Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kabir Azabının Delilleri

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Ulemânın ekserisi, kabir azabının varlığı konusunda ittifak etmişlerdir. Buna şu hususlar da delâlet etmektedir:

a) Kabir azabına delâlet eden ayetter vardır. Nitekim Cenâb-ı Hak,"Dediler ki"Ya Rabbi bizi iki defa öldür*dün, iki defa da dirilttin" (Mümin, 11) buyurmuştur. Ayette zikredilen iki ölüm, ancak kabirde de hayatın meydana gelmesiyle mümkün olur. "Boğuldular ve bir ateşe sokuldular" (Nûh, 25) ... (Fâ harfi ta'kibiyye içindir) ve, "Sabah akşam ateşe tutulurlar. Kıyametin koptuğu gün, (şöyle seslenilir): "Firavunun hanedanını azabın en çetinine sokunuz!" (Mümin, 46)...Kabir azabının varlığı sübut kazanınca, kabirde mükâfaatın olabileceğine hükmetmek de gerekir. Çünkü azab, Allah'ın kulun üzerindeki hakkıdır; se-/âb ise, kulun Allah üzerinde olan hakkıdır. Buna göre azabı düşürmek, mu-kâfaatı düşürmekten daha güzeldir. CenâtH Hak azabı kıyamete erteleyip, hatta bazan onu kabirde gerçekleştirdiği gibi, aynı şekilde O'nun kabirde sevabı ver*mesi daha uygun olur.

b) Eğer ayetin mânası, 1. ve 2. maddelerdeki gibi olursa, Allahu Teâlâ'-nın,"Fakat siz, hissedemezsintz" ifâdesinin bir anlamı kal*maz. Çünkü mü'minler, şehidlerin kıyamette diriltileceklerini ve onların Allah'*tan olan bir nûr ve hidayet üzere ölmüş olduklarını bilmeseler bile, hitap on*laradır. Böylece durumun, bizim dediğimiz gibi, Allah'ın onlan kabirde dirilteceği hususu bilinmiş olur.

c) Allahu Teâlâ'nın,''Ve onlar, henüz kendi*lerine yetişmemiş olanlar hakkında müjde vermek isterler" (Al-i. İmrân. 170) ayeti, öldükten sonra dirilme vâki olmadan ence, Berzah âleminde bir hayatın bu*lunduğuna bir delildir.

d) Hz. Peygamber'in şu sözü: "Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçedir, veya cehennem çukurlarından bir çukurdur. Kabirdeki azâb ve mükâfaat hususundaki haberler, mütevâtir derecesinde gibidir. Hz. Peygamber (s.a.s) namazının sonunda, azabından sana sığınırımderdi.

e) Cenâb-ı Hakk'ın, "onlar diridirler" sözünden maksadı, "onların diriltilecekler)" manası olsaydı, bu hususta sadece onların zikredilmesinin bir manası olmazdı.
Ebu Müslim, buna şu şekilde cevap vermiştir: "Allah Teâlâ onları özel*likle zikretmiştir, zira onların cennetteki dereceleri daha yüce, menzilleri da*ha şereflidir. Çünkü Cenâb-ı Hak,"Kîm(ler) Allah'a ve Resulüne itaat ederse, işte onlar Allah'ın kendilerine inamda bulunduğu peygamberler, sıddîkler, şehidler ve salihler ile beraberdir" (Nisa, 69) buyurmuştur. Allah onları yüceltmek için bilhassa zikretmiştir."Bil ki bu cevap zayıftır. Çünkü peygamberlerin ve sıddîklerin derecesi, Cenâb-ı Allah onları zikretmemiş olsa da, daha büyüktür.

f) İnsanlar, şehidlerin kabirlerini ziyaret eder ve onlara saygı duyarlar. Du da bazı bakımlardan bizim söylediklerimize delildir. Ebu Müslim kendi görü*şüne tercihe sebeb olarak, Al-i İmran süresindeki, Aksine onlar Rableri katında diridirler" (Al-i İmran, 169) ayetini zikretmiş ve "Ayette be*lirtilen, "Allah'ın katında oluş," mekân bakımından bir oluş değil, cennette bu*lunuş manasınadır. Halbuki cennetliklerin ancak kıyametin kopmasından sonra cennete girecekleri malumdur" demiştir.Ona şöyle cevap veririz: "Bahsedilen, "Allah'ın katında otuş"un ancak cen*nette olmakla olacağını kabul etmiyor, aksine onlar kabirde veya birbaşka yerde oldukları halde, bunun derecelerinin yükseltilmesi ve ilâhi müjdelerin kendile*rine ulaştırılması manasında olduğunu söylüyoruz."
 

sýyah_

New member
Katılım
13 Ağu 2010
Mesajlar
454
Tepkime puanı
222
Puanları
0
Yaş
51
Saygıdeğer Bekir Bey: Bende kabir azabına inanıyorum. Kabirde nekir ve nüker meleklerince hesap sorulacağına bu hesabın en azından kimsin-dinin ne- peygmberin kim- mezhebimiz gibi soruların sorulacağına sonra yaşadımıza, yaptıklarımıza göre kıyamete kadar hep birlikte dirileceğimiz güne kadar din günün tek sahibi olan ALLAH bizi ve bütün yaratılanları çağırdığı zaman tekrar ona döneceğimize inanıyorum. Ancak, benim bu konuda sıkıntılı olduğum bazı durumlar var. Buda bu konuda cahil olmamdan dolayı yeteri kadar bilgi sahibi olamam ve çok bilgi kirliliği olmasından dolayıdır. Çok saygıdeğer ve hem fizik mühendisi ve dini yönden iyi yetişmiş bir arkadaşım hem de hafızdır, kuran okunması yönünde ve okunmaya teşvik yönünde çok başarılı çalışmalar yapar bir çok hatim grubu kurar takip eder ayrıca haftada bir kere bir hadis hakkında haftanın belli bir günü cep telefonuyla mesaj atma vb. yolla davet ederek bir çok kişiye bilgi vermeye alışır, böyle muhterem bir insandır. Fakat o derki "defterler sağ taraf ve sol taraftan verilmedikçe hesap olmayacağından kabir azabı yoktur" bunu yanlızca ondan duymadım. Bazı imamlar da bu konuda böyle düşünmektedirler. Bakın birdaha söylüyorum ben kabir azabına inanıyorum. Bu kişiler kuranı hem ezbere biliyorlar mealiyle birlikte biliyorlar hem. ben ise bu konuda şöyle düşünüyorum derken benim düşüncem aslında bir soru: biz insanlar bu dünyaya gönderilmeden önce bu dünya yoktu, bu dünya yokken güneş vardı. Adem varken ben bu dünyada değildim. Ademden sonra bana kadar kaç kişi yaratıldıysa bu ademoğulları şimdi kabirdeler ve ben şu an yaşıyorum onlar benden daha önce geldikleri için kıyamete kadar benden daha fazla kabirde kalacaklar yani bir azab göreceleklerse ve bende göreceksem onlar benden daha fazla zaman süresince azab görecekler, ALLAH'ın adaleti herkeze karşı eşit olacağına göre ilk ve son toprağa girenle kabir azabı nasıl çekilecek ilk olan ve ölen insanlar milyarlaca yıldır kabir azabı çeken insan varmıdır, ben burada takılıyorum. yani burada şunu anlatmak istedim: bir milyon yıl önce ölenle bu günlerde ölenin arasındaki zaman adaletini nasıl kapatacağız. Bu benim fikrim. Tekrar tekrar birdaha üçüncü kere söylüyorum ben gene kabir azabına inanıyorum, çünkü ALLAH'ın ilminden hiç şüphem yok onun gücü herşeye yeter ve künfeyekün emri yeter. O ilmiyle herşeyi kuşatır. Bizim dinimizde iman ve akıl dinidir, ihlas dinidir. Siz Bekir bey bu konuda benim anlattığım zaman farkıyla ilgili ne diyeceksiniz, arkadaşım hakkında ne diyeceksiniz ?
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Siyah kardeşim, sizin sorduğunuza cevap olması açısından bir soru soralım: Habil öz kardeşi Kabil tarafından öldürülmüştür. Habil kabir azabından mustafidir. Mazlum olması buna etkendir. Oysa Kabil, katil olması hasebi ile azaptadır. Peki, şimdi günümüzde cennetlik vasıfları ile vefat eden müslüman bir kişinin kabir azabından mustafi olduğunu bir an için kabul edersek, rahmet konusunda Habil'den daha az bir rahmet yaşamış olmayacak mı ? Bu dahi Allah'ın (Celle celaluhu) adl sıfatına bir eksiklik getirmiş olmayacak mı ? (Sizin sorduğunuz mantık yolundan devam ettim yoksa elbette ki Rabbim Adl sıfatı ile her zaman kullarına adaletli olmuştur.) Sadece sizin mantık yolunuzun başlangıç noktasının zararlı bir fikirden başladığını vurgulamak istedim.

Burada günün şartları ve etkileri önemlidir. Kabil ta o günden beri kabir azabını yaşıyor. Günümüz katiline göre daha fazla azap görmüş oluyor. Buna en birinci etken ilk katil olmasının verdiği ağır sorumluluk. Hani hatırlayın Peygamber efendimizin (s.a.v.) o güzel hadisini: "Kim iyi bir çığır açarsa, bununla amel edenlerin ecri kadar ecri bu çığırı açan alır. Kötü bir çığır açan da, bununla amel edenlerin günahı kadar günahı yüklenir" (Müslim) hadisi şerifinin gereğini düşünün. Bir de günümüz şartlarında yaşanılmaya çalışılan İslam'ın gerek ferdi ve gerekse de toplumsal zorluklarını göz önüne getirin.

Zannedersem gerekli zamanı göstererek üzerinde tefekküre yönelirseniz, cevap beklediğiniz soru kendiliğinden aydınlanacaktır.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
sıyah ve radikal kardeşimize sorular ve cevaplar için teşekkürler.

sıyah kardeşimin "zaman farkı" sorusu düşündürücüdür, bende cevaplamak isterim.Bunun cevabı özetle şudur ki, Allah (cc) zamanı yaratan ve dilediği şekillere sokandır, dilediği için dilediği gibi uzatır veya kısaltır, adaleti değişmez.
 

sýyah_

New member
Katılım
13 Ağu 2010
Mesajlar
454
Tepkime puanı
222
Puanları
0
Yaş
51
evet çok mantıklı bir şekilde ifade ettiniz ilk suçu işleyen sonrakine kadar bu suçun devamında o da nasibini alacaktır, saygıdeğer radikal bey ancak, suçlara göre değil zamana göre değerlendirme yapıyorum. Aynı suçu işlemeyen insanlar da var suçları ve ya günahları ilk olarak işlemek ve sonra bunun devamında aynı suçu işleyene ortak olmak bu konuyla alakalı, ben ALLAH'ın adaletli sıfatıyla yola çıkıyorum. Yinede zaman ile ilgili genel olarak burada daha derin bir konu vardır.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Bahsettiğiniz gibi daha derini de vardır, ama burası herkese açık bir sayfadır. O neden ile kafa karıştırmaktan sakınmalıyız, derim. Hele hele günümüzde iman ile ilgili sıkıntıları olan insanları gördükçe, bazı konuları dahi tam açmaya niyetlenirken çok defa vazgeçiyorum.

Ama sadece son söz olarak Bekir kardeşimin yazdığına şunu ilave ediyorum: Zaman; sizin ve bizim için var!
 

sýyah_

New member
Katılım
13 Ağu 2010
Mesajlar
454
Tepkime puanı
222
Puanları
0
Yaş
51
her şeyden önce şunu bilinizki ben sorgularımda illada soruma bir cevap bulunacak demiyorum, illada olmassa olmaz demiyorum elbette ALLAH'ın sıfatlarına hepsini tek tek incelemeye kalkarsam ne aklım yeter ne ömrüm, elbetteki ALLAH'ın azabından ve gazabından yine ALLAH'a sığınanlardanım. ALLAH'tan korkanlar bizim en akıllılarımızdır. Elbetteki bu sayfa herkeze açıktır. Ben şunu farkettim. İşte bana zamınnda dedilerki "Bu işlere fazla dalma derinlere dalma kafayı üşütürsün" bilakis tam tersine ne kadar bu konulara kafa yordum. ALLAH'ı mekar ettim tefekküre daldım, hayatım daha düzene girdi daha aklım düzene girdi. Ben yukarıda belirttiğim konularda "zaman kavramından adalet kavramından bahsederken" sizinle bunları paylaşırken şu nedele paylaştım. Belki benim aklım bu kadar çalışıyor sizinki bu konularda iman ve ihlasın daha kuvvetli insanlar olarak görüdğüm için sizi düşüncelerinizle benim kibrit şulesi kadar olan idrakıma biraz daha aydınlık katarsınız diye düşünerek yola çıkıyorum.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Estagfurullah, hepimiz müslümanız ve ihlasın peşindeyiz. Rabbim cümlemizi muvaffak eylesin.

Şu yazdığınız bölüm hoşuma gitti :
İşte bana zamınnda dedilerki "Bu işlere fazla dalma derinlere dalma kafayı üşütürsün" bilakis tam tersine ne kadar bu konulara kafa yordum.

Çok da yerinde bir hareket içinde bulunmuşsunuz. Zira Kur'an'ı Kerim'in bir çok yerinde Rabbimiz düşünmeyi, tefekkürü, akl etmeyi, ibret almayı emr buyuruyor. Çok düşünme kukumav kuşu gibi bir gün kafayı yersin türünden serzenişler zaten müslümanları sindiren söylemlerdir. Bir çoğu da özellikle müslümanlar içersine sokulmuştur.

Müslüman merak edecek, merakını gidermek için bol bol okuyacak ve okuduklarını damıta damıta düşünerek hakikate inmeye çalışacak. Hele sizin gibi tasavvufi yaşantısından güç alan kişi için bu zevkli ve heyecanlı bir konu olduğuna eminim. Rabbim inşaallah muvaffak eyler.

Biz, sadece bu sayfaları; bazı şekilsel konularda kalmış kişilere ağır geleceğini ima etmek ve bu neden ile zaman konusunu çok da açık yazamayacağımızı anlatmak istemiştik.

Yoksa, sizin bahsettiğiniz konu hakkında, belki en çok zamanımı (çözene kadar) bu konuya harcamış bir insanım. Çözdün mü dersen, tamamına vakıf olduğunu ima eden dahi küfrdedir. Ama kıyısından zerre miskal değebildim. Değdiğim nokta zaten bir çok şeyi anlamam yönünde irşad etti. Rabbim bereketini ömrümüze yaysın inşaallah.
 

sýyah_

New member
Katılım
13 Ağu 2010
Mesajlar
454
Tepkime puanı
222
Puanları
0
Yaş
51
geçen sene açılan bu konu hakkında şunu öğrendim, paylaşmak istedim: kuran-ı kerim-in vefat eden insanlara kabirde arkadaşlık yapacağını öğrendim. İnsanın defininden sonra yanında eşi çocuklarından kimse kalmıyacak ama vefat eden insan yaşamında kuranı kerime sarılan bir insan ise ALAH (c.c) kelamı olan kuran onu kıyamete kadar yanlız bırakmayacak ve ona yol arkadaşı olacaktır.
 

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0
Selam ile,
Kabir azabı varsa, ahiretteki sorgu neden var?
Kişi kabirde gideceği yeri (cennet-cehennem) görecekse, ahiretteki sorgu neden var?
Formalite mi hepsi?
Kuran'dan neden tek bir ayette bile kabir azabından bahsetmez?

Selam ve dua ile,
 

sumisali

New member
Katılım
3 Nis 2009
Mesajlar
1,903
Tepkime puanı
2,112
Puanları
0
Ayet ve hadislerde kabir azabı şu şekilde geçmektedir:

“Onları biz biliriz. Onlara yakında iki def‘a (dünyada ve kabirde) azâb edeceğiz; sonra da (âhirette) büyük bir azâba döndürüleceklerdir.” (Tevbe, 101)

“… Biz onları, muhakkak ki iki kere cezalandıracağız. Ki bunun biri dünya azabı, biri kabir azabıdır. Sonra azim (yani azametli) bir azaba uğratılacaklar ki bu da kıyamette ebedi olarak kalacakları cehennem azabıdır.” (Hak Dini Kur’an Dili)

“(O kötü azab) ateştir! (Onlar) sabah akşam ona arz olunurlar. Kıyâmet kopacağı gün ise: “Fir‘avun âilesini azâbın en şiddetlisine sokun!” (denilecektir).” (Mü’min, 46)

Bu ayette kabir azabının varlığı açıkça ifade edilmiştir. Çünkü ayette kıyamet azabından ayrıca söz edilmekte ve bunun kabirde her gün çektikleri azaptan daha şiddetli olacağı belirtilmektedir. (Kütüb-i Sitte)

“Kim de benim zikrimden yüz çevirirse, onun için dar bir geçim vardır.” (Taha, 124)

Resulullah (asm), ayetindeki “dar bir geçim” ifadesi için:

“Bu kabir azabıdır. Onun kabri, üzerine daraltılır da, kaburgaları orada darmadağınık olur.” buyurmuşlardır. (Bezzar, İbni Ebu Hatim) (İbn-i Kesir)

“Allah îmân edenlere, dünya hayâtında da, âhirette de sağlam sözle (kelime-i şehâdetle) sebat verir.” (İbrahim, 27)
 

sýyah_

New member
Katılım
13 Ağu 2010
Mesajlar
454
Tepkime puanı
222
Puanları
0
Yaş
51
sayın mavi gezegen: insanlar öldükten sonra berzah aleminde yaşamıyacaklarmı, yaşamları süresince yaptıkları ile sıkıntı içerisinde olmayacaklarmı, bu dünya da bile insan yaptıkları ile vicdanen rahatsızlık içerisinde oluyorsa, ahiretle dünya arasındaki hayatımızda bizim halimiz ne olacak biz yaptıklarımızdan hesaba sorulacağız diye üzüntü hiçmi çekmeyeceğiz, bize kimse birşey demese bile gideceğimiz yerin "orası ne kötü yerdir" diye bize bildirilen cehennem olduğunu anlayan kişi nasıl huzurla orada yatacak, yaptıklarıyla yanında götürdükleriyle ameliyle hiç ayrılamayacağından ALLAH'ın yanına giderken utanmayacakmı, sıkılmayacakmı, hiç bir azab olmasa bile bu sıkıntı yeter. Ölüm bizi yakalayıverince artık kabir ve sonra dirileceğimiz güne kadar bekliyeceğiz. Hiç husasız gamsız yatabileceğini düşünen varsa ve eğer öyle olacaksa onu bilmem, ben şuna inanıyorum: bizim şu anda elimizde ayağımızda nasıl bize hizmet eden bir sürü yaratılmış canlı hücreler varsa, bizimle birlikte yaşıyorlarsa ve bizimle ilgileniyorlarsa kabirde de bizimle mutlaka ilgilenecek yaratılmış bişeyler düşünülmüştür amelimize göre...
 
Üst Alt