H
hüma-gül
Guest
Yeni bir bin yılın içinde, yeni bir misyon üstlenerek dünyaya iz bırakmak ve asra şekil vermek gibi bir hedefin şerefiyle onurlanmak ister misin? Dünya küçüldü... Hedef büyüdü. Hedef güzel, hoş ve lâtif...
Hedef; güzellikleri bütün insanlığa, seven bir kalb, gülen bir yüzle sunmak... Bu sunuş kalb tepsisinde, hoşgörü eliyle olursa hiç kimsenin reddetmeye gücü yetmez.
Sen hiç bir gülün, bir şekerin asık surat, kin dolu bir kalble sunulduğunu gördün mü?
Aldığın nefesi, attığın adımı, "Bir" görenin olduğunu biliyor, inanıyorduk... Şimdi binlerce gizli göz, meraklı kulak seni görüyor, takip ediyor ve her hareketini kaydediyor.
Belki yarın, bilmem kaç sene önce söylediğin bir sözü, yaptığın bir hareketi, fezanın derinliklerinden milyarlarca sesin içinden ayırıp çıkaracak ve bir CD içinde sana hediye edecekler... Belki en yakınlarının bilgilerine sunacaklar...
Hem "Bir" görenden, hem de CD'deki hareketleri seyreden ve dinleyen yakınlarının yanında yüzünün kızarmayacağı bir hayat sürmek zorundasın...
Bu kurucusu eşsiz ve tek olduğu için mükemmellerin mükemmeli düzende, kirpiğinin çıkardığı sesin bile kaybolmadığını biliyor musun?..
Artık şeffafsın... İç organların bile MR'ın maharetiyle camlaşırken, beyin dalgaların EEG'lerle çözülürken, tarihin sahnesindeki son başrolünü, bir kere daha sana, ceddine ve inancına yakışır bir şekilde oyna...
Kelebek gibi ol... Konduğun zambak, öptüğün gül, kokladığın menekşe senden incinmesin. Kanatlarında güzellik tohumları götürdüğünü, bu güzellik tohumlarının hayat bulmuş hâlinin sen olduğunu anlatabilirsen, problemi çözmüş olursun.
Ne kan dök, ne kanını dök... Senden beklenen ter ve gözyaşı...
Ter; gönül verdiğin sevdanın uğrunda zihnî ve bedenî her türlü gayret, fedakârlık ve samimiyet...
Gözyaşı ise sevgisinden, hoşgörüsünden, merhamet ve şefkatinden yumuşamış bir gönlün aşk deyince, sevgili deyince, gözlere "yaş dök!" emrini vermesine gerek kalmadan yanaklarından aşağı düşen, bir damlası güneşi söndürecek kadar tesirli hazine...
Okyanusta intihar eden bir balinanın, Afrika'da aç ölen bir çocuğun sorumluluğunu omuzlarında hisseden bir insan olmak ne kadar güzel.
Ne güzel, bir eroinman gencin hâlini lânetlemeden, anne ve babasının çektiği acıyı yüreğinde hissetmek; kendini o anne ve babanın yerine koyarak kollarını açabilmek, sevip sarabilmek...
Ne güzel kendi çaresizliğine ağlayabildiği gibi, başkalarının çaresizliğine de ağlayabilmek ve sevinciyle neşelenmek...
Kelebek; bunca yük senin omuzlarında... Oysa ki, ömrün bir mevsimlik bile değil.
Ter dökeceksin kelebek... Islanacak kanatlarındaki bin bir renk, bin bir desen, bin bir inci...
Ağlayacaksın kelebek... Gözyaşların güzelliklerin destanını yazacak...
Ve sen kelebek! Senin gibi düşünmeyeni, senin gibi inanmayanı da hoş görecek ve gönül gülünü ona verecek, hoşgörü pınarının suyunu gönlüne akıtacaksın.
Gönlün geniş, ufkun açık, gayen güzel, hedefin doğru... Ve sen Kelebek, inandığın kadar güçlüsün...
SIZINTI