Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kadin-erkek Ilişkilerindeki şirk Sevgisi

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net

          Ortalanmis Mesaj         



KADIN-ERKEK İLİŞKİLERİNDEKİ ŞİRK SEVGİSİ


Kadın-erkek ilişkilerinde, Allah rızası dışında karşılıklı kurulan bağlılık ve beraberlikler, insanları şirke saptıran en önemli konulardan birisidir. Bunlar evlilik ya da toplumda giderek yaygınlaşan evlilik dışı beraberlikler şeklinde olabilir.
Bu romantik sevgi anlayışında, Allah'a karşı yerine getirmeleri gereken bütün vazifeleri birbirlerine karşı getiren, birbirlerini Allah'tan bağımsız müstakil varlıklar olarak gören, Allah'a karşı duymaları gereken hisleri birbirlerine karşı duyan "sevgililer" ortaya çıkar. Bu kişiler Allah'ı zikretmek (anmak) yerine, sürekli birbirlerini zikrederler (anarlar). Sabah gözlerini açtıklarında, kendilerini yaratmış ve onlara yeni bir gün vermiş olan Allah'ı anıp O'na şükredecekleri yerde, ilk işleri birbirlerini düşünmek, birbirlerini hayal etmek olur. Kendilerini Allah'a beğendirmeye değil de, birbirlerine beğendirmeye çalışırlar. Allah ve O'nun dini için fedakarlıkta bulunmazlar da, birbirleri için türlü fedakarlıklar gösterirler.

Kısacası bu kişiler, birbirlerini ilah edinirler. Nitekim dünyada son derece yaygın olan bu çarpık sevgi anlayışının örneklerine bakıldığında, romantik erkeklerin ve kadınların açıkça birbirlerine "sana tapıyorum" gibi ifadeler kullandıkları görülebilir. Yine romantik sevgililerin birbirlerine yaptıkları konuşmalarda, yazdıkları şiirlerde "nereye baksam seni görüyorum, nereye gitsem seni düşünüyorum" gibi ifadeler yer alır. Oysa her nereye bakılsa ve her nereye gidilse düşünülmesi gereken tek varlık, alemlerin Rabbi olan Allah'tır.
Görüldüğü gibi halk arasında masum hatta makbul bir sevgi çeşidi olarak görülen romantik aşk, gerçekte Allah Katında lanetlenmiş olan "şirk koşma"nın bir parçasıdır. Ne var ki "gerçekleri ters yüz eden şeytan" her konuyu olduğu gibi bu kavramları da aslından çarpıtarak insanlara süslü göstermekte, insanların çoğu da şeytanın gösterdiği yolu izlemektedir:

Andolsun Allah'a, senden önceki ümmetlere de (elçiler) gönderdik, fakat şeytan onlara yapıp ettiklerini süslü göstermiştir; bugün de onların velisi odur ve onlar için acı bir azab vardır. (Nahl Suresi, 63)

…Kendi yaptıklarını şeytan süsleyip-çekici kıldı, böylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar görebilen kimselerdi. (Ankebut Suresi, 38)

Kuran'da, bu tür romantik ilişkilerde kadınlara karşı beslenen tutku dolu sevgiye özellikle dikkat çekilir. Bu kadın, kişinin eşi, sevgilisi, hatta uzaktan "platonik" olarak sevgi beslediği herhangi bir kadın da olabilir. Eğer bu, Allah'ı unutturan, Allah'ı gereği gibi anmayı engelleyen, Allah sevgisine tercih edilen, kalpten Allah sevgisini çıkarıp da onun yerine konulan bir sevgi türüyse, kişiyi doğrudan şirke sürükler. Kuşkusuz aynı tehlike yalnızca erkekler için değil kadınlar için de geçerlidir.

Romantik kadın-erkek ilişkisini alabildiğine yaşayan kimseler çoğu zaman bu gerçeklerden habersizdir. Kendilerini yine kendi elleriyle içine attıkları tehlikenin bilincinde değildirler. Çünkü çoğu, çocukluklarından beri toplumdan aldıkları çarpık telkinlerin ve kendilerine doğru yolu gösterecek tek rehber olan Kuran'dan habersiz olmalarının bir sonucu olarak, işlediklerinin Allah Katında bir suç olduğunun farkında değildirler. Allah'ın dininden uzak yaşadıkları için, daha önce de belirttiğimiz gibi, büyük bir batağın içinde olmalarına rağmen kendilerini doğru yolda zannetmektedirler. Yalnızca Allah'a iman etmedikleri için, akıl ve anlayışları körelmiştir.

Akılsızlık içinde yaşanan söz konusu şirk sevgisi, birbirlerini ilah edinmiş olan kadın ve erkekleri bazen çok büyük felaketlere sürükler. Örneğin, birbirine aşık iki gencin birlikte intihar etmekten zevk alacak derecede akılları kapanabilir. Dünya şartlarının, biraraya gelmelerini engellediği iki genç aşklarını sözde "ebedileştirmek", "ruhlarının sonsuza kadar birlikte olması" gibi anlamsız ve gerçek dışı telkinlerle elele tutuşup bir köprüden atlayabilirler. Oysa bunu yaparken, aslında kendilerini cehennem çukuruna attıklarının farkında değildirler. Haram olan bir fiili bir mahsur görmeden gerçekleştirmekte ve öldüklerinde Allah'a kavuşacaklarına değil birbirlerine kavuşacaklarına inanmaktadırlar. Son anda ölüm meleklerini gördüklerinde bunu anlarlar, ancak artık iş işten geçmiştir. Gazetelerde sık sık ümitsiz aşıkların intiharlarından, geride bıraktıkları duygusal mektuplardan bahseden haberlere rastlamak mümkündür. Tüm bunlar romantizmin insanların akıllarını ve şuurlarını ne derece kapatabildiğinin somut örnekleridir.

Ne var ki, bu dünyada romantizm nedeniyle gözü kapalı bağlandığı, ilah edindiği eşini kişi ahirette kendi nefsini kurtarmak için fidye olarak vermeye kalkacaktır. Çünkü gözündeki perde kalkmış, kendisine vaat edilen azabın gerçek olduğunu anlamıştır. Ayetlerde bu kimselerin ahiretteki tavırları şöyle tarif edilir:

Onlar birbirlerine gösterilirler. Bir suçlu-günahkar, o günün azabına karşılık olmak üzere, oğullarını fidye olarak vermek ister; Kendi eşini ve kardeşini, Ve onu barındıran aşiretini de; Yeryüzünde bulunanların tümünü (verse de); sonra bir kurtulsa. (Mearic Suresi, 11-14)

Bir başka ayette de aynı durum şöyle tasvir edilir:

Kişi o gün, kendi kardeşinden kaçar; Annesinden ve babasından, Eşinden ve çocuklarından, O gün, onlardan her birisinin kendine yetecek bir işi vardır. (Abese Suresi, 34-37)

Şirke dayalı romantik sevgi anlayışı toplumda "aşk", "romantizm", "saf ve temiz duygular" vb. şeklinde masum gösterilir, hatta yüceltilip teşvik edilir. Özellikle genç yaştaki insanları etkisine alan bu romantizm telkini akıl ve şuurun gelişmesini engellediği için, dinden, imandan, yaratılış amaçlarından haberleri olmayan, Allah'ı unutmuş, Allah sevgisini, Allah korkusunu bilmeyen, şirki doğal bir davranış, bir yaşam tarzı haline getirmiş sapkın nesiller ortaya çıkmaktadır.
Televizyonlarda ve filmlerde romantizm ve duygusal konular çok yoğun bir şekilde insanlara empoze edilir. Duygusallık adeta insanın doğal bir ihtiyacı olarak öne sürülür. Romantizm şarkılarda, şiirlerde, kitaplarda en revaçta, en ön planda işlenen temadır. Şeytan duygusallığın insanların akletmelerini, gerçekleri görmelerini, Allah'ı anmalarını, yaratılış amaçlarını ve ahireti düşünmelerini engelleyen, onları dini yaşamaktan uzaklaştıran, şirke batıran bir illet olduğunu çok iyi bilir. Bu yüzden her kesimdeki ve her sektördeki yandaşlarını, duygusallık telkinini en yoğun ve sık olarak ayakta tutacak biçimde yönlendirir.
Bu nedenle, şirk koşmayı yalnızca taştan tahtadan putlara secde etmek sananlar, bu dünyada kendilerini müstağni görüp ahirette de "Rabbimiz olan Allah'a andolsun biz müşriklerden değildik" (En'am Suresi, 22) diyenlerden olmaktan çok sakınmalıdırlar.



 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Romantik Sevgi Anlayişi

Romantik Sevgi Anlayişi


          Ortalanmis Mesaj         


ROMANTİK SEVGİ ANLAYIŞI

İnsanlar içinde, Allah'tan başkasını 'eş ve ortak' tutanlar vardır ki, onlar (bunları), Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah'a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah'ın olduğunu ve Allah'ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi.
(Bakara Suresi, 165)

Romantik sevgi anlayışından bahsetmeden önce, müminlerin gerçek sevgi anlayışının nasıl olduğunu hatırlamakta fayda vardır. İman sahibi şuurlu bir kişi, bütün kalbiyle sevmesi, yakınlaşması, bağlanması gereken varlığın Allah olduğunu bilir. Çünkü kendisini yoktan var etmiş, bedenini, aklını, şuurunu, imanını ve sahip olduğu bütün herşeyi kendisine O vermiştir. Bütün ihtiyaçlarını karşılamış ve karşılamaktadır. Kendisi için bu dünyada sayısız nimetler yaratmıştır. Dahası, kendisine iman ettiği ve itaat ettiği takdirde onu hem dünyada hem de ahirette çok büyük ve sonsuz bir nimetle, kendinden bir sevgi ve hoşnutlukla müjdelemektedir. Bütün bunları da yalnızca kendisinden bir rahmet ve lütuf olarak karşılıksız bir şekilde vermektedir. O halde gerçek anlamda, herkesten çok sevilmeye, bağlanılmaya layık olan yalnızca Allah'tır. Nitekim Allah, müminleri "Ve yalnızca Rabbine rağbet et" ayetiyle bu konuda uyarmaktadır. (İnşirah Suresi, 8)

İnsanlara duyulan sevgi de Allah sevgisinden kaynaklanır. Allah'ı seven insan, Allah'a itaat eden kullara karşı bir şefkat duygusu hisseder. Bu da, Allah'ın bu insanlar üzerindeki tecellilerine duyulan gerçek sevgiyi oluşturur.

Sevginin oluşmasındaki sebeplerden biri de sevilen kimsedeki üstün ve güzel özelliklere karşı duyulan ilgi ve hayranlıktır. Bu ilgi ve hayranlık karşı taraftan da karşılık gördüğünde aradaki ilişki kuvvetli bir sevgi bağına dönüşür. Ancak burada önemli olan, üstünlük ve güzelliğin gerçek sahibini bulmak, ilgi, sevgi ve hayranlık hislerini ona yöneltmektir. O da yine, bütün güzelliklerin, üstün ve yüce sıfatların kaynağı, sahibi olan Allah'tır. O'nun yarattıklarının sahipmiş gibi göründükleri üstün sıfatlar ise, yalnızca Allah'ın sonsuz sıfatlarının çok küçük birer yansımasıdırlar ve gerçekte Allah'a aittirler. Ancak geçici olarak Allah'ın kulları üzerinde tecelli etmekte, yani yansımakta, görünmektedirler.

Bütün bunlardan dolayı, sevgi ancak Allah'ın zatına duyulur. O'nun tecellilerine karşı duyulan sevgi ise, ancak Allah kalpten ve hatırdan çıkarılmadan, O'nun adına beslenebilir. İnsanın bir kimseyi veya bir eşyayı Allah'tan bağımsız, müstakil bir varlık olarak görüp de, onu, Allah'ı sever gibi sevmesi ise, şirk koştuğunun en belirgin alametlerinden birisidir.

Yanlış ve haksız bir sevgi besleme sonucunda şirk koşmanın toplumda çok çeşitleri vardır. Babasını şirk koşma, oğlunu şirk koşma, karısını, kocasını, ailesini, atalarını, idarecilerini şirk koşma bunlardan belli başlılarıdır. Hepsinin de temelinde yanlış ve haksız bir sevgi vardır.

Bir ayette müşriklerin Allah'ı bırakıp, kendilerine sevgi bağı ile putlar edindikleri, şöyle bildirilir:

(İbrahim) Dedi ki: "Siz gerçekten, Allah'ı bırakıp dünya hayatında aranızda bir sevgi-bağı olarak putları (ilahlar) edindiniz. Sonra kıyamet günü, kiminiz kiminizi inkar edip-tanımayacak ve kiminiz kiminize lanet edeceksiniz. Sizin barınma yeriniz ateştir ve hiçbir yardımcınız yoktur."
(Ankebut Suresi, 25)

Ahirette bu sevgi bağının nefrete ve karşılıklı inkara dönüştüğü ise yine Kuran'da bize bildirilir. Bunun sebebi, aralarında sevgi bağı kurarak birbirlerini put edinenlerin, ahirette birbirlerinin sonsuz azabına neden olmalarıdır. Yalnızca Allah'ı ilah edinen bir kimsenin başka birşeyi, başka bir kimseyi Allah kadar ya da O'ndan daha fazla sevmesi söz konusu olamaz. Bunun aksine bir tutum takınan müşrikler ise ayette şöyle tarif edilir:

İnsanlar içinde, Allah'tan başkasını 'eş ve ortak' tutanlar vardır ki, onlar (bunları), Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah'a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah'ın olduğunu ve Allah'ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi.
(Bakara Suresi, 165)

Ayette, iman edenlerin en çok Allah'ı sevdikleri belirtilmiştir. Demek ki Allah'tan başkalarının sevgisi kalbinde daha güçlü olan bir kimsenin 'iman edenler'den olduğunu söylemek mümkün değildir. Bunun aksini iddia eden bir kişinin samimi olmadığı ya da Allah'ı ve dini gereği gibi tanımadığı kesindir. Zaten ayetin sonundan şirk koşanların Allah hakkında yanlış ve eksik bir bilgi ve anlayışa sahip oldukları anlaşılmaktadır.
Bu tarz kişiler, Allah'ı gereği gibi takdir edemediklerinden (Zümer Suresi, 64-65) sahip oldukları sevgi duygusunu kendi nefislerine veya başka kişilere yönlendirirler. Bunlar babaları, oğulları, kardeşleri, karıları, kocaları, sevgilileri, örnek aldıkları kimseler, hayran oldukları kişiler gibi pek çok insan olabilir. Bazı kimselerde bu sevgi insanların yanı sıra, cansız nesnelere, hatta soyut kavramlara da yönlendirilir. Para, mal, ev, araba, herhangi bir eşya, makam, mevki, iktidar gibi kavramlar putlaştırılır. Kısaca imanla doğru bir biçimde yönlendirilmeyen sevgi, beraberinde şirk koşmayı getirir. Bu sevgi akılcı olmadığı, yani Allah'a yönlendirilmediği için, romantik bir sevgidir. Allah Kuran'da böyle tutkulu bir sevginin insanlara fayda getirmeyeceğini, asıl kazancın Allah Katında olduğunu şöyle bildirmiştir:

Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe, salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu şehvet insanlara 'süslü ve çekici' kılındı. Bunlar, dünya hayatının metaıdır. Asıl varılacak güzel yer Allah Katında olandır.
(Al-i İmran Suresi, 14)
Doğru olan ise, tüm bunları Allah'ın yarattığı varlıklar olarak sevmek ve onları Allah'ın vermiş olduğu birer nimet olarak değerlendirmektir. Özellikle insan sevgisi, Allah'ın yarattığı güzel bir histir. Allah Kuran'da insanı "en güzel surette" yarattığını bildirmiştir. Dolayısıyla Allah'a itaatli, güzel ahlaklı insanlara layık oldukları şekilde içli bir sevgi beslemek de güzel ahlakın bir gereğidir. Müminin duyduğu bu gerçek sevgi, dinden uzak toplumlarda yaşanan hiçbir sevgi ile kıyaslanamayacak, çok yüce, derin ve içli bir duygudur.



 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
"Faniyim fani olanı istemem
acizim aciz olanı istemem
ruhumu rahmana teslim eyledim
gayrısını istemem."

Allah razı olsun...

Fani olanı seven ona yaklaştıkca sevgi tükenir yerini alışkanlığa bırakır,
Baki olanı seven vuslat yaklaştıkca sevgisi daha da ziyadeleşir...
 

lotus

New member
Katılım
30 Mar 2007
Mesajlar
407
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Allah(cc) razı olsun kardeşim.

Özellikler şu tapıyorum lafını duydukça o kadar üzülürüm ki.... Her defasında anlatmaya çalışırım bu ifadenin ne kadar yanlış olduğunu ve insanı günaha soktuğunu ama açıklama hep aynı olur: Lafın gelişi söylüyorum niye günah olsun ki.......

Rabbim bağışlasın.
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
Allah(cc) razı olsun kardeşim.

Özellikler şu tapıyorum lafını duydukça o kadar üzülürüm ki.... Her defasında anlatmaya çalışırım bu ifadenin ne kadar yanlış olduğunu ve insanı günaha soktuğunu ama açıklama hep aynı olur: Lafın gelişi söylüyorum niye günah olsun ki.......

Rabbim bağışlasın.

Lotus kardeşim ; güzel bir konuya değindin,Böyle çok örnekler var. Hepsi de şirke götürüyor, bunları söyleyenler küfürdedir, bir an önce tövbe etmeleri gerekir. Bir tane de ben örnek vermek istiyorum;

" Sensiz cenneti ne edeyim, seninle cehenneme razıyım "
 
B

beyaz_ýþýk

Guest
Bir örnek Bir De Su Siralar Cok Ca Heryerde Calinan Bir şarki Var...
Cennete Değişmem Sacinin Bir Telinİ.....

Ne Diyeyim

Allah C..c.. Hidayet Nasip Eylesin
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Romantik bir insanın gün içinde yaptıkları hakkında nacizane tespitlerim;

-- Sevdiğini bir dakka bekletmez, buluşma saatinden 5 dakka önce orda olur...
--Peki bu kişi ezan okunmadan önce hiç camide olmuş mudur ?

--Sevdiği kırılmasın diye söyliceklerini ince eler sık dokur.
--Peki bu kişi nefsiyle kaldığında düşüncelerine vakıf olan rabbi bildiği halde Rabbini inciltmemek için hoş olmayan düşüncelere gem vurmuş mudur?

-- Boş anında yahut bir çift sevgili görüğünden acaba sevdiğim ne yapıyor demekten kendini alıkoyabilir mi?
--Peki aynı kişi gün içinde gökyüzüne bakıp Allahım bunları boşa yaratmadın düşüncesine varıp tefekküre dalıyor mudur?

-- Sevdiği ile birlikte olmadığında, onun hoşuna gidecek süpriz arayışında olmaktan kendini alı koyabilmiş midir?
--Peki aynı kişi farzlardan arta kalan zamanda Allaha yakınlaştıran nafile arayışına hiç girmiş midir?

--Sevdiğinin doğum gününde günün ekseri saatini, ona harcamaktan kurtulabilmiş midir?
--Peki aynı kişi kandillerde , özel gecelerde zamanın çoğunu hakka harcamış mıdır?

--Sevdiğini kırdığında ve o gün tartıştığının akabinde geceleyin rahatca uyumuş mudur?
--Peki aynı kişi günah işlediği gün sonunda o günahı onu uykusundan alıkoymuş mudur?

--Sevdiği ile gerek telefonda gerekse yüzyüze konuşmadan geçirdiği bir gün olmuş mudur?
--Peki aynı kişinin kuran okumadan geçerdiği bir gün olmamış mıdır?

Bunun örneklerini çoğaltabiliriz... Kimi nasıl sevmemiz gerektiğini bilmiyoruz... Kime ne kadar sevgi sunmamız gerektiğini bilmiyoruz...
Sevgileri birbirine karıştırmışız...
 

the okuz

New member
Katılım
19 Mar 2006
Mesajlar
254
Tepkime puanı
1
Puanları
0
insanlar sadece bilinçlerinde tapınmıyorlar birbirlerine, farkında olmadan yani bilinçaltlarında da tapınıyorlar ki asıl korkuncu da bu...yani Allah'a taptığını sanarak başka şeylere tapmak...bu anlattığınız da bunlardan günümüzdeki en yaygını...
ve evet, bu romantizm denilen rezalet her yerde (özellikle tvde) olanca gücüyle yüceltilmekte, teşvik edilmekte ve tanrılaştırılmaktadır.
Acaba Allah'ın sırf Tek Tanrı olmadığını, Tek Varlık olduğunu ne zaman anlayacağız?
 

Çilekeþ

New member
Katılım
10 Tem 2007
Mesajlar
243
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
33
Konum
Ýslambol
Harun Yahya'nın ''ŞEYTANIN BİR SİLAHI: ROMANTİZM" Belgeselini Tavsiye Ederim.Allah CC Razı Olsun.
 

Uhud daðý

New member
Katılım
2 Tem 2007
Mesajlar
796
Tepkime puanı
39
Puanları
0
Yaş
40
evet kutsi bir hadiste Allah teala şöyle buyuruyor siz benim için bırakmadınızhalk neder diye bıraktınız Allah neder demediniz insanlar neder dediniz işte şimdi sizi cennetimden mahrum etmekle elim bir azaba uğratacağım.buyuruyor Yani ne yaparsak yapalım Allah istediği için yapmamız lazım insanların gözünde büyümek için deyil.
 

emine

New member
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Söylediklerinizin hepsine katılıyorum.Fakat bence dikkat edilmesi gereken bir husus var ki Allah sevgisiyle insan sevgisi karşılaştırmaları çok da doğru olamayabilir.Çünkü O Allahtır,O Rabdir.Bizlerse onun kullarıyız.Tabi kul olmuşmuyuz bu da düşünülmeli.En azından ben kendimi öyle görmüyorum.Sizin bahsettiğiniz böyle yoğun olan bir sevgi,yani her an Allah'ı düşünmek Ondan başka herşeyi fani görmek, gönlü Ona vermek, herşeyde Onu görebilmek çok zor olsa gerek.Önemli olan beşeri de olsa sevdiğimize gösterdiğimiz ilginin dahi Hakka ulaşabileceğini bilmektir.Siz de diyorsunuz ya insanlar birbirini Allah için sevmeli.Allah'a aşıksak beşeri ilişkilere dahi Onun hoşnutluğunu düşünürüz.
Neyse fazla uzattım.Hakkınızı helal edin.

Bu dünya sevme,sevilme yeri,
Allah verdi bu güzel hisleri,
Beni kul eylese kendine,
Mümkün değil bekli de,
Kapısındayım gidemem hiçbir yere
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Söylediklerinizin hepsine katılıyorum.Fakat bence dikkat edilmesi gereken bir husus var ki Allah sevgisiyle insan sevgisi karşılaştırmaları çok da doğru olamayabilir.Çünkü O Allahtır,O Rabdir.Bizlerse onun kullarıyız.Tabi kul olmuşmuyuz bu da düşünülmeli.En azından ben kendimi öyle görmüyorum.Sizin bahsettiğiniz böyle yoğun olan bir sevgi,yani her an Allah'ı düşünmek Ondan başka herşeyi fani görmek, gönlü Ona vermek, herşeyde Onu görebilmek çok zor olsa gerek.Önemli olan beşeri de olsa sevdiğimize gösterdiğimiz ilginin dahi Hakka ulaşabileceğini bilmektir.Siz de diyorsunuz ya insanlar birbirini Allah için sevmeli.Allah'a aşıksak beşeri ilişkilere dahi Onun hoşnutluğunu düşünürüz.
Neyse fazla uzattım.Hakkınızı helal edin.

Bu dünya sevme,sevilme yeri,
Allah verdi bu güzel hisleri,
Beni kul eylese kendine,
Mümkün değil bekli de,
Kapısındayım gidemem hiçbir yere


Allah razı olsun . Aslında yazıma not düşücektim sakın zannetmeyin insan sevgisi ile Allah sevgisini karşılaştırıyoruz, zira insan sevgisi ile Allah sevgisini karıştıranlara hatarlarını göstermek amacımız, kişi yaradanın emrettiği için hoş karşılar birbirini lakin asıl sevgi kaynağı sevginin yaratıcısıdır. kimseyi sevmeyin demiyoruz kimi neyi ne kadar sevememiz gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz. Bizler sevgiye karşı değiliz , bilinçsizce sevmeye karşıyız.


73/MUZEMMİL-8: Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâ(tebtîlen).
Rabbinin ismiyle zikret ve herşeyden kesilerek O’na (Allah’a) dön.


GÖNÜL SENİ BULMUŞ İSE
BAŞKASINI ANAR MI HİÇ
ATEŞİNE YANMIŞ İSE
BAŞKA NARA YANAR MI HİÇ.

SENİ BULANLAR BULMUŞTUR
AKIP AKIP DURULMUŞTUR
BU ACİZ SENİN'LE DOYMUŞTUR
BAŞKASIYLA KANAR MI HİÇ.
 

lotus

New member
Katılım
30 Mar 2007
Mesajlar
407
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Sevelim ama Rabbimizi unutmadan sevelim. Sevdiklerimiz bize Rabbimizin lutfudur. O kalplerimize sevgiyi vermeseydi zaten bunları hissedemezdik ama severken Onu unutmadan sevmeliyiz. Anlatılmak istenen bunlardı. Hem bu sevgi sadece kadın-erkek değil evlat sevgisinide kapsıyor. Yavrularımızı sevmememiz imkansız ama onu severken mesela çok bilinen bir söz vardır 'sana kurba olurum diye'' bunun yerine ''seni yaradana kurban olurum ''dememiz gerekiyor. İkisi arasında da dağlar kadar fark vardır. Rabbim istemeseydi sevdiklerimiz yanımızda olmazdı. O dilediği için yanımızdalar ve bu durumdada bunun bilincinde olup bizlerede şükretmek düşer.

Yani diyeceğimiz son söz;
Severken Rabbimizi gücendirmeden sevelim
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Sevelim ama Rabbimizi unutmadan sevelim. Sevdiklerimiz bize Rabbimizin lutfudur. O kalplerimize sevgiyi vermeseydi zaten bunları hissedemezdik ama severken Onu unutmadan sevmeliyiz. Anlatılmak istenen bunlardı. Hem bu sevgi sadece kadın-erkek değil evlat sevgisinide kapsıyor. Yavrularımızı sevmememiz imkansız ama onu severken mesela çok bilinen bir söz vardır 'sana kurba olurum diye'' bunun yerine ''seni yaradana kurban olurum ''dememiz gerekiyor. İkisi arasında da dağlar kadar fark vardır. Rabbim istemeseydi sevdiklerimiz yanımızda olmazdı. O dilediği için yanımızdalar ve bu durumdada bunun bilincinde olup bizlerede şükretmek düşer.

Allah C.C. razı olsun...
hep erkek kadın ilişkisinden ele alıyoruz ama dediğiniz gibi aile-çocuk ilişkiside dediğiniz gibidir..
Kaç kişi Allahın verdiği evladını Allah için şehid edildiğinde mutlu olur?
 
B

beyaz_ýþýk

Guest
Sevelim ama Rabbimizi unutmadan sevelim. Sevdiklerimiz bize Rabbimizin lutfudur. O kalplerimize sevgiyi vermeseydi zaten bunları hissedemezdik ama severken Onu unutmadan sevmeliyiz. Anlatılmak istenen bunlardı. Hem bu sevgi sadece kadın-erkek değil evlat sevgisinide kapsıyor. Yavrularımızı sevmememiz imkansız ama onu severken mesela çok bilinen bir söz vardır 'sana kurba olurum diye'' bunun yerine ''seni yaradana kurban olurum ''dememiz gerekiyor. İkisi arasında da dağlar kadar fark vardır. Rabbim istemeseydi sevdiklerimiz yanımızda olmazdı. O dilediği için yanımızdalar ve bu durumdada bunun bilincinde olup bizlerede şükretmek düşer.

Yani diyeceğimiz son söz;
Severken Rabbimizi gücendirmeden sevelim

Allah c.c. razı olsun...Unutmamak gereken asıl şey...ne olursa olsun bu dunya imtihan yeri...

imtihan demek..yemek içmek demek değildir...

imtihan sevgide demektir.....Agızdan cıkan kelamda demektir.
sevgi ...işte dunyadaki en buyuk imtihanlardan biri daha....
ne oldugunu bilmenin imtihanı..bunu sana kimin verdiğini ve kimin alcagını bilme imtihanı..onun için kimi daha cok sevmen gerektiğini anlama imtihanı...
gercek sevgiyi anlama imtihanı...

selametle...
 

emine

New member
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Merak ettim, bizler sevgiye karşı değiliz demişsiniz.Yorum yaptığım yazınızı birkaç kişiyle birlikte mi yazdınız acaba?Yanlış anlaşılmadım umarım.Yazdıklarınıza katılıyorum diye yazmıştım.Biliyorsunuz sitede yeniyim.
 
Üst Alt