Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kasid-i Bürde

Uhud daðý

New member
Katılım
2 Tem 2007
Mesajlar
796
Tepkime puanı
39
Puanları
0
Yaş
40
İMAM-I BÛSİRÎ VE BÜRÜYEN KASİDE

Bürüyen Kaside’nin sahibi Şerâfeddîn Muhammed Bûsirî Mısırlıdır.. Dedelerinden biri Ebusirli olduğundan lakabı Bûsirî olmuştur..

Hicri 608 yılında doğmuş ve 696 yılında vefat etmiştir..

Bilgin, üstün ahlaklı ve takva eri bir müslümandı..

Şiir ve belâğatta eşsizlerdendi..

Peygamberi öğen birçok şiiri vardır..

Bir gün felç geçirir ve vücudunun yarısı tutmaz olur..

Bu kasideyi yazar ve Allah’tan Peygamber hatırı için şifa umar..Şiirin bittiği gece, İlm-i Ledün Sultanını rüyasında görür ve Kasideyi huzurunda okur..

Uyandığında felcin geçtiğini hayretle görür ve eli tutar, ayağı yürür.. Felç yok denecek kadar azalmıştır..

İmamın hayat hikayesinde, bu kasideye bağlı daha bir çok harika olaylardan ve kerametlerden bahsedilir..

Kasidenin asıl adı: Kaside-i Bür’edir.. Kaside-i Bürde, Kaside-i Bürdiyye, Kaside-i Büride gibi isimler de verilmiştir. Fakat en çok kullanılan isimleri:

Kaside-i Bür’e ve Kaside-i Bürdedir..

Peygamberin hırkasıyla mükafatlandırılan Kâab bin Züheyr’in “Banet Suad” Kasidesine de Kaside-i Bürde denildiği için, biz, bu Kasidenin ismini türkçeleştirirken Kaisde-i Bür’e adını esas aldık..

Bür’e, kurtuluş, kurtarış gibi anlamlara geldiği için, Bürde anlamını da içinde taşıyan BÜRÜYEN kelimesini seçtik..

Böylece hem günahları ve suçları örten, hem insanı koruyan, kurtaran, hem de şiir olarak da insanı bürüyen, bürüyerek başka bir atmosfere götüren gibi çok anlamları içinde bulunduran zengin özlü bir kelime ile bir çok karşılıklar birden verilmek istenilmiş oldu..

Bununla birlikte, kasideye KURTULUŞ KASİDESİ de denebilir, ŞİFA KASİDESİ de..

TERCÜME: SEZAİ KARAKOÇ



KASİDE-İ BÜRDE

İmâm-ı Bûsırî


Selem ağaçlarını mı, ordaki dostları mı andın ki birden

Gözbebeğin kanlandı, gözyaşın aktı kırmızı kırmızı..


Yoksa bir yel mi esti Kâzime yönünden;
Yoksa Eden Dağı’nın üstünde, kapkaranlık gecede

Şimşek mi çaktı?..


Gözlerine ne oldu ki, “dur ağlama” desen çoşar ırmak olur;
Ya kalbine ne dersin, “yetiş huzur” dedikçe artar acısı gamı..



Aşk gizli kalır mı kimseden, niçin aldatır kendini insan?

Gönül yanıp dururken, gözden akarken çeşme gibi gözyaşı..



Aşk olmasaydı döker miydin gözyaşını böyle taze toprağa?..

Gözün uykudan kaçar mıydı, andığında Ban Ağacını, Alem Dağını..



Âşık inkar etse ne çıkar, gerçek şahitler var:

Yaşa batık gözler, sararmış yüz, zayıf ten ve göz çukurları...



Aşktan değil de neden bu peki, bir yanağında kırmızı gül;

Bir yanağında sarı gül döküntüsü, izi;

Kızılırmak, Yeşilırmak yatağı..



Evet, yârin hayali gelip beni birden uyandırdı;

Sevgi, zaten gelir gamlarla, mahveder vücut hazlarını..



Aşkım sebebiyle bana dil uzatan, utanır mıydın ki bilseydin,

Yanık aşklarıyla meşhur Özr oymağı gençlerinden daha mazurum, beterim hakçası...



Gizlenir gibi değil ki bu sır, işte sen de öğrendin;

Şimdi, de diyeceğini, kat by derde bir dert de sen..

Zaten yok sonu yok başı..



Öğüdünü esirgemedin sağol benden ama;

Tutamadım onları, çünkü tutuktur zaten sevenin kulakları..



Yaşlı adama, ağarmış saça, utanmadan; “yalan söylüyorsun” dedim..

Nasıl inkâr, itham edilebilir oysa, ağaran saçın beyazlığı?..



Günaha batık nefs, öğüt mü dinler!

Kendi karanlığına gömülmüş ak saç, nasıl ışıtsın bu karanlığı?..



Güzel fiillerle bir şölen hazırlayamadı nefsim;

Misafirse sessiz, ihtişamsız apak çıkageldi, karşılayan bile olmadı..



Bilseydim ki, yok bende bir karşılama gücü bile,

Siyaha boyadığım bir panonun ardına saklardım kendimi ve bu sırrı..



Kim çeker benim nefsimi bu hoyratlık alanından?..

Çılgın atları zaptedip dört döndüren süvariler gibi tıpkı..



Günah işleye işleye günahı bitireyim dersin belki içinden..

Boş hayal! Yemek vücudu arttırır, günah da günahı...



Nefs memedeki çocuktur, vaktinde kesmezsen sütten,

Koca adam olur da, hâlâ emzik ister, arar sütü mamayı..



Nefsine sen hâkim ol! O olmasın sana hâkim;

Çünkü nefs neye hâkim olursa, onu ya öldürür, ya soldurur hâsılı..



Nefs sürüsü bırakırsan yayılır her yöne; görmeli gözetmeli;

Otu çok tatlı gelen yaylalara yaymazlar koyunları..



Nefsin tattırdığı hazzın çoğu semm-i katildir;

Ağuyu altun tasta bal içre sunarlar, bunlar onun suç ortağı..



Açlığın ve tokluğun hilelerinden koru kendini,,

Evet açlığın da.. Çok açlık, tokluktan da zararlı..



Gözünden yaşlar boşalt ki, ne haramlar doldurmuştun vaktiyle..

Ve sığın tövbe gölgelerine, odur en serin hurma altı..



Şeytana ve nefsine uyma! Baş kaldır, isyan et!..

En akla yakınmış gibi gelen sözlerini bile dinleme, deş ve bul püf noktalarını..

Devam edecek insaAllah..

Tercüme: Sezai Karakoç// İslam’ın şiir anıtları’ndan
 
Üst Alt