Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kafirler Kaç Sınıftır

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Şeriatta, mürted olan bir kimseyi, İslâmiyete geri dönmesi için teklif edilmeden önce öldürmek tenzihen mekrûhdur.

Yukarıda geçtiği üzere İslâmiyete geri dönmesi için teklifin yapılması müstehabdır. Bu şekilde öldürmek de diyetini vermek yoktur. Çünkü mürteddin kanı mubahdır.


Musannıf "Mürteddin İslâmiyete geri dönmesi, şehadet kelimelerini söyledikten sonra İslâmiyetten başka bütün bâtıl dinlerden veya girmiş olduğu bâtıl dinden berî ve uzak olmasıyladır" diye kayıdlamış ve kayıdlaması da münasibdir. Çünkü kâfirler beş sınıfdır:


1- Allah-ü Teâla Hazretlerini inkâr edenlerdir. Bunlara "Dehriyye" denilir.


2- Allah-ü Teâlâ Hazretlerinin varlığını ikrar edip fakat vahdaniyyetini "birliğini" inkâr edenlerdir. Bunlara "seneviyye" denilir.


3- Allah'ın varlığını ve vahdaniyyetini ikrar edip peygamberleri inkar edenlerdir. Bunlara "Pelâsife: Filozoflar" denilir.


4- Bunların hepsini inkâr edenlerdir. Bunlara "Veseniyye" denilir.


5- Bunların hepsini ikrar edip yalnız Resûl-i Ekrem Efendimizin peygamberliğini inkar edenlerdir. Yahudiler ve Hıristiyanlar gibi ki, bunlara "Ehl-i kitap" denilir.


Birinci ve ikinci sınıfdan olanların müslüman olmalarında "lâ ilâhe illallâh" demeleriyle iktifa olunur.



Üçüncü sınıfdan olanların Müslüman olmalarında "Muhammedün Resûlullâh" demeleriyle iktifa olunur.


Dördüncü sınıfdan olanların müslüman olmalarında bu iki mübârek kelimeden birisim söylemeleriyle iktifa olunur.


Beşinci sınıfdan olanların müslüman olmalarında, bu iki mübârek kelimeyi söylemekle birlikte bütün bâtıl dinlerden de berî ve uzak olduklarını söylemeleriyle iktifa olunur. Bedâyı'de ve Dürer'in Kerâhiyet Bahsinin sonunda böyle zikredilmiştir.


Kâfirlerin beş sınıf olduğu ve bunların müslüman olmaları için hükümlerinin ayrı ayrı olduğu bilinmiş olunca hali bilinmeyen bir kimseden halini açıklaması istenir. Dürer'de: "Yahudi ve hıristiyanlardan müslüman olmak isteyen bir kimsenin müslüman olması için bütün bâtıl dinlerden berî olması şarttır." diye zikredilmiştir.

Musannıfın İbn-i Nüceym'in ve diğerlerinin fetvalarında da böyle yazılıdır.


Fetâvây-ı Kariü'l-Hidâye'nin Rehin Bahsinde: "Âlimlerimiz böyle fetva vermişlerdir. Fakat ben, yahudi ve hıristiyanlardan bir kimsenin bütün bâtıl dinlerden berî oldum demeksizin şehâdet kelimelerini söylemesiyle müslüman olmasının sahih olacağına fetva veririm. Çünkü şehâdet kelimelerini söylemesi müslüman olduğuna alâmettir. Artık şehâdet kelimelerini söyledikten sonra İslâm dininden dönerse, tevbe edip İslâmiyete geri dönmesi kendisine teklif edilir. İslâmiyete geri dönerse ne alâ, dönmezse öldürülür." diye zikredilmiştir.


Reddül Muhtar
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Bir kisi Tanri - ogul - kutsal ruh a inanmasa ve isa a.s Allahin oglu degil elcisidir dese ve Allahin bir olduguna inansa ayriyeten Kuraninda Kutsal kitap olduguna inansa son peygabmerin Muhammed s.a.v oldugunuda kabul ediyor olsa bu kisi hakkinda ne denir?

Ayrica bu yazida ilk basta mürted aciklamasini begenmedim. Yazinin sonunda aciklanmasi daha uygun olurdu diye düsündüm. Bir yaziyi okumaya basladiginizda giris KISMI en fazla aklinizda kalir. O yüzden böyle bir izlenime kapildim.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bir kisi Tanri - ogul - kutsal ruh a inanmasa ve isa a.s Allahin oglu degil elcisidir dese ve Allahin bir olduguna inansa ayriyeten Kuraninda Kutsal kitap olduguna inansa son peygabmerin Muhammed s.a.v oldugunuda kabul ediyor olsa bu kisi hakkinda ne denir?

Müslüman denir...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Ayrica bu yazida ilk basta mürted aciklamasini begenmedim. Yazinin sonunda aciklanmasi daha uygun olurdu diye düsündüm. Bir yaziyi okumaya basladiginizda giris KISMI en fazla aklinizda kalir. O yüzden böyle bir izlenime kapildim.

Fakih böyle yazmış, alıntıdır, yapılacak bir şey yok Kerim.
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Çünkü kâfirler beş sınıfdır:


1- Allah-ü Teâla Hazretlerini inkâr edenlerdir. Bunlara "Dehriyye" denilir.


2- Allah-ü Teâlâ Hazretlerinin varlığını ikrar edip fakat vahdaniyyetini "birliğini" inkâr edenlerdir. Bunlara "seneviyye" denilir.


3- Allah'ın varlığını ve vahdaniyyetini ikrar edip peygamberleri inkar edenlerdir. Bunlara "Pelâsife: Filozoflar" denilir.


4- Bunların hepsini inkâr edenlerdir. Bunlara "Veseniyye" denilir.


5- Bunların hepsini ikrar edip yalnız Resûl-i Ekrem Efendimizin peygamberliğini inkar edenlerdir. Yahudiler ve Hıristiyanlar gibi ki, bunlara "Ehl-i kitap" denilir.


Birinci ve ikinci sınıfdan olanların müslüman olmalarında "lâ ilâhe illallâh" demeleriyle iktifa olunur.



Üçüncü sınıfdan olanların Müslüman olmalarında "Muhammedün Resûlullâh" demeleriyle iktifa olunur.


Dördüncü sınıfdan olanların müslüman olmalarında bu iki mübârek kelimeden birisim söylemeleriyle iktifa olunur.




1- Allah-ü Teâla Hazretlerini inkâr edenlerdir. Bunlara "Dehriyye" denilir.


Birinci ve ikinci sınıfdan olanların müslüman olmalarında "lâ ilâhe illallâh" demeleriyle iktifa olunur.

Bu birinci sınıftan olan kafirler, Allahı inkar edenlerdir dedik. Allahı inkar edenin peygamberi kabul etmeyeceği malumdur. Ve bu birinci sınıf kafirlerin "la ilahe illallah" demeleri yeterli olur demişleri.

Bu durumda bu birinci sınıf kafirler;

3- Allah'ın varlığını ve vahdaniyyetini ikrar edip peygamberleri inkar edenlerdir. Bunlara "Pelâsife: Filozoflar" denilir.

kaidesiyle, üçüncü sınıf kafir durumuna düşmezler mi? La ilahe illallah diyerek Allahın varlığını ve vahdaniyetini kabul ediyorlar. Ve bu üçüncü sınıflar için şart olan;

Üçüncü sınıfdan olanların Müslüman olmalarında "Muhammedün Resûlullâh" demeleriyle iktifa olunur.

kaidesi onlar içinde geçerli olmaz mı? O halde birinci sınıf kafirlerin, "la ilahe illallah" demeleri kafi olur mu? Muhammedun Rasulullah da demeleri gerekmez mi?
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Meseleye yine Reddül Muhtar'ın kendi lisanı ile cevap verilmiş inşallah...



Bunlara "Dehriyye" denilmesinin sebebi; "bizi dehirden (sürekli zamandan) başkası helâk etmez" dedikleri içindir. Bunlar "Kâinâtın bir yaratıcısı yoktur. Bu Kâinât bir tesadüf eseri olarak kendi kendine oluvermiştir." derler. Ve bütün hâdiselerin var olup yok olmasını dehre ve tabiata nisbet ederler. Bunlara "Gulât-i tabîıyyin" de denilir.

Bunlar mecûsilerdir ki, Allah-ü Teâlâ Hazretlerinin varlığını ikrar ederler. Fakat O'nun tek olduğunu inkâr ederler. Bunlar; "Biryaratıcı, bu kainâta kâfi gelmez. Çünkü bu kâinatta olup bitenlerin bazısı hayırdır, bazısı da şerdir. Hayrı yaratan hayır yapar, şerri yaratan da şer yapar. Bu zaruridir. Bundan dolayı iki yaratıcı olmak lâzımdır. Hayrı yaratan "Yezdân" dır. Şerri yaratan ise "Ehremen"dir." derler.


Nehir'de zikredildiğine göre, filozoflardan bazıları Peygamberleri inkâr ederler. Yoksa ekserisi Peygamberleri ikrar ve isbat ederler. Çünkü onlar: "Kâinât, ihtiyar ve irade yoluyla değil ziyânın güneşten, sıcaklığın ateşten meydana geldiği gibi icab ve illiyet yoluyla meydana gelmiştir." derler. Bundan dolayı onlar Allah Teâlâ'nın Fâil-i muhtâr (dilediğini yapan) olduğunu, gökten melek (Cebrâil) in indiğini, öldükten sonra dirilme. Cennet ve Cehennem gibi dinden olduğu kesin olarak bilinen şeylerden çoğunu inkâr ederler.
Velhâsıl: Filozofların peygamberleri isbat ve ikrarı müslümanların isbat ve ikrarı gibi değildir. Onların peygamberleri isbat ve ikrar etmeleri inkâr hükmündedir. Bundan dolayı şârihin "felâsife: Filozoflar, Allah Teâlâ'nın varlığını ve birliğin ikrar ederler. Fakat peygamberleri inkâr ederler" demesi doğrudur ve yerindedir. Müsâyere şerhinde de böyle zikredilmiştir.


"Veseniyye"Bunlar, putlara tapanlardır. Kâinâtın yaratıcısını inkâr etmezler. Siyer-i Kebîr Şerhinde zikredilmiştir ki; puta tapanlar Allah Teâlâ Hazretlerini ikrar ederler. Nitekim bunlar hakkında Hak Teâlâ:
"Andolsun ki kendilerini kimin yarattığını onlara sorarsan elbette "Allah" derler." (Zuhruf Suresi; âyet: 87) buyurmaktadır.


Puta tapanlar Allah-ü Teâlâ'nın varlığını ikrar ederler. Fakat Vahdaniyetini (birliğini) kabul etmezler. Nitekim bu hususta Hak Teâlâ:
"Onlara Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur, denildiğinde kibirlenip küfürlerinde ısrar ederler." (Saffât Suresi; âyet: 35) buyurmaktadır.
Bedâyı'da zikredilen kâfirlerin sınıfları üzerine Dürer sahibi "Veseniyye"yi ayrı bir sınıf olarak zikretmiş, şârih de ona tâbi olmuştur. Bedâyi sahibi "Veseniyye"yi, "Seneviyye" sınıfına katmıştır. Çünkü Veseniyye'de putları ikinci bir ilâh ittihaz edip mecûsîler gibi Allah Teâlâ'nın Vahdaniyyetini inkâr etmektedirler. İleride geleceği üzere Seneviyye ile Veseniyye'nin müslüman olmalarında hüküm birdir.


Ehl-i kitab, Yahudiler ile Hıristiyanlardır. Bunlar, Allah Teâlâ'nın varlığını, birliğini, Peygamberleri, şeriatları ikrar ve itiraf ederler. Fakat Resûl-i Ekrem Efendimizin peygamberliğini kabul etmezler. Bunların bazıları Resûl-i Ekrem Efendimizin peygamberliğini kabul ederler. Ancak bütün insanlara peygamber olarak gönderilmiş olduğunu kabul etmezler. Resûl-i Ekrem Efendimizin peygamberliğini kabul etmedikleri için "Ehl-i kitab" da kafirdirler. Bedâyı, Muhit ve Hâniyye.



Bedâyı'nın ibâresi şöyledir: "Dehriyyeden veya seneviyyeden olanlar "lâ ilâhe illallâh" dediklerinde müslüman olduklarına hükmolunur. Bunlar şehadet kelimelerini asla söylemezler. Şehâdet kelimelerini söylediklerinde ise müslüman olduklarına hükmedilir. Yalnız "Eşhedü Enne Muhammeden rasûlullâh" dediklerinde de müslüman olduklarına hükmedilir. Çünkü bunlar "Eşhedü enlâ ilâhe illallâh" şehadet kelimesi ile "ve Eşhedü Enne Muhammeden rasûlullah" kelimesinden hiç birini söylemezler. Bu iki şehâdet kelimesinden birisini söylediklerinde müslüman olduklarına hükmedilir. Bu iki şehâdet kelimesinden birisine imân ettiklerinde diğerine de imân etmiş olurlar.
Enfeu'l-Vesâil sahibi de böylece zikrettikten sonra şöyle devam etmiştir: Puta tapanlar, ateşe tapanlar, Allah Tealâ'ya ortak koşanlar veya Allah Teâla'nın birliğini inkâr edenler "la ilâhe illallah" yahut "Eşhedü enne Muhammeden rasûlullah" yahut "biz müslüman olduk" yahut "Allah Teâlâ'ya imân ettik" dediklerinde müslüman olduklarına hükmedilir.


Muhit'de: "Bir kâfir inandığını inkâr ederek kelime-i şehâdet getirse müslüman olduğuna hükmedilir." diye zikrolunmuştur. Siyer-i Kebir Şerhinde de böyle denilmiştir.
İbn-i Ebî Şerif Şâfii'nin Müsayere Şerhi'nde: "Seneviyye veya Veseniyye'den olan bir kimse, bütün bâtıl dinlerden berî oldum demeksizin şehadet kelimelerini söylese müslüman olduğuna hükmedilir." diye zikretmesi kendi mezhebine göredir.


Yani Allah Teâlâ'nın varlığını ve birliğini ikrar edip, peygamberleri inkâr eden filozoflardan bir kimse "lâ ilâhe illallâh" dese müslüman olduğuna hükmedilmez. Çünkü bunlar peygamberleri inkar ederler. Bundan dolayı "Lâ ilâhe illallâh" demekten çekinmezler. Eğer "Eşhedü enne Muhammeden rasûlullah" dese, müslüman olduğuna hükmedilir Çünkü bunlar şehadet kelimesini söylemekten çekinirler. Bundan dolayı bunlardan olan bir kimsenin şehâdet kelimelerini söylemesi müslüman olduğuna alamettir Bedâyı.


Yani putlara tapanlardan bir kimse "Lâ İlâhe İllallâh" yahut "Muhammedün rasûlullah" dese müslüman olduğuna hükmedilir. Çünkü bunlar hem Allah Tealâ'nın birliğini hem de peygamberleri inkâr ederler. Bundan dolayı bunlardan olan bir kimse bu iki mübârek kelimeden birisini söylediğinde müslüman olduğuna hükmedilir. Bunlardan olan bir kimse "ben müslümanım" dese müslüman olmuş sayılır. Çünkü putlara tapanlar hiç bir zaman müslüman olduklarını söylemezler. Bilâkis müslümanları kızdırmak maksadıyla müslümanlıktan berî olduklarını söylerler. Bunlardan birisi "ben Muhammed (S.A.V.)'in dinindenim" yahut "İslâm dinindenim" dese müslüman olduğuna hükmedilir.


"Beşinci sınıf" Bu sınıf yahudi ile hıristiyanlardır.
= Şehâdet kelimelerini getirmekle birlikte bâtıl dinlerden berî olmanın şart kılınması =
Bunların müslüman olduğuna hükmedilmek için "Eşhedü enlâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû" demekle birlikte "bütün bâtıl dinlerden berî olduk" demeleri de şarttır.
İbn-i Hümam Müsâyere adlı eserinde "Yahudi ve hıristiyanların müslüman olmaları için "Eşhedü enlâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû" dedikten sonra "bütün bâtıl dinlerden beri olduk" demelerinin şart olması kendilerine dünya ahkâmının, yani müslümanlarla evlenmeleri, müslümanlara mirâsçı olmaları, arkalarında namaz kılınması, öldüklerinde cenaze namazlarının kılınması, müslüman kabristanına defnedilmeleri gibi dünya hükümlerinin tatbik edilmesi içindir. Yoksa kendileri ile Allah Teâlâ arasındaki imânın sâbit olması için şart değildir. Hatta onlardan bir kimse ResüI-i Ekrem Efendimizin bütün insanlara ve cinlere Peygamber gönderilmiş olduğuna inanarak: "Eşhedü enlâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû" dese Allah Teâlâ katında imân etmiş olur." diye zikretmiştir.


Bedâyı'da zikredilmiştir ki; yahudi veya hıristiyan olan bir kimse "şehâdet kelimelerini" söylese "kendi bâtıl dinimden berî oldum" demedikçe müslüman olduğuna hükmedilmez.


Muhît sahibi şunu ilave etmiştir: "Kendi bâtıl dinimden beri oldum" dedikten sonra "İslâm dinine girdim" demedikçe müslüman olduğuna hüküm verilmez. Çünkü o kimse yahudi ise yahudilikten çıkıp hıristiyan dinine, hıristiyan ise hıristiyanlıktan çıkıp yahudi dinine girmiş olabilir. Fakat kendi dinimden çıktım ve İslâm dinine girdim dediği takdirde böyle bir ihtimal kalmaz.


Bazı fukahâ "islâm dinine girdim" deyip "kendi dinimden çıktım" demese bile yine müslüman olduğuna hükmedilir. Çünkü "islâm dinine girdim" demesi, "eski dinimden çıktım" mânâsını ifade etmektedir, demişlerdir. Siyer-i Kebîr'de de böyle zikredilmiştir.
Ben derim ki "Kendi dinimden beri oldum" dediği takdirde "İslâm dinine girdim" demesi de şarttır. Fakat "ben bütün batıl dinlerden beri oldum" dediği takdirde "İslâm dinine girdim" demesi şart değildir. Çünkü böyle söylediğinde başka bâtıl bir dine girmiş olacağına ihtimal kalmaz. Bundan dolayı şârih "yahudi ve hıristiyanların müslüman olmalarında "Lâ ilâhe illallâh Muhammedün rasûlullah" demekle birlikte bütün bâtıl dinlerden berî ve uzak olduklarını söylemeleri ile iktifa olunur." demiştir.


TENBİH : Fetih'de zikredilmiştir ki; müslümanlar arasında yaşayan yahudi ve hıristiyanların müslüman olduklarına hüküm verilmek için şehâdet kelimelerini söyledikten sonra bütün bâtıl dinlerden beri olduklarını söylemeleri de şarttır. Fakat harb meydanında bir müslüman bir yahudiye veya hıristiyana saldırdığında o yahudi veya hıristiyan "şehâdet" getirse yahut "İslam dinine girdim" yahut "Hz.Muhammed (S.A.V.)' in dinine girdim" veya Muhammedün resûlullah" dese müslüman olduğuna hükmedilir. Çünkü vakit dar olduğu için bütün bâtıl dinlerden berî oldum" demeğe zamanı yoktur.
"Hali bilinmeyen bir kimseden ilh..." İsfahanlı İsa denilen bir kimseye tâbi olan yahudilerden bir fırka vardır ki; bunlara "İseviyye" denir. Bunlar Resûl-i Ekrem Efendimizin Peygamberliğini kabul ederler. Ancak bütün insanlara peygamber olarak gönderilmiş olduğunu kabul etmezler.


"Eşhedü enlâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû" diyen bir yahudinin hali bilinmezse kendisine sorulur. Eğer "İseviyye" fırkasından olduğunu söylerse Peygamber Efendimizin bütün İnsanlara peygamber olarak gönderilmiş olduğunu ve kendi bâtıl inancından berî olduğunu söylemedikçe müslüman olduğuna hüküm verilmez. Eğer "İseviyye" fırkasından olmayıp Resûl-i Ekrem Efendimizin peygamber olduğunu inkâr edenlerden ise şehâdet kelimelerini söylediğinde müslüman olduğuna hükmedilir.


Zahîre'den naklen Bahır'ın cihâd bahsinin evvelinde zikredilmiştir ki; Resûl-i Ekrem Efendimizin zamanındaki yahudi ve hıristiyanlar şehâdet kelimelerini söylediklerinde müslüman olduklarına hükmolunuyordu. Çünkü onlar Resûl-i Ekrem Efendimizin Peygamberliğini inkâr ediyorlardı. Ama bugün Irak'ta yaşayan yahudiler şehadet kelimelerini söyledikten sonra kendi bâtıl dinlerinden berî olduklarını ve İslâm dinine girdiklerini söylemedikçe haklarında müslüman olduklarına hüküm verilemez. Çünkü onlar "Resûl-i Ekrem Efendimizin peygamberliğini kabul ederler. Fakat "israiloğullarına peygamber olarak gönderilmeyip diğer insanlara gönderilmiştir." derler.


Siyer-i Kebîr şerhinde zikredilmiştir ki; bugün müslümanlar arasında yaşayan yahudi veya hıristiyanlardan birisi "Eşhedü enlâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlühû" dese müslüman olduğuna hükmolunmaz. Çünkü onların hepsi bu şehâdet kelimelerini söylerler. Kendilerine şehâdet kelimelerinin mânâsı sorulunca "Hz. Muhammed (S.A.V.) bize değil size peygamber olarak gönderilmiştir." derler.


Yine onlardan birisi "ben müslümanım" dese bununla müslüman olduğuna hüküm verilemez. Zira her fırka kendilerinin müslüman olduğunu söylerler. Çünkü "müslüman" Hakk'a teslim olan mânâsına olup her din sahibi kendisinin Hakk'a teslim olduğunu iddia eder. İmam-ı Hulvânî: "Memleketimizdeki mecûsilerden birisi "ben müslümanım" dese müslüman olduğuna hükmolunur. Çünkü bunlar hiçbir zaman "müslümanız" demezler. Hatta çocuklarına sövmek maksadıyla "ey müslüman" derler." demiştir.
Ben derim ki: İmam-ı Hulvânî: "Yukarıda geçtiği üzere puta tapanlardan bir kimse "ben müslümanım" yahut "ben Hz. Muhammed (S.A.V.)' in dinindenim" yahut "İslam dinindenim" dese müslüman olduğuna hükmedilir. Çünkü bunlar hiç bir zaman "müslümanız" demezler." demiştir. Buna göre memleketimizdeki yahudi ve hıristiyanlar hakkında da aynı şey söylenebilir. Çünkü bunlar da hiç bir zaman "müslümanız" demezler. Hatta bunlardan birisi, bir iş yapmaktan kendisini menetmek için "şu işi yaparsam müslüman olayım" der. Bundan dolayı bunlardan birisi kendi rızasıyla "ben müslümanım" dese, bu sözü - her ne kadar şehadet kelimelerini söylediği kendisinden işitilmese bile- müslüman olduğuna delil sayılır. "Ben müslümanım" dediği işitilmeyip, fakat cemaatle namaz kılan veya müslümanların alâmet ve işaretini kullanan kimsenin de müslüman olduğuna hükmolunur. Öldüğü zaman cenaze namazı kılınır.


Şehâdet kelimelerini asla söylemeyen yahudi ve hıristiyanlardan birisi kendi rızasıyla şehâdet kelimelerini söylediğinde müslüman olduğuna hüküm verilir. Çünkü şehâdet kelimelerini söylemek, müslümanlara mahsus alâmet ve işareti kullanmanın üstündedir.


Şüphe yok ki, İmam Muhammed: "Kendi zamanındaki yahudi ve hıristiyanlardan Resûl-i Ekrem Efendimizin kendilerinden başkalarına peygamber olarak gönderilmiş olduğunu ikrar ettiklerinden onların müslüman olmaları için şehâdet kelimelerini söyledikten sonra Peygamber Efendimizin bütün insan ve cinlere peygamber gönderilmiş olduğunu ikrar etmeleri ve bütün bâtıl dinlerden berî olduklarını söylemeleri şarttır. Çünkü bunlar Resûl-i Ekrem Efendimizin zamanında Peygamberimizin. peygamber olduğunu inkâr edip şehâdet kelimelerini asla söylemedikleri için o zaman onlardan birisi şehâdet kelimelerini söylediğinde müslüman olduğuna hüküm veriliyordu." demiştir. Zamanımızdaki yahudi ve hıristiyanlar Resül-i Ekrem Efendimizin peygamber olduğunu inkâr edip şehâdet kelimelerini asla söylemezler ise bunlardan birisi kendi rızasıyla şehâdet kelimelerini söylediğinde müslüman olduğuna hüküm verilir.


"Çünkü şehadet kelimelerini söylemesi müslüman olduğuna alamettir. İlh..." Kariü'l-Hidâye: "Yahudi ve hıristiyanlardan birinin şehâdet kelimelerini söylemesi müslüman olduğuna alâmettir." sözüyle İmam Muhammed'in zamanındaki vaziyetin değiştiğini ifade etmiştir. Çünkü İmam Muhammed zamanındaki yahudi ve hıristiyanlar kendi dinlerinde oldukları halde şehadet kelimelerini söylediklerinden, şehadet getirmeleri muslüman olduklarına alâmet kılınmamıştır. Bundan dolayı İmam Muhammed: "Yahudi ve hıristiyanların müslüman olmaları için şehâdet kelimelerini söyledikten sonra bütün bâtıl dinlerden beri olduklarını söylemeleri de şarttır." demiştir. Ama Kariü'l-Hidaye zamanında yahudi ve hıristiyanlar şehâdet kelimelerini söylemediklerinden onlardan birisinin şehadet kelimelerini söylemesi müslüman olduğuna alâmet kılınmıştır. Günkü o zaman şehâdet kelimelerini ancak müslüman olanlar söylüyorlardı. Zamanımızda da böyledir.
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Bedâyı'nın ibâresi şöyledir: "Dehriyyeden veya seneviyyeden olanlar "lâ ilâhe illallâh" dediklerinde müslüman olduklarına hükmolunur. Bunlar şehadet kelimelerini asla söylemezler. Şehâdet kelimelerini söylediklerinde ise müslüman olduklarına hükmedilir. Yalnız "Eşhedü Enne Muhammeden rasûlullâh" dediklerinde de müslüman olduklarına hükmedilir. Çünkü bunlar "Eşhedü enlâ ilâhe illallâh" şehadet kelimesi ile "ve Eşhedü Enne Muhammeden rasûlullah" kelimesinden hiç birini söylemezler. Bu iki şehâdet kelimesinden birisini söylediklerinde müslüman olduklarına hükmedilir. Bu iki şehâdet kelimesinden birisine imân ettiklerinde diğerine de imân etmiş olurlar.
Enfeu'l-Vesâil sahibi de böylece zikrettikten sonra şöyle devam etmiştir: Puta tapanlar, ateşe tapanlar, Allah Tealâ'ya ortak koşanlar veya Allah Teâla'nın birliğini inkâr edenler "la ilâhe illallah" yahut "Eşhedü enne Muhammeden rasûlullah" yahut "biz müslüman olduk" yahut "Allah Teâlâ'ya imân ettik" dediklerinde müslüman olduklarına hükmedilir.


Bu iki şehâdet kelimesinden birisine imân ettiklerinde diğerine de imân etmiş olurlar.

Bu iki şehâdet kelimesinden birisini söylediklerinde müslüman olduklarına hükmedilir.

Bu iki şehadet kelimesinden birisine iman ettiklerinde diğerine iman etmiş olurlar. O halde neden iki kelimeyi de söylemiyorlar? Neden birisini söylemeleriyle müslüman olduklarına hükmedilir?

Dehriyye sınıfından bir kafir; Ben Allahın varlığına ve birliğine iman ediyorum fakat Muhammedin peygamber olduğuna inanmıyorum dese, bunun sınıfını mı değiştireceğiz. Yada filozofların sınıfına mı dahil edeceğiz?

3- Allah'ın varlığını ve vahdaniyyetini ikrar edip peygamberleri inkar edenlerdir. Bunlara "Pelâsife: Filozoflar" denilir.
 
Son düzenleme:

Tarikattan_Huseyin

New member
Katılım
10 Ocak 2010
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Şeriat şey demekti demi? hani bi adamın kolunu falan kesiyorlar. öyle ayıp bişey falan yaparsa derisini falan yüzerek öldürüyorlardı. buydu demi şeriat? yanlış hatırlamıyorsam.
 

__BODOM

New member
Katılım
25 Kas 2006
Mesajlar
241
Tepkime puanı
10
Puanları
0
Yaş
44
YUNUS 99 Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündeki insanların tümü toplu halde mutlaka iman ederlerdi. Hal böyle iken, mümin olmaları için insanları sen mi zorlayacaksın! 100.Allah'ın izni olmadıkça hiçbir benlik iman edemez. Allah, pisliği, aklını kullanmayanlar üzerine bırakır.


kimse kimsenin imanını sorgulayamaz kötülük eden kendine eder bize düşen emrolunduğumuz gibi dosdoğru yolda yürümektir

ayrıca Yüce Allah ın ayetiyle yukardaki yazı arasında büyük çelişki vardır .
 
Üst Alt