Peygamber Efendimiz bir keresinde minbere çıkıyordu. Merdivenden yukarı çıkarken birinci basamakta «amin!» dedi. İkinci basamakta yine «amin!» dedi. Üçüncü basamakta bir kere daha «amin!» dedi. Hutbeden sonra, sahabe efendilerimiz "Bu sefer senden daha önce duymadığımız bir şeyi duyduk yâ Resûlallah! Eskiden böyle yapmıyordunuz, şimdi minbere çıkarken üç defa "amin" dediniz. Bunun hikmeti nedir?" diye sordular.
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle
buyurdular: «Cebrail (aley-hisselam) geldi ve Anne-babasının
ihtiyarlığında onların yanında olmuş ama anne-baba hakkını
gözetmemiş, onlara iyi bakarak mağfireti yakalama gibi bir fırsatı
değerlendirememiş kimseye yazıklar olsun, burnu yere sürtülsün
onun!' dedi, ben de amin!' dedim. Cebrail, Yâ Rasûlallah, bir
yerde adın anıldığı halde, Sana salât ü selâm getirmeyen de
rahmetten uzak olsun, burnu yere sürtülsün!' dedi, ben de amin'
dedim. Ve son basamakta Cebrail, Ramazana yetişmiş,
Ramazanı idrak etmiş olduğu halde Allah'ın mağfiretini kazanamamış,
afv ü mağfiret bulamamış kimseye de yazıklar olsun, rahmetten uzak
olsun o' dedi, ben de amin' dedim."(Tirmizî, Deavât 100)
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle
buyurdular: «Cebrail (aley-hisselam) geldi ve Anne-babasının
ihtiyarlığında onların yanında olmuş ama anne-baba hakkını
gözetmemiş, onlara iyi bakarak mağfireti yakalama gibi bir fırsatı
değerlendirememiş kimseye yazıklar olsun, burnu yere sürtülsün
onun!' dedi, ben de amin!' dedim. Cebrail, Yâ Rasûlallah, bir
yerde adın anıldığı halde, Sana salât ü selâm getirmeyen de
rahmetten uzak olsun, burnu yere sürtülsün!' dedi, ben de amin'
dedim. Ve son basamakta Cebrail, Ramazana yetişmiş,
Ramazanı idrak etmiş olduğu halde Allah'ın mağfiretini kazanamamış,
afv ü mağfiret bulamamış kimseye de yazıklar olsun, rahmetten uzak
olsun o' dedi, ben de amin' dedim."(Tirmizî, Deavât 100)