Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kadınlarla tokalaşmada sınır var mıdır?

samanyolu

New member
Katılım
19 Mar 2007
Mesajlar
2,063
Tepkime puanı
2,696
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
Bugünlerde gazete sütunlarına ve TV ekranlarına yansıyan, “kadınlarla tokalaşma” konusunda acaba dinimizin hükmü nedir ve Peygamberimizin örnek tatbikatı nasıldır? Kur’an-i Kerim’deki “Zinaya yaklaşmayınız” emri gayet açıktır. Bu emirle, zina yapmak şöyle dursun, zinaya giden bütün yollar bile yasaklanmaktadır.

İki cins arasındaki, dokunmak/tutmak gibi fiiller, zinadan önceki hareketler olduğu içindir ki, İslâm dini meşru olmayan bu fiilleri de yasaklamıştır.Bir TV kanalında Ali Rıza Demircan Hocamızın da söylediği gibi, bu fiillerin zinaya en yakın olanı dokunmak, yani temastır. Tokalaşmada da temas olduğuna göre, bunun dinimize göre hükmünü bilmemiz icap eder.

İnsanlar gözleri kapalı tokalaşmadıklarına ve tokalaşacakları insana bakıp gördüklerine göre, “tokalaşmak”tan önce, bakmanın/görmenin hükmüne göz atmak icap eder. Kadın ve erkeklerin, birbirlerini tanıyacak kadar normal ve tabii bakışlarında bir mahzur yoktur. Yeter ki, birinci bakışın arkasına başka bakışlar eklenmesin.

a) Yabancı kadınlara bakmak hususunda Kur’an diyor ki: “Mü’min erkeklere söyle, gözlerini kıssınlar.” (Nur, 30)

b) Peygamberimiz (sav), Hz. Ali Efendimize, “Ya Ali, bakışına bakış ekleme. Birinci bakış lehine, (günah değil), ikinci bakış ise aleyhinedir (günahtır)” buyurdular. (Tirmizî, Edep 23; Ebû Davud, Nikâh 24)

c) Hz. Câbir, bir kadına ani bakışın hükmünün ne olduğunu soruyor. Peygamberimiz, “Bakışını hemen çevir” buyuruyor. (Müslim, Âdâb 45; Ebû Davud, Nikâh 44; Tirmizî, Edep 29)

d) Peygamberimizin hanımlarından Ümmü Seleme ile Meymûne Vâlidemizin bulundukları yere doiru, âmâ olan İbni Ümmi Mektum Hz. geliyordu. Geldi ve onların bulunduğu yere girdi. Peygamberimiz hanımlarına, “Örtününüz” buyurdu. Onlar, “Ey Allah’ın Resûlü, o bizi görmeyen bir âmâ değil mi?” dediler. Peygamberimiz, “Siz de mi âmâsınız? Siz onu görmüyor musunuz?” buyurdu. (Ebû Davud, Libas 37; Tirmizî, Edep 29)

Değerli okuyucular, tokalaşmadan önce şart olan bakmak ve görmek hakkında Peygamberimizin sözleri böyle olunca, yabancı kadınlarla tokalaşmanın hükmü acaba nasıldır?

TOKALAŞMAK

Kur’an-ı Kerim bize, herhangi bir hususta tereddüde düştüğümüz zaman, onu Allah ve Resûlü’ne götürmemizi, yani o konuda ayet ve hadislere bakmamızı emrediyor.

Biz de öyle yapalım. Eserlerde “musâfaha” kelimesiyle anlatılan tokalaşmanın sünnet olduğu hakkında, âlimler birleşiyorlar. Ama kadınlarla erkekler arasındaki tokalaşmanın sünnet olduğu hakkında değil...
Meşhur âlimlerden İbni Hacer, yabancı kadınlarla tokalaşmanın bu emrin dışında olduığunu, yani sünnet olmadığını ifade etmektedir. (Kütüb-i Sitte Muhtasarı 10/191)

İbn-i Esir, El-Kâmil fi’t-Târih’inde, Peygamberimizin, yakın olmayan kadınlar hakkında tavrını Şöyle anlatıyor: “Resûlullah, kadınlara el sürmez, hiçbir kadınla tokalaşmaz ve hiçbir kadın da ona el vermezdi.” (Mekke’nin Fethi Bahsi)

Nitekim, ikinci Rıdvan Bîatı’nda ve Mekke’nin Fethi’nde, erkeklerden musafaha yaparak bîat alan Hz. Peygamber, kadınların elini tutmamıştır. Bizim en güzel örneğimiz Peygamberimizdir. Kur’an-ı Kerim de zaten, “Resûlullah’ta sizin için güzel bir örnek vardır” buyuruyor. O halde en güzel örneğe iyi yapışmak lâzım...

Deniliyor ki: “Cinsel haz amacı olmazsa, kadınlarla tokalaşmak helâldir.”

Biliyorum ki, bu söz kötü niyetle söylenmiş bir söz değildir. Ama iyi niyetle de olsa yanlış yanlıştır. Dolayısıyla, herhangi bir kaynak eserden delil getirilmediği müddetçe, bu hükmü kabul etmek mümkün değildir. Çünkü, 1400 seneden sonra bizim “Şu helâldir, Şu haramdır” Şeklinde hüküm verme salâhiyetimiz olamaz. Yapılacak tek Şey vardır, o da bu mesele için kaynak eserlere bakmaktır.

İslâm’da caiz olan, kadınların ellerinin açık olmasıdır; dokunmak ve tutmak değil. Yoksa, Peygamberimiz, caiz olsaydı kadınların ellerini niçin tutmasındı?

Hz. Resûlullah, bir peygamber olarak kadınların elini tutmadığı halde, biz neyimize güvenerek tutacağız ve “Cinsel haz amacı olmazsa helâldir” diyebileceğiz?

“Cinsel haz amacı olmazsa” deniliyor. Eğer bir fiil caiz değilse, onda niyet aranmaz. Meselâ bir kadının açık olan sırtına bakmaz, cinsel haz amacı olsa da, olmasa da helâl değildir.

Yusuf Aleyhisselâm'ın kendisi hakkında sözü şöyle: "Ben nefsimi temize çıkarmam, nefsime iyi diyemem. Çünkü nefis fazlasıyla kötülüğü emredicidir."

Peygamberler bile kendilerini bu hususta emniyette hissetmedikleri halde, kim kendini her zaman kontrol edebilecektir?

Tokalaşan iki kişiden birinin hatırında kötü hiçbir düşünce olmadığı halde diğerinde olabilir.

Bilemezsiniz ya, diyelim ki sizinle el sıkışan şahsın böyle bir amaç taşıdığını biliyorsunuz, engel olabilecek misiniz? Böyle bir durumda, yutkuna yutkuna hazmetmeye çalışmaktan başka ne yapılabilir?

Öyleyse yeni baştan soralım:

Hâlâ, "Cinsel haz amacı olmazsa tokalaşmak helâldir" diyebilecek miyiz?

İki elin buluşmasını basite almamak gerekiyor değerli okuyucular. Bu konu romanlara bile konu olmuş. Sevgilisinden bahseden romanın kahramanı, "Onun elinin sıcaklığını ve yumuşaklığını hâlâ unutamıyorum" diyor.

Bir erkekle aralarında hiçbir şey olmadığını anlatmak için "Eli elime değmedi" diyen bayan, bu sözüyle bizim anlatmak istediğimizin canlı isbatı oluyordu. Sinan Çetin, programındaki muhatabına, "İlk defa ne zaman elini tuttun?" diye soruyordu. Bu sorunun sebebi ne ola ki?

Bütün bunlar, iki elin birleşmesinin, icabında daha başka ne türlü birleşmelerin öncüsü olduğunu isbat etmiyor mu?

HELÂLLERİ HARAMLAŞTIRMAK

Yukarda, "En doğrusu, bu konu hakkında kaynak eserlere bakmaktır" demiştim. Bu konuda söz söyleyenler, kaynak eserlere bakmış olmalılar. Bakmaya bakıyorlar da; "kadınlarla el sıkışmak helâldir" hükmünü bulamayıp, "haramdır" ibaresiyle karşılaşınca bir türlü kabul edemiyorlar.

Kabul etmemekle kalınsa bir derece. Bir de karalamaya geçiyorlar. Diyorlar ki: "Müctehidlerde helâlleri haramlaştırma gibi bir zafiyet var." Değerli okuyucular, bu durumda müctehidler, "kadın eli sıkmak helâldir" demedikleri için, insanlara helâli haramlaştırarak İslâm'ı bozmuş oluyorlar(!) Çünkü din, kaba çizgilerle haram ve helâl hükümlerden ibarettir.

El insaf! Halbuki, mübarek müctehidleri tenkit edenler, asırlardan beri onların ictihadlarını öğrenerek yetişen sayısız âlimlerin eserlerini okuyarak yetiştiler. Onların eserlerini yok sayıversek, bu tenkitçilerde ilimden eser mi kalır? Tenkit edilen müctehidler, cahil değil âlim kimselerdir. Bunlarca, helâlleri haramlaştırdıklarına göre, bu işi bile bile yapmış olmaları lâzım.

Helâle haram demek insanı dinden çıkardığına göre, haşa, bu zatlar böyle bir fecaatı mı işlemişlerdir? Asla!

"Kadınlarla el sıkışmak helâldir" demedikleri için onları suçlamakla, 13 asırdır müctehidlerin ictihadlarıyla amel eden bu ümmete de hakaret etmiş olmuyorlar mı?

"Müctehidler" demekle sadece birini değil, topunu birden suçladığınıza göre, sizce helâlleri haramlaştıran böyle bir topluluğa hürmet duymaya değer mi?

Fitnenin her tarafı sardığı bir devirde, insanları kötü hislerden nasıl koruyup da, "Cinsel haz amacı olmazsa kadınlarla tokalaşmak helâldir" diyeceğiz?

• • • •

Bir de, "El sıkışmak artık olağan hale geldi. Akla cinsel haz zaten gelmez" deniliyor.

Öyle olduğu kabul edilse bile, haramlık yine kalkmaz. Bir erkek, annesine, kız kardeşine veya kızına karşı kötü his beslemez, ama onların üzerlerinde sadece iç çamaşırı olduğu halde onlarla aynı yatakta yatamaz. Kötü amaç olmaması şart değildir.

Ve meselâ;

Müşrikler, "Muhammed, Medine'ye gidince zayıf düşmüş" dedikleri için, Peygamberimiz (sav) onların görecekleri şekilde omuzlarını yükselterek, silkeleyerek çalımlı bir şekilde yürüyerek tavaf yapmıştı ki buna "Remel" denilir.

Artık Müslümanlar hakkında böyle söz söyleyenler olmadığı halde, asırlardır hâlâ tavafın ilk üç devresinde remel yapılmaktadır.

NETİCE: Müslüman hanımların başlarının örtülmesi farz olduğu ve bu husus 14 asırdır bilindiği halde, bazılarının kullanmasıyla zamanımızdaki bazı sözüm ona din adamları, "İslâma göre kadınların başlarının kapatılması gerekir mi, gerekmez mi?" tartışması yapıp duruyorlar. Şimdi de bir kısmımız oyuna gelerek, lütfen, "Kadınlarla tokalaşmak caiz mi, değil mi?" tartışmasına âlet olmayalım.
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Yani kardeşim, bunun zarureti marureti olmaz diyorsun.
Şimdi tüm siyasiler yandı.. :)

selametle..
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Cinsel haz amacı olmazsa kadınlarla tokalaşmak helâldir.
Böyle fetvanın amacı, niyeti iyiye benzemiyor. Neden ?
Cinsel haz amacı olmazsa' bu insanları haram helal yönünden ayırmkatadır. şöyleki; sen eğer cinsel haz almıyorsan senin için helal, eğer öyle bir haz alırsan sana haramdır. Buradan pek ala şunu anlamak mümkündür ki helal haram artık insanın niyetine bırakılmıştır. herkes kendi kalbine bakacak helal ve haram diye karar verecektir. şu konu çok açık ve nettir ki ' İslamın hükümleri kişilere göre verilmemiştir.'' Hükümler geneldir. Senin amacın yok belki ama diğerinin olabilir. Böyle fetvanın verilmesi demek tokalaşmanın helalliğine davetiye çıkarılmasıdır ki verilmesi bu sebebtendir deriz. Böyle bir fetva kabul gördüğü zaman 'tokalaşmak haramdır denemeyecek' çünkü artık ruhsat alınmıştır. Eğer haram derseniz 'sen benim niyetimi bilemezsin' gibi bir cevapla karşı karşıya gelirsiniz, ve bilmediğin bir şey hakkında hüküm verme gibi bir nasihatla..
yok eğer iyi niyetli verildiyse kesinlikle kabul edilmeyecektir.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Cinsel haz amacı olmazsa kadınlarla tokalaşmak helâldir.
Böyle fetvanın amacı, niyeti iyiye benzemiyor. Neden ?
Cinsel haz amacı olmazsa' bu insanları haram helal yönünden ayırmkatadır. şöyleki; sen eğer cinsel haz almıyorsan senin için helal, eğer öyle bir haz alırsan sana haramdır. Buradan pek ala şunu anlamak mümkündür ki helal haram artık insanın niyetine bırakılmıştır. herkes kendi kalbine bakacak helal ve haram diye karar verecektir. şu konu çok açık ve nettir ki ' İslamın hükümleri kişilere göre verilmemiştir.'' Hükümler geneldir. Senin amacın yok belki ama diğerinin olabilir. Böyle fetvanın verilmesi demek tokalaşmanın helalliğine davetiye çıkarılmasıdır ki verilmesi bu sebebtendir deriz. Böyle bir fetva kabul gördüğü zaman 'tokalaşmak haramdır denemeyecek' çünkü artık ruhsat alınmıştır. Eğer haram derseniz 'sen benim niyetimi bilemezsin' gibi bir cevapla karşı karşıya gelirsiniz, ve bilmediğin bir şey hakkında hüküm verme gibi bir nasihatla..
yok eğer iyi niyetli verildiyse kesinlikle kabul edilmeyecektir.


Keske her konuda insanlar böyle niyete göre demese...Vay Yandi GÜLÜM KETEN HEVA...
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
İslam güven demekse, selamet demekse bir kişinin güvensizliği söz konusu olabilir mi ? Tek başınasın kimseye yalan söyleme.. Tek başınasın hırsızlık yapma.. İslam şahıs dini değil toplum dinidir.. Ama bugün bir takım kelimeler/kavramlar çıkarmışlardır ki; din şahıs/vicdan işi olmuştur.. Bunların tümü seküler yaşamı hakim kılmanın temelleridir.. Bir engel olmazsa; cinsel bi haz hissetmiyorsan, vicdan azabı duymuyorsan haram değildir gibi fetvalar müslümanları diğer toplumlardan ayıran hiç bir özelliği kalmayacaktır. İslam toplumunda da ahlak abidesi insanlar var, hristiyan toplumunda da var belki daha takvalısı mevcut. İslam tplumunda da hırsız var, hristiyan toplumunda da var.. Bizde ne varsa onlarda da var.. Ama bir fark yok..
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
İslam güven demekse, selamet demekse bir kişinin güvensizliği söz konusu olabilir mi ? Tek başınasın kimseye yalan söyleme.. Tek başınasın hırsızlık yapma.. İslam şahıs dini değil toplum dinidir.. Ama bugün bir takım kelimeler/kavramlar çıkarmışlardır ki; din şahıs/vicdan işi olmuştur.. Bunların tümü seküler yaşamı hakim kılmanın temelleridir.. Bir engel olmazsa; cinsel bi haz hissetmiyorsan, vicdan azabı duymuyorsan haram değildir gibi fetvalar müslümanları diğer toplumlardan ayıran hiç bir özelliği kalmayacaktır. İslam toplumunda da ahlak abidesi insanlar var, hristiyan toplumunda da var belki daha takvalısı mevcut. İslam tplumunda da hırsız var, hristiyan toplumunda da var.. Bizde ne varsa onlarda da var.. Ama bir fark yok..


Olaya o yönünden bakmadim,Baska yönler dikkatimi cekti.Mesela adam kalkar Kurandaki bir söz hakkinda bir seyi yapmamizi ister hani deriz oda derki Kuran kisa kisa verir aciklamasi baska yerde sonra kalkar niyet önemli;Sormak gerekir,derimki niyeti neye göre önemli buluyorsun?Mesela namaza baslarken veya Abdeste?Ya kardesim ben diyorumji zaten ben yerimden namaz kilmak icin kalkiyorsam niyetim halis,Bir bunu direk ikrar etmedi isem neden abdestim veya namazim gecersiz?NIYE?Iste ben bu Örnek konu hakkinda söylemistim.Ama seninde dedigin konu cok önemli inan senin tarafindan bakinca benimde ilgimi cekti...
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Elbette niyet önemli.. yerinden kalktığın zaman araya konuşma girmese namaz için bile niyete gerek kalmaz.. Niyet önemli ama hangi konuda.. Ameller niyetlere göredir buyrulmuş hadisi şerifte.. bu hadise başka bir yönden bakalım.. Ameller niyetlere göredir. Kişinin ameli neyse niyetide odur.. İnsan niyetine göre amel eder denebilir.. Amellerin genelinden niyet çıkarılır.. Sürü insanı diye bir şey vardır psikolojide.. belki terim yanlış bilmiyorum... Sürü insanı aynı kafada aynı niyetle bir araya gelen insanlar topluluğuna denir.. Maça gelen insanların fikirleri, niyetleri bir olduğu gibi amelleride birdir.. Niyeti bir olanın amelide bir olur..(istisnalar cidden azınlıktadır) Müminlerinde amelleri bir olmak zorundadır.. Bir mümin namaz kılıyorsa diğeride kılacaktır.. genel hükümler neyse iman bir olduğu için amellerde bir olacaktır.. o yüzden ayeti kerimede 'inananların yolundan ayrılan kimseyi' ifadesi müminlerin niyet ve amel yolunun bir olduğuna işaret etmiştir.. Bizim niyetimiz/ imanımız bir ama amellerimiz farklı diyemeyiz. müminlerin yolundan ayrılamayız..
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Elbette niyet önemli.. yerinden kalktığın zaman araya konuşma girmese namaz için bile niyete gerek kalmaz.. Niyet önemli ama hangi konuda.. Ameller niyetlere göredir buyrulmuş hadisi şerifte.. bu hadise başka bir yönden bakalım.. Ameller niyetlere göredir. Kişinin ameli neyse niyetide odur.. İnsan niyetine göre amel eder denebilir.. Amellerin genelinden niyet çıkarılır.. Sürü insanı diye bir şey vardır psikolojide.. belki terim yanlış bilmiyorum... Sürü insanı aynı kafada aynı niyetle bir araya gelen insanlar topluluğuna denir.. Maça gelen insanların fikirleri, niyetleri bir olduğu gibi amelleride birdir.. Niyeti bir olanın amelide bir olur..(istisnalar cidden azınlıktadır) Müminlerinde amelleri bir olmak zorundadır.. Bir mümin namaz kılıyorsa diğeride kılacaktır.. genel hükümler neyse iman bir olduğu için amellerde bir olacaktır.. o yüzden ayeti kerimede 'inananların yolundan ayrılan kimseyi' ifadesi müminlerin niyet ve amel yolunun bir olduğuna işaret etmiştir.. Bizim niyetimiz/ imanımız bir ama amellerimiz farklı diyemeyiz. müminlerin yolundan ayrılamayız..




Su yukarida baahsettigin konu cok ilginc,Ben aslinda bu forumda bu sekilde konusani pek tanimadim(HanifMüslimler haric)Ve inan bu konuda hem fikiriz.Asagidaki yazi ise acaba bu firkalar hakkinda ne düsünüyorsunuz?Hepimiz MÜSLÜMANMIYIZ yoksa?Arada kaynayanlar varmi?Mesela Tevhidi idrak eden tekfir edilemez hükmünüde unutmadan belirteyim kendim icindir bu söz...
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Tevhidi idrak eden tekfir edilemez'' gibi bir söz yanlış gibi geliyor bize.. Bu konuda Allahın bize anlattığı şeytan ile adem as kıssasında açıkça görülmektedir.. işte meleklere (şeytan içine girermi tartışılır) ademe secde edin dedik. iblis etmedi kibirlendir '' vekene minel kafirin/ ve kafirlerden oldu.. Allahu teala şeytanın kafir olduğunu belirtmiştir.. Başka bir ayette ona neden secde etmediğini sorunca şeytan; Ene hayrum minhü ' halagteni min nar'/ ben ondan daha hayırlıyım BENİ ATEŞTEN YARATTIN.. Burada şeytan Allahın yaratıcı olduğunu inkar etmemektedir, Allahı tanımaktadır, bilmektedir ve Bir olduğunu kesinlikle bilmekte ve inkar etmemektedir.. Ama Allah onun kafir olduğunu ifade etmiştir.. Demek ki Allahı tanımak yaratıcı olduğunu kabul etmek bir olduğunu bilmek 'imandan çıkmak için yeterli değildir'' İmanın 6 şartı değil (genel olduğu için) 6666 şartı vardır..
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Tevhidi idrak eden tekfir edilemez'' gibi bir söz yanlış gibi geliyor bize.. Bu konuda Allahın bize anlattığı şeytan ile adem as kıssasında açıkça görülmektedir.. işte meleklere (şeytan içine girermi tartışılır) ademe secde edin dedik. iblis etmedi kibirlendir '' vekene minel kafirin/ ve kafirlerden oldu.. Allahu teala şeytanın kafir olduğunu belirtmiştir.. Başka bir ayette ona neden secde etmediğini sorunca şeytan; Ene hayrum minhü ' halagteni min nar'/ ben ondan daha hayırlıyım BENİ ATEŞTEN YARATTIN.. Burada şeytan Allahın yaratıcı olduğunu inkar etmemektedir, Allahı tanımaktadır, bilmektedir ve Bir olduğunu kesinlikle bilmekte ve inkar etmemektedir.. Ama Allah onun kafir olduğunu ifade etmiştir.. Demek ki Allahı tanımak yaratıcı olduğunu kabul etmek bir olduğunu bilmek 'imandan çıkmak için yeterli değildir'' İmanın 6 şartı değil (genel olduğu için) 6666 şartı vardır..



Ha iste söz sahibisin;Bak buradada biriz,benim oradaki belirtmem zaten kinaye idi kirmamak babindan. ayni Müsrik Araplar gibi onlarda Allaha inaniyorlardi hatta onun birliginede ama?.6666 ayetin sart olusu onun emirlerinden birinin dahi neshini nasil düsünüyorsun?
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Sorunu anlamadım.. Bir ayeti inkar diye bişi olamaz..
 
Üst Alt