Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kadınlar Kocalarını Boşayabilirmi

sumisali

New member
Katılım
3 Nis 2009
Mesajlar
1,903
Tepkime puanı
2,112
Puanları
0
Bir imanın gereği olarak her şeyden önce Kur'ân ve sünnete bağlıyız. Kuran ve sünnet ne buyururlarsa onu kabul etmek mecburiyetindeyiz. Sadece mide ve şehvetini düşünenlerin hatırı için dinden fedakârlık etmek şahsiyetsizlik ve sapıklıktır. İslâm'a inanmayan kimseleri memnun etmek için hiçbir surette ihtimali olmayan ayet ve hadîsleri zorlayıp tevil etmek için uğraşmak gazabı ilahinin inmesine vesile olduğu gibi, tamamıyla İslâm'dan vazgeçip ayrılmadıkça onları -inanmayanları- memnun etmek de mümkün değildir. Kadın cahiliyet devrinde zulme uğramış, hakkı ketm edilmişti. Hatta onu insan saymak istemeyen de olmuştu. İlahî rahmet olarak gelen İslâm dini o mazlumun elinden tutup kaldırdı. Beşeriyetin yarısı olduğunu beyan etti. Cenabı Hakk buyuruyor: "Ben erkek olsun, kadın olsun sizden hiçbir amel sahibinin amelini zayi etmem" (1).

Şimdiki zamanda kadın hakkından söz edip onu savunur gibi görünen kötü ruhlu insan başka bir yönden kadına zulm ediyor. Onu şehvet metaı haline getirip şerefiyle oynuyor. Üstelik de kadın her hususta erkek gibi olsun? Her hususta kadın erkek gibi olmalıdır, diyen kimse samimi ise kadını erkek gibi güçlü kılsın, gebelik ve onu takip eden hallerden kurtarsın. Erkeğin sahip olduğu cesareti kendisine verip onu erkeğin himayesine sığınmaya muhtaç kılmasın. Ama bunu yapması mümkün değildir. Zira kadının fıtratı ayrı, erkeğin fıtratı ayrıdır. Kadın bazı hususlarda erkeğe eşittir. Erkek gibi mal sahibi olur, alış-veriş yapar, görüşünü söyler. Bazı hususlarda da eşit değildir. Cuma namazı, cihad gibi şeyler erkeğe farz, kadına farz değildir. İhtiyaç olduğu zaman erkek ikinci bir kadınla evlenebilir. Ama kadın evlenemez. Erkek uzak mesafelere gidebilir, kadın ise gidemez.

Şimdi esas meselemize gelelim. İslâm dini hiç sevmediği fakat zarurete binaen kapısını açık bıraktığı boşama görevini kesin olarak sadece erkeğe vermiştir. Bu husus Kur'anı Kerîm, sünnet-i seniye ve icmâ-ı ümmetle sabit olmuştur. Mânâsı açık olan âyet ve hadisleri, ihtimali olmayan mânâlar ile tevil etmek tahriftir. Kur'ân-ı Kerîm Peygamber (sav)'e hitaben şöyle buyuruyor: "Ey Nebi, kadınları boşadığınız zaman..." (2). Başka bir ayette de zevcesini üç talâk ile boşayan kimsenin hakkında şöyle buyuruyor: "Üç talâk ile onu boşamışsa artık kendisi için helâl olmaz"(3).
Kütüb-i sitte-i sahihânın talâk bölümünde zikredilen hadisler açık veya kapalı olarak boşamanın erkeğin hakkı olduğunu ifâde ediyor. Erkeğe talâk görevinin devredilmesinin iki önemli sebebi vardır:
l- Kadın, hissi ve heyecanlıdır. Boşama görevi kendisine verilseydi ufak bir mesele için hemen boşanmaya başvurabilirdi.
2- Evlilik yuvasını korumak için çalışıp büyük masraflara katlanan erkektir. Bunun için kadından sıkıntısı da olsa kolay kolay boşamayı düşünmez. Güçlüklerle kurduğu yuvayı dağıtmak istemez.
' Al-i İmran. 195
2 et-Talâk âyet: l
3 Bakara: 230
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bu meseleleri pek bilmemekle beraber şöyle duydum. Koca kadına nikahtan önce boşama hakkı verebiliyormuş.

Ayrıca, koca kadına şiddet uyguluyorsa ve tüm çabalar boşa gitti ise durum nedir? Şiddeti sadece dayak olarak algılamayın. Sözlü hakaret en büyük bir şiddettir.

Eski hikayelerden okuyoruz.

Osmanlı zamanında, bir adam karısına daima hakaret ediyor ve kadının ailesini rencide edecek sözler ediyormuş. Kadın bu durum babasına haberdar etmiş. Babası durumu kadıya arz edince kadı derhal boşamış.

Bu durmular gösteriyor ki bu mesele sanıldığı gibi "kadın kocasını boşayamaz" demekle kestirilip atılamaz. Tam izahı lazımdır.

Muhabbetle

Bu anlattığın şeklin de bir yolu var. Sanırım konuyu yazan arkadaş izahat getirecektir.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Selamün Aleyküm,eger bosanma erkegin elindeki bir haksa NIKAH denilen akidin anlami nedir?Hem karsilikli bir akid(Anlasma)Yapacaksin hem her seferinde tek tarafli fesih yapacasin o zaman sormak gerekir;Kadin bunun neresinde?Cahileye ruhuyla erkek egemenligi degilmidir?Allah erkeklere ayricalikmi yapmistir?

Nikah sözleşmedir. İmani/itikadi bir konu değildir. Bu yüzden Kur’anda nikah konusunda söylenenler bir "öneri emir"dir. Yani nikah mutlak konulardan değil mukayyet konulardandır. Aslolan sözleşmedir, sözleşmenin sıhhatidir.

Nikah icin üc kiriter vardir;

-Evlenecek çiftlerin kendi özgür iradeleriyle birbirlerini talep etmeleri.

-Tanıkların şehadeti

-Kamu otoritesinin nezareti ve tarafların haklarını koruma altına alması.

Şimdi nikah için böyle genel geçer kriterler varken boşanırken nasıl ve neden tek bir ölçüt var olsun? Neden sadece erkeğin ağzından çıkacak bir sözle boşanma mümkün olabilsin?

-Boşanacak çiftlerin bu kararı karşılıklı özgür iradeleriyle almış olmaları şarttır.

-Boşanacak bu çiftlerin boşanma işlemi ilan edilmelidir/duyurulmalıdır yani tanıkların bu boşanma olayına şehadeti şarttır. Nikahtaki tanıkların ve diğer tanıdıkların bu insanların artık boşanmış olduğunu bilmeleri şarttır.

-Bu boşanma işlemini kamu otoritesinin yapması/tamamlaması şarttır.

Erkek keyfi olarak “boş ol” diyecek ve boşanma tamamlanmış olacak hani kadın bu olayın neresinde? Kadın insan değil mi? Hani onun görüşü?

Bir erkek kadına değil üç kere, yüz kerede ''BOŞ OL'' dese bu evlilik sona ermez.Evliliğin,sona ermesi için yetkili mercinin iki tarafında boşanma kararını onaylayıp, resmi kayıt altına alması gereklidir. Zaten 65/2 te iki şahit istenmesi de açıkça buna delalet etmektedir. Yetkili mercinin onayından geçmeyen ve resmi kayıt altına alınmayan evlilik ve boşanmaların meydana getireceği ihtilafları sadece eşlerin çözüme kavuşturması asla mümkün değildir. Eğer düşünülürse sadece erkeğin ağzından çıkacak ''BOŞ OL'' gibi basit bir cümle ile aile hayatının son bulmasını; Allahu Teala murad etmiş olabilirmi?

Düşünelimki adamın biri sokakta veya herhangi bir ortamda hoşuna giden bir kadınının yanına gidip karım ol; karım ol ; karım ol demekle o kadın adamın karısı oluyormu.Bırakın olmayı; böyle davranıpta karım ol dediği bir kadını zorla karısı yapmak isteyeni tımarhaneye bile tıkarlar.

Bir kişinin hoşlandığı bir kadının karısı olabilmesi için o kadınında bu teklife evet demesi şart.Yani ikiside bu beraberliği onaylayacak. Buda yeterli değil iki şahidin şehadetiyle devletin onayıda ve resmi işlemde şart. Peki öyleyse her akıllı olanın şu soruyu sorması gerekmezmi?

Bu evlilik müessesi kurulurken iki tarafta onay vermesi gerektiği halde,evliliği bitiriken niye bu yetki hangi gerekçe ile sadece erkeğin oluyor???

Nasılki evlenirken iki şahitin gerekli oluşu, sonradan meydana gelebilecek ihtilafların yetkili makamlar tarafından çözüme ulaştırılması açısından resmi kayıdaalınması zaruriyetine dayanıyorsa,boşanırkende bu şahitlerin gerekli oluşu, aynı hukuki işlemlerin yürürlüğe girmesi amacına dayanmaktadır.

Kısaca nikah dini bir tören değil, salt bir hukuki işlemdir..VesSelam...
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Sevgili mete, evlilik üzere sunduğunuz bu ifadelerin, sizin gibi Kur'ani karinelerle hüküm koyan/kabul eden bir kişi için mesnedi varmıdır?



Eksiklik veya fazlalik nerdedir Bekirim,Onlari göstermeden neyi soruyorsun?Yoksa Nikah anlasma degilde kölelikmidir kadin icin?Buyur sen anlatki bizde mesnetlerini verelim...Yukarida zaten neden öyle kabul edilmesi gerektigini izah etmisiz..
4/35--65/2
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Nikah sözleşmedir. İmani/itikadi bir konu değildir. Bu yüzden Kur’anda nikah konusunda söylenenler bir "öneri emir"dir. Yani nikah mutlak konulardan değil mukayyet konulardandır. Aslolan sözleşmedir, sözleşmenin sıhhatidir.

Yazıda birden çok tutarsızlık görüyorum. İlk önce yukarıda alıntı yaptığım kısım sevgili mete

Kur'an emirlerinin imani/itikadi olup olmaması, itaat manasında neyi değiştirir?

Kur'an da "öneri emir" şeklinde nitelendirdiğiniz emir hangisi ve "öneri emir" kavramı ne demek?

Ben Kur'an da nikah ile alakalı "mukayyet emir" derken mukayyet kelimesini doğru mu kullandınız yoksa karıştı mı? . Bunları cevapladıktan sonra sorularım devam edecek...
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Yazıda birden çok tutarsızlık görüyorum. İlk önce yukarıda alıntı yaptığım kısım sevgili mete

Kur'an emirlerinin imani/itikadi olup olmaması, itaat manasında neyi değiştirir?

Kur'an da "öneri emir" şeklinde nitelendirdiğiniz emir hangisi ve "öneri emir" kavramı ne demek?

Ben Kur'an da nikah ile alakalı "mukayyet emir" derken mukayyet kelimesini doğru mu kullandınız yoksa karıştı mı? . Bunları cevapladıktan sonra sorularım devam edecek...

Kur’andaki emirlerin hepsi anladığımız anlamda emir değildir. Kimi emirler zaman ve zemine göredir. O zamanki koşullar için asgari şartları ortaya koyan direktiflerdir bunlar. Fakat ucu açık, gelişmeye müsait konular için bu emirler genelgeçer değildir. Taban noktası belirtilmiştir ama gelişmelere göre yeni düzenlemelerin de önü kapatılmamıştır. Yani bazı hükümler mutlak değil mukayyettir. Sabit değil, değişkendir.Mesela Müminlerin Anneleri yani Resulün hanimlari hakkindaki özel durumlarla ilgili ayetler gibi,söyleki bu ayetlere su an uymak mümkün degildir cünki Resulün Hanimlari/Müminlerin anneleri hayatta degildir.


İnsan hakları konusu daima gelişmeye açık bir konudur. Hiçbir kimse hiçbir zaman dondurulmuş hükümler koyamaz.

Örneğin köle ve cariye konusu da böyle. Devir ve şartlar değiştiyse sabiteler/referans noktaları baz alınarak yeni düzenlemeler yapılabilir. Günümüzde hala cariyeliği meşru ve mazur görenler var.

Nikah konusu da böyledir. Günümüzde nikah hangi şekilde en sıhhatli olacaksa o şekilde yapılır. Kadın ve erkeğin hakları nasıl en iyi güvence altına alınacaksa o şeklide kanuni düzenleme yapılması esastır.

Bosanma konusu ise;Sebebi ne olursa olsun, geçimsizlik ortaya çıkınca boşanmaya şu şartla gidilir.

1. Her iki taraftan karı-koca razı olacakları birer hakem tayin ederler. Bunlar uyuşmazlığı gidermeye çalışır. (Nisa Suresi, 4/35). Ortaya çıkan geçimsizlik böylece çözülür.

2. Eğer uyuşma sağlanamazsa ve geçimsizlik giderilemezse durum kadıya (hakime) intikal eder ve iki şahidin huzurunda boşanmaya karar verilir. (Talak Suresi, 65/2).

İşte görüldüğü gibi kuran'ın getirdiği boşanma sebebi ve yöntemi bu kadar açık ve seçiktir.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Selamün Aleyküm,eger bosanma erkegin elindeki bir haksa NIKAH denilen akidin anlami nedir?Hem karsilikli bir akid(Anlasma)Yapacaksin hem her seferinde tek tarafli fesih yapacasin o zaman sormak gerekir;Kadin bunun neresinde?Cahileye ruhuyla erkek egemenligi degilmidir?Allah erkeklere ayricalikmi yapmistir?


Önce nikah ile talak kavramlarını birbirinden ayırmak ve İslam da evlilik/boşanma ile İslam dışı sistemlerde evlilik ve boşanma hususlarını karıştırmamak lazımdır. Burada söz konusu olan İslami usüllerdir ve bunlarda Kur'an ve Sünnet sabittir. Akdin de, feshinde şartı bellidir ve bu kişisel mantık ve değerlendirmelerden beridir, bu tür değerlendirmelerin fevkindedir.


Nikah sözleşmedir. İmani/itikadi bir konu değildir. Bu yüzden Kur’anda nikah konusunda söylenenler bir "öneri emir"dir. Yani nikah mutlak konulardan değil mukayyet konulardandır. Aslolan sözleşmedir, sözleşmenin sıhhatidir.


Nikahın ve talakın imani/itikadi olması veya olmaması, eğer Kur'an ve sünnetle belli kriterlere dayandırlmış ise itaat edilmesi yönü ile hiç bir şeyi değiştirmez. Mukayyet kelimesini eğer "bir şart veya kayıtla bağlı olan" anlamında kullanıyorsanız İslam Fıkhı muhakkak ki bir şartta haram olana bir başka şartta helal fetvasını verir. Ama Kur'an da nikah ve talak emirlerini siz "mukayyet" dahi saysanız, bu; nikah ve talak konusunda zamana göre değişecek şartların oluşacağını katiyyen göstermez. Eğer Kur'an da beyan olunmamış bir hal vuku buluyorsa sünnet ve hadis vardır



Nikah icin üc kiriter vardir;


-Evlenecek çiftlerin kendi özgür iradeleriyle birbirlerini talep etmeleri.

-Tanıkların şehadeti

-Kamu otoritesinin nezareti ve tarafların haklarını koruma altına alması.

Şimdi nikah için böyle genel geçer kriterler varken boşanırken nasıl ve neden tek bir ölçüt var olsun? Neden sadece erkeğin ağzından çıkacak bir sözle boşanma mümkün olabilsin?


Nikahın üç kriteri size göre bunlar olabilir. Ama İslam Hukuku bu kriterleri şöyle belirler.

1- Eşler arasında sürekli veya geçici bir evlenme engeli bulunmamalıdır.

2- İcap ve kabul sorgulaması geçici değil, süreklilik bildiren bir uslûbla ifade edilmelidir.

3- Evlilik akdi sırasında şahidin bulunmalıdır.

4- Evlenilecek kadına verilecek mehir miktarı ve ödeme şartı belirlenmelidir.


Olmaz ise olmaz şartlar İslamda bunlardır. Şimdi bu şartları kim koymuş? Bu şartlar şeriatin şartları. Kur'an dan, sünnetten istifade ediyoruz bunlara ulaşmak için. O zaman talak için de ayrı yerlerden hüküm alacağız. Ne kamu otoritesinden, ne insan muhayyilesinden...




-Boşanacak çiftlerin bu kararı karşılıklı özgür iradeleriyle almış olmaları şarttır.

-Boşanacak bu çiftlerin boşanma işlemi ilan edilmelidir/duyurulmalıdır yani tanıkların bu boşanma olayına şehadeti şarttır. Nikahtaki tanıkların ve diğer tanıdıkların bu insanların artık boşanmış olduğunu bilmeleri şarttır.

-Bu boşanma işlemini kamu otoritesinin yapması/tamamlaması şarttır.



Bu yukarıda ki şartlar Allah'ın hukuku değildir. Ne münasebetle insanların icat ettikleri medeni kanunları "İslami hukuk" diye beyan ediyorsunuz ki !.. Bir yandan Kur'an, Kur'an diye haklı feryadınız varken, nereden icat ettiniz şimdi bu " kamu otoritesi " kavramını?.. Kamu otoritesi İslamda haram olan babalarınızın eski eşleri ile evlenmeye, süt kardeşle evlenmeye kamu otoritesi olur vermektedir. Keza Avrupa da bazı kamu otoriteleri erkek erkeğe, kadın kadına evlenmeye olur vermektedir. Ne alakası vardır kamu otoritesinin artık bu gün şeri hükümlerle ki!..


Erkek keyfi olarak “boş ol” diyecek ve boşanma tamamlanmış olacak hani kadın bu olayın neresinde? Kadın insan değil mi? Hani onun görüşü?

Bunlar İslamın koyduğu hükümlerdir. İslama göre erkek karısına boş ol derse, o erkek ve kadın boşanmış olur. Kadın tabii ki insandır ve erkeğide kadını en iyi bilen onları yaratan Allah'tır. Boşanma konuda kadının talebinin olabilmesi ise belli sebepleri gerektirmektedir. Bu talepler çerçevesinde kadın da boşanabilir tabii ki. Ancak bu erkeğin boşama kriterleri ile aynı olamamaktadır maalesef.



Bir erkek kadına değil üç kere, yüz kerede ''BOŞ OL'' dese bu evlilik sona ermez.Evliliğin,sona ermesi için yetkili mercinin iki tarafında boşanma kararını onaylayıp, resmi kayıt altına alması gereklidir. Zaten 65/2 te iki şahit istenmesi de açıkça buna delalet etmektedir. Yetkili mercinin onayından geçmeyen ve resmi kayıt altına alınmayan evlilik ve boşanmaların meydana getireceği ihtilafları sadece eşlerin çözüme kavuşturması asla mümkün değildir. Eğer düşünülürse sadece erkeğin ağzından çıkacak ''BOŞ OL'' gibi basit bir cümle ile aile hayatının son bulmasını; Allahu Teala murad etmiş olabilirmi?



Allah bunu böyle murad etmiş etmesine de, Allah'ı bilmeyen kullar şimdi türlü çeşit tağuti kanunlar hesaplarına geliyor diye Allah'ın hükümlerini unutmuşlar. Bu konuda herkesin Kur'an ı kendine has yorumlaması olabilir. Sen de kendine göre bir yorum tabii ki yapabilirsin sevgili mete ancak bu seni veya seninle beraber senin gibi düşünenleri bağlar sadece. İslam da yeri yoktur malesef...






Düşünelimki adamın biri sokakta veya herhangi bir ortamda hoşuna giden bir kadınının yanına gidip karım ol; karım ol ; karım ol demekle o kadın adamın karısı oluyormu.Bırakın olmayı; böyle davranıpta karım ol dediği bir kadını zorla karısı yapmak isteyeni tımarhaneye bile tıkarlar.

Bir kişinin hoşlandığı bir kadının karısı olabilmesi için o kadınında bu teklife evet demesi şart.Yani ikiside bu beraberliği onaylayacak. Buda yeterli değil iki şahidin şehadetiyle devletin onayıda ve resmi işlemde şart. Peki öyleyse her akıllı olanın şu soruyu sorması gerekmezmi?

Bu evlilik müessesi kurulurken iki tarafta onay vermesi gerektiği halde,evliliği bitiriken niye bu yetki hangi gerekçe ile sadece erkeğin oluyor???



Bu yazdıkların hikaye metin kardeşim. Bunarı geçelim.

Burada evlilik müessesesinin nikah ve talaka ait kısımlarının hükümleri başlangıcından itibaren biliniyorsa ve bu hükümler Allah adına, inanılan din adına kabul ediliyorsa, evlenirken öyle, boşanırken de böyle olan hükümlerde hiç bir sorun yoktur.

Senin dediğin, kadın evlenme şartlarını bilir ama talak şartlarından habersiz ise ve bu şekilde evlenirde, sonra gerçekleşecek bir ayrılık durumunda karşısına hiç haberdar olmadığı talak şartları konarsa bu haksızlık olur.

Diğer taraftan, sizce haksızlık gibi görünen talak hukukunu sorgulamak ise kimsenin hududu değildir. Nasıl ki Allah miras hukukunda kadına bir erkeğe iki verirken zahiren haksız gibi görünmesine rağmen bir sorgulama yapamıyor ve ihlas ile iman ediyoruz, bu da aynıdır.






Nasılki evlenirken iki şahitin gerekli oluşu, sonradan meydana gelebilecek ihtilafların yetkili makamlar tarafından çözüme ulaştırılması açısından resmi kayıdaalınması zaruriyetine dayanıyorsa,boşanırkende bu şahitlerin gerekli oluşu, aynı hukuki işlemlerin yürürlüğe girmesi amacına dayanmaktadır.

Kısaca nikah dini bir tören değil, salt bir hukuki işlemdir..VesSelam...

Aksine, aksine, nikah da talak da tam yamına bir dini vecibedir, size göre olan sadece sizi bağlar, İslamla hiç bir alakası da yoktur.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Kur’andaki emirlerin hepsi anladığımız anlamda emir değildir. Kimi emirler zaman ve zemine göredir. O zamanki koşullar için asgari şartları ortaya koyan direktiflerdir bunlar. Fakat ucu açık, gelişmeye müsait konular için bu emirler genelgeçer değildir. Taban noktası belirtilmiştir ama gelişmelere göre yeni düzenlemelerin de önü kapatılmamıştır. Yani bazı hükümler mutlak değil mukayyettir. Sabit değil, değişkendir.Mesela Müminlerin Anneleri yani Resulün hanimlari hakkindaki özel durumlarla ilgili ayetler gibi,söyleki bu ayetlere su an uymak mümkün degildir cünki Resulün Hanimlari/Müminlerin anneleri hayatta degildir.

Kur'an da zaman ve zemine göre bir emir kavramı yoktur. Kur'an tüm zamanlara hükmeder, tüm zamanları kapsar, tüm zamanlarda kendinden bir misale uygun durum çıkabilir. Ucu açık hiç bir konu da yoktur Kur'an da.

Zamana göre değişen bir hüküm söyleyin, sadece bir hüküm. Rasülün (sav) Hanımlarının şu an olmaması, müminlerin anneleri olması hükmünü mü kaldırmıştır, hiç alakasız bir misal bu metin kardeşim.




İnsan hakları konusu daima gelişmeye açık bir konudur. Hiçbir kimse hiçbir zaman dondurulmuş hükümler koyamaz.

İslam insan hakları konusunda da sınırlarını, emirlerini yaymıştır ve değişmez. Senin dediğin gibi değişen şartlar çerçevesinde bu sınırlar değişirse, İslam diye bir din olmaz. Bu söylediklerin imanın esasları ile taban tabana ters ifadelerdir.

Örneğin köle ve cariye konusu da böyle. Devir ve şartlar değiştiyse sabiteler/referans noktaları baz alınarak yeni düzenlemeler yapılabilir. Günümüzde hala cariyeliği meşru ve mazur görenler var.

Bindörtyüz yıl evvel köle ve cariyelikte hüküm neydi ise, bu gün de aynıdır. Bu gün kölenin olmaması cariyeliğin olmaması, o günün hükümlerinin ilga olması anlamına hiç bir zaman gelmez, gelemez. Böyle dar bir görüşü nasıl benimseyebildiğine şaşıyorum.


Nikah konusu da böyledir. Günümüzde nikah hangi şekilde en sıhhatli olacaksa o şekilde yapılır. Kadın ve erkeğin hakları nasıl en iyi güvence altına alınacaksa o şeklide kanuni düzenleme yapılması esastır.


Haşa, bu dediğin gibi değildir. Hüküm Allah'ın dır ve hiç bir zaman O'nun hükmünden iyisi/güzeli olamaz, O'nun hükmüne uygun olana uyulur, diğerlerine de kerhen, mecburen...

Bosanma konusu ise;Sebebi ne olursa olsun, geçimsizlik ortaya çıkınca boşanmaya şu şartla gidilir.

1. Her iki taraftan karı-koca razı olacakları birer hakem tayin ederler. Bunlar uyuşmazlığı gidermeye çalışır. (Nisa Suresi, 4/35). Ortaya çıkan geçimsizlik böylece çözülür.

2. Eğer uyuşma sağlanamazsa ve geçimsizlik giderilemezse durum kadıya (hakime) intikal eder ve iki şahidin huzurunda boşanmaya karar verilir. (Talak Suresi, 65/2).

İşte görüldüğü gibi kuran'ın getirdiği boşanma sebebi ve yöntemi bu kadar açık ve seçiktir.


Alakasız. Nerden buldun çıkardın bunları. Bir kere yazdığın birinci ayet aile düzenini sağlamaya yönelik bir ayettir. Talak la hiç bir alakası yoktur. Ayetlerin evveli ve sonrasını da okumadan rasgele hüküm koymaya çalışmışsın muhterem.

Yazdığın ikinci ayetten bir evvel ki ayeti de oku bir. Sonra nerede bu ayette ki "kadı", nereden çıktı.
 

hasrett

New member
Katılım
6 Tem 2009
Mesajlar
6
Tepkime puanı
1
Puanları
0
selamun aleykum arkadaslar ben daha yeniyim ve nasil kjonu acicagimi bilmedigim icin buraya yazmayi uygun buldum

benim sorum bosanmayla alakali olucak bisanmak allahin en sevmrdigi seylerden biridir ama eyer esler artik anlasamiyorsa aradalarinda cinsel hayat muhabbet sevgi saygi bitmisse bu durumda ne yapmalidir bosanmaik gunah ama kocana karsi vazifelerini yerine getirmemek daha gunah degilmidir????
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
İslâm boşama hakkını erkeğe vermiştir. Zira boşama gibi yuvayı bir anda yıkma selâhiyeti, çoğu zaman hissî hareket edebilen kadına verilemezdi. Şayet erkeğe ait bu hak aynı şekilde kadına da verilmiş olsaydı, yuva yıkımı sık sık gerçekleşir, her öfke ve hiddet zamanında boşama kelimesini kullanacak kadın yuvayı ayakta tutamaz, yıkıverirdi.

Kadının bu hissiliğindendir ki, hissîliği fazla olan tarafa boşama hakkı ilk anda verilmemiştir.

Bununla beraber kadın, bu haktan büsbütün mahrum da bırakılmamıştır. Nikâh sırasında kadın isterse boşama hakkının kendisine de verilmesi şartıyla nikâha evet diyebilir. Bu hak, ömür boyu olabileceği gibi, belli bir müddet için de olabilir. Bu müddet zarfında erkeğinden emin olan kadın, boşama hakkını gününden önce de terk edebilir.

Ayrıca kocanın hanımına boşanma hakkı vermesi, nikah akdi esnasında olduğu gibi, evlilik devam ettiği daha sonraki bir zaman diliminde de olabilir. (bk. el-Bedai’, 3/91-96; ed’durru’l-muhtar, 2/574-578; V. Zuyahlî, el-Fıkhu’l-İslamî, 7/423).

Hakim Kararıyla Boşanma (Tefrik):
İslâm hukukunda boşama, prensip olarak kocanın tek yanlı iradesiyle ve mahkeme kararına gerek olmaksızın meydana gelir. Koca, bizzat boşayabileceği gibi, vekil aracılığı ile de boşanabilir, ya da karısına boşama yetkisi (tefviz) verebilir. Ancak bazı boşanma sebepleri ortaya çıkınca, kadının da mahkemeye başvurarak evliliğe son verdirmesi mümkündür. Evliliğin bu şekilde sona erdirilmesine "tefrik" denir. Bu boşanma sebeplerini dört maddede toplayabiliriz. 1- Hastalık ve kusur, 2- Nafakayı kesmek, 3- Kayıplık, 4- Şiddetli geçimsizlik ve pek fena muâmeleler.
1- Hastalık ve kusur: Evlilik akdi sırasında mevcut olan veya daha sonra meydana gelen bazı hastalık ve kusurlar nedeniyle karının boşama davası açma hakkı vardır. Kocanın mahkemeye başvurmadan evliliğe son verme imkânı her zaman bulunduğu için, bu durumda onun dava açma hakkı söz konusu olmaz. Ebû Hanîfe ve Ebû Yûsuf'a göre, kadına boşanma için hâkime başvurma imkânı veren kusurlar beş tanedir. Kocanın iktidarsız (innin) olması, husyelerinin çıkarılmış bulunması, cinsiyet uzvunun kesik olması, onun büyü, sihir vb. etkilere bağlı olması, erkeğin cinsiyetinin erkek mi, kadın mu olduğunun belirli olmaması.
Ancak, bu kusur ve hastalıklar bilinerek evlenilmişse, artık bunlara dayanarak boşama talebinde bulunamayacağı konusunda görüş birliği vardır.
2- Nafakayı kesmek: Bir erkek, hanımının maişetini sağlamakla yükümlüdür. Koca, bunu kendiliğinden sağlarsa mesele kalmaz. Aksi halde kadının başvurusu üzerine hâkim nafakaya hükmeder. Ancak koca fakir olur ve hâkimin hükmettiği nafakayı ödeyecek malı bulunmazsa durum ne olur? Acaba kadın buna dayanarak boşanma davası açabilir mi? Bu konuda iki görüş vardır.
a- Ebû Hanîfe'ye göre, bu sebebe dayanarak hâkimin boşamaya karar vermesi caiz değildir. Kadının sabretmesi, gerekirse kocasının izni ile çalışması ve kocasının nafakayı borçlanması gerekir. Kadın borçlanma yoluyla da nafakayı temin edemezse, kocası ölseydi ona kim nafaka verecek idiyse, ondan alır. Bunlar sonradan kocaya rücu ederler. Delil şu ayettir. "Eğer borçlu darlık içinde ise, o halde ona genişlik vaktine kadar mühlet vermek vardır" (el-Bakara, 2/280).
b- İmam Şâfiî, Mâlik ve Ahmed b. Hanbel'e göre, kadın bu sebeple boşanma davası açabilir. Delili şu ayettir: "Siz kadınları cayılabilir (ric'ı) talâkla boşadığınız zaman, iddetlerini bitirmeye yakın, onları ya iyilikle tutun veya iyilikle boşayın. Yoksa haklarına tecavüz için zararlarına olarak tutmayın” (el-Bakara, 2/231). Bu ayet, nafakası temin edilmeyen kadının zorla nikâh altında tutulamayacağını ifade etmektedir (eş-Şirazî, el-Mühezzeb, I, 174, 175).
1917 tarihli Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnâmesi bu konuyu Ebû Hanife'nin görüşüne uygun olarak düzenlemiştir.
3- Kayıplık: Bulunduğu yer ve hayatta olup olmadığı bilinmeyen kimseye "mefkûd" denir. Hayatta olduğu halde evine gelmeyen kimseye de "gaib" denir.
Ebû Hanîfe ve Şâfi'ye göre mefkûdun ölümüne hükmetmek için, karısı ve malı için akranlarının hayatı kadar bir süre beklemek gerekir. Böyle bir karar evliliğini de sona erdirir. Gâiblik hâlinde ise, boşanma davası açma hakkı bulunmaz.
İmam Mâlik ve Ahmed b. Hanbel'e göre hâkim, kocanın yeri bilinmez ve üzerinden bir yıl da geçmiş bulunursa, kadının isteği üzerine evliliğe son verir. Yeri bilinen gâib kocaya ise ihtar eder ve eve dönmesi için makul bir süre tanır. Bu süre geçtiği halde dönmezse evliliğe son verir.
4- Şiddetli geçimsizlik ve kötü muamele:
Koca, eşine karşı iyi davranmaz ve zulme varan muâmelelerde bulunursa, karı hâkime başvurarak boşanma dâvası açabilir mi? Prensip olarak karı, kocanın zulmünü önlemek için her zaman mahkemeye başvurabilir. Hâkim zulmünü önler ve ona karısına iyi muâmele etmesi için nasiatte bulunur. Geçimsizlik her iki eşten olabilir. Mağdur olan eş, hakem yoluna başvurabilir.
Hakem yoluyla boşanma:
Anlaşmazlığa düşen kimselerin arasını bulmak üzere görevlendirilen kimseye "hakem" denir. Hakem kararlarının uygulanması genellikle tarafların rızasına bağlıdır. Hâkim kararı ise zorla uygulanır. Hakem muamelatın pek çok konularında söz konusu olabilir. İslâm aile hukukunda daha çok eşlerin birbiriyle anlaşamaması halinde başvurulan bir yoldur.
İslâmda karı-koca birbirine iyi davranmak ve iyi niyet kurallarına uymak zorundadır (en-Nisâ, 4/19), Geçimsizlik halinde erkeğin karısına öğütte bulunması, onu yatağında bir süre yalnız bırakması veya te'dîpte bulunması hakkı vardır (en-Nisâ, 4/34). Kocanın eşine iyi davranmaması hâlinde, onun zulmünü önlemek için her zaman mahkemeye başvurma hakkı vardır. Hâkim haksızlığı önler, karısına karşı iyi muâmele etmesini kocaya emreder ve öğütte bulunur. Tekerrür hâlinde hâkim onu cezalandırır. Geçimsizlik kimi zaman her iki eşten kaynaklanabilir. Mağdur olan eş hâkime başvurarak hakem yolu ile ara bulma veya boşanma isteğinde bulunabilir.
Hakem tayini ile ilgili ayette şöyle buyurulur:
"Eğer karı ile kocanın aralarının açılmasından korkarsınız, o vakit kendilerine erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar, barıştırmak isterlerse, Allah aralarındaki dargınlık yerine geçime, onları uyuşmaya muvaffak buyurur" (en-Nisâ, 4/35). Bu ayette hitap hâkimleredir. Koca, geçimi sağlamaya muvaffak olamamışsa, eşlerden birinin hâkime başvurarak hakem tayinini talep etmek hakkı doğar.
Hakemlerin eşlerin hısımlarından olması daha uygundur. Çünkü eşleri iyi tanır, geçimsizlik sebeplerini bilir ve ara bulmaları daha kolay olur. Fakat hâkimin, hakemleri yabancı kişilerden seçmesi de mümkündür (Alûsî, Rûhu'l-Beyân, V, 26).
Ebû Hanîfe ve Ahmed b. Hanbel'e göre, eşler özel yetki vermedikçe hakemler boşamaya karar veremez. Çünkü onlar vekil durumunda olup verilen yetki dışına çıkamazlar. Ayette hakemlerin yetkisi ise "ıslâh"tan ibarettir. Ancak eşler hakemlere özel yetki vermişse, bu takdirde boşamaları mümkündür. Evlilik düzeninin bozulmasında kusurlu olan eşin özel yetki vermek istemeyeceği açıktır.
İmam Şâfiî'nin bu konuda iki görüşü vardır. İlk görüşü Hanefiler gibidir. İkinci görüşüne göre ise, ayetteki hakem, hâkim demektir. Hâkim kendine gelen davayı tarafların rızası olmasa da hükme bağlama yetkisine sahiptir (es-Sâbûn, Tefsru Âyâti'l-Ahkâm, I, 472).
Hakem yolu ile boşanma da tefvîz-i talâkta (kadına boşama hakkı vermek) olduğu gibi, erkekle kadını boşanmada eşit duruma getiren haklardandır. Ancak bu usûl, Osmanlı İmparatorluğu uygulamasında geniş yer bulamamıştır. Çünkü hâkimler, başvuru hâlinde arabuluculuk (ıslâh) görevini kendileri yapıyorlardı. Hâkem usûlü, boşama değil arabulma müessesesi olarak yaygınlaşmıştı (eş-Şirâz, el-Mühezzeb, II, 74; er-Remlî, Nihâye, VI, 44).
1917 tarihli Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnâmesi hakem usûlünü geçimsizlikte kusur prensibinden hareketle Mâlikî mezhebine göre düzenlemiştir. Konuya ilişkin 130. madde şöyledir: "Karı koca arasında anlaşmazlık ve geçimsizlik meydana gelip de taraflardan biri hâkeme başvurursa, hâkim iki tarafın ailelerinden birer hakem tayin eder. Bir veya iki taraf ailesinden hakem tayin olunacak kimse bulunamaz veya bulunup ta hakem olacak vasıflara hâiz olmazsa hariçten münasiplerini tayin eder. Bu sûretle teşekkül eden aile meclisi tarafların iddia ve savunmalarını inceleyerek aralarını ıslâha çalışır. Bu mümkün olmadığı taktirde kusur kocada ise aralarını tefrik eder. Kusur karıda ise mehrin tamamı veya bir kısmı üzerine muhalaa eyler. Hakemler ittifak edemezlerse hâkim gerekli vasıfları haiz diğer bir hakem heyeti veya taraflara akrabalığı olmayan üçüncü bir hakem tayin eder. Hakemlerin vereceği hüküm kesin olup itiraz edilemez. " Aynı kararnâmenin 131. maddesinde; yukarıdaki usûle göre olan boşanmanın bir bâin talâk sayılacağı ve usûlüne göre tescil edileceği belirtilir.
Eşlerin hakem kararına itiraz edememesi, bu hükmün şahitliğe değil, geçimsizlik sebepleri incelendikten sonra hakemlerin takdirine dayanması ile açıklanır (Hukuk-ı Âile Kararnâmesi 130. madde esbâb-ı mucibe layihası, Cerîde-i ilmiye, yıl: 4, sayı: 34, s. 1021 vd.; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam Hukuku, İstanbul 1983, s. 398-400).
 
Son düzenleme:

hasrett

New member
Katılım
6 Tem 2009
Mesajlar
6
Tepkime puanı
1
Puanları
0
yazdiklarinizi okudum yanliz hala soruma net cevap alabilmis degilim cunki esim kimseyle konusmayi istemiyor ne bior terapistle nede kizxkardesiyle veya aileden biriyle esim evliligi surdurrmek bense ayrilmayi dusunur haldeyim yanliz aramizda yukardada saydilarim artik yok ama zulumde yok yani dasyak fekan yok huzursuzluk saygisizlik bendede kaynanlanarak diz boyu hic bir konuda anlasamama her an kavga ve birbirine tahammulsuzluk bu konuda bosanmakmi gunahtir beraber olup hic bir vazifeyi yerine getirmemekmi??????? ki suanda hala denemedeyiz yanlzi pamuk ipligine bagli gibi birsey
 

hasrett

New member
Katılım
6 Tem 2009
Mesajlar
6
Tepkime puanı
1
Puanları
0
anladim tesekkur ederim peki birde nikah konususnda merak ettigim birsey daha var daha onceden birisiyle nikahliysaniz ve o kisinin sizi bosayip bosamadigini bilmiyorsunuz simdiki esinizle nikahiniz ne durumdadir benim annem ve babamdan dolayi hep kafama takilmistir gerci babam eyerkio bayan baska biriyle beraber olursa nikahi otomatikmen duser bos sayilir demisti ama hep kafami kurcalar bu konu acaba bu konuda bir bilginiz varmi ??
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
anladim tesekkur ederim peki birde nikah konususnda merak ettigim birsey daha var daha onceden birisiyle nikahliysaniz ve o kisinin sizi bosayip bosamadigini bilmiyorsunuz simdiki esinizle nikahiniz ne durumdadir benim annem ve babamdan dolayi hep kafama takilmistir gerci babam eyerkio bayan baska biriyle beraber olursa nikahi otomatikmen duser bos sayilir demisti ama hep kafami kurcalar bu konu acaba bu konuda bir bilginiz varmi ??

Yani eski eş (koca) kayıp, doğru mu?
 

hasrett

New member
Katılım
6 Tem 2009
Mesajlar
6
Tepkime puanı
1
Puanları
0
kayip degil bayan terk etmis ama esi ona seni bosadim dememis bayan suan baskasiyla evli nikahi gecerlimidir ?
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Fetva makamı değiliz tabii ki... Bu tür şeri problemler de detaylar çok önemlidir. Ama anlaşılan zan edilen şu ki, ilk nikah biraz gizli bir nikahmış galiba. Her neyse, ihtimal ki ilk nikahın sahihliği şüpheli ve geçerliliği söz konusu değil gibi. Mesele özel gibi ve burada detaylandırmak da doğru değil. İnşallah özelden yardımcı olunur.
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Bir konunun imani olmaması gereksizliğine delil teşkil etmez.Evet bir çok konu vardır ki imani değildir.Biz var olan imanımız ile bu konulara bakarız.Resul size neyi emr,tavsiye ettiyse alınız,neyi yasakladı,alı koyduysa kaçınınız deriz.
 

hasrett

New member
Katılım
6 Tem 2009
Mesajlar
6
Tepkime puanı
1
Puanları
0
ya kusura bakmayin bu konuda ozelden yarimci olunur demissiniz ama ben foruma hala hakim degilim nerden giricem nereye ne yazicagim konusunda birazcik karistiriyorum
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Konuyu hanımlar bölümüne üye olup, oradaki bayan arkadaşlarla çok daha rahat münazara edebilirsiniz sanıyorum... Bu konuda Samanyolu ile kontak kurabilirsiniz...
 
Üst Alt