Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kader hususunda...

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Hayatýn içinden
Soru:Allah(c.c)'in herşeyi önceden bilmesi insanın hür iradesinin olmadığını göstermezmi??

Cenab-ı Allah bir ayeti kerimesinde buyuruyor ki;


-"Ey Âdem, sen ve eşin cennette oturun, ikiniz de ondan dilediğiniz yerde bol bol yeyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz." (Bakara 35)

-“Şimdi in aşağı oradan. Çünkü senin orada büyüklük taslamak haddine değil! Hemen çık! Çünkü sen aşağılıklardansın” dedi. (Araf, 13)

-Allah; “Öyleyse çık oradan, çünkü sen kovuldun. Şüphesiz hesap gününe kadar lânet senin üzerinedir” dedi. (Hicr,34-35)

-"İblis, “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” dedi. " (Hicr, 39-40)

Hicr suresi 34-35. ayeti kerimede şeytanın Adem(a.s)'a secde etmemesi şeytanın hür iradesinin bir sonucu olduğunu gösterir..Allah(c.c) şeytanın bu büyüklenmesi karşısında onu en aşağı bir varlık olarak lanetlemiştir..(Araf, 13)Şimdi Allah-ü Teala eğer ki şeytanı kendisine asilik etmesi için yaratmış olsaydı bu olay sonsuz çelişkiyi doğuracaktı ki zaten yukarıdaki 4 ayet o anda yaşanmış bir olaydır ve Allah-ü Teala şeytanı o anda lanetlemiştir..Önceden hazırlanmış bir kurgu olabilirmi sizce???..Eğer böyle düşünülürse dünya sınavı gereksiz olur,insanın hür iradesi olmaz ve kötülüğün Allah(c.c) tarafından geldiğine inanılır..Çünkü şeytanın yaptığı kötülük bu durumda Allah'ın izin vermesiyle olacaktı..Sonucu bilinen bir şey üzerinde böyle bir tepki vermek anlamsız olacaktı.."Elimizde yazılmış bir senaryo var..Tiyatro oyuncularının ne yapıcağını önceden daktilo ediyorsunuz ve film başlıyor..Bazı oyuncuları film bittikten sonra senaryoyu siz yazdığınız halde yakıyorsunuz, bazılarına ödül veriyorsunuz..Oyuncular neden bizi yakıyorsun diye sorduklarında ben böyle istedim diyorsunuz"..Kardeşlerim kaderi böyle yorumlarsanız sonucu kesinlikle bu şekildedir..

Eğer ki hür irade gerçek anlamında düşünülürse yani Allah'ü Teala'nın Hz.Adem'i yarattıktan sonra şeytanın büyüklenmesi, O'na başkaldırması kötülüğün başlangıç noktasını gösterir..Bu durumda kötülük Allah(c.c)'dan gelmemiş olur..Çünkü Allah-ü Teala'nın şeytanı kovması o andaki celal sıfatının tecellisidir..Bu durumun Allah(c.c)'in izni olmadan gerçekleşmiş bir olay olması gerekir..Çünkü dünya hayatının başlaması, azap ve mükafatın konması için şeytanın hür iradesini kullanması gerekir..

Eğer böyle düşünülürse insanlar yanlış seçim yaptıklarında ve şeytana uyduklarında gerçeği bulmaları için peygamberler ve kitaplar gönderilir,deprem ve sel gibi doğal afetler ile ikazda bulunulur,Allah'a isyan edenler cehennemi hak etmiş olurlar..Allah'ın varlığına aklen ve kalben iman edenlerde sonsuz mutluluğun kapısı aralarlar..Dua'nın kazayı önlemeside bu sebepledir..Siz Cenab-ı Haktan niyaz ederseniz, eğer ki kalpten bir dilek olursa bu istediğiniz kabul olur..Allah-ü Teala sizin bu duruma düşeceğinizi yaptığınız ameller doğrultusunda bilir..Yazılmış ve bitmiş olan bir kader inancı bu duruma ters düşmektedir..Çünkü ben geçmiş zamanda dilemiyorum, şu an ve şimdi diliyorum ve Allah-ü Teala şu an ve şimdi dileğimi kabul buyuruyor..

Anlatmak istediğim en önemli nokta şeytanın Allah'a isyan etmesi ona büyüklenmesi Allah(c.c)'in isteği doğrultusunda gerçekleşmemiştir..Bu olay kesinlikle Allah(c.c)'in ilminin ve bilgisinin sonsuz olmadığını göstermez aksine büyüklük yapanların cezasının, O'nu inkar edenlerin sonunun cehennem olduğunu gösterir..Şeytan büyüklendiği için cezasını çekecektir..Ve dünya sınavında biz insanları kötü yola sürüklemeye çalışmaktadır..Şeytan Allah'ın varlığına ve birliğine inanır, sadece Hz.Adem'e secde etmemiştir..

Biz insanlar hür irademizi kullanırken Allah-ü Teala bizim ne yapacağımızı bilir..Yapılan seçimlerin sonucunda nereye sapacağımızı ve o yolun sonucunda ne olacağını da bilir..Çünkü O'nun ilmi ve bilimi sonsuzdur..Sadece olaylara müdahale etmez..Bu durumda bizler yaptığımız amellere göre cennet ve cehennemi haketmiş oluruz..Allah-ü Teala bizleri hür irade konusunda serbest bırakmıştır..Eğer ki hür iradenin de ne yapacağı önceden bilinmiş olsaydı yapılan amellerin hiçbir anlamı kalmaz..Cennet ve cehennem ehli önceden yazılmış olurdu ki böyle bir sınavın anlamı olmazdı...
 

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Hayatýn içinden
Bazı kardeşlerimiz bu astığımız yazıyı yanlış yorumlayabilir..Bu yazıda anlatmak istenen şudur..Allah(c.c) şeytanı bu vesileyle yaratmıştır..Eğer ki şeytan "isyan" edebiliyorsa demek ki şeytanın iradesi önce bilinmemelidir ki bu olay karşısında şu ayeti kerime nail olsun;

-“Şimdi in aşağı oradan. Çünkü senin orada büyüklük taslamak haddine değil! Hemen çık! Çünkü sen aşağılıklardansın” dedi. (Araf, 13)

Burada Allah(c.c) şeytanı yaptığı haraketten dolayı lanetliyor..Eğer ki şeytanın yaptığı önceden bilinmiş olsaydı Allah(c.c), Hz.Adem(a.s)'a secde etmemesine bu kadar sinirlenmezdi..(Bu kelime Allah-ü Teala'ya yakıştırılamaz..Sadece olayı anlayabilmeniz için kullandım)..

Ben yıllardır kader konusunun yanlış yorumlandığını düşünüyorum..Hür iradenin yani seçimin önceden bilinmemesi gerekir..Önceden bilinirse yaşamın hayatın bi anlamı kalmaz..Peki hür iradenin ne yapacağının önceden bilinmemesi Allah'ın ilminin eksik olduğunumu gösterir??Haşaaa!..İnsanoğlu öylesine mükemmel bir tasarımdır ki bunca nimetin içinde bile "inkar ve isyan" edebiliyorsa demekki Allah-ü Teala yarattığı insana kendisini tanıması ve yorumlaması için şans vermiştir..Bu şansın hangi yönde kullanılacağını bilmemesi gerekir..

Depremin ve çeşitli doğal afetlerin biz insanlara "ikaz" olduğunu hepimiz biliriz..Allah-ü Teala eğer hür iradenin önceden ne yapacağını bilseydi bu çeşit ikazlarda bulunmazdı..Peygamberimize vahiy ile gelen Kur'an-ı Kerim ve diğer kutsal kitaplarla Allah(c.c) kendisini biz insanlara tanıtmıştır..Dünya sınavı bu şekilde düşünülmezse biz insanlar için anlamını kaybeder...

Şimdi şöyle bir soru gelebilir..Eğer ki Allah(c.c) ana rahmindeki bir bebeğin büyümesini, gelişmesini, Dna şifresi içindeki herhangi bir genin baskın kalacağını önceden biliyorsa hür iradenin sonucunu neden bilmesin??Evet zaten hür iradenin sonucu önceden biliniyor..Mesela zina yapmak neden günahtır??Çünkü sonucunda ahlaki değerlerinizi kaybedersiniz,hastalık kapabilirsiniz,nefsinize sahip olamazsanız...Şarap içmek neden günahtır??İçindeki maddeler beyininizi uyuşturur ve aklınızı verimli bir şekilde kullanamazsanız..Bunların hepsini Yüce Rabbim sonsuz ilmi ile biliyor..Ama hür iradeye öyle bir özellik vermiş ki, bu özelliğe hem şeytan hem de insan sahip..Çünkü şeytan Allah(c.c)'a isyan etmiştir,insanoğlu hem inkar hem de isyan etmektedir..İsyan eden,şeytanın durumu gibi cehennem azabını tadıcak; O'na aklen ve kalben iman edenler cennet mükafatına kavuşucak..


Bu yazdıklarımızdan şu sonucu çıkarabiliriz..Kader:"Cenab-ı Hakkın bizlere verdiği süre içerisinde gelişecek olayların sebep ve sonuçlarıdır..Seçim neden yapılır ve sonucu nedir?".....Seçim tamamen bize aittir..Allah-ü Teala ne yönde seçim kullanacağımızı önceden hiçbir yere yazmamıştır...Eğer önceden yazmış olsaydı azabı bu kadar şiddetli olmazdı!..Bize verilen süre şimdidir..İnsanoğlunun kurtuluşu bugündür..
 

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Hayatýn içinden
Kardeşlerim kader konusunda çok önemli bir detay yakaladım..Yukarıdaki yazılarımda şeytanın hür iradesinden bahsetmiştim ama çok derinlemesine düşündüğünüz zaman durum böyle değil..Hz.Adem yaratıldığında şeytan Allah'ü Teala'ya karşı gelmeden iman da edebilirdi...Ama durum böyle olursa eğer insanlar vesvesenin ve kötülüğün ne olduğunu kavrayamayacaktı..Evet şeytan belirli bir müddet almıştır ama herşey Allah-ü Teala'nın kontrolünde gerçekleşir..Şimdi gelelim en önemli detaya..Biz insanlar şu anda sınava tabi tutuluyoruz değilmi??Kadere iman etmek,imanın şartları arasında olduğuna görebu husus sadece AKIL SAHİPLERİNE mahsustur.. İman etmeyen insan zaten kadere de inanmaz..Allah'ın herşeyi önceden bilmesi de onun için hiçbirşeyi değiştirmez..İşte kalpleri mühürlü olan kişilerde bunlardır..Bakın bu insanlar şu anda gününü gün ederek yaşıyorlar..Tebliğe kulak asmıyorlar, ibadetlerini yerine getirmiyorlar..Peki Allah'ın herşeyi önceden bilmesi bu insanlar için birşey ifade ediyormu??Hayır!...

Demek ki kader mevzusu sadece ve sadece inançlı insanları ilgilendiriyor..Ne kadar çok seçim yapılırsa yapılsın hepsinin toplamı verilen süreye eşittir(ecel)...Şu anda bedeninizde yer alan milyarlarca hücreyi kontrol edemediğiniz gibi başınıza gelicek şeyleri önceden de kestiremezsiniz..Ama elinizde bir kaynağınız bulunursa(Kur'an), hayır ve şerrin nereden geldiği iyi bilinirse işte o zaman insan kendini güvende hissedebilir..

Evet şeytan vesvese vermesi için yaratılmıştır..Ama bu kötülüğün Allah'tan geldiğini göstermez..Bu sadece sınavın bir parçasıdır..Çünkü kötülüğün ne olduğunu göremezseniz iyilik hakkında yorum yapamazsınız..Bu durumda seçim sadece ve sadece size kalmıştır..
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Aslında sonuca kendi yazdıkların ile varmışsın Bçetin. Güzel toparlamışsın ve lakin biraz eksik kalmış. Sabit konularda Duha kardeşimin yazdığı güzel bir yazı vardı kader konusunda. Okudun mu bilmiyorum ama güzel bir yazı. Çeşitli örnekler ile olayı aktarmaya çalışmış. Fakat şunu bilki; kader konusunda kim ne kadar yazsa da muhakkak eksik kalacaktır. Çünkü Kader gayb'dır. İtikadın temeline baktığın zaman amentüyü oluşturan emirlerin bir tanesi hariç diğerlerinin hepsi de gayb'dır. Hani görmeden inanma var ya, işte imtihanın başlama anı'dır. Gördüğün ise bir tek Kitap'tır. Bu görünen ile görünmeyene ulaşman istenir. Burada sana yol gösterecek sadece kitap ve içindeki emirler ve yasaklar cümlesidir. Anlamadığın yerde ne yapman konusunu yine açtığın zaman kitap söyler. Der ki; " bilmediğinizi, alimlerden sorun..." Alimlere de başka bir yerde, bu konu ile ilgili olarak; öğrendiklerini öğretme hususunda misak (söz verme) ister. "Ketmetmeden... (gizleyip, saklamadan)" öğretmelerini emreder. Bunları uygulama aşamasında da cüzzi iradeyi hatırlartır sana. O cüzzi irade ile Külli Olan'a (cc) ulaşmanı O'nu (cc) bulmanı ister. Bu yolda ayağına diken de takılır, atlas halı da serilir. Her ne gelirse önüne bil ki; O'ndandır (cc). Çünkü hepsini O (cc) yaratmıştır. Ama dikenin batmasına göz yumup yummama konusunu sana bırakmıştır. Hedefi tayin etmiştir. Hedefe varıp varmayacağın O'nun (cc) ezeli ilminde bellidir. O (cc) sadece senin hangi meşru yolları kullanıp, hangi gayrı meşrulara itibar edip etmemene bakar. Haddi zatında senin hangi yola tevessül edeceğini de bilmektedir. Ve bu noktada seçimlerin senin imtihanındır. Hedefe varacaksın, burası kesin. Çünkü her ne olursa olsun insan şu üç sınıfın herhangi birinin içinde varacak oraya: " İşte! o Ashab-ı Meymene, ne (kutludur o) Ashab-ı Meymene. Ashab-ı Meş'eme ne (mutsuzdur o) Ashab-ı Meş'eme. Yarışıp öne geçenler de, öne geçmiş öncülerdir. İşte onlar, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlardır." Vakıa: 8-9-10-11 İzlediğin yolu da sana orada gösterecek, yani mizanda senin gözün önünde tartacak. Bir nevi "bak bana gelirken bu yolu kullandın, bu yoldan sakındın" diyecek. Seni yargılayacak yani. Cüzzi iradeni kullanma hakkı senin tayinin kaderin değildir. Kaderin mutlak son'dadır. İmtihan ise, işte bu kullandığın yoldur.
 

dertliney

New member
Katılım
5 May 2007
Mesajlar
24
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
46
Bismillahir rahmanirrahim
Besmelesiz başlanan işlerin sonu ve başı yoktur.
Öyle acziyet içindeyimki

Bir sohbette duymuştum . Kader konusunda bizden istenen tek bir şey var.Oda ALLAH ın olmuş olacak herşeyi ezeli vede ebedi ilmiyle bildiğine iman edip olayı kapatmak .

Yukarıda RADİKALİSLAM abimizin yazdığı ()))))Fakat şunu bilki; kader konusunda kim ne kadar yazsa da muhakkak eksik kalacaktır. Çünkü Kader gayb'dır. <---- Çok açıklayıcıdr.

İşin garip tarafı kader olayına derin dalıp dinden çıkan mezhepler de var ...

Bu yazdıklarım ın acizliğimle süslemek istiyorum .
http://www.islamforum.net/genel-islam-konular/13504-acziyet.html
Hayırlara vesile olur İnşallah.
 

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Hayatýn içinden
Kader konusunda insanın aklını karıştıran en önemli nokta "zaman" kavramı..Hz.Musa(a.s)'ın Kızıldeniz'i Allah(c.c)'in kudretiyle ortadan ikiye bölmesini düşünelim..İlk etapta Hz.Musa(a.s) o anda Allah'tan istediğini ve o anda denizin ortadan ikiye bölündüğünü düşebiliriz..Bu olayı kader konusuna bağladığımızda önceden yazılmış birşey olmadığını düşünebiliriz..Aslında bu mucizeler sadece zamanı gelince gerçekleşen olaylardır..Bunların hepsi önceden yazılmıştır..Eğer önceden yazılmış olmasaydı bakın ne gibi sonuç çıkacaktı;

-Bu bilgiler önceden yazılmış olmasaydı eğer "Kızıldeniz" orada ve o noktada bulunmazdı..Kızıldeniz'in suları bi anda yükselip
kavimleri helak edemezdi..

"Her insanın amelini (veya kaderini) boynuna bağladık. İnsan için kıyamet gününde, açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız."
(İsra 13)


"Allah'ın, kendisine helal kıldığı şeyde Peygamber'e herhangi bir vebal yoktur. Önce gelip geçenler arasında da Allah'ın adeti böyle idi. Allah'ın emri mutlaka yerine gelecek, yazılmış bir kaderdir."(Azhab 38)

Bakın kader hususundaki en önemli husus nacizhane görüşüm:"Kadere iman sadece mü'min kişiyi bağlar..İnanmayan kişiler zaten özgür olduklarını düşündükleri için böyle bir şeyi kabul etmesi düşünülemez bile.."

Bakın inanmayan kişiyi çelişkiye düşünen dört ayet;

"Andolsun ki, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler verdiğini biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız. Hatırla ki, (onun) sağında ve solunda oturan iki kaydedici (melek) kaydeder. O hiçbir söz söylemez ki yanında bir gözetleyici hazır bulunmasın." (Kaf suresi, ayet: 16-18)

"Yoksa onlar gizliliklerini ve gizli konuşmalarını bizim duymadığımızı mı sanıyorlar? Hayır (duyuyoruz) ve yanlarındaki elçilerimiz de yazıyorlar." (Zuhruf suresi, ayet: 80)

"Bu, size karşı gerçeği söyleyen kitabımızdır. Şüphesiz biz sizin yapmakta olduklarınızı yazıyorduk." (Casiye suresi, ayet: 29)

"Kıyamet günü onun için, açılmış halde kendine ulaşacak bir kitap çıkarırız. "Oku kitabını! Bugün kendi nefsin hesap görücü olarak sana yeter." (İsra suresi, ayet: 13-14)


İşte bu ayetlerin hepsi de gaybtan haber veriyor..Yazıcı meleklerin şu anda günahlarımızı yazdığı sonucunu çıkarıyoruz ve muhakkak ki yazılanı sadece Allah(c.c) biliyor..Bakın çok önemli bir nokta daha..Allah-ü Teala Hz.Adem'i yarattığı zaman meleklere ne buyurmuştu hatırlayalım..


Bakara 30. Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti.

Herşeyi en layıkıyla bilen Cenab-ı Allahtır..O'nun ilmi ve kudreti sonsuzdur..Allah-ü Ekber!..
 

Serhan Eðeryýlmaz

New member
Katılım
1 May 2007
Mesajlar
385
Tepkime puanı
12
Puanları
0
Yaş
37
Allah insana olduğu halin nasiplerini verir,Allah Teala Hazretleri insanlara haklarını tam veriyor,zaten verdiklerinin çoğu lutuf,nimet ve rızıktır.İnsan tam tamına kendi özgür iradesine göre yaşar,insan kaderini kendi yazar,Allah kulunun o özgür iradesine göre dilediği gibi kaderini tayin eder.

Allah Teala Kuran-ı Kerim'de buyuruyor :''Allah kimseye haksızlık yapmaz.''
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
İnsan tam tamına kendi özgür iradesine göre yaşar,...

Bu sözün doğrudur. ama;

insan kaderini kendi yazar,...


Bu sözünde şirk'tir ve en koyu halidir. Çünkü; Kader gayb'dır. O halde yaz bakalım gayb'ı. Madem kendin yazabiliyorsun, bunu yapman gerekir. Kaderi Allah (cc) yazar ve meşru yada gayrı meşru yolu seçmeni cüzzi iradene bırakır. Bu cüzzi iradede seçtiğin yolu, kader yazma gibi algılarsan, en baştan yanlışa sapmış olursun. Şirk'in göbeğinden de çıkamazsın. İyice tartın yazdıklarınızı, sonra gönderin.
 

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Hayatýn içinden
Kader konusunda can kardeşim güzel insan "seyfullah putkıran" ile konuştuktan sonra kesin ve net bir yere vardım..Bu yazıyı mutlaka okumanızı tavsiye ederim...

-Biz kaderi hep şöyle düşünüyoruz..Allah-ü Teala bizim yapıcağımız amelleri geçmişte yazdı ve bizde yazılan şeyleri oynuyoruz..Bir örnekle konuyu kavrayalım..

"Benim bir tepeye çıktığımı ve sizi yolda giderken gözlediğimi düşünün..Önünüze 2 tane yol çıkıyor..Birisinin sonu uçurum olsun..Siz uçurumu takip ediyorsunuz..Cenab-ı Allah bu olaya müdahale etmiyor çünkü bu sizin seçiminiz ve Allah-ü Teala bunu yazıyor....Yazılan şeyleri zaman içinde düşünmeyin..Çünkü Allah(c.c) ZAMAN VE MEKANDAN münezzehtir..Kader konusundaki yapılan en büyük hata insanların kaderinin geçmişte yazıldığını düşünmesidir...Cenab-ı Allah için geçmiş ve gelecek yoktur..Bunu çok iyi anlamak gerekir..İşte düğüm bu noktaya kavradıktan sonra çözülür.." Selametle!...

Kader ile ilgili bütün sorunların cevaplarını bu sitede bulabilirsiniz...

http://www.kadereiman.com
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Kader konusunda can kardeşim güzel insan "seyfullah putkıran" ile konuştuktan sonra kesin ve net bir yere vardım..Bu yazıyı mutlaka okumanızı tavsiye ederim...

-Biz kaderi hep şöyle düşünüyoruz..Allah-ü Teala bizim yapıcağımız amelleri geçmişte yazdı ve bizde yazılan şeyleri oynuyoruz..Bir örnekle konuyu kavrayalım..

"Benim bir tepeye çıktığımı ve sizi yolda giderken gözlediğimi düşünün..Önünüze 2 tane yol çıkıyor..Birisinin sonu uçurum olsun..Siz uçurumu takip ediyorsunuz..Cenab-ı Allah bu olaya müdahale etmiyor çünkü bu sizin seçiminiz ve Allah-ü Teala bunu yazıyor....Yazılan şeyleri zaman içinde düşünmeyin..Çünkü Allah(c.c) ZAMAN VE MEKANDAN münezzehtir..Kader konusundaki yapılan en büyük hata insanların kaderinin geçmişte yazıldığını düşünmesidir...Cenab-ı Allah için geçmiş ve gelecek yoktur..Bunu çok iyi anlamak gerekir..İşte düğüm bu noktaya kavradıktan sonra çözülür.." Selametle!...

Kader ile ilgili bütün sorunların cevaplarını bu sitede bulabilirsiniz...

http://www.kadereiman.com


bazı sorular varki bu sorular Rabbimizi tanımadığımızdan, kime Allah dediğimizi bilmediğimizden kaynaklanıyor, Rabbimizin kudretinden bihaberiz, O nu yanlız yaratma sıfatı ile tanıyoruz, bir zat derki ;
Akıldaki soruları cevaplamak için Allah ın sıfatlarını bilmek kafidir.
Ama bizler bilmediğimiz için bir çok bahis aklımızı kurcalıyor , meşkul ediyor. Kader bahside bu hususlardandır, kader bahsini idrak edebilmemiz için İlk evvela Allahın zamandan münezzeh olduğunu idrak etmemiz gereklidir, Allahı zaman ile sınırlamayanlar kader bahsi hakkındaki vesveseleri çok rahat bir şekilde cevaplarlar. asıl iş kardeşimizin dile getirdiği kırımızı ile gösterdiğim, kısımdır Rabbim zamandan münezzehtir zira zamanda yartılmışlar arasındadır ve hepimiz bilirizki yaratılan yaradanına muhtaçtır, öylede yaradan , yaratılandan bağımsızdır, bu zaman bahsini kavradığımızda, kader konusunundaki sorularımızın epeyce bir kısmını zihinlerde halledilmiş oluyor...
 

Serhan Eðeryýlmaz

New member
Katılım
1 May 2007
Mesajlar
385
Tepkime puanı
12
Puanları
0
Yaş
37
ah be Radikalislam ve Duha kardeşlerim şu yazımda yazdığım yazımın gerisine neden bakmıyorsunuz ? Cümle şöyle

''İnsan tam tamına kendi özgür iradesine göre yaşar,insan kaderini kendi yazar,Allah kulunun o özgür iradesine göre dilediği gibi kaderini tayin eder.''

yazıyı dikkatli okuyun,kul ne ister ise Allah da hak olduğu için onu verir.Allah kullarının leyhlerine hüküm ediyor,sevgi dolu ve acıyan olduğu için ve daha bilmediğimiz nice büyüklükleri ile Allah 99 güzel ismin anlamını belirten halde kainata hüküm ediyor.

ben insan kendi kaderini kendi eliyle hüküme bağlar demiyorum kaderin işleme hükümünü Allah değil kul verir demiyorum,siz neden konuları çarpıtıyorsunuz,Kibirmiş şirkmiş diyorsunuz,ya öyle değilse ? Bu forum konusunun yazılarını okuyan insanların Serhan Eğeryılmaz'ı şirke ve kibire düşmüş olan biri gibi tanımaları hoşunuza mı gider ? Gerçekte Allah da biliyor ya böyle birşey de yok.
 

berr

New member
Katılım
25 Mar 2005
Mesajlar
113
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
50
Güzel Allah Ne yaparsa Güzel Yapar.

Güzel Allah Ne yaparsa Güzel Yapar.

Güzel Allah Ne Yaparsa Güzel Yapar!



Kaza ve kadere iman; hayır ve şer, iyi ve kötü, acı ve tatlı, fayda ve zarar, kazanç ve ziyanların hepsinin Allah-u Teâlâ'nın takdiri ile dileyip yaratmasıyla meydana geldiğine inanmak demektir. Nitekim Kur'an-ı kerim'de Allah-u Teâlâ:

"Biz her şeyi bir kader ile yarattık." buyuruyor. (Kamer: 49)

İman etmiş insan huzura ermiş insandır. Kadere imandaki hikmet ise her şeyin yaratıcı tarafından yazılı olup bir bir vakti geldimi emredip zuhur ettirmesi insana sükûnet telkin etmesidir. insan telâş ve teşvişten böylece kurtulmuş olur. Bu yüzden imanın temel esaslarındandır.

Allah-u Teâlâ'nın ezelden ebede kadar yaratılmış ve yaratılacak şeylerin yerini ve zamanını en ince teferruatına varıncaya kadar her şeyi ezeli ilmi ile bilip takdir etmesine kader denir. Kader aynı zamanda Levh-i mahfuz'da yazılıdır. Kaderin Levh-i mahfuz'da yazılı şekliyle meydana gelmesine de kaza denir.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde:

"Biz herkesin dünyadaki amelini kendi boynuna doladık." buyuruyor. (İsrâ: 13)

Hazret-i Allah her şeye kâdirdir. Bizi dünyaya göndermeden de hesaba çekip cennet ve cehennemine taksim edebilirdi. O hiç bir şeyden sual olunmaz. Bizi dünyaya göndermesindeki gayesi ise bizim de kendi kader rolümüzü dünya sahnesinde oynayıp görmemizi sağlamaktır. Eğer bizi dünyaya göndermeseydi bir takım itirazlarda bulunacak "Ben böyle yapmazdım." gibi sözler sarfedecektik. İşte bunu engellemek için bizi dünya sahnesine gönderdi. Biz ise yazılmış olan kaderimizi irademizi de kullanarak dünyanın çeşitli imtihanlarını geçmeye çalışıyoruz. Bir nevi imtihanımızı veriyoruz. Halbuki tıpkı öğrencisinin notunu yazılı ya da sözlü yapmadan bilebilen bir öğretmen misali Hazret-i Allah da bizi yaratan olarak dünyada irademizi ne yöne kullanacağımızı biliyordu. Ve bunu Levh-i mahfuz'unda yazılı tutarak vakti saati geldiği an insanın icraatını yapmasını ve bunu görmesini sağladı.

Kesilmiş bir hükme bağlı olan kader vardır ki asla değişmez ve sakınmak mümkün değildir. Bir de bir sebebe bağlı olarak yazılmış kader vardır. Bu yüzden sebeplere yapışmak; tedbiri elden bırakmamak gerekir. Tedbirde kusur edip kadere sitem etmek hatadır. Meselâ; silahını tedbirsizce kurcalayan birinin yoldan geçen bir kimseyi vurması büyük bir hatadır. O zavallının vurulması ise kaderdir.

Fiili tedbirden başka sözle söylenecek tedbir olarak inşaallah ve maşaallah kelimelerini adeta dilimize yapıştırmamız gerekir. İnanarak söylenen ve gayet külfetsiz bir tedbir olan inşaallah sözü kişinin önündeki zaman diliminde yapmayı tasarladığı işin adeta garantisidir. Aksi takdirde nedamet bizi sarar. Âyet-i kerime'de Hakk Celle ve Alâ Hazretlerimiz:

"Hiçbir şey için: 'Ben bunu yarın yapacağım.' deme. Allah'ın dilemesine bağlamadıkça (inşaallah demedikçe). Bunu unuttuğun zaman Rabbini an ve: 'Umarım ki Rabbim beni doğruya, bundan daha yakına eriştirir.' de." (Kehf: 23-24)

Yine inanarak söylenen ve gayet külfetsiz bir tedbir olan maşaallah sözü kişinin hoşuna gidip beğenerek baktığı herhangi bir şeye muhafazalık eder. Aksi takdirde ortaya kul hakkı gibi bir vebal çıkar.

"Kim hoşuna giden bir şey görür de derhal 'Maşaallah lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah' derse, onun nazarı ona zarar vermez." (Bezzar)

"Ümmetimin başına gelen musibetlerin üçte biri nazar değmesindendir." (C. Sağir)

Dünya ve ahiret işlerinde sebebe yapışmak, tedbire başvurmak hususunda insanların serbest bırakılması kaderdir. Akıl, fikir, aza ile bize bırakılmış şeyler de evvelâ çalışmak sonra tevekkül yani kalbi Hakk'a bağlamak lâzımdır. Kaderi Cenâb-ı Hakk'a duadan başka hiçbir şey geri çeviremez. Fakat tehlikeden kaçmak kaderden kadere kaçmak olduğundan doğrudur. Adakla, kazadan hiçbir şey ileri geri gitmez. Zararın gitmesi için Rabbimizden sebeplerini yaratmasını dileyerek sebebe yapışmalıyız. Sadaka vererek de musibetlerden korunabiliriz. Ayrıca sadaka ömrün uzamasına, hastalıkların def'ine de sebeptir.

"Sadaka veriniz! Zira sadaka sizi cehennem ateşinden kurtarır." (Ebu Nuaym, Hilye)

Halk arasında kadere iman hususuna tezat oluşturan yanlış kelimeler kullanılıyor. "Karakış kendini gösterdi.", <i>"Ağustos da pek çok sıcak yaptı.", "Bahar da böyle hava olur mu, kış gibi..."</i> gibi cümleler. Bunlar hikmete karışmaktır. Aylar, yıllar, mevsimler hep emirle hareket eder. Hiçbir şeyin tabiatıyla olmadığını, tüm alemlere hâkim, Cebbar bir âmirin hükmü ile olduğunu göstermek ve kâinatın mahkûm bir vaziyette bulunduğunu bildirmek için hava durumunu da, başka şeyleri de bazen değiştirir. Kaderin, hayrın ve şerrin Allah-u Teâlâ'dan geldiğine inandım diyen her şeyi Rabbi Teâlâ'dan bilmelidir. Cahilce kişinin kendi insanlar arası diyaloğundaki zaafını "Yıldız barışıklığı" gibi aslı olmayan bir şeye bağlamak da yanlıştır. Şans adı altında kadere isyan sözleri sarfetmek de mahzurludur.

Olmuş bitmiş bir olay için "Keşke şöyle olsaydı", "Keşke şu olmasaydı." gibi cümlelerle takdirine karışmak bakımından son derece tehlikelidir. Abdullah bin Mesud -radiyallahu anh- buyurur ki:

"Yaktığını yakan ve bıraktığını bırakan bir ateşe dokunmam; olmayan bir iş için 'Keşke olsaydı' dememdan bana daha sevimli gelir."

Her nimet ve musibetin takdirle olduğunu bilen bir kimse kaybettiğine üzülmez, elde ettiğine sevinmez. Allah-u Teâlâ bunların pek yakında yok olmasını takdir edebilir. Elden çıkan düşünmekle geri gelmez. Elde edilen de sevinmekle devam etmez. Resulullah Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- bir Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyuruyor:

"Kadere iman etmek hüzün ve kederi giderir."
(C. Sağir)

Allah-u Teâlâ bir Âyet-i kerime'sinde şöyle buyuruyor:

"Sana gelen her iyilik Allah'tandır, bütün kötülükler de kendi nefsindendir." (Nisâ: 79)

Bu Âyet-i kerime'ye inanmak kişinin nefsini ıslahına yönelmesini sağlayacak ve ebedi kurtuluşa doğru ilerleyecektir.

"Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir." (Şurâ: 30)

Âyet-i kerime'nin beyanında da buyurulduğuna göre kulun kaderinde yazılı olup başına gelen ibtila, hastalık, musibet kendi günahları sebebiyledir.

"Bazen hoşunuza gitmeyen bir şey hakkınızda hayırlı olabilir ve hoşunuza giden bir şey de hakkınızda şer olabilir. Allah bilir siz bilmezsiniz."
(Bakara: 216)

Âyet-i kerime'sinde de beyan buyurulduğuna göre nefsizimize ağır gelen ibtila anında kula "Rabbim senden gelen her şey güzeldir." deyip takdir edilen ibtilaya razı olarak bitmesini sabırla beklemelidir. Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde:

"Cenâb-ı Hakk'ın kazâ ve kaderine râzı olandan Cenâb-ı Hakk razı olur." (C. Sağir)

Bir akarsu misali boynumuzu eğip taşlara vura vura, çer ve çöpe takılmadan yolumuza devam etmeliyiz. Kaderimize yazılan ibtilayı ancak Rabbimize teslim olarak ve O'na yönelip niyazda bulunarak selâmetle aşabiliriz.

Allah-u Teâlâ'ya yakınlıkta öne geçmiş büyük zâtın şu niyazını yolumuzu aydınlatıp önümüzü açması için dilimize yerleştirmemiz isabetli olur:

"Allah'ım! Beni bana bırakma. Her takdirin husule gelsin, fakat o takdirlerle beni meşgul ettirme, nefsimi müdahale ettirme. Zira ben senden gelecek her takdirine peşin olarak râzıyım. Bu söylediklerimi bana hâl ile de bahşet. Husule gelen bütün hadiselerin senden olduğunu bilerek boyun bükmeyi lütfet."

Her şeyin kaderi haline göredir. İnsanın da meyli nerede ise kaderi de odur. İman-küfür, itaat-isyan... bunların her biri insanın kabiliyetine göre Cenâb-ı Hakk'tan talep ettiğ şeydir. Cennet veya cehennem işlerinden hangisi bir kimseye kolay gelir de yaparsa bilsin ki bu kimse onun için yaratılmıştır.

"Kim ki (her şeyini Hakk'a) verir, masiyetten sakınır, Allah'tan korkarsa ve o en güzel Kelime-i Tevhid'i tasdik ederse; biz de ona kolay yolu hazırlarız, hayra karşı tatlı bir arzu veririz.

Fakat kim de hasislik edip inâyet-i ilâhiye'den kendisini müstağni görüp, o en güzel kelimeyi tekzip eder, yalanlarsa, biz de ona en güç olanı kolaylaştırırız, hayrı karşı bir isteksizlik veririz."
(Leyl: 5-10)

Bu Âyet-i kerime'ler doğrultusunda kişi kendini bu hakikat aynasında görmelidir.

Vaktiyle ulemadan birine ilim öğrenmek ve tefeyyüz etmek üzere devam için salihlerden biri müracaat etmiş. O zat da kabul etmiş. Talebe geceli, gündüzlü ibadete ve derse devam etmiş. Bir gece rüyasında Levh-i mahfuzu görmüş; hemen okumaya başlamış. Kendi ismine tesadüf etmiş: "Filân yerdeki filân oğlu falan cennetliktir." şeklinde yazılı olduğunu görünce çok sevinmiş. Biraz daha göz gezdirmiş. Hocasının ismine tesadüf etmiş. Onun ismi hizasında da cehennemlik yazıldığını görmüş. Bundan çok kederlenmiş, ertesi gün hocası bunu me'yus görerek çağırmış, hatırını, halini sormuş. O da rüya meselesini söylemiş. Hoca da: "Oğlum! Senin gördüğün şeyi ben kırk senedir görüyorum. Fakat yine Rabbimin kulluğunda devam ediyorum. Benim vazifem kulluktur. Rabbim benim de, Levh'in de sahibidir. Dilerse siler, dilerse yazar; dilerse cennete koyar, dilerse cehenneme atar." demiş. Talebe o günlerde rüyasında yine Levh'i görmüş. Kendi ismini de hocasının ismini de Cennetlik olarak yazılı bulmuş.

Şu fâni âlemden imanla göçmek son nefese bağlı olduğundan insan içinde bulunduğu hidayet haline güvenmemeli. Veya delâlet halinde de ümit kesmemelidir. Kul daima mahviyet, acizlik ve umut içinde olmalı. Kulun dilemesi, Rabbin dilemesine uygun düşmedikçe, yalnız kulun dilemesiyle hiçbir şey olmaz. Kalpler Hazret-i Allah'ın iki parmağı arasındadır. Her an çevirebilir. Hep O'nun rızası dairesinde dolanmalı boynumuz bükük, gözümüz yaşlı, dilimiz duâ ve niyazlı bir şekilde ömür tüketmeliyiz. Kapıdan içeri ne zaman alır bilinmez. Ama biz hep orda olmalıyız. Çünkü O merhametlilerin en merhametlisidir.

Alıntı: www.hakikat.com
 

casus021

New member
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
380
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
Web sitesi
www.islamportali.net
iki çesit kadar vardır biri rabbimizin yazmış oldugu kaderdir bu da insanın hagi ana ve babadan oldugu ve nezaman ölecigi bu kader geniştir sadece iki örnek verdim diyeride insanların cişmiş oldugu kaderdir bu kader rabbimizin insan oglunun ne yapacagını bildigi için onun ileride işleyecegi günahları ve sevapları bildigi için simdiden yazmadıgı ve insanın iradesine bıraktıgı bir kaderdir fakat bu kader konusunda peygamber s.a.v bir sözü aklıma geldi iki sahebe bu kader konusu tartısırken onları bu konuda uyarmış ve bu konu içinde ashabını uzak tutmuştur
 
Üst Alt