sinang
New member
بســـم الله الرحمن الرحيم
Kur'ân-ı Kerim'in dışında, Hz. Peygamber'e başka vahiyler ve başka ilâhî emirlerin geldiğini bizzat Kur'ân-ı Kerim açıklamıştır. Hz. Peygamber (a.s.) hem Kur'ân-ı Kerim'e hem diğer vahiylerde yer alan emirlere uymaya mecburdu:
"Senin üzerinde bulunduğun Kıbleyi, Peygamber'e tabi olan ile, arkasını döneni bilelim diye yaptık" (Bakara; 143)
Yukarıdaki ayet, her çeşit te'vile son veren ve Hz. Peygamber (a.s.)'e Kur'ân'dan başka vahiylerin gelmediği düşüncesini tamamıyla silen apaçık bir ayettir. Mescid-i Harâm (Kâbe) "kıble" ilân edilmeden önce, müslümanların kıblesi olan yerin (Mescid-i Aksa) kıble ilân edilmesine dair herhangi bir emir Kur'ân-ı Kerim'de yer almıyor. Ama ilk kıblenin Hz. Muhammed (a.s.) tarafından belirlendiğini ve müslümanların yaklaşık 14 yıl buna dönerek namaz kıldıklarını kimse inkâr edemez. 14 yıl sonra ise, Cenab-ı Allah, Bakara sûresinin yukarıdaki ayetiyle Hz. Muhammed (a.s.)'in bu kıble seçimini onayladı ve bu kıbleyi kendisinin seçtiğini ilân etti.
Nitekim, Cenab-ı Hak ayette diyor ki, "bu kıbleyi, Hz. Peygamber vasıtasıyla ben seçtim. Bununla gayem, Peygamber'e kimin itaat ettiğini, kimin etmediğini görmekti". Bu ayet bir yandan, Hz. Peygamber Efendimiz (a.s.)'e Kur'ân-ı Kerim'in dışında başka vahiylerin geldiğini, bir yandan da müslümanların, Kur'ân-ı Kerim'de yer almayan bazı konularda Hz. Peygamber (a.s.)'e itaat etmeye mecbur olduklarını beyan ediyor. Hatta Allah katında Rasûlullah (a.s.)'a imanın, onun vasıtasıyla gelen emir ve talimata uyulma derecesine göre değerlendirildiği de bir gerçektir.
Şimdi bizim sormak istediğimiz soru şudur: Madem ki Hz. Peygamber (a.s.)'e Kur'ân-ı Kerim'in dışında herhangi bir vahiy gelmiyor, o zaman "kıble" ile ilgili ilâhi emir kendisine nasıl geldi? Bu, Hazreti Peygamber (a.s.)'e, Kur'ân-ı Kerim'de yer almayan bazı emirlerin de geldiğinin açık bir delili değil midir?