Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kadim Dua

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bismillahirrahmanirrahim
Allah’ım! Sen’den isterim; Her şeyi kaplayan rahmetinden: O’nunla her şeyi kahrettiğin kuvvetinden; önünde her şeyin boyun eğdiği ve önünde her şeyin zelîl olduğu ve kendisiyle her şeyi alt üst ettiğin kurtulunmaz ceberûtundan; ve karşısında hiçbir şeyin duramadığı izzetinden; ve her şeyi çevreleyen azâmetinden; ve her şeyin üzerinde (hakim olan) saltanatından; ve her şey yok olduktan sonra da bâkî kalan vechinden; her şeyi ihâtâ eden ilminden; ve. her şeyi aydınlatan vechinin nurundan; (isterim!).
Ya Nur! Ya Kudüs! Ya Evvel’el-evvelîn! Ve Ya Ahire’l-ahirin! (olan) Allah’ım! İsmet perdesini yırtan günahlarımı affet! Allah’ım! Bedbahtlıkların işine sebep olan günahlarımı mağfiret et! Allah’ım ni’metleri değiştiren günahlarımı mağfiret et! Allah’ım! Duaların kabülünü engelleyen günahlarımı affet! Allah’ım! Belalar getiren günahlarımı affet! Allah’ım! İşlediğim bütün günahları ve yaptığım bütün hataları affet! (Hepsini bağışla!)!
Allah'ım! Senin zikrinle sana yaklaşırım ve senin zâtınla senden şefaat diliyorum; ve cömertliğinden beni kendine yaklaştırmanı diliyorum; ve bana şükrünü öğretmeni ve zikrini ilham etmeni... (diliyorum...)!
Allah'ım! Ben Sen'den 'huzu', 'hâl-i tezellül', 'hûşu' ve bana müsâmaha etmeni ve merhamette bulunmanı, bana verdiğine (beni) razı kılmanı ve kanaatkâr etmeni ve her durumda mütevâzi kılmanı 'istek(ler) olarak' istiyorum!
Allah’ım! Senden, ihtiyacı şiddetli olan ve hâcetini zorluklar anında kapına getiren ve senin katında istediğinde rağbeti olan kimsenin istedikleri(ni ve onun gibi) istiyorum!
Allah’ım Senden, ‘sultanlığın’ Azim’dir (uludur) ve mekânın Yüce’dir ve tedbirin de hâfi’dir. Ve emrin zahir’dir; kahrın ğaibdir; kudretin ise yaptırıcıdır. Ve Senin hükümranlığından kaçmak imkansızdır!
Allah’ım! Senden başka günahlarımı bağışlayıcı, suçlarımı setr edici ve kötü amel(ler)imi iyiye çevirici (hiçbir güç, asla) bulamam! Sen’den başka asla ilâh yoktur, ancak sen varsın! Tesbih de sana, hamd de Sana’dır! Kendime zulm ettim ve câhilliğimden dolayı itâât etmedim! Beni eskiden beri unutmadığından ve bana olan lütfundan dolayı kalbim rahat etti!
Allah’ım! Sen benim Mevlâmsın, her kötülüğümü örtersin; başıma gelen her ağır belayı hafifletir, azaltırsın! Ne (çok) günah belalarından beni korur ve ne (kadar) çirkin işleri benden giderirsin! Lâyık olmadığım halde, ne güzel övgüler yağdırdın üzerime!
Allah’ım! Belâm büyük, kötü halim haddi aşmış ve amelim de elimi kısaltmıştır. Zincirlerim beni çökertti, emelimin uzunluğu beni her faydadan alıkoydu; dünya gururuyla, nefsim de cinayetleriyle ve kayıtsızlığıyla beni (büsbütün) aldattı!
Ya Seyidim! Senin İzzetinden; kötü amelimin ve işlerimin, dualarımın sana ulaşmasına engel olmamasını dilerim! Sakladığım, ama senin bildiğin gizliliklerimle beni rezil etme! Ve gizlice işlediğim kötü amellerimden, günahlarımdan, devam eden aşırılılarımdan, cahilliğimden, şehvetlerimin çokluğundan ve gafletimden dolayı beni cezalandırmada acele etme!
Allah’ım! İzzetin (hakkı) için bana karşı her durumda acıyıp, bağışlayıcı; ve her işimde yardımcı ve kolaylaştırıcı ol! Ya İlahi! Ya Rabbi! Kötü halimi düzeltmesini ve işlerimi isteyeceğim senden başka benim kimim var? Ya İlahi! Ve Ya Mevlâ! Benim için hüküm koydun, ama ben nefsime uydum; düşmanımın süslü vesveselerinden (ihtiraslarından) ona sarılmadım; hevâm beni bu işte aldattı ve buna kaza da yardım etti! İşte, bu gibi sebeplerle koyduğun bazı (İlâhî) sınırları aştım ve birtakım emirlerine karşı geldim!
Bununla beraber, bütün durumlarda sana hamdetmek üzerime borçtur. Senin kazan’la bana her ne ki gelirse, onlara karşı (itiraz edecek) benim için hiçbir hüccet yoktur. (Çünkü) vereceğin hükmü ve belayı ben hak ettim! (İşte) bu kadar günahımdan ve aşırılıklarımdan sonra, sana geldim Ya İlâhî! (Allah’ım!) Özür dilerim, pişmanım, perişanım, müstakilim (kopuk durumdayım); beni yarlığanmış kıl! Sana dönüyorum, kendi günahımı ikrar ve i’tiraf ediyorum! Ve yaptığım günahlarda (Rahmetinden başka) sığınacak bir yer bulamıyorum. Zorluklarda (her zaman) sana sığınmak istiyorum ve özrümün kabulü için af diliyorum ve benin sonsuz rahmetine dahîl et! (diyorum!)!
Allah’ım! Zorluklarımda bana Rahmet et ve özrümü kabul et! Ve beni zorluklardan kurtar! Ya Rabbi! Bedenim zayıf ve derisi ince olduğundan dolayı; ve kemiklerimde ince (zayıf-güçsüz) olduğu için bana rahmet et! Ey Beni ilk başta yaratan ve rızk, iyilik, terbiyet ve zikrini edâ eden! (Allah’ım!) Şimdi beni, ilk baştaki kerâmetin (ikramın) ve geçmiş iyiliğin (bağışın) (hürmeti) için affet! (Senin Afv-ü Mağfiretin sonsuzdur!)!
Ya İlahi! Ya Seyidim! Ve Ya Rabbim! Senin “Tevhidine” kâi olduktan (ve vahdaniyetine inandıktan) sonra, beni “nâr” ile azab edici olarak seni görür müyüm? (Haşa); daha sonra, senin (ilâhî) ma’rifetinden kalbim üzerine “intâvâ” geliyor! (Yüreğim kat kat, büklüm büklüm olup burkuluyor!) Ve senin zikrinden dolayı da lisanım açılıyor! Ve zamirim (içim derinden derine) senin muhabbetine (sevgine) inanıyor! Ve yaptığım i’tiraf(lar)ım ve dua(ları)m doğrulandıktan sonra, senin “Rububiyyetin” için “Huzu” ediyorum!
(Ya İlahî!) Sen, kendi gözettiğini mahvetmezsin! Böyle bir muamele, senden çok uzaktır! Sen, her şeyden büyüksün; ve yaklaştırdığını uzaklaştırmaz ve koruduğunu da asla kovmazsın! Sen, kifayet ettiğin ve rahmet ettiğin kimseyi asla belaya düşürmezsin!
Eyvah! Ya Seyidim! Ve Ya İlahî! Keşke bilseydim ki acaba senin azametinin kapısında sana “secde” edene ateşi musallat eder misin? Ve senin tevhidini konuşan sadık dillerin dediklerini ve sana “şükür”(ler)le (edilen) medihleri (hiç) kabul etmez misin? (Sen ki; Rahman ve Rahim’sin, nasıl kabul etmezsin?)…
(Allah’ım!) Kalpler; kesin, tahkik etmiş olarak senin (tek) ilah olduğunu i’tiraf ediyorlar! Ve zamirlerinde (kalplerin derinliklerinde) senin ilmin ile sana (olan sonsuz muhabbetten dolayı) “huşu” çığlıkları yükseliyor! (Ve Ya İlahi!) Sana ibadet için azalar senin emrinde çalışır; ve (kişi kendi günahına) işaret ederek, ancak senden af bekliyor! (İlâhî) Senin bu kadar afv-ü mağfiret edici olduğunu (maalesef) zannetmemiştik. Ve bu kadar (geniş ve sonsuz) fazlından habersizdik! (ki, bu hususlarda cahil kalmıştık!)…
Ya Kerim! Ya Rabbi! Sen, benim dünya belalarından ve onun ukubatından gelecek olan (bela)lara karşı zayıflığımı ve direncimin azlığını biliyorsun! Görünmez belalar, ehli (ve layık) olana oradan gelir! Gerçi bu (dünyevî) belâ kötü’dür (Ama, yine de) etrafı az’dır; (Onun için de, ne de olsa) O’na tahammül etmek kolaydır; (Çünkü) süresi gayet kısadır! Fakat, ahiretteki belalara ve orada vuku bulacak fenalıklara (ve kötü akibete) nasıl tahammül edebilirim? Zira; o öyle bir beladır ki, müddeti çok uzundur ve etrafı da daimî’dir. (O belalar) ehil olanlardan asla hafifletilmez; onlara ancak senin ğazabın, intikamın ve hışmın vardır. Ve bu (azabları)na gökler ve yer (dahi) dayanamaz.
Ya Seyidim! Bu nasıl olur benim için? Ben ki; senin kudretsiz, zelil, küçümsenecek ve ni’metine muhtaç bir kulunum! (ve biçare kölenim!)
Ya İlahî! Ve Ya Rabbi! Ve Ya Seyidim! Ve Ey Yüce Mevlam! (bilemiyorum, acaba) hangi işimden dolayı (nefsimi) sana şikâyet edeyim? Ve O’nun hangisinden dolayı (daha fazla) korkayım? Ve hangisinin elîm ve şiddetli azabından dolayı ağlayıp sızlayayım? Acaba belanın uzunluğuna ve müddetinin çokluğuna mı? (daha çok ağlayım sızlayayım?)… (Ya Rabbi!) Eğer, beni düşmanlarınla beraber ukubatın’ (mahalli olan Nâr)a döndürsen (o zaman) benimle ‘bela ehli’nin arasını cem’etmiş olursun! Ve (böylece) kendi sevdiklerinle ve dostlarınla (dolayısıyla rahmetinle) benim aramı ayırmış olursun! (Ki, belanın ve musibetin en büyüğü de işte budur!)…
Beni bağışla, Ya Seyidim! Ve Ya Mevlam! Ve Ya Rabbim! (Diyeyim ki) senin azabına sabrettim… Ama, senin (ve dostlarının) ayrılığına (asla) sabredemem… Bağışla beni (Ya İlahî!) Farzedeyim ki, senin ateşinin sıcaklığına dayandım… Peki, senin nazarından ve kerametinden ayrı kalmağa sabredebilir miyim? Senin affını reca ettiğim (ve umduğum) halde, ateşi mesken olarak seçebilir miyim?..
Ya Seyidim! Ve Ya Mevlâm! İzzet ve hürmetin için gerçekten yemin ediyorum ki; eğer konuşmama izin verirsen, senin kapına doğru her an (büyük ümidlerle) coşarım!... Aynen; Cehennem ehli olanlardan, ümid-var olanların coştuğu gibi… Ve sana ‘feryad’ edenlerin ‘feryadı’ gibi kapında feryad ederim!.. (Tüm varlığını) kaybedenlerin ağlaması gibi kapında (feryad-ü figan ederek) ağlarım!...
Ey Mü’minlerin velisi! Sen neredesin? Diye, seni çağırıyorum!... Ey ariflerin emellerinin gayesi! Ey feryad edenlerin feryadına yetişen!.. Ey sadık olan kalblerinin sevgilisi. Ve Ey Alemin İlahı! (olan Allah’ım)… Sen, kendini görüyor musun? (Ki) sen sübhan’sın! (her türlü eksikliklerden münezzehsin!)… Ya İlahî! Hamdolsun sana ki, ondaki muhalefetten dolayı (Cehennemde) hapis olan, bir müslümanın sesini duyuyorsun! (Ki, o müslüman) günahı karşılığında azabın tadını tadıyor! Ve cürmü ile cinayetinden dolayı (Cehennem hapishanesinin) tabakaları arasında hapistir. Affolunacağı emelini taşıyarak senin kapına, rahmet için koşmaktadır!... Ve o, seni ehl-i tevhidin dili ile çağırıyor; ve sana, senin ‘Rububiyyetin’ ile tevessül ediyor!... Ya Mevlam! (Bu asî, ama nâdim olan) o (müslüman) nasıl azabda bâkî kalabilir? O, senin affedeceğinden emin’dir, ümitli’dir. Hem senin rahmetini ve faziletini arzuladığı halde, ateş onu nasıl yakabilir? (Sen, ona izin verir misin?...) (Ya İlahî ve Ya Rabbî!) Ateşin harareti onu nasıl da yakıyor! Ve sen yananın sesini duyuyorsun ve yerini de görüyorsun! O ateşin zefiri (nefesi ve ısısı) nasıl da onu bürüyerek kaplıyor! Ve sen, o’nun zayıflığını biliyorsun; (o aciz ve zaif kulun) ateş katları (ve tabakaları) arasında nasıl durabilir? Ve sen o’nun sıdkını (nâdim ve tâib olduğunu) biliyorsun; o halde, ateşin sıcaklığı ona nasıl zarar verebilir? Ve o, sana “Ey o’nun Rabbi!” (benim Rabbim!) diye nida etmektedir! Serbest olduğu zaman, onda senin fazlının (nice) izleri olduğu halde, O’nu nasıl olur da ateşe terk edebilirsin?...
Hayır, asla sen bunları yapmazsın! (Çünkü) senin fazlın ma’ruftur! Muvahhidine ihsanın ve iyiliğin ne güzel bir tutumdur!... Kesinlikle inanıyorum ki, sen böyle (afv-ü mağfiret sahibi)sin! Seni inkar edenlere ise elbette azab edersin!... Sana karşı inad edenleri, her zaman soğuk ateşe atmak için öncelikle sakladın!... Hiç kimseye orada, sığınacak veya duracak hiçbir yer yoktur!.. (İşte, Cehennem bu derece kötü ve dehşetli bir yerdir…)
(İlâhî! Ya Rabbi…) senin isimlerin mukaddestir, lâkin! Sen ki; cin’den ve ins’den kâfir olanların hepsini Cehennem’e doldurmaya kasem etmişsin! Ve o muânnid (kafir)leriorada tutmaktasın! Ve sen onlara, sonsuz ve sürekli ni’metlerinin ve ikramlarının vesilesiyle ‘senâ’ edilmenin yüceliğini (anlatıp) söyledin! (Ki, nankörlük edip ‘küfre’ sapmayalar, diye!...) Hiç (sana iman ve itaat üzere bulunup da) iman eden kimse, (senin emirlerine karşı isyan içerisinde bulunarak) fasık kimse gibi olur mu? Bunlar, elbette musâvî olamazlar!...
İlahi! Ve (ya) seyidim! Senin takdir ettiğin (iyilikler)i, senin yüce kudretin ise (senden) taleb ediyorum! Ve (bu), senin mutlak-kesin kazân ve hükmün iledir! (ki ben ona muhtâcım)… Yarattığını ğalibiyete ulaştıran (ve her nevi murâdına erdiren) sensin! (Lütf-u Kereminle) beni bu gece ve bu sââdete affet! Her türlü ‘cürüm’ ki, ben, o cürümleri işlemişim ve her türlü günâh ve hata ki, ben, onlara bulaşmışım!... Gizlice yaptığım her çirkin iş, işlediğim ve gizlediğim câhillik! (ki, onları) ya apaçık yapmışım veya gizlemiş açığa vurmuşum!... Bütün bu günâhların (yazılıp) isbâtlanmasını da ‘kirâmen kâtibin’ (denen melekler)e emretmişsin! (bu iş için) sorumluluk verip vekil kıldıkların, yaptıklarımı (kütüklere) yazıp saklamaktadır. Ve onları, uzuvlarımın amelleriyle beraber benim üzerime şâhid olarak tuttun! Onlardan başka, ayrıca sen de, üzerime mürâkib (denetleyici ve gözetleyici) olarak, yaptıklarımın tümüne mutlak bir şahid’sin! Ve onlara gizli olan günâhlarımı sonsuz rahmetinle gizledin; ve fazlınla onları setr ettin! (kapattın)! (İlahi!) (Günahlarımı afv-ü setr ettiğin gibi) gönderdiğin bütün hayırlarla da yolumu daha fazla iyiliğe yönelt!.. (Allah’ım!) sen, ya ihsânını faziletli kıldın; veya iyiliği yaydıkça yaydın; yahut da, rızkı genişlettikçe genişlettin! (Sen bunların tümünü de yaptın!)… (Ya Rabbi!) sen, hem her günâhı bağışlayansın; hem de her hatayı (örtüp) setr edensin!... (Onun için; günâhlarımızı affet; hatalarımızı da dâima setr et! Bizi, dünya ve ahrette perişân edip rezil etme!...)
Ya Rabbim! Ya Rabbim! Ya Rabbim!.. (ya) Seyidim! ve (ya) Mevlâm!... Ve ey benim mâlikim!... Ey nâsiyemi (perçemimi) elinde tutan (Allah’ım!)! Ey zorluklar-zararlar içerisinde olduğumu ve miskinliğimi bilen, ‘Alim’ olan (Allah’ım!)!.. Ey fâkirliğimden ve içerisinde bulunduğum bütün güçlüklerimden haberdâr (habir) olan! (Allah’ım!)!... Ya Rabbi!... Ya Rabbi!... Ya Rabbi!... Senin hakkın ve kudsîyetinin hürmetine senden (bütün hâcâtımı) diliyorum! Sıf’atının ve isimlerinin büyüklüğü hürmetine, gece ve gündüzün bütün vakitlerinde seni (lâyıkı veçhiyle) zikretmeme yardım et! Senin ilahî hizmetinde olayım ki, bütün amellerim huzurunda kabul olunsun! Amellerimin ve (zikr) virdlerimin tümü, yalnız senin için’dir! Ve bu (kulluk) hâlim, senin ilâhî hizmetinde dâimi olacaktır!... (Böyle olabilmem için, dâima senin İlâhî yardımına ve Rahmetine muhtâcım!..).
Ya Seyidim!... Ey güven (ve yardım) kaynağı olan! Ey ahvâlimi şikâyet ettiğim (yegâne merci’) olan! (Allah’ım!... Her sıkışık durumumda ancak sana koşarım!...)…
Ya Rabbi! Ya Rabbi! Ya Rabbi!... Uzuzvlarımın sana hizmeti için kuvvet ver! Elimle ve ayaklarımla, kapına geldiğimde onlara (güç ve) şiddet ver! Bana ciddiyet ver ki, (huzur-u ilâhiyetten de) dâimâ senin haşyetinde bulunayım; ve hizmetinde, devamlı olarak fasılasız bulunayım!.. Tâ ki; senin İlâhi haşmetinin huzurunda önde sâf bağlayanlardan ve bütün isteyenlerle birlikte, koşarak geleyim ve senin yakınlığına ‘iştiyâk’ duyan ‘müştaklarınla’ beraber olayım!.. Ve; muhlisîlerin etrâfına sana ‘yakın’ olayım! ve ‘iykân’ ehlinin, (imanlarına yakîn sahibi olanların) korktuğu gibi sen’den korkayım ve mü’minlerle beraber, senin civârında toplanayım!!!...
Ey Allah’ım! Bana kötülük edene kötülük ver! Ve bana tuzak kurana da sen tuzak kur! (Onun tuzağını başına geçirip boşa çıkar!)! Ve beni, huzurunda nâsibi güzel olan kullarından kıl! Ve yine beni, kapına en yakınlardan ve huzuruna en yakın olanlardan kıl!! Senin fazlın olmadan hiç kimse bu sââdete erişemez! (İlâhî!) Bu sââdeti sen bana lutfeyle! Mecdinle-Kereminle, sen bu fazileti bana nasib eyle! Ve; rahmetinle beni muhafaza et!... ve lisânımı senin zikrine hâzır kıl!...
(İlâhî! Ya Rabbî!) Benim (aciz) kalbim, senin muhabbetinin ağırlığını kaldıramaz! Bana, icâbet etmenle (İlâhi’ Bu âcizi) minnettâ et! (nankör etme!) ve hatalarımı da affet! Ve zelle(leri)mi de mağfiret et!.. (Allah’ım!) şüphesiz sen, kullarına ibâdet etmelerini kazâ ettin! (hükmettin!) ve sana duâda bulunmalarını emir buyurdun! Ve yapılacak duâlara icâbet edeceğini de garanti ettin!.. (duâ edin ki, kabul edeyim!; dedin!...)
Ya Rabbî!... (senin bu va’dinden cesâret alarak; büyük bir ümidle) yüzümü senin yönüne doğru çevirdim; ve bana yardım etmen için elimi senin tarafına uzattım! İzzetin hakkı için, benim duâmı kabul etmen ve isteklerime kavuşturman hususunda (lütfunla) ve fazlınla beni ‘recasız’ (ve ümitsiz) bırakma! Ve cin’den ve ins’den olan bütün düşmanlarımdan beni koru!... (Ve) ey rızâ’sı çabuk olan (Allah’ım!.)! Benim duâ’dan başka hiçbir yardımcım yoktur! (Onun için beni) affet! Sen dilediğin her şeyi yapabilirsin!...
Ey ismi her derde derman olan; ey ismi her hastaya şifâ olan! (Yüce Allah’ım!)! Yalnız sana kul olmak (bizim için) yeterlidir! Silâhı ağlamak ve sermâyesi ‘ümid’ olanlara rahmet et! Ey ni’metleri tamamlayan! Ey zahmetleri def’eden! Ey korkanların ışığı, ey öğretmensiz alim! (olan Allah’ım!)!... (Habibin) Muhammed’e ve o’nun (temiz) evlâdına salât (-ü selâm) et; ve bana da, sana yakışan-yaraşan (Rahmet, afv-ü mağfiret, lütuf ve fazlın)la muâmele yap!...
Allah-u Teala’nın (sonsuz rahmeti ve) sâlâvâtı (şânı yüce) Resulüne ve O’nun pâk evlâdından olan imamlara olsun!. ve onlara (yine) selâm olsun; çok (çok) selâm olsun!!!... (Amin…)!

 

EmrihaK

New member
Katılım
8 Ocak 2008
Mesajlar
19
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
36
Konum
Bursa
Ya Rab...!

Ya Rab...!

Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla
Allah'ım senden isterim her şeyi kaplayan rahmetinden.
Kendisiyle her şeyi kahrettiğin kuvvetinden.
Önünde her şeyin boyun eğdiği ve önünde her şeyin zelil olduğu.
Kendisiyle her şeyi alt üst ettiğin kurtulunmaz gücünden. Karşısında hiçbir şeyin duramadığı izzetinden.
Her şeyi kaplayan azametinden. Her şeyin üstünde olan saltanatından.
Her şey yok olduktan sonra da baki kalan vechinden. Her yeri dolduran isimlerinden.
Her şeyi kuşatan ilminden. Her şeyi aydınlatan vechinin nurundan.
Ey Nur, ey Guddus, ey ilklerin ilki ve ey sonların sonu.
Allah'ım ismet perdesini yırtan günahlarımı affet.
Allah'ım, bedbahtlıkların inişine sebep olan günahlarımı bağışla.
Allah'ım, nimetlerini değiştiren günahlarımı affet.
Allah'ım, duaların kabulünü engelleyen günahlarımı affet.
Allah'ım, belalar getiren günahlarımı affet.
Allah'ım işlediğim bütün günahları ve yaptığım bütün hataları affet.
Allah'ım zikrinle sana yaklaşırım ve kendi hürmetine senden şefaat diliyorum.
Cömertliğinden beni kendine yaklaştırmanı diliyorum.
Bana şükrünü öğretmeni ve zikrini ilham etmeni.
Allah'ım senden huzu, tevazu ve huşu diliyorum.
Ve bana müsahama etmeni, bana merhamet etmeni ve bana verdiğin razı ve kanaatkar kılmanı.
Her durumda mütevazi kılmanı. Allah'ım senden istiyorum isteyeni, ihtiyacı şiddetli olanın.
Hacetini zorluklar anında kapına getirenin. Senin katında isteğinde rağbeti büyük olanın.
Allah'ım senin saltanatın uludur, makamın yücedir, tedbirin gizlidir.
Fermanın aşikardır, kahrın galiptir ve kudretin yaptırıcıdır.
Senin hükümranlığından kaçmak imkansızdır.
Allah'ım bulamam günahlarımı bağışlayıcı ve suçlarımı örtücü.
Kötü amelimi iyiye çevirici, senden başka.
İlah yoktur senden başka, ancak sen varsın, tesbih sana, hamd sana.
Kendime zulmettim ve zahilliğimden emrine itaat etmedim.
Beni eskiden beri unutmadığından ve bana olan lütfundan kalbim rahat etti..
Allah'ım sen benim mevlamsın, her kötülüğümü örtersin.
Başıma gelen her ağır belayı hafifletir, azaltırsın.
Ne günah belalarından korursun beni ve ne çirkin işleri giderirsin benden.
Ve ne güzel övgüler yağdırdın üzerime, layık olmadığım halde.
Allah'ım belam büyük, kötü amelim haddi aşmış ve amelim elimi kısaltmış.
Zincirlerim beni çökertti, emelimin uzunluğu beni her yarardan alıkoydu.
Dünya beni aldattı gururuyla ve nefsim cinayetleri ve kayıtsızlığıyla.
Ey Mevlam, kötü amelimin ve işlerimin, dualarımın sana ulaşmasına engel olmamasını dilerim izzetinden.
Sakladığım ama senin bildiğin gizliliklerimle beni rezil etme.
Ve beni cezalandırmada acele gizlice işlediğim.
Kötü amellerim, günahlarım, devam eden aşırılıklarım, cahilliğim, şehvetlerimin çokluğu ve gafletimden dolayı.
Ol Allah'ım izzetin için bana karşı her durumda acıyıp, bağışlayıcı.
Ve her işimde yardımcı ve kolaylaştırıcı, Ya ilahi, ya Rabbi benim kimim var senden başka, kötü halimi düzeltmesini ve işlerimi isteyeceğim?

İlahi ve ya Mevla, benim için kural koydun, ama ben nefsime uydum; düşmanımın süslü vesveselerinden ona sarılmadım.
Hevam beni bu işte aldattı ve ona kaza yardım etti; işte bu gibi nedenlerle koyduğun bazı sınırları aştım.
Bir takım emirlerine karşı geldim, her durumda yine hamd etmeliyim sana.
Senin takdirin ve hükmün olan başıma gelen her şeye karşı hiçbir sözüm yoktur. Vereceğin hükmü ve ce-zayı ben hak ettim.
Bu kadar günahımdan ve aşırılıklarımdan sonra sana geldim ya ilahi.
Allah'ım özür dilerim, pişman ve perişanım, beni affet. Sana dönüyorum, kendi günahımı itiraf ediyorum.
Ve yaptığım günahlarda sığınacak bir yer bulamıyorum. Zorluklarda yalnız sana sığınmak istiyor, belki özrümün kabulü için af diliyorum.
Ve beni sonsuz rahmetine dahil et. Allah'ım, zorluklarımda bana rahmet ve özrümü kabul et.
Ve beni zorluklardan kurtar.
Ey Allah'ım, bedenim zayıf ve derisi ince, kemiklerimde ince olduğu için bana rahmet et.
Allah'ım, yaradılışımda rızk, iyiylik ve terbiyet ve zikrini eda ettin. Şimdi beni ilk kerametin ve geçmiş bağışın hürmetine affet.
Ey Allah'ım, ey Seyyidim ve Rabbim, senin vahdaniyetine inandıktan sonra beni yakacağına inanayım mı?
Ve daha sonra, senin marifetinden yüreğim taş olarak. Ve seni yad etmek dilimi açıyor.
İtirafım ve duam doğrulandıktan sonra, Senin Rabbani makamını huzu ederim.
Kendi gözettiğini mahvetmezsin, bu uzaktır senden, sen her şeyden büyüksün.
Kendin çağrını hatırlarsın ve koruduğunu kovmazsın.
Ve sen yettiğin ve rahmettiğini belaya düşürmezsin.
Eyvah, keşke bilseydim ey Seyyidim ve ey Allah'ım.
Acaba senin kapında secde edene ateşi musallat eder misin?
Ve senin birliğine sığınan doğru dilleri.
Ve sana şükür eden duaları kabul etmez misin?
Sen Rahman ve Rahimsin.
Ve senin Allah'lığını itiraf eden gerçekleri mi?
Ve sevdiklerin, hatırın için senin ilminin ışığında sana huşu duymaktadır.
Ve sana ibadet için açılan azalar, senin emrinde açılır.
Kendi günahını itiraf ettiği halde, yine af bekliyor senden.
Allah'ım, sana böylece inanamamıştık ve senin fazlından habersizdik.
Ey Kerim, ey Rahim sen benim dünya ve ondan gelecek belalara karşı direncimin azlığını biliyorsun.
Görünmez belalar kendi ehline oradan gelir.
Gerçi bu bela kötüdür, onun etrafı azdır, ona tahammül etmek kolay ve süresi kısadır.
Nasıl tahammül edeyim ahiretin belasına, kötülüğün bugününe ve ahiretin kötülüğüne?
Halbuki o öyle bir beladır ki, müddeti uzundur ve etrafı daimdir.
Kendi elinden hafiflemez, senin gazabından, intikamından ve hışmından uzak olmayanlar.
Ve o belanın şiddetine yer ve gök dayanamaz.
Ey seyyidim bu nasıl olur bana, ben senin kudretsiz, zelil, küçümsenecek ve nimetine muhtaç bir köleyim.
Ey ilahi, ey rabbim hangi işimden ötürü sana şikayet edeyim?
Ve onun korkusundan, zorluğundan hangisi için ağlayıp sızlayayım? Acaba belanın uzunluğunu veya müd-detini mi?
Eğer beni düşmanların safında ateşin yanına döndürürsen.
Bela ehli ve benim aramda toplarsın.
Ve kendi dostlarınla aramda fark koyarsın.
Beni affet ey seyyidim, ey mevlam ve rabbim gazabına sabrettim. Ama senin ayrılığına sabredemem.
Affet beni ey rabbim farzedeyim senin ateşinin sıcaklığına dayandım.
Senin kerametinden ayrısına sabredebilir miyim?
Ümidim affetmene bağlı olduğuna göre ateşi mesken seçebilir miyim?
Ey seyyidim ve mevlam, izzet ve hürmetine gerçekten yemin ediyorum ki, eğer konuşmama izin verirsen.
Senin kapına doğru her an coşarım, cehennem ehlilerinden ümitlilerin coşması gibi. Feryat isteyenlerin feryadı gibi kapında feryat ederim.
Kaybedenlerin ağlaması gibi kapında ağlarım. Neredesin çağırıyorum ey müminlerin dostu?
Ey ariflerin gayesinin sonucu, feryatsızların feryadına yetişen.
Ey dost yüreklerin dostu (sadık yüreklerin) ve ey cihanların Allah'ı.
Görüyor musun kendini, sen tertemizsin sana hamd olsun ki muhalefet ettiğin için hapsolan cehennemde bir müslümanın sesiyle. Günahı karşılığında azabın tadını tadıyor.
Cinayeti, suçu ve intikamı arasında tutukludur. Dileyenler gibi kapına, rahmetin için koşmaktadır.
Seni tevhid ehlinin diliyle çağırıyor ve senin Allah'lığına bağlılık gösteriyor.
Ey mevlam o nasıl azapta kalabilir?
O senin affedeceğinden emindir, ümitlidir.
Senin rahmet ve faziletini arzuladığı halde ateş onu nasıl yakabilir?
Ateşin harareti onu nasıl yaktı. Ve sen yananın sesini, yerini görensin.
O ateşin ısısı onu nasıl yakar? Onun güçsüzlüğünü biliyorsun, ateş katları arasında nasıl durabilir?
Sen onun doğru yolda olduğunu bilirsen ateşin sıcaklığı nasıl ona zarar verebilir?
O seni Allah'ım diye çağırmaktadır.
Özgürlüğünde onun senin faziletinin izi varken onu nasıl ateşe atabilirsin?
Hayır asla sen bunları yapamazsın.
Senin faziletin meşhurdur. Kullarına ihsanın ve iyiliğin ne güzel bir tutumdur.
Kesinlikle inanıyorum ki sen böylesin, seni inkar edenlere azap edersin.
Kendi düşmanlarını, her zaman soğuk ateşe atmak için öncelikle sakladın.

Kimse için orada sığınacak veya duracak yer yoktur. Senin isimlerin mukaddestir
İnsan ve cin kafirlerinin hepsini cehenneme doldurmaya yemin etmişsin. Ve cehennemde düşmanlarını tutmaktasın.
İlk önce şükrünün büyüklüğünü anlattım. Nimet ve ikram yoluyla.
Acaba iman eden etmeyen gibi midir? Hayır elbette beraber değildirler. Allah'ım ve ey seyyidim senin güçlü kaderini istemekteyim.
Ve senin mutlak kazan ve hükmüne muhtacım. Yarattığını zafere ulaştıransın.
Beni bu gece ve bu saatte affet. Her günahı ki işlemiş ve her günaha ki bulaşmışım.
Gizlice yaptığım her çirkin iş, işlediğim ve gizlediğim cahillik. Ya apaçık yapmışım veya gizlemiş açığa vurmuşum.
Buyurduğun günahların yazılması için en iyi yazarlar gerek. Sorumluluk verdiklerin, yaptıklarımı kaybedip saklamaktadır.
Ve onları şahit tuttun uzuvlarımın amellerine. Ve kendinde onların ardında izliyordun beni.
Sen şahitsin, onlara gizli olanı rahmet yoluyla gizledin. Faziletin adına sakladın, gönderdiğin tüm hayırlar-la, yolumu daha fazla iyiliğe yönelt.
Allah'ım; ya ihsanı faziletli ettin veya her iyiliği yaydın ya da sofradaki nimetleri bizlere verdin. Allah'ım her günahı bağışlayan ve her hatanın üstünü örtensin.
Ya rabbim, Ya rabbim, Ya rabbim ve seyyidim ve mevlam.
Ey benim yaratıcım, ey o yaratıcı ki davranışlarımı elinde tutan ve zor, çaresiz durumlarımda Alim olan Allah'ım.
Ey Allah'ım sen benim fakirliğimden ve güçlüklerimden haberdarsın. Ya rabbim, Ya rabbim, Ya rabbim hakkın ve kutsiyetin adına senden dilerim.
Sıfatını ve isminin, temizliğinin büyüklüğü adına, gece ve gündüz seni anmama yardım et.
Senin hizmetinde olayım ki bütün amellerim huzurunda kabul olunsun.
Dua ve amellerimin kabul olması senin için. Ve kulluğum kapında süreklidir.
Ey seyyidim, güvendiğim O Allah'tır, şikayetimde ve her halimde O'na koşarım.
Ya rabbim, ya rabbim, ya rabbim organlarımın sana hizmeti için kuvvet ver, el ve ayaklarımla kapına gel-diğimde kuvvet ver.
Yüce makamından korkarken uğrunda sürekli çalışmama yardım et. Huzurunda değişmez olayım.
Ve senin efendiliğinin huzurunda önde saf bağlayanlardan.
Dileyenlerle birlikte hızla geleyim senin yanına ve kapında isteyenlerle beraber olayım.
İhlaslı insanların etrafında sana yakın olayım inanların korktuğu gibi korkayım senden
Mü'minlerle toplanayım etrafına. Allahım bana kötülük edene kötülük tuzak hazırlayana tuzak ver.
Huzurunda nasibi güzel olan kullarından kıl beni. Kapına en yakınlardan ve huzuruna en yakın olanlardan kıl beni.
Kimse bu saadete erişemez fazlın, kerimin hürmetine secde etmeyi nasip eyle bana.
Büyüklüğünün hatırına bana lütfet ve rahmetin hürmetine koru beni. Ve dilimi seni anmak için hazır kıl.
Yüreğim dostluğunu kalduramaz. Emirlerine itaat ettğim için benim minnettar et ve hatalarımı affet.
Kısacası günahlarımı affet, Değil mi ki kullarına bu hükmü verdin.
Seni çağırmalarını buyurdun, duaları kabul edeceğine güvence verdin. Ey rabbim senin yönüne yüzümü çevirdim.
Ve senin tarafına uzattım yardım için elimi. İzzetine yemin ederim duamı kabul etmen ve dileklerime ulaş-tırman için beni.
Ve fazlınla ümidimi kesme! Ve beni cinlerden, insanlardan düşmanlarımdan koru.
Ey çabuk razı olan Allah, duadan başka yardımcım yoktur affet. Sen her dilediğini yapabilirsin.
Ey ismi her derde derman olan, ey ismi hastaya şifa olan. Yalnız sana kul olmak yeterlidir. Silahı ağlamak ve sermayesi ümid olanlara rahmet et.
Ey nimetleri tamamlayan ey zahmetleri defeden, ey korkanların ışığı, ey öğretmensiz alim.
Muhammede ve onun pak evladına selam gönder ve sana yakışanı yap bana. Allah'ın rahmeti peygambere ve onun pak evladından olan İmamlara ve onlara selam olsun, çok selam olsun...
 
Üst Alt