Bir imanın gereği olarak her şeyden önce Kur'ân ve sünnete bağlıyız. Kuran ve sünnet ne buyururlarsa onu kabul etmek mecburiyetindeyiz. Sadece mide ve şehvetini düşünenlerin hatırı için dinden fedakârlık etmek şahsiyetsizlik ve sapıklıktır. İslâm'a inanmayan kimseleri memnun etmek için hiçbir surette ihtimali olmayan ayet ve hadîsleri zorlayıp tevil etmek için uğraşmak gazabı ilahinin inmesine vesile olduğu gibi, tamamıyla İslâm'dan vazgeçip ayrılmadıkça onları -inanmayanları- memnun etmek de mümkün değildir. Kadın cahiliyet devrinde zulme uğramış, hakkı ketm edilmişti. Hatta onu insan saymak istemeyen de olmuştu. İlahî rahmet olarak gelen İslâm dini o mazlumun elinden tutup kaldırdı. Beşeriyetin yarısı olduğunu beyan etti. Cenabı Hakk buyuruyor: "Ben erkek olsun, kadın olsun sizden hiçbir amel sahibinin amelini zayi etmem" (1).
Şimdiki zamanda kadın hakkından söz edip onu savunur gibi görünen kötü ruhlu insan başka bir yönden kadına zulm ediyor. Onu şehvet metaı haline getirip şerefiyle oynuyor. Üstelik de kadın her hususta erkek gibi olsun? Her hususta kadın erkek gibi olmalıdır, diyen kimse samimi ise kadını erkek gibi güçlü kılsın, gebelik ve onu takip eden hallerden kurtarsın. Erkeğin sahip olduğu cesareti kendisine verip onu erkeğin himayesine sığınmaya muhtaç kılmasın. Ama bunu yapması mümkün değildir. Zira kadının fıtratı ayrı, erkeğin fıtratı ayrıdır. Kadın bazı hususlarda erkeğe eşittir. Erkek gibi mal sahibi olur, alış-veriş yapar, görüşünü söyler. Bazı hususlarda da eşit değildir. Cuma namazı, cihad gibi şeyler erkeğe farz, kadına farz değildir. İhtiyaç olduğu zaman erkek ikinci bir kadınla evlenebilir. Ama kadın evlenemez. Erkek uzak mesafelere gidebilir, kadın ise gidemez.
Şimdi esas meselemize gelelim. İslâm dini hiç sevmediği fakat zarurete binaen kapısını açık bıraktığı boşama görevini kesin olarak sadece erkeğe vermiştir. Bu husus Kur'anı Kerîm, sünnet-i seniye ve icmâ-ı ümmetle sabit olmuştur. Mânâsı açık olan âyet ve hadisleri, ihtimali olmayan mânâlar ile tevil etmek tahriftir. Kur'ân-ı Kerîm Peygamber (sav)'e hitaben şöyle buyuruyor: "Ey Nebi, kadınları boşadığınız zaman..." (2). Başka bir ayette de zevcesini üç talâk ile boşayan kimsenin hakkında şöyle buyuruyor: "Üç talâk ile onu boşamışsa artık kendisi için helâl olmaz"(3).
Kütüb-i sitte-i sahihânın talâk bölümünde zikredilen hadisler açık veya kapalı olarak boşamanın erkeğin hakkı olduğunu ifâde ediyor. Erkeğe talâk görevinin devredilmesinin iki önemli sebebi vardır:
l- Kadın, hissi ve heyecanlıdır. Boşama görevi kendisine verilseydi ufak bir mesele için hemen boşanmaya başvurabilirdi.
2- Evlilik yuvasını korumak için çalışıp büyük masraflara katlanan erkektir. Bunun için kadından sıkıntısı da olsa kolay kolay boşamayı düşünmez. Güçlüklerle kurduğu yuvayı dağıtmak istemez.
' Al-i İmran. 195
2 et-Talâk âyet: l
3 Bakara: 230
Şimdiki zamanda kadın hakkından söz edip onu savunur gibi görünen kötü ruhlu insan başka bir yönden kadına zulm ediyor. Onu şehvet metaı haline getirip şerefiyle oynuyor. Üstelik de kadın her hususta erkek gibi olsun? Her hususta kadın erkek gibi olmalıdır, diyen kimse samimi ise kadını erkek gibi güçlü kılsın, gebelik ve onu takip eden hallerden kurtarsın. Erkeğin sahip olduğu cesareti kendisine verip onu erkeğin himayesine sığınmaya muhtaç kılmasın. Ama bunu yapması mümkün değildir. Zira kadının fıtratı ayrı, erkeğin fıtratı ayrıdır. Kadın bazı hususlarda erkeğe eşittir. Erkek gibi mal sahibi olur, alış-veriş yapar, görüşünü söyler. Bazı hususlarda da eşit değildir. Cuma namazı, cihad gibi şeyler erkeğe farz, kadına farz değildir. İhtiyaç olduğu zaman erkek ikinci bir kadınla evlenebilir. Ama kadın evlenemez. Erkek uzak mesafelere gidebilir, kadın ise gidemez.
Şimdi esas meselemize gelelim. İslâm dini hiç sevmediği fakat zarurete binaen kapısını açık bıraktığı boşama görevini kesin olarak sadece erkeğe vermiştir. Bu husus Kur'anı Kerîm, sünnet-i seniye ve icmâ-ı ümmetle sabit olmuştur. Mânâsı açık olan âyet ve hadisleri, ihtimali olmayan mânâlar ile tevil etmek tahriftir. Kur'ân-ı Kerîm Peygamber (sav)'e hitaben şöyle buyuruyor: "Ey Nebi, kadınları boşadığınız zaman..." (2). Başka bir ayette de zevcesini üç talâk ile boşayan kimsenin hakkında şöyle buyuruyor: "Üç talâk ile onu boşamışsa artık kendisi için helâl olmaz"(3).
Kütüb-i sitte-i sahihânın talâk bölümünde zikredilen hadisler açık veya kapalı olarak boşamanın erkeğin hakkı olduğunu ifâde ediyor. Erkeğe talâk görevinin devredilmesinin iki önemli sebebi vardır:
l- Kadın, hissi ve heyecanlıdır. Boşama görevi kendisine verilseydi ufak bir mesele için hemen boşanmaya başvurabilirdi.
2- Evlilik yuvasını korumak için çalışıp büyük masraflara katlanan erkektir. Bunun için kadından sıkıntısı da olsa kolay kolay boşamayı düşünmez. Güçlüklerle kurduğu yuvayı dağıtmak istemez.
' Al-i İmran. 195
2 et-Talâk âyet: l
3 Bakara: 230