sinang
New member
Bismihi subhanehu
Bir peygamber'e fiilen itaatsızlık etmek şöyle dursun, biri sadece onun emrine karşı gelmeyi aklından bile geçirse, onun imanı silinmiş oluyor. "Vallahi, aralarındaki anlaşmazlığı gidermek hususunda seni hakem kabul etmedikçe ve verdiğin kararı, canlarını sıkmadan kabul etmedikçe onlar mü'min sayılmayacaklardır". Bu itaatsizliğin sonucu hüsran ve ümitsizliktir. "Küfretmiş ve Peygamber'in emirlerine karşı gelmiş olanlar, kıyamet günü öylesine bir güçlük ve felâketle karşı karşıya bulunacaklardır ki, kendilerinin yerle bir edilmelerini isteyeceklerdir."
Daha önce işaret ettiğimiz gibi, peygambere Tam itaat ve teslimiyet din ve imanın esaslarındandır. Bir insanın hidayet bulması ancak nebî veya peygambere itaat ile mümkündür. Peygamberin sözlerini dinlemeyen, onun hayatını (SÜNNETİ SENİYESİNİ)örnek almayan bir kişi ne dünyada ne de âhirette felâh ve refah bulabilir. Ama bir kere daha tekrar edelim, peygambere bu bağlılık ve teslimiyet onun insanî ve kişisel özelliğine değildir. Allah, bir peygamberi, insanları kendi kulu haline getirmek üzere dünyaya göndermemiştir. Bir insan, Allah tarafından kendisine hüküm ve peygamberlik bahşedildikten sonra insanlara, "Allah yerine benim kulum olunuz" diyebilir mi?
Peygamber, insanları şahsî hırs ve arzularına göre idare etmeye, onlar üzerinde şahsî iktidar ve hakimiyet kurmaya, baskı ve zulüm uygulamaya, onların hak ve özgürlüklerini ortadan kaldırmaya, kendine bir takım menfaatler kazanmaya çalışmaz. Eğer böyle olursa zâten, peygamberin dünyaya gönderilme amacı ortadan kalkmış olur. Allah'tan başka ilâh ve tanrıları yok etmeye gelen biri kendisi tanrı oluverirse, bunun hayırlı ve faydalı tarafı neresindedir? Halbuki, peygamber dünyaya bir insanın başka bir insanı köle etmesini, sömürmesini önlemeye gelir. "Ve bu peygamber, onların yükünü kaldırır ve onların bağlı bulundukları bağları keser". Peygamberin gelişinin sebebi ve gayesi, insanların başkalarının hak ve hürriyetlerini ihlal eden davranışlarını ve kendilerine sınırsız yetki tanımalarını önlemektir. "Kendi dilinizle islediğiniz şeyi helâl etme ve istediğiniz şeyi yasaklama hakkınız yoktur". Peygamber, bir insanı başka bir insanın önünde eğilme, ona boyun eğme rezaletinden kurtarmak için dünyaya gönderilmiştir.
"Sizden hiçbir insan başka bir insanı, Allah'tan başka ilâh edinmesin". Böyle bir durumda, bir nebi başkalarının boynundaki boyunduruğu kendi boynuna geçirebilir mi? Başkalarının hak ve hürriyetlerine sadece kendi şahsî ihtiras ve menfaatleri için son verebilir mi? Kırmak için geldiği putlar yerine kendi putunu dikebilir mi?
Allah'ın kullarına baskı ve zulüm yapan zalim hükümdarları ortadan kaldırmaya gelen peygamber kendisini onların tanıma olunabilir mi? Hz. Peygamber (a.s.), Yahudiler ile Nasranîlerin kendi din adamları ve rahiplerini, Allah yerine tanrı haline getirdiklerinden yakınmışım- Böyle bir peygamber, kendisine iman edenleri, "siz Allah'ı boş verip beni Rabb olarak tanıyın ve arzularıma boyun eğin" diyebilir mi?
Bir peygamber'e fiilen itaatsızlık etmek şöyle dursun, biri sadece onun emrine karşı gelmeyi aklından bile geçirse, onun imanı silinmiş oluyor. "Vallahi, aralarındaki anlaşmazlığı gidermek hususunda seni hakem kabul etmedikçe ve verdiğin kararı, canlarını sıkmadan kabul etmedikçe onlar mü'min sayılmayacaklardır". Bu itaatsizliğin sonucu hüsran ve ümitsizliktir. "Küfretmiş ve Peygamber'in emirlerine karşı gelmiş olanlar, kıyamet günü öylesine bir güçlük ve felâketle karşı karşıya bulunacaklardır ki, kendilerinin yerle bir edilmelerini isteyeceklerdir."
Daha önce işaret ettiğimiz gibi, peygambere Tam itaat ve teslimiyet din ve imanın esaslarındandır. Bir insanın hidayet bulması ancak nebî veya peygambere itaat ile mümkündür. Peygamberin sözlerini dinlemeyen, onun hayatını (SÜNNETİ SENİYESİNİ)örnek almayan bir kişi ne dünyada ne de âhirette felâh ve refah bulabilir. Ama bir kere daha tekrar edelim, peygambere bu bağlılık ve teslimiyet onun insanî ve kişisel özelliğine değildir. Allah, bir peygamberi, insanları kendi kulu haline getirmek üzere dünyaya göndermemiştir. Bir insan, Allah tarafından kendisine hüküm ve peygamberlik bahşedildikten sonra insanlara, "Allah yerine benim kulum olunuz" diyebilir mi?
Peygamber, insanları şahsî hırs ve arzularına göre idare etmeye, onlar üzerinde şahsî iktidar ve hakimiyet kurmaya, baskı ve zulüm uygulamaya, onların hak ve özgürlüklerini ortadan kaldırmaya, kendine bir takım menfaatler kazanmaya çalışmaz. Eğer böyle olursa zâten, peygamberin dünyaya gönderilme amacı ortadan kalkmış olur. Allah'tan başka ilâh ve tanrıları yok etmeye gelen biri kendisi tanrı oluverirse, bunun hayırlı ve faydalı tarafı neresindedir? Halbuki, peygamber dünyaya bir insanın başka bir insanı köle etmesini, sömürmesini önlemeye gelir. "Ve bu peygamber, onların yükünü kaldırır ve onların bağlı bulundukları bağları keser". Peygamberin gelişinin sebebi ve gayesi, insanların başkalarının hak ve hürriyetlerini ihlal eden davranışlarını ve kendilerine sınırsız yetki tanımalarını önlemektir. "Kendi dilinizle islediğiniz şeyi helâl etme ve istediğiniz şeyi yasaklama hakkınız yoktur". Peygamber, bir insanı başka bir insanın önünde eğilme, ona boyun eğme rezaletinden kurtarmak için dünyaya gönderilmiştir.
"Sizden hiçbir insan başka bir insanı, Allah'tan başka ilâh edinmesin". Böyle bir durumda, bir nebi başkalarının boynundaki boyunduruğu kendi boynuna geçirebilir mi? Başkalarının hak ve hürriyetlerine sadece kendi şahsî ihtiras ve menfaatleri için son verebilir mi? Kırmak için geldiği putlar yerine kendi putunu dikebilir mi?
Allah'ın kullarına baskı ve zulüm yapan zalim hükümdarları ortadan kaldırmaya gelen peygamber kendisini onların tanıma olunabilir mi? Hz. Peygamber (a.s.), Yahudiler ile Nasranîlerin kendi din adamları ve rahiplerini, Allah yerine tanrı haline getirdiklerinden yakınmışım- Böyle bir peygamber, kendisine iman edenleri, "siz Allah'ı boş verip beni Rabb olarak tanıyın ve arzularıma boyun eğin" diyebilir mi?