunmaktadır. Bu itibarla hürmet-i müsahare yoluyla kendisiyle evlenmek haramdır.
1700 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd'e, ahiret ana edindiği Hind ile evlenmek caiz olur" (H.Ec. 1/34)
Açıklama: Ahiret anne ve ahiret evladı gibi sözlerle nesep sabit olmadığı gibi, bu kimselerin birbirleriyle nikahlanmaları sahih ve caizdir. Bu itibarla "Ahiret kardeşim ol!" veya "Ahiret evladım ol" diyen kimseler, birbirine mahrem olmazlar. Diğer yabancı kadınların ve erkeklerin birbirine karşı takındığı tavır ve tesettür esaslarına riayet etmeleri gerekir.
1701 - Abdürrahim Fetvalarından: "Karısı ile karısının oğlan kardeşinin kızını, zevcesiyle birlikte nikahı altında toplamak caiz olmaz" (H.Ec. c. 1/42)
Açıklama: Bu fetvada belirtilen kız, o erkeğin karısının yeğeni olmakta ve bahsi geçen kadın da onun halası bulunmaktadır. Bir önceki fetvanın açıklanmasında belirtilen ölçü dikkate alındığında, böyle bir evliliğin dini hükümlere göre caiz olmadığı açıklığa kavuşmuş olur.
İki yakın kadının, bir erkeğin nikahı altında toplanmasının haramlığındaki hikmet, akrabalık bağlarının ve büyük ile küçük arasında korunması lazım gelen saygının sarsılmamasıdır. Bunlar arasında geçimsizlik olduğunda, bahsi geçen bağlar yara alacak ve büyük-küçük saygısı kalkmış olacaktır. Bir cemiyet içinde bu gibi hallerin doğması ve yayılması, o cemiyeti sarsar ve önü alınmayacak hadiselerin yayılmasına sebep olur.
Bir milletin payidar olabilmesi, istiklalini ve istikbalini garanti altında tutabilmesi, cemiyeti teşkileden fertlerin arasında, sevgi, saygı ve bağlılıkların korunmasına şiddetle ihtiyaç göstermektedir. Geçmiş milletlerin bazılarının çöküş sebeplerinde bu gibi kaidelere riayet gösterilmeyişinin acı iz-eri görülmektedir. Tarihin acı hadiseleri arasına bir halka daha eklemek niyetinde olmayan milletler, bu gibi kaideleri korumakta asla ihmal göstermezler, göstermemelidirler.
1702 - Netice Fetvalarından: "Boşandığı kadının babaannesini nikahlamak caiz olmaz" (H.Ec. 1/34)
Açıklama: Bir erkek, boşamış olduğu bir kadının annesini nikahlayamadığı gibi, o kadının nenesini de nikahlayamaz. Bu nene, ister ana tarafından, ister baba cihetinden olsun hüküm aynıdır.
1703 - Feyziye Fetvalarından: "Ana tarafından olan dedesinin terk ettiği kadını nikahlamak caiz olmaz" (H.Ec. c. 1/34)
Açıklama: Bir erkeğe, üvey nenesini nikahlamak, aynen üvey annesini nikahlamak gibi, haram bulunmaktadır. Dede, ister ana tarafından, isterse baba tarafından bulunsun hüküm budur.
1704 - Abdürrahim Fetvalarından: "Gerdeğe girmeden boşanmış bulunan kadının annesini nikahlamak caiz olmaz" (H.Ec. c. 1/38)
Açıklama: Kayınvalide, nikah yapıldığı andan itibaren damadına haram olur. Karısı ile gerdeğe girmeden ayrılmış veya karısı ölmüş olsa bile bu haramlık aynen devam eder.
1705 - Ali Efendi Fetvalarından: "Baba bir kız kardeşinin oğlunun kızını nikahlamak caiz olmaz" (H.Ec. c. 1/34)
Açıklama: Fetvada belirtilen kimse, bahsi geçen kızın babasının dayısı olmaktadır. Babaya dayı olan kimse, onun çocuğunun da dayısı olur. Bu açık bir hükümdür. Baba bir kardeş, nesep yoluyla olan haramlıkta aynen ana baba bir kardeş gibidir.
1706 - Abdürrahim Fetvalarından: "Zevcesinin kız kardeşinin kızı, karısı ile birlikte nikahı altında toplamak caiz olmaz" (H.Ec. c. 1/41)
Açıklama: Fetvada bahsi geçen kız, onun hanımının yeğeni; kadın da bu kızın teyzesi olmaktadır. Bunlardan birinin erkek olduğu farz edilse, birbiri ile evlenmesi nasıl haram ise, aynı zamanda bir erkeğin nikahı altında toplanmaları da haramdır.
1707 - Abdürrahim Fetvalarından: "Karısının halasının kızını, zevcesi ile birlikte nikahı altında toplamak caiz olur" (H.Ec. c. 1/42)
1708 - Netice Fetvalarından: "Hind (isimli kadın)ın ilk kocasından olmuş oğlu, halen nikahı altında bulunduğu kocasının diğer karısından olma kızını nikahlasa caiz olur" (H.Ec. 1/35)
Açıklama: Bu fetvada bahsi geçen çocuklar, karı ve kocanın, karşılıklı olarak üvey evladı olmaktadır. Bu sebeple birbirleri ile evlenmelerinde bir mahzur bulunmamaktadır.
1709 - Ali Efendi Fetvalarından: "Annesinin ana-baba bir kız kardeşinin kızını nikahla almak caiz olur" (H.Ec. 1/34) Açıklama: Bu fetva, teyze oğlu ile teyze kızının birbiriyle evlenmesinde mahzur olmadığını ifade etmektedir. Amca çocuklannın, hala ve dayı çocuklarının birbirleriyle nikahlanmalarında bir mahzur bulunmamaktadır. Halkın arasında kardeş çocuklarının birbiri ile evlenemeyeceğine dair kanaat tamamen yanlış olup, dini hiçbir mesnede dayanmamaktadır.
1710 - Netice Fetvalarından: "Zeyd, hanımı ile onun ana baba bir kardeşinin kızını kendi nikahı altında toplaması caiz olmaz" (H.Ec. c. 1/36)
Açıklama: Ana baba bir kardeş, erkek ise, Zeyd'in karısı o kızın halası; kız kardeş ise, kadın o kızın teyzesi olur. Bir kadın, kardeşinin kızı ile aynı erkeğin nikahı altında toplanamaz.
1711 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd'in karısı (bulunan) Hind'ten doğmuş Amr, Zeyd'in diğer hanımı Zeynep'in başka kocadan olma kızı Hatice'yi nikahlaması caiz olur" (H.Ec. c. 1/32)
Açıklama: İkinci defa evlenmiş bulunan bir kadının ilk kocasından bir oğlu bulunsa, ikinci kocanın da başka bir kadından kızı mevcut olsa, bu oğlan ile kızın arasında soy akrabalığı ve musaharet hürmeti olmadığından evlenmelerinde bir engel yoktur. Fetva bu tabloyu tasvir ve böyle kimseler arasındaki evliliğin caiz olduğunu ifade etmektedir.
1712 - Abdürrahim Fetvalarından: "Ana baba bir kız kardeşinin oğlunun kızını nikahlamak caiz olmaz" (H.Ec. 1/41)
Açıklama: Bahsi geçen adam, kız babasının veya annesinin dayısı olmaktadır.
1713 - Netice Fetvalarından: "Dört tane hür kadınla evli bulunan bir erkek, bunlardan birini boşasa, bu kadın iddet beklediği sırada beşinci bir kadını nikahlayamaz" (H.Ec. 1/33)
Açıklama: Boşanmış bir kadın, üç adet göresiye kadar iddet bekler. Bu iddet, doğacak çocuğun kimden olduğunu tesbit ve onun haklarını korumak içindir. İddet devam ederken, kadının kocası ile olan bağlantısı tamamen kopmuş sayılmaktadır. Bu sebeple, o erkeğin başka bir kadınla evlenmesi "Muvakkaten" haramdır.
1714 - Ali Efendi Fetvalarından: "Karısı ölen bir erkek, birkaç gün geçtikten sonra, baldızını nikahlasa caiz olur" (H.Ec. 1/33)
Açıklama: Bir erkek, ailesinin nikahı devam ettiği müddet içerisinde, baldızını ailesinin üzerine nikahlayamaz. Bu haramlık, müebbet olmayıp, karısının ölmesi veya boşanması halinde kalkar. Baldızı ile evlenecek olan bir kimse, karısının ölümü halinde iddet beklemeye muhtaç olmaz. Fetvadaki "birkaç gün" tabiri, beklenilmesi gereken bir zaman olarak tesbit edilmiş olmayıp ölümünden kısa bir zaman sonra nikah akdinin caiz olacağını ifade içindir. Karısını boşadıktan sonra, boşadığı ailenin iddeti dolmadan baldızı ile nikahlanamaz.
1715 - Ali Efendi Fetvalarından: "Vefat eden oğlunun karısını nikahlamak helal olmaz."
Açıklama: Oğlunun veya oğlunun oğlunun karısı, yahut kızının oğlunun karısı, baba veya dedeye haramdır. Gelinlerin kayınpederlerine haramlığı, Ayet-i Kerime ile sabit bulunmaktadır.
1716 - Netice Fetvalarından: "Boşadığı kadının annesini nikahlamak caiz olmaz" (H.Ec. 1/34)
Açıklama: Kayınvalide, damadına ebediyen haramdır. Bu haramlığın tahakkuku için, gerdeğe girmiş olması şartı yoktur. Şahitlerin huzurunda "aldım-verdim" denilmesi kafidir.
1717 - Ali Efendi Fetvalarından: "Baba bir, kız kardeşinin oğlunun kızını nikahlamak caiz olmaz" (H.Ec. 1/34)
Açıklama: Ana-baba bir kardeş ile tek taraflı kardeşler arasında nikah haramlığı bakımından bir fark yoktur. Bir erkek, dayısı olduğu kimsenin kızı ile evlenemez, haramdır.
1718 - Soru: Bir kız, yalnız İslam dinini, Kelime-i Şehadet getirerek kabul ediyor. Lakin "Namaz kılmam, oruç tutmam, gusül abdestini istediğim zaman alırım" diyor. Yani cinsel mukarenetten sonra yıkanması gerekirken, bir hafta veya bir ay sonra yıkanırım diyen bir kadın ile hayat sürdürüldüğü takdirde insan günah kazanır mı? Yoksa böyle birisiyle evlenmemek doğru olmaz mı?
Cevap: Bu yazdığınız şeyler kendisinde mevcut olan bir kadınla evlenmemeli. Yazdıklarınız doğru ise, önce ıslah çarelerini aramalı, ona öğüt vermeli, bu gibi hareketlerin doğru olmadığını etraflıca anlatmalıdır. Fikrinde ısrar ederse yatağını ayırmalı, bu da fayda vermezse babasına teslim etmelidir. Bundan da bir netice alınmazsa, o zaman boşama yoluna gitmelidir.
1719 - Soru: İki oğlan kardeş, her ikisi de evli. Her ikisinin ailesi de sağ. Küçük kardeşi karısını tamamen boşadı. Onun boşadığı kadını, büyük kardeşi alabilir mi?
Cevap: İki kardeşten birinin ölümü veya karısını boşaması ile, ölüm veya talak iddeti tamam olduktan sonra, dul kalan ailesini hayatta olan kardeşinin nikahlamasında dinen bir mahzur yoktur. Bu hususta küçük kardeş ile büyük kardeş arasında bir fark bulunmamaktadır.
1720 - Behce Fetvalarından: "Bir babanın gerdeğe girmeden (veya tenine değmeden) boşadığı kadın, oğluna haramdır" (H.Ec. 1/27)
Açıklama: Hiçbir erkek, hiçbir zaman üvey annesi ile evlenemez. Bu haramlık ebedidir. Hiçbir suretle kalkmaz. Babası onunla gerdeğe girmemiş ve hatta tenine dahi değmemiş olsa hüküm yine değişmez.
1721 - Soru: Kayınvalide ile bir erkeğin nikahlanmasının haram olduğunu biliyoruz. Kayınvalide olacak kadının annesi veya ana yahut baba tarafından olan neneleri de damat olan erkeğe haram mıdır?
Cevap: Evet, hem kayınvalide hem de onun annesi ve neneleri damat olan erkeğe haramdır.
1722 - Soru: Müslüman bir erkek, başkası ile zina eden bir kadınla evlenebilir mi? Genelevde çalışan kadınları o yerden kurtarmak maksadıyla onunla evlenmek sevaptır diyorlar. Bu doğru mu?
Cevap: Evlenecek erkeğin alacağı kadının namuslu olmasına peşinen dikkat etmesi gerekir. Onun mazisine bakarak, hali ve geleceği hakkında bir kanaate varır, daha sonra onunla evlenmeye karar verir. Kötü yoldaki bir kadının dönüş yapması ihtimali olsa bile, kafi değildir. Hakikat varken hayale dayanmak sonunda pişmanlık getirebilir.
1723 - Soru: Bir baba, kızını bir erkeğe nikahladıktan sonra, damadının dul anasını kendisine nikahlayabilir mi?
Cevap: Evet, nikahlayabilir.
1724 - Soru: Bir kızı, hiç namaz kılmayan bir erkekle evlendirmenin ahirette cezası var mıdır?
Cevap: Elbette vardır.
1725 - Soru: Bir kimse, ailesi öldükten sonra, karısının halası ile evlenebilir mi?
Cevap: Evet, evlenebilir.
1726 - Soru: Bir erkek, zina ettiği bir kadını daha sonra kendisine nikahlayabilir mi?
Cevap: Evet, başkaca bir engel yok ise nikahlayabilir. Zina etmiş olması, onunla nikahlanmaya mani olan bir sebep değildir.
1727 - Soru: "İslam'da Kadın ve Aile" adlı eserinizin 37. sayfasında "Erkek, asil bir kadın ile evlenmelidir" denilmektedir. Burada mezkur asalet, soy, sop veya ırk mıdır? İslam nazarında, kişinin değeri soy ve sopla olmayıp "takva" ile değilmidir?
Cevap: Asıl kadın, imanlı ve temiz bir soya mensup kadın demektir. Buradaki asalet tabirinden hasep değil, nesep dikkate alınmalıdır. İçtimai mevkiine değil, ferdi davranışlara kıymet verilmelidir. Asaletten iman, İslam ve ırki temizliğin bütünü anlaşılmalıdır. Zira mutlak ifadeler kemaline masruftur.
1729 - Abdürrahim Fetvalarından: "Amca kızını nikahlamak caiz olur" (H.Ec. 1/41)
Açıklama: Bazı kimseler arasında, amca, hala, dayı ve teyze kızlarıyla evlenilmeyeceğine dair yanlış bir kanaat mevcuttur. Böyle bir kanaat, dinimizde yeri olmayan yanlış bir hükümdür. Bu çekingenlik, ileride doğabilecek geçimsizlikleri vehmederek iki kapının birbirine kapanması ihtimalinden doğmakta ise, bir mazeret olarak kabul edilebilir. Ancak, vehme dayalı bir kanaate dini kisve giydirip daha sonra "Amca kızı, dayı ve teyze kızı ile evlenmek haramdır" demek, yanlış olduğu kadar dini bakımdan tehlikelidir de. Yanlıştır. Çünkü, dinimizde bunun aksine verilmiş hüküm ve tatbikat vardır. Hazret-i Ali ile Hazret-i Fatıma (ra)'nın evlilikleri gibi. Tehlikelidir.Zira, harama helal demek ne kadar tehlikeli ise, helal olan bir şeye haram damgasını vurmak da aynı derecede korkunçtur.
Nesep itibariyle amca kızı ile evlenmek, helal olduğu gibi, rada (süt emzirme) yolu ile amcasının kızı ile evlenmek de helaldir.
1694 - Soru: İki kardeş var. Bunlardan büyüğü evli ve iki tane de çocuğu var. Küçük olan ise henüz bekar. Büyük kardeş, bir trafik kazasında vefat etti. Küçük kardeş, her ne kadar istemediyse de, babasının ısrarına dayanamayarak ağabeyinin dul kalan karısı ile evlendi. Dinimizce böyle bir evlilik caiz midir?
Cevap: Ölmüş kardeşin, dul karısını hayatta bulunan kardeşi alablir. Bunda herhangi bir mahzur yoktur. Arkadan kalan kardeş büyük veya küçük olsun durum aynıdır. Ancak, o kadınla evlenebilmek için, kocasının ölümünden itibaren iddetinin (dört ay on günlük bir müddetin) geçmesi gerekir.
1695 - Soru: Bir kızın babası Türk, dedesi Türk, annesi ise çingene. Bu anneden olan kız Müslüman bir erkekle evlenebilir mi?
Cevap: Bir Müslüman erkek, Müslüman olan bir çingene kadın ile evlenebilir. Evliliklerde ırk ayrılığı bir engel teşkil etmez. İman ve İslam bakımından bir eksiklik yok ise evlenmelerinde bir mahzur yoktur. Geri kalan mide ve gönül meselesi! Gönlü sever, midesi çekerse evlenmesinde bir mahzur yoktur.
1696 - Soru: Bir kimsenin, kendisine aile olarak almak istediği kadın veya kızı, okutmak suretiyle sihir yaptırarak almasında bir mahzur var mı?
Cevap: Bu asla caiz ve doğru bir hareket değildir. Her iş aklın düşünmesi ve gönlün sevmesiyle olmalıdır. Onu sihirle ve efsunla düşünemeyecek hale getirmek katiyen doğru değildir. Haramdır.
1697 - Soru: Adamın birisi evlenmiş, daha sonra da sakal bırakmış. Bu yüzden ailesi ile boşanmış. Şimdi tekrar evlenmek istiyor, sakalı evlenmesine mani oluyor. Evlenebilmek için sakalını kazıtmakta bir mahzur var mı?
Cevap: Elbette vardır. Resul-i Ekrem'in (sav) sünneti oyuncak değildir.Tiyatro artistlerinin, rol icabı sakal bırakıp, rolü son bulduğunda kestirmeleri gibi, dilediğinde sakal bırakmak, arzu ettiğinde de sakalını kazıtmak, Resul-i Ekrem'e (sav) sevgisi olan kimsenin yapabileceği bir davranış değildir. O kimse de kendine göre bir Müslüman kadınla evlenmenin yolunu arasın. Bırakılmış bulunan sakalı kazıtmak haramdır.
1698 - Soru: Dul kalan bir erkek, dul bir kadını kendisine nikahladıktan sonra, ilk karısından olan kızını, bu kadının oğluna nikahlayabilir mi?
Cevap: Evet, nikahlayabilir. Bunda bir mahzur yoktur.
1699 - Ali Efendi Fetvalarından: "Kendisiyle gerdeğe gridiği karısının, diğer kocasından olmuş oğlunun kızı ile evlenmek caiz olmaz" (H.Ec. 1/33)
Açıklama: Böyle bir evlilik caiz olmaz. Çünkü bu kız üvey oğlu yolu ile torun mevkiinde bulunmaktadır. Bu itibarla hürmet-i müsahare yoluyla kendisiyle evlenmek haramdır.
1700 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd'e, ahiret ana edindiği Hind ile evlenmek caiz olur" (H.Ec. 1/34)
Açıklama: Ahiret anne ve ahiret evladı gibi sözlerle nesep sabit olmadığı gibi, bu kimselerin birbirleriyle nikahlanmaları sahih ve caizdir. Bu itibarla "Ahiret kardeşim ol!" veya "Ahiret evladım ol" diyen kimseler, birbirine mahrem olmazlar. Diğer yabancı kadınların ve erkeklerin birbirine karşı takındığı tavır ve tesettür esaslarına riayet etmeleri gerekir.
1701 - Abdürrahim Fetvalarından: "Karısı ile karısının oğlan kardeşinin kızını, zevcesiyle birlikte nikahı altında toplamak caiz olmaz" (H.Ec. c. 1/42)
Açıklama: Bu fetvada belirtilen kız, o erkeğin karısının yeğeni olmakta ve bahsi geçen kadın da onun halası bulunmaktadır. Bir önceki fetvanın açıklanmasında belirtilen ölçü dikkate alındığında, böyle bir evliliğin dini hükümlere göre caiz olmadığı açıklığa kavuşmuş olur.
İki yakın kadının, bir erkeğin nikahı altında toplanmasının haramlığındaki hikmet, akrabalık bağlarının ve büyük ile küçük arasında korunması lazım gelen saygının sarsılmamasıdır. Bunlar arasında geçimsizlik olduğunda, bahsi geçen bağlar yara alacak ve büyük-küçük saygısı kalkmış olacaktır. Bir cemiyet içinde bu gibi hallerin doğması ve yayılması, o cemiyeti sarsar ve önü alınmayacak hadiselerin yayılmasına sebep olur.
Bir milletin payidar olabilmesi, istiklalini ve istikbalini garanti altında tutabilmesi, cemiyeti teşkileden fertlerin arasında, sevgi, saygı ve bağlılıkların korunmasına şiddetle ihtiyaç göstermektedir. Geçmiş milletlerin bazılarının çöküş sebeplerinde bu gibi kaidelere riayet gösterilmeyişinin acı iz-eri görülmektedir. Tarihin acı hadiseleri arasına bir halka daha eklemek niyetinde olmayan milletler, bu gibi kaideleri korumakta asla ihmal göstermezler, göstermemelidirler.
1702 - Netice Fetvalarından: "Boşandığı kadının babaannesini nikahlamak caiz olmaz" (H.Ec. 1/34)
Açıklama: Bir erkek, boşamış olduğu bir kadının annesini nikahlayamadığı gibi, o kadının nenesini de nikahlayamaz. Bu nene, ister ana tarafından, ister baba cihetinden olsun hüküm aynıdır.
1703 - Feyziye Fetvalarından: "Ana tarafından olan dedesinin terk ettiği kadını nikahlamak caiz olmaz" (H.Ec. c. 1/34)
Açıklama: Bir erkeğe, üvey nenesini nikahlamak, aynen üvey annesini nikahlamak gibi, haram bulunmaktadır. Dede, ister ana tarafından, isterse baba tarafından bulunsun hüküm budur.
1704 - Abdürrahim Fetvalarından: "Gerdeğe girmeden boşanmış bulunan kadının annesini nikahlamak caiz olmaz" (H.Ec. c. 1/38)
Açıklama: Kayınvalide, nikah yapıldığı andan itibaren damadına haram olur. Karısı ile gerdeğe girmeden ayrılmış veya karısı ölmüş olsa bile bu haramlık aynen devam eder.
1705 - Ali Efendi Fetvalarından: "Baba bir kız kardeşinin oğlunun kızını nikahlamak caiz olmaz" (H.Ec. c. 1/34)
Açıklama: Fetvada belirtilen kimse, bahsi geçen kızın babasının dayısı olmaktadır. Babaya dayı olan kimse, onun çocuğunun da dayısı olur. Bu açık bir hükümdür. Baba bir kardeş, nesep yoluyla olan haramlıkta aynen ana baba bir kardeş gibidir.
1706 - Abdürrahim Fetvalarından: "Zevcesinin kız kardeşinin kızı, karısı ile birlikte nikahı altında toplamak caiz olmaz" (H.Ec. c. 1/41)
Açıklama: Fetvada bahsi geçen kız, onun hanımının yeğeni; kadın da bu kızın teyzesi olmaktadır. Bunlardan birinin erkek olduğu farz edilse, birbiri ile evlenmesi nasıl haram ise, aynı zamanda bir erkeğin nikahı altında toplanmaları da haramdır.
1707 - Abdürrahim Fetvalarından: "Karısının halasının kızını, zevcesi ile birlikte nikahı altında toplamak caiz olur" (H.Ec. c. 1/42)
1708 - Netice Fetvalarından: "Hind (isimli kadın)ın ilk kocasından olmuş oğlu, halen nikahı altında bulunduğu kocasının diğer karısından olma kızını nikahlasa caiz olur" (H.Ec. 1/35)
Açıklama: Bu fetvada bahsi geçen çocuklar, karı ve kocanın, karşılıklı olarak üvey evladı olmaktadır. Bu sebeple birbirleri ile evlenmelerinde bir mahzur bulunmamaktadır.
1709 - Ali Efendi Fetvalarından: "Annesinin ana-baba bir kız kardeşinin kızını nikahla almak caiz olur" (H.Ec. 1/34) Açıklama: Bu fetva, teyze oğlu ile teyze kızının birbiriyle evlenmesinde mahzur olmadığını ifade etmektedir. Amca çocuklannın, hala ve dayı çocuklarının birbirleriyle nikahlanmalarında bir mahzur bulunmamaktadır. Halkın arasında kardeş çocuklarının birbiri ile evlenemeyeceğine dair kanaat tamamen yanlış olup, dini hiçbir mesnede dayanmamaktadır.
1710 - Netice Fetvalarından: "Zeyd, hanımı ile onun ana baba bir kardeşinin kızını kendi nikahı altında toplaması caiz olmaz" (H.Ec. c. 1/36)
Açıklama: Ana baba bir kardeş, erkek ise, Zeyd'in karısı o kızın halası; kız kardeş ise, kadın o kızın teyzesi olur. Bir kadın, kardeşinin kızı ile aynı erkeğin nikahı altında toplanamaz.
1711 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd'in karısı (bulunan) Hind'ten doğmuş Amr, Zeyd'in diğer hanımı Zeynep'in başka kocadan olma kızı Hatice'yi nikahlaması caiz olur" (H.Ec. c. 1/32)
Açıklama: İkinci defa evlenmiş bulunan bir kadının ilk kocasından bir oğlu bulunsa, ikinci kocanın da başka bir kadından kızı mevcut olsa, bu oğlan ile kızın arasında soy akrabalığı ve musaharet hürmeti olmadığından evlenmelerinde bir engel yoktur. Fetva bu tabloyu tasvir ve böyle kimseler arasındaki evliliğin caiz olduğunu ifade etmektedir.
1712 - Abdürrahim Fetvalarından: "Ana baba bir kız kardeşinin oğlunun kızını nikahlamak caiz olmaz" (H.Ec. 1/41)
Açıklama: Bahsi geçen adam, kız babasının veya annesinin dayısı olmaktadır.
1713 - Netice Fetvalarından: "Dört tane hür kadınla evli bulunan bir erkek, bunlardan birini boşasa, bu kadın iddet beklediği sırada beşinci bir kadını nikahlayamaz" (H.Ec. 1/33)
Açıklama: Boşanmış bir kadın, üç adet göresiye kadar iddet bekler. Bu iddet, doğacak çocuğun kimden olduğunu tesbit ve onun haklarını korumak içindir. İddet devam ederken, kadının kocası ile olan bağlantısı tamamen kopmuş sayılmaktadır. Bu sebeple, o erkeğin başka bir kadınla evlenmesi "Muvakkaten" haramdır.
1714 - Ali Efendi Fetvalarından: "Karısı ölen bir erkek, birkaç gün geçtikten sonra, baldızını nikahlasa caiz olur" (H.Ec. 1/33)
Açıklama: Bir erkek, ailesinin nikahı devam ettiği müddet içerisinde, baldızını ailesinin üzerine nikahlayamaz. Bu haramlık, müebbet olmayıp, karısının ölmesi veya boşanması halinde kalkar. Baldızı ile evlenecek olan bir kimse, karısının ölümü halinde iddet beklemeye muhtaç olmaz. Fetvadaki "birkaç gün" tabiri, beklenilmesi gereken bir zaman olarak tesbit edilmiş olmayıp ölümünden kısa bir zaman sonra nikah akdinin caiz olacağını ifade içindir. Karısını boşadıktan sonra, boşadığı ailenin iddeti dolmadan baldızı ile nikahlanamaz.
1715 - Ali Efendi Fetvalarından: "Vefat eden oğlunun karısını nikahlamak helal olmaz."
Açıklama: Oğlunun veya oğlunun oğlunun karısı, yahut kızının oğlunun karısı, baba veya dedeye haramdır. Gelinlerin kayınpederlerine haramlığı, Ayet-i Kerime ile sabit bulunmaktadır.
1716 - Netice Fetvalarından: "Boşadığı kadının annesini nikahlamak caiz olmaz" (H.Ec. 1/34)
Açıklama: Kayınvalide, damadına ebediyen haramdır. Bu haramlığın tahakkuku için, gerdeğe girmiş olması şartı yoktur. Şahitlerin huzurunda "aldım-verdim" denilmesi kafidir.
1717 - Ali Efendi Fetvalarından: "Baba bir, kız kardeşinin oğlunun kızını nikahlamak caiz olmaz" (H.Ec. 1/34)
Açıklama: Ana-baba bir kardeş ile tek taraflı kardeşler arasında nikah haramlığı bakımından bir fark yoktur. Bir erkek, dayısı olduğu kimsenin kızı ile evlenemez, haramdır.
1718 - Soru: Bir kız, yalnız İslam dinini, Kelime-i Şehadet getirerek kabul ediyor. Lakin "Namaz kılmam, oruç tutmam, gusül abdestini istediğim zaman alırım" diyor. Yani cinsel mukarenetten sonra yıkanması gerekirken, bir hafta veya bir ay sonra yıkanırım diyen bir kadın ile hayat sürdürüldüğü takdirde insan günah kazanır mı? Yoksa böyle birisiyle evlenmemek doğru olmaz mı?
Cevap: Bu yazdığınız şeyler kendisinde mevcut olan bir kadınla evlenmemeli. Yazdıklarınız doğru ise, önce ıslah çarelerini aramalı, ona öğüt vermeli, bu gibi hareketlerin doğru olmadığını etraflıca anlatmalıdır. Fikrinde ısrar ederse yatağını ayırmalı, bu da fayda vermezse babasına teslim etmelidir. Bundan da bir netice alınmazsa, o zaman boşama yoluna gitmelidir.
1719 - Soru: İki oğlan kardeş, her ikisi de evli. Her ikisinin ailesi de sağ. Küçük kardeşi karısını tamamen boşadı. Onun boşadığı kadını, büyük kardeşi alabilir mi?
Cevap: İki kardeşten birinin ölümü veya karısını boşaması ile, ölüm veya talak iddeti tamam olduktan sonra, dul kalan ailesini hayatta olan kardeşinin nikahlamasında dinen bir mahzur yoktur. Bu hususta küçük kardeş ile büyük kardeş arasında bir fark bulunmamaktadır.
1720 - Behce Fetvalarından: "Bir babanın gerdeğe girmeden (veya tenine değmeden) boşadığı kadın, oğluna haramdır" (H.Ec. 1/27)
Açıklama: Hiçbir erkek, hiçbir zaman üvey annesi ile evlenemez. Bu haramlık ebedidir. Hiçbir suretle kalkmaz. Babası onunla gerdeğe girmemiş ve hatta tenine dahi değmemiş olsa hüküm yine değişmez.
1721 - Soru: Kayınvalide ile bir erkeğin nikahlanmasının haram olduğunu biliyoruz. Kayınvalide olacak kadının annesi veya ana yahut baba tarafından olan neneleri de damat olan erkeğe haram mıdır?
Cevap: Evet, hem kayınvalide hem de onun annesi ve neneleri damat olan erkeğe haramdır.
1722 - Soru: Müslüman bir erkek, başkası ile zina eden bir kadınla evlenebilir mi? Genelevde çalışan kadınları o yerden kurtarmak maksadıyla onunla evlenmek sevaptır diyorlar. Bu doğru mu?
Cevap: Evlenecek erkeğin alacağı kadının namuslu olmasına peşinen dikkat etmesi gerekir. Onun mazisine bakarak, hali ve geleceği hakkında bir kanaate varır, daha sonra onunla evlenmeye karar verir. Kötü yoldaki bir kadının dönüş yapması ihtimali olsa bile, kafi değildir. Hakikat varken hayale dayanmak sonunda pişmanlık getirebilir.
1723 - Soru: Bir baba, kızını bir erkeğe nikahladıktan sonra, damadının dul anasını kendisine nikahlayabilir mi?
Cevap: Evet, nikahlayabilir.
1724 - Soru: Bir kızı, hiç namaz kılmayan bir erkekle evlendirmenin ahirette cezası var mıdır?
Cevap: Elbette vardır.
1725 - Soru: Bir kimse, ailesi öldükten sonra, karısının halası ile evlenebilir mi?
Cevap: Evet, evlenebilir.
1726 - Soru: Bir erkek, zina ettiği bir kadını daha sonra kendisine nikahlayabilir mi?
Cevap: Evet, başkaca bir engel yok ise nikahlayabilir. Zina etmiş olması, onunla nikahlanmaya mani olan bir sebep değildir.
1727 - Soru: "İslam'da Kadın ve Aile" adlı eserinizin 37. sayfasında "Erkek, asil bir kadın ile evlenmelidir" denilmektedir. Burada mezkur asalet, soy, sop veya ırk mıdır? İslam nazarında, kişinin değeri soy ve sopla olmayıp "takva" ile değilmidir?
Cevap: Asıl kadın, imanlı ve temiz bir soya mensup kadın demektir. Buradaki asalet tabirinden hasep değil, nesep dikkate alınmalıdır. İçtimai mevkiine değil, ferdi davranışlara kıymet verilmelidir. Asaletten iman, İslam ve ırki temizliğin bütünü anlaşılmalıdır. Zira mutlak ifadeler kemaline masruftur.
1729 - Abdürrahim Fetvalarından: "Amca kızını nikahlamak caiz olur" (H.Ec. 1/41)
Açıklama: Bazı kimseler arasında, amca, hala, dayı ve teyze kızlarıyla evlenilmeyeceğine dair yanlış bir kanaat mevcuttur. Böyle bir kanaat, dinimizde yeri olmayan yanlış bir hükümdür. Bu çekingenlik, ileride doğabilecek geçimsizlikleri vehmederek iki kapının birbirine kapanması ihtimalinden doğmakta ise, bir mazeret olarak kabul edilebilir. Ancak, vehme dayalı bir kanaate dini kisve giydirip daha sonra "Amca kızı, dayı ve teyze kızı ile evlenmek haramdır" demek, yanlış olduğu kadar dini bakımdan tehlikelidir de. Yanlıştır. Çünkü, dinimizde bunun aksine verilmiş hüküm ve tatbikat vardır. Hazret-i Ali ile Hazret-i Fatıma (ra)'nın evlilikleri gibi. Tehlikelidir.Zira, harama helal demek ne kadar tehlikeli ise, helal olan bir şeye haram damgasını vurmak da aynı derecede korkunçtur.
Nesep itibariyle amca kızı ile evlenmek, helal olduğu gibi, rada (süt emzirme) yolu ile amcasının kızı ile evlenmek de helaldir.