Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İslamiyetin doğuşu

bay je

New member
Katılım
24 Haz 2006
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaratılış kitabı tekbin bize hz ibrahimin çocuğu olmadığını çocuk sahibi olmaktan ümit kestiğini ve allahın çadırındaki ibrahime şöyle seslendiğini söyler.

Şimdi göklere bak ve sayabilirsen gökteki yıldızları say.İbrahim gözleirni gökteki yıldızlara çevirdi ve şöyle bir ses duydu.

Senin soyunda aynı şekilde çoğalacak.

Hanımı sağra 76 hz ibrahim ise 85 yaşındaydı.Kaarısı ibrahime hacer adında mısırlı bir cariyeyi iknici karısı olması içn verdi fakat hanımla cariye arasında geçimsizlik ortaya çıktı.Hacer sağranın kızgınlığından kaçtı ve üzüntü içinde Allaha yalvardı Allah ona melkele mesaj gönderdi senin soyunu o kadar çoğaltacamki onu saymak mümkün olmayacak.melek ona şunları söyledi işte bir çocuğun olacak bir erkek çocuğu dünyaya getireceksin ve adını ismail koyacaksın.Çünkü Allah senin kederini işitti.Sonra hacer ,ibrahim a.s sağrahın yanına döndü.Onlara meleğin söylediklerini haber verdi.

Çocuk doğdunda ibrahim ona Allah işitir anlamındaki ismali adını koydu.İsmail 13 yaşına geldiğinde ibrahim 100 sağra 90 yaşındaydı.

Allah tekrar ibrahim a.s ma seslendi.

Sağranın bir erkek çocuğu dünyaya getireceğini ve adını ishak koymasını söyledi.

Büyük oğlunun Allah katında gözden düşeceğinden korkan ibrahim a.s Allah'a yalvardı.

İbrahim a.s:ismail senin katında yaşamaya devam etsin.

ALLAH C.C :İsmail ile ilgili söylediklerini duydum.Üzülme selamım onun üzerine olsun.Ben onu büyük bir millet yapacağım.Fakat benim ahtim sağra ile gelecek yıl bu vakitte dünyaya gelecek ishak ile yerine gelecek.

Sağra ishaki dünyaya getirdi ve onu kendisi emzirdi.İshak sütten kesildiğinde ibrahim a.s'ma hacer ve ismailin kendi evinde kalmasını gerek olmadığını söyledi.İbrahim a.s ismaili çok sevdiği için buna üzüldü.
Fakat Allah tekrar ibrahime seslendi ve sağranın teklifine uymasını,üzülmemesini söyledi.ismailin korunanlardan olacağını tekrarladı.

İbrahim a.s bir değil iki büyük milletin atası olacaktı.İbrahim a.s beraber akmaması bilakis her birnin kendi yolunda gitmesi gereken 2 manevi ırmağın kaynağı olacaktı.O kesin olarak herşeyin daha güzel olacak inancıyla ismail ve haceri Allahın gözetimine emanet etti.

2 manevi ırmak...

2 Din...

Allah içn 2 dünya...

2 daire...

2 merkez nokta...

Bir yer asla insanların orsanı seçtiği için değil Göklerde seçildiği için mukaddes olur...İbrahim a.s'ım sahasında iki mukkades merkez vardır.Biri yanında diğeri belkide henüz bilmediği yerde.

işte bu ötekisiydi.Hacer ve ismailin götürdüğü bir kıraç arabistan vadisiydi.Vadinin adı bekkeydi.Vadinin darlığı yüzünden bu adı vermişler.Sadece 3 geçiti hariç hertarafı tepelerle çevriliydi.3 geçitin birii kuzeye biri güneye diğeri batıda kızıl denize açılır ve kıyıya 50 mil uzaklıktadır.

Kitaplar hacer ve ismailin bekkeye nasıl ulaştığ hakkında bilgi vermiyor.Kervan yolcularının yardımı ile ulaşmış olsa gerek.Çünkü vadi büyük kervan yollarının üzerindeymiş.Bu yol güney arabistantan akdenize götürülen güzel kokular ve misklerin taşındığı yol .Bu yol bazen misk yolu olarakta adlandırılır.Hacer ve ismail vadiye vardıklarında herhalde kervandan ayrılmışlardır.Ana oğul susuzluktan kavrulmaya başladıklarında hacer oğlunun ölmesinden korktu.Atalarının geneleklerine göre ismailin yattığı yerden Allah'a yalvardı biraz ötesindeki taşa çıkıp yardım gelip gelmediğine baktı.Kimseyi göremeyince karşıdaki yüksek tepeye koştu yine kimseye göremedi .Yarı çılgın vaziyette iki nokta arasından 7 kez geçti.7.cide dinlenmek için kayanın üstüne oturdu ve o anda melek geldi.Allah çocuğun sesini duydu.

Melek:Hacer seni üzen ne ? Korkma çünkü Allah yatan çocuğun sesini duydu.Kalk ve çocuğu kaldır kucağına al çünkü onu biyik bir millet yapacağım.

Allah onun gözlerini açtı ve kaynayan bir su gördü.Allah c.c ismailin topuğunun olduğu yerden bir su kaynağı ffışkırttı.Bundan sonra vadi suyun bolluğu ve güzelliği nedeni ile kervanların konak yeri oldu.Ve kaynak zemzem adını aldı.

Tekbin ibrahim a.s kitabının diğer kolu değil ishak ve soyundan gelenlerin kıtabıdır.ismail ile ilgili şunları yazar.

Ve Allah çocukla beraberdi.Çocuk vahşi doğanın içinde büyüdü.Yaşadı ve bir okçu oldu.Bundan sonra ismailden çok az bahs eder.Sadece ismailin ve ishakın babalarını hebranda beraber gömdüklerini ve birkaç yıl sonra esaunu kuzeni ile yani ismailin kızı ile evlendiğini yazarken ismailin adı geçer.Fakat mezmurda eymihmandarların rabbi senin barınakların ne güzeldir adlı bölümü açarken ismailin ve annesinden zemzemin onların vadiden geçmesi nedeni ile çıktığından bahs eder.mübarek olan gücünü senden alan bekke vadisinden geçip orayı bir su kaynağı yapanların yolunda olan ve onları kalbinde taşıyanlardır.

İsmail ve hacer gittikleri yere ulaştıklarında ibrahim a.s'ın daha 75 yıllık ömrü vardı.Ve oğlunu o kutsal yerde ziyaret etti.

Kuran-ı kerim bize Allahın ibrahim a.s ma ismail ile birlikte zemzem kuyusunun yanına inşa edeceklerin mabedin yerini gösterdiğini söyler.Nasıl yapılacaklarınıda onlara bildirmiştir.Bu mabede şekil olarak küp'e benzediği için kabe adı verilir.4 köşesi pusulanın 4 yönüne göredir.Fakat bu kutsal yerdeki en kutsal nesne yer yüzüne indiğinden beri ebu kubeys tepesinde bulunduğu ve oradan bir melek tarafından ibrahime getirildiği söylenen semavi bir taştır.O cenneten yer yüzüne sütten beyaz bir halde indi.Fakat adem oğlunun günahları onu kararttı.Bu kara taşı kabenin doğu köşesine yerleştirdiler.Mabedin yapımı bittiğinde Allah tekrar ibrahime seslendi.ona bekkeye veya daha sonra adlandırıldığı gibi mekkeye hac geleneğini kurmasını emretti.Bana hiçbirşeyi ortak koşma.Tavaf edenler,kıyam edenler rukuya varanlar için evimi temiz tut.İnsanlar içinde haccı duyur.Gerek yaya gerekse yorgun düşmüş develer üstünde uzaktan sana gelsinler. Hacer ibrahim a.s'ma bekkeye ilk günkü geldiği zaman yaptığı yardım çabalarından bahs etti.Oda hacerin geçtiği iki nokta olan safa ve merve tepeleri arasından hacıların 7 defa geçmelerini haccın gereklerindne birisi kıldı.Daha sonra ibrahim a.s büyük bir ihtimalle kenanda etrafındaki geniş otlaklara buğday ve arpa tarlalarına bakarak

İbarahim a.s :Rabbimiz;gerçekten bn çocuklarımdan bir kısmını beyti haram yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim.Rabbimiz dosdoğru namazı kılsınlar diye öyle yaptım.Böylelikle sen insanların bir kısmının kalplerine ilgi duyar kıl ve onları bir takım ürünlerinden rızıklandır.Umulşurki şükür ederler.

Devam edecek yoruldum :)
 

bay je

New member
Katılım
24 Haz 2006
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
0
İbrahm a.s'mın duası kabul oldu.Arabistandan ve daha uzak yerlerden getirilen zenginlikler mekkeyi doldurdu.Büyük hac yılda bir kez yapılıyordu.Fakat kabe umre yapılarak yılın istenilen bir zamanda ziyaret edilebilinirdi.

Bu ibadetler ibrahimin koyduğu kurallar çerçevesinde şefk ve bağlılık içersinde yapılıyordu.İshakın soyundan gelenlerde ibrahimin yaptığı kutsal yeri ziyarete geliyorlerdı.Bu onlar için Allah'ın var olan mabetlerden sadece birisiydi.Fakat 100 yıllar geçtikçe tek Allah'a inanç bozulmaya ve kirlenmeye başladı.İsmail'in soyundan gelenler,mekke vadisine sığmayacakkadar çoğaldılar.Uzak yerlerden gelenler etraftan ufak taşlar alıp kabe adına saygı göstermeye başladılar.Daha sonraları komşu putpereslerin etkisiyle bu taşlara putlarda eklendi.En sonunda hacılar bu putları mekkeyede taşımıya başladılar.

Bu putlar kabenin çevresine yerleştirildi.İşte o zaman yahudiler ibrahimin tapınağını ziyaret etmemeye başladılar.Putperesler,putlarının Allah ile insanlar arasında aracılık yaptıklarını savunuyorlardı.Bu nedenle Allah ile olan ilişkiler günden güne azaldı,Allah onlardan uzaklaştıkça ahirete olan inançları azaldı.Sonunda çoğu ölümden sonra yaşama inanmaya başladı.
Fakat gerçeği görebilenler için onları hak yoldan saptığının bir çok delilleri vardı.


Artık zemzem kuyusuna önem vermiyorladı.Nerede olduğunu bile unutmuşlardı.Bunun asıl sorumlusu yemenden gelen cürhümilerdi.Onlar mekkenin yöneticiliğini üstlenmiş,İbrahim a.s'mın soyundna gelenlerde bunu kabullenmişlerdi.Çünkü ismail'in ikinci karısı bir cürhümiydi.Fakat cürhimiler her türlü adaletsizliği uygulamaya başladıklarında diğer kabileler onları mekkeden kovdular.Cürhumiler ayrılmadan önce zemzem kuyusunu doldurdular ve üstünü örttüler.

Şüphesiz bunu intikam almak için kinlerinden yaptılar.Fakat yılardan beri hacıların kabeye getirdikleri mücevherleri geri dönüp zengin olmak için gömdüler ve üzerini kumla kapladıkları olasıdır.

Mekkenin yöneticiliğini huza kabileis üstlendi.Bu kabile ismail'in soyundan gelen yemene göç eden daha sonra tekrar kuzeye gelen bir arap kabilesidir. Huzada atalarına verilen bu harika suyun kaynağını araştırmadı.Çünkü mekkede başka kuyular kazılmış Allah'ın verdiği bu kuyu ihtiyaç olmaktan çıkmış,kutsal kuyu yarı hatıra olarak kalmıştı.Cürhumilerin hatasınada huzalarda ortak olmuşlardır.Onlar diğer yerlerdende suçludurlar.Onların bir şefi suriyeden dönerken muabilerden putlarının birini vermesini istedi ona hubeli verdiler.Beraberinde mekkeye getirdiği hubel kabeye konuldu ve mekkenin baş putu oldu.
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Selamün Aleyküm.
Eline sağlık kardeş, güzel olmuş. Epey yorulmuşsuz. Allah(c.c.) razı olsun. ;)
 

bay je

New member
Katılım
24 Haz 2006
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
0
İbrahim a.s'mın soyundan gelen en güçlü arap kavim kureyşti.İsa a.s'dan yaklaşık 400 yıl sonra kureyşten kusayi huzanın lideri huleynin kızı ile evlendi.Huley damadını kendi oğullarına tercih etti.Çünkü kusayi zamanın arapları arasında sivrilmiş bir şahsiyetti.huleynin ölümününden sonra şiddetli bir çarpışma oldu ve sonunda mekkein yöneticiği ve kabenin koruyuculuğu kusay'a verildi.Bunun üzerine kusay, yakın akrabaları olan kureyşlileri kardeşi zuhre amcası teym diğer bir amcasını oğlu olan mahsun ve daha uzak olan bir kaç kuzenini vadiye geitrdi ve kabenin yakınına yerleştirdi.

Bunlar ve yakınları vadi kureyşlileri kusayın daha uzak akrabaları olan ve çevredeki tepelerede yerleşmiş olanla ise civar kureyşli olarak tanınır.Kusay bu iki kabileyi kral gibi yönetir vergi alır,bu vergiylede kendilerini besleyemiyecek kadar fakir olan hacıları doyururdu.Bu zamana kadar mabedin koruyucuları onun çevresinde çadırlarda kalıyorlardı.Kusay onlara kendilerine evler yapmalarını söyledi.Kendiside darunnedve adıyla tanınan geniş bir ev yaptı.

Herşey ahengliydi.Fakat karışıklıklar çıkmak üzereydi.Kusay soyunu belirgin özellikllerinden biriside her nesilden seçkin bir kişinin tün kavime hükmetmesiydi.

Kusay'ın 4 oğlundan en şerefli ve tanınmış olanı Abdulmenaftı.Fakat kusay en büyük oğlu abduldar'ı içlerinde en az yetenekli olmasına rağmen diğerlerine tercih etti ve ölmden kısa bir süre önce ona şunları söyledi.

Kusay: Oğlum; insanlar onlara senden daha şerefli kabul etrselerde seni onların seviyesine çıkaracam.Sen açmadıkça kabeye kimse giremiyecek.Kureyş'in savaş sancağı senin ellerinde olacak.Sen izin vermedikçe hiçbir hacı mekkede içecek su bulamıyacak.Sen vermedikçe hiçbir yiyecek bulamıcak.Kureyş senin evinden başka bir yerde meseleyi aşamıyacak.Kendi hak ve güclerinin tümüyle birlikte darunedvenin sahipliğinide sana veriyorum.

Evlada yakışır bir şekilde abdulmenaf babasının dediklerin tartışmasız kabul etti.Fakat bir sonraki nesilde kureyşin yarısı gününü en ileri gelen adamı olan abdulmenaf'ın oğlu haşim'in etrafında toplandılar ve hakların abduldar sülalesinden haşim'in kendi sülalesine aktarılmasını istediler.Haşim ve kardeşini destekleyenler zuhre ve teym'in torunları ve en yaşlı grup hariç tüm kusay soyundan gelenlerdi.Mahsumun soyundan gelenler ve diğer uzak kuzenler hakların abduldarda kalmasını gerktiğini savundular.

Duygular o kadar şiddetlendiki abdulmenaf soyundan bir grup kadın bir kase güzel koku getirip kabenin yanına koydular.Haşim, kardeşleri ve diğer taraftarları elelrini bu kaseye daldırıp kabenin duvarına sürdüler ve birbirleirni bırakmıyacaklaıına dair and içtiler.İşte bu grup güzel kokanlar diye anıldı.Abduldar'ın taraftarlarıda birleşme and'ı içtiler ve onlarada müttefikler adı verildi.

Şiddet ve savaş sadece mabedin içinde değil mekkeyi çevreleyen büyük bir daire'i kaplayan yerlerde yasaktı.2 grup bir anlaşmazlık çıktığında savaş etmek için millerce yol kat etmek zorunda kalıyordu.Sonunda abdulmenaf oğullarını vergi toplama ve hacılara su sağlama haklarını almasına, abduldar oğullarının ise kabenin anahtarının almasına ve diğer haklarına sahip olmasına ve onların evinin yine toplanma yeri darunedve olarak kalmasına karar verildi.

Haşimin kardeşleri hacıların hizmet görevini haşime verdiler .Hac zamanı yaklaştığında haşim mecliste kalkar ve şöyle derdi.


Haşim: Ey kureyşliler.Siz Allah'ın komşularısınız.Onun evinin yakınlarısınız.İşte bu bayramda Allah'ın ziyaretçileri hacılar onun evine geliyor onlar Allah'ın misafirleridir ve hiçbir misafir onun misafirlikleri kadar cömertlik beklemez.eğer benim kendi zengimliğim yetseydi bu yükü size yüklemezdim.


Haşim hem arabistan içinde hemde dışında şeref kazandı.Mekkeden kalkan iki büyük kervanı yemene giden kış kervanını ve kuzeybatı arabistana oradan roma imparatorluğunun bir bölümü olarak bizans yönetiminde olan suriye ve filistine giden yaz kervanını o düzenlemiştir.

2 kervanda eski misk yolu üzeirnden geçerdi. Yaz kervanın en önemli duraklarından biri ve ilk durağı kuzey mekkeden 11 günlük deve yolu uzaklıktaki yesrip vahasıydı.Bu vahada sadece yahudiler hüküm sürüyordu.Fakat daha sonra güney arabistandan bir kavim onlrı yönetmeye başladı.Yahudiler toplumun genel yaşamında rol alamaya ve kendi dinleirni koruyarak zengnlik içinde yaşamaya devam ettiler.


Yesripteki araplara gelincede onlar anaerkil geleneğini devam ettiriyorlardı.atalarından bir kanının ölümünden sonra kayrenin çocuklarının adını aldılar fakat kayreden sonra kabile oğulları eys ve hazreç arasında ikiye ayrıldı.Hazreçin en etkili kadınlarından biri neccar sülalesinden Amr'ın kızı selma idi.Haşim onunla evlenmek istedi.Selma kendisiyle ile ilgili işleirn kontrolu kendiside olmasını şart koşara kabul etti ve ayrıca bir erkek çocuğu dünyaya getirdiğinde en azından 14 yaşınadek yesripte büyültmeyi şart koştu.Haşim bu şartları kabul etti.Çünkü yeni gelenler için daha tehlikeli olan vahahaması sayılmazsa yesribin iklimi mekkeden daha sağlıklıydı.Bundan başka haşim sık sık suriye ye gidiyordu.Suriyeye gidip gelirken eşi selma ve oğlunun yanında kalabilirdi.Fakat haşimin yaşamı uzun sürmedi.Seferlerinden birinde filistinde gazzede hastalandı ve öldü.


Haşimin abdulşems ve muttalip adında iki öz kardeşi ve neyfel adında bir üvey kardeşi vardı.abdulşems yemen ve suriyede ticaretle meşkuldu.neyfel ise ırakta ticaret yapıyordu.Bu nedenle ikiside mekkeden uzakta bulunuyordu.Bu nedenden dolayı hacılara su ve yemek verme yönetimin haşimin küçük kardeşi muttalip aldı.ve kendisinden sonra bu görevleri yüklenebilecek bir kişi düşünmeye başladı.Haşimin selma dışındaki eşlerinden 3 oğlu vardı.Bunların hiç biri ve muttalibin diğer oğuları ile karşılaştırılamazdı.çok genç olmaısna rağmen şeybe annesin verdiği isim liderlik için vasıflar göstermey başladı.Vahadan geçen yolcular onunla ilgili mükemmel haberler getiriyorlardı.Sonunda muttalip onu görmeye gitti.Gördükleri selmada onu kendisine emanet etmeye yönelttiSelma oğlunu bırakmak istemiyordu.Şeybede annesinin rızası olamda gelmeyeceğini söyledi.Muttalibin ümidi kırılmamıştı.Mekkenin ana ve oğula yesribin sağlayamıyacağı imkanlar sağlayacağını vurguladı.Kutsal evin bekçileri ve tüm arabistandaki haccın merkezi olan kureyşliler şerefçe diğer kabilelerden daha üstündüler.Büyük bir ihtimalle şeybe babasının görevini üstlenecek ve kureyşin liderlerinden biri olacaktı.Ama ilk önce kendi halkı ile bütünleşmek zorundaydı.Dışarıdan gelen göçmen böyle şerefli bir göreve hak kazanamazdı.Selma onun ile ilgili düşüncelerden çok etkilendi.Oğlu mekkeye giderse oğlunu mekkede ziyaret etmesi kolay olacaktı.Bu nedenle onun gitmesine izin verdi.


Muttalip yeğenini devesinin arkasına aldı ve yola çıktı.Yoda giderken yolda rastlayanlar ona abdulmuttalip yani muttalibin kölesi dedikelrini duydu.Muttalip ise bu benim kardeşimin oğludur diye cevap verdi.Sözlerine karşılık olarak selamla birlikte güzel gülümseme işehirde ağızdan ağıza dolaşan olan genç adamla ilgili haberlerin başlangıcı oldu.O günden sonra genç abdulmuttalip olarak anıldı.Mekkeye vardıktan kısa bir süre sonra babasının hakları üzerine amcası neyfel arasında anlaşmazlıklar çıktı.Fakat koruyucu amcasının ve yesripden gelen desteğin yardımı ile abdulmuttalip haklarını kazanabildi.Muttalibin yesripte verdiği sözden ümit kesmedi.Müttalibiin ölümünden sonra hiç kimse yeğenini hakalrına karşı çıkmadı.Onun bu işi becermesinde amacasını ve babasını geçti bile söylendi.


Hakikatten yoruldum gözlerim kan çanağı oldu ama devam edeceğim inşallah :)
 

bay je

New member
Katılım
24 Haz 2006
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Kabenin kuzeybatı yönünde bitişik, alçak, dairesel, yarı duvarla çevrilmiş bir bölüm vardı.Duvarın iki ucu kuzey ve batı yönüne birleşmiyecek kadar kısadır.Buda hacılara geçiş sağlar.Hacıların çoğu bu noktada tavaflarını geniş alırlar,duvarın dışında tavaf ederler.Bu duvarın bulunduğu yer,hicr-i ismail adını alır.Çünkü ismail ve hacerin mezarları orayı kaplayan kayaların altındadır.

Abdulmuttalip kabeye yakın omayı o denle yakın olmayı seviyorduki bazen hicr'e bir şilte serilmeisni emrediyordu.Bir gece orada uyurken.Bir gölge geldi.

Ona;

Gölgedeki :Tatlı berraklığı çıkart.

Abdulmuttalip :Tatlı berraklık nedir ?

diye sordu ama gölge ortadan kayboldu ve uykudan uyandı.Ama ruhu hafiflemiş olarak uyandı bu nedenle ertesi gece yine orada geceyi geçirmeye karar verdi.Ertesi gece uyuduğunda ziyaretçi tekrar geldi ve

Gölgedeki :Haydi kaz

Abdulmuttalip :Neyi kazayım?


Fakat abdulmuttalip yine sorusuna cevap alamadı.3. gece ona şöyle söylendi

Gölgedeki :Saklanmış hazineleri kaz.

Abdulmuttalip :Onlar ne ?

Gölgedeki :Zemzem kaz.

Abdulmuttalip :Zemzem nedir ?

Gölgedeki :Onu kaz.Pişman olmayacaksın.Çünkü o mirastır senin büyük atalarından.O hiç bir zaman kurumaz ve tüm hacılara sulamana yeter.Kalk kaz haydi.Kan,gübre karınca yuvasını ve kuzkuni kuşların yerini bul.Allah'ın hacılırını tüm hac boyunca suluyacak temiz akan su dua et.


Güneş doparken abdulmuttalip kalktı ve ıraki köşe adı verilen kabenin kuzey köşesinde hicri terk etti.Kuzeybatı duvarı boyunca diğer köşedeki kabenin kapısına doğru yürüdü.Bir kaç adım gittikten sonra durdu doğu köşesindeki hacerül esvedi öptü.Oradan tavafa başladı.Tekrar ıraki köşeden hicre oradan batı köşesine ,suriye köşesi,oradandan güneydeki yemen köşesine gitti.

İbrahimin soyundan gelenler ishakoğulları olsun,ismailoğulları olsun mebedi güneşin tersi yönünde tavaf ederler.abdulmuttalip tavafını bitirdikten sonra kabenin kapısına gitti ve kilidin halkasından tutarak kendisine öğretilen duayı okudu.Yakınında kanat ve kuş sesleri duydu.abdulmuttalip kabenin karşısında yaklaşık 100 seneden beri duran kayanın oraya giden kuşları seyretti.
 

bay je

New member
Katılım
24 Haz 2006
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bu kayalar put olarak kabul edilmişti.Kureyşliler kurbanlarını bu iki kaya arasında kesiyorlardı.Kuşlar gibi abdulmıttalipte kayaların arasında kan olduğunu biliyordu.Gübrede vardı.Oraya yaklaştığında bir karınca yuvasının var olduğunu gördü.Evine gitti ve biri oğlu haris birde kendisi için iki kazma aldı.

Kazma sesleri ve garip görüntü....

Çünkü burası her taraftan rahatlıkla görülebilinirdi.Kalabalığı onların yanına çekti.Abdulmuttalip'e duyulan büyük saygıya rağmen,putları için kurbanların kesildiği bu yerin dibini kazmanın hürmetsizlik olduğunu ve abdulmuttalip'in kazmayı bırakmasını söyleyenler çıktı.

Abdulmuttalip :Durmayacağım...Haris kimsenin müdahale etmesine izin verme sakın.

Dedi

Bu heyecanlı ve sihirli bir andı.sonuç güzel çıkmayabilrdi.Fakat iki haşemi kararlı ve birlik içindeydiler.Seyredenler ise şaşkınlık içinde.

İsaf ve naide adındaki bu iki put mekke putları arasında yüksek bir yere sahip değildi.Hatta onların kabeyi pislettikleri için taş'a çevrilmiş,cürhümi bir kadın ve erkek olduğu bile söyleniyordu.Bu nedenle abdulmuttalip'i durdurmak için hiç bir aktiv haraket meydana gelmedi.

O kuyuyu kaplayan kaya ile karşılaşıp rabbine şükrettiği sırada kalabalığın bir kısmı oradan ayrılmak üzereydi.Kalabalık tekrar toplandı ve çoğaldı.O cürhümilerin gömdüğü hazineleri çıkartırken,herkez bundan kendisine pay çıkarmaya çalışıyordu.Abdulmuttalip bu hazinelerin kendisine mi,topluluğa mı, yoksa kabeye mi kalacağı konusunda kura çekilmeisne karar verdi.Şüpheli birşey için karar vermek için kullanılan bu usul kabul edilmiş bir gelenekti.Bu gelenek,kabede muabi put'u hubel önünde ok çekilerek uygulanılıyordu.Bu çekilişle hazinenin bir kısmı kabeye diğer kısmı abdulmuttalip'e çıktı ve kureyşe hiçbirşey çıkmadı.Aynı zamanda zemzem üzerinde kontrolun haşimelrde olmaısna karar verildi.Çünkü hacılara su sağlamak onların göreviydi...
 

bay je

New member
Katılım
24 Haz 2006
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Abdulmuttalip cömertliliği ve akıllığı ile kureyşlilerden saygı görüyordu.Eli ayağı,tipi yerinde,temiz yüzlü bir adamdı.Etkili bir görünüşü vardı.Zengin olmasıda kendisini şanslı sayma nedenlerinden birisiydi.Bütün bunların üstüne zemzemin tekrar inşa edilmesine vesile olmasına seçilmiş kişi olmasıda ekleniyordu.Bu lütüfları için Allah'a çok minettardı.Fakat zemzem kuyusunu kazmayı durdurmasını söylendiğinde ruhu bir takım düşüncelerle sıkılmıştı..Herşey iyi gitmişti Allah'a şükür.Fakat daha önce bir oğul ekskliğini hiç bu kadar hissetmemişti.Örneğin abdulşems kabilesinin başı kuzeni umeyyeye birçok erkek evlat lütfetmişti ve eğer kuyu kazan mahzumun reisi muyyire olsaydı oğulları onnun etrafında büyük ve güçlü daire ouşturabilirdi.oysa kendisi birden fazla hanımı olmasına rağmen onu destekliyecek bir tek erkek çocuğa sahipti.Buna alışmıştı.Fakat kendisine zemzemi veren Allah onu başka yönlerdede yüceltebilrdi.Bu yeni lütfün verdiği şefkle rabbine daha fazla erkek çocuk vermesi için dua etti.

Duasında,eğer o 10 erkek verirse ve hepside büyüp blu çağına gelirse onlardan birini kabede kurban edeceğinide ekledi.Duası kabul olmuştu Yıllar geçmiş ve 9 oğlu daha olmuştu. o andı içtiğinde bu ona çok uzak bir ihtimal giib görünmüştü.Fakat abdulla dışındaki tüm oğulları büyüdüğünde İçtiği and içinde yer etmeye başladı.

Bütün oğulları ile iftihar ediyordu.İçlerinde en çok abdullah'ı sevdiği açıktı.Belkide Rabbide bu çocuğu seçmiş,bu çocuğa belirgin güzelliği ve özelliği vermişti.Belkide onun kurban edilmeisni istiyordu.Ne olursa olsun abdulmuttalip sözünün eri bir insandı.Sözünden dönmeyi hiçbir zaman dönmeyi düşünmemişti.O aynı zamanda çok adaletli bir insandı ve sorumluluklarının farkındayı.Hangi oğlunu kurban edeceğini seçme yükünü üstüne alamazdı.Bu nedenle abdullah büyüdüğünde 10 oğlunuda çevresine topladı,onlara rabbine verdiği sözden bahs etti.Sözünü yerine getirebilmesi çin onlardan yardım istedi.Ona boyun eymekten başka seçenekleri yoktu.Babablırının sözü kendi sözleriydi.Ona ne yapmaları gerektiğini sordular.

Abdulmuttalip :Her biriniz kendi oklarınza işaret koyun.

Dedi.

O sırada kureyşin falcısına oklara bakması için haber gönderildi.Oğulların kabeye soktu ve falcıya,verdiği sözden bahs etti.Her oğul kendi okunu hazırladı ve abdulmuttalip hubel'in yanında yerini aldı.Yanında getirdiği büyük bıçağı çıkardı ve Allah'A dua etmeye başladı.Oklar çekild.Çıkan abdullah'ın okuydu.Babası bir elinde onu bir eliyle bıçağı tutarak kapıya doğru sürükledi.Kendsine düşünme payı bırakmak istercesine ,kendisine kurban edeceği yer arıyordu.Fakat o evindeki kadınalrı ve özellikle adullah'ın annesi fatmayı hesaba katmamıştı.

Diğer hanımları mekke dışındaki kabilelerdendi.Bu nedenle mekke üzerinde etkileri çok azdı.Fatma ise mekkenin en güçlü kabilelerinden olan mahzun kabilesindendi yani bir kureyşliydiBunun yanı sıra anne tarafından kusayın oğullarıdan abd'a bağlıydı.Fatmanın tüm ailsi yardım gerktiğinde müdahele edebilecek kadar yakındaydılar.

10 oğlundan 3'ü fatmadandı.Zübeyr,ebutalip ve abdullah...O aynı zamanda kardeşlerine çok bağlı olan abdulmuttalip'in 5 kızınında annesiydi.bu kadınlar boş durmuyordu.Şüphesiz kendi oğullarınında başına gelebilecek bu tehlike nedeni ile diğer hanımlarıda fatmanın yanında yer alıyorlardı.

Oklara bakıldıktan sonra büyük bir topluluk okların bakıldığı yeri doldurdu.Muttalip ve abdullah,kabenin kapısında ölü gibi renksiz bir halde belirince mahzumiler arasından bir mırıltı yükseldi çünkü kedni kardeşlerinden bir ğlunun kurban edileceğinin anladılar.

O bıçakla nereye ?? diye bir ses yükseldi.Halbuki bu sorunun cevabını biliyordu.Abdulmuttalip ettiği yeminden bahsett.

Mahzumun şefi muhire :Onu kurban etmeyeceksin :!: Onun yerine başka birşey feda et.onun bedeli ne kadar çok olursa olsun tüm mahzumoğulları kendi mallarını feda etmeye hazırdırlar.

Bu zaman a kadar abdullah'ın diğer kardeşleride kabenin dışına çıkmışlardı.Hiçbiri konuşmamıştı.Şimdi babalarına dönüp kardeşlerine kefaret karşılığında kurtarması için yalvarıyorlardı.Herkez aynı şeyi söylüyor,abdulmuttalipte ikna olmak istiyor fakat aklı şüphelerle doluydu.Sonunda yesripte yaşayan akllı bir kadına bu durumda kefaretin olup olmadığını sormaya,eğer mümkünse nasıl olduğunu öğrenmeye karar verdiler.

Abdullah'ı ve iki oğlunuda yanına alarak dosdoğru şehre gitti.Orda kadını yesrip'in 100 mil güneyinde yahudileirn yerleştiği haybere gittiğini öğrendi.Yolarına devam ettiler ve kadını buldular.Kadına olayları anlattıklarında ,onlaar ruhla konuşması gerektiğini ve ertesi gün gelmelerini söyledi.Abdulmuttalip Allah'a dua etti.Ertesi gün kadın şunları söyledi.

Kadın :Bana ilham geldi.Sizde kan bedeli nedir ?

Abdulmuttalip :10 deve

Kadın :Memleketinize dönün ve kurban edeceğiniz adamı bir tarafa 10 deveyi bir tarafa koyun ve aralarında kura çekin.Ok kurbanın alehinde çıkarsa 10 deve daha ekleyin ve tekrar kura çekin.Fal develerin alehine çıkıncaya kadar develeri arttırın.Develeri kurab edin ve adamı salı verin.

Dedi

Mekkeye döndüler.Abdullah'ı ve 10 deveyi kabenin havlusuna koydular.Abdulmuttalip kabenin içine girdi ve hubelin yanında durarak yaptıklarının kabul olması için Allah'a dua etti.

Okları çektiler ve ok abdullah'ın alehine çıktı.10 deve daah eklediler.Fakat oklar yine develerin yaşaması,abdullahın kurban edilmesi gerektiğini söylüyordu.Her seferinde 10 deve ekleyerek develerin sayısını arttırmaya devam ettiler.Develerin sayısı 100'ü buluncayadek falın sonucu aynı çıktı sonunda fal develerin alehine döndü.Fakat abdulmuttalip çok ttiz bir insandı bu kadar büyük bir karara varmak için bir okun sonucunu yeterli görmedi 2 kez daha ok çekildi ve her seferinde fal develerin alehinde çıktı.sonunda Rabbinin kefaretini kabul ettiğinden emin oldu ve develer kurban edildi...
 

bay je

New member
Katılım
24 Haz 2006
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Abdulmuttalip hiçbir zaman hubel'e ibadet etmedi.O hep Allah'a ibadet ederdi.Fakat muabi putu nesillerden beri kabenin içindeydi ve tüm mabedlerin en büyüğü olan bu mabedi kaplayan lütuf ve manevi etkinin yani bereketin cisimlenmiş şeklini temsil ediyordu.Arabistanda başka küçük mabedlerde vardı.Bunların en önemlileri hicaz bölgesindeki Allah'ın kızları olarak kabul edilen lat,huza ve menat idi.Diğer yesrip arapları gibi abdulmuttalipte vahanın kuzeyinde kızıldenizdeki kudaytta tapınağına götürülmüştü.Kuryş için bunların en önemlisi mekkenin bir günlük deve yolu güneyinde nahla ovasındaki huza putuydu.

Bir günlük daha yol gidilirse havalis kabilisinde sakif tarafından yönetilen ve yeşil cennet denilen tayif'e vrılır.Lat tayifli bir kadındı ve onun outu gösterişli bir tapınağa konulmuştu.Bu putun koruyucuları oldukları için sakifliler kendilerini kureyşlilerle bir tutarlardı.kureyşlilerlde meekkede tayifi kast ettiklerinde iki şehir diyecek kadar tayifi yüceltmişlerdi.

Hicasın bostanı denilen tayife verimliliği ve ikliminin güzelliğine rağmen halkı yinede kuzeydeki boş vadiyi kıskanıyordu.Çünkü kendi mebedlerini ne kadar yükseltselerde Allah'ın evi ile boy ölçüşemiyeceğini biliyorlardı.Tamamen tersini yani kendi tapınaklarınıda tamamen tercih edilmesinide istemiyorlardı.Çünkü onlarda ismal'in soyundandılar ve mekke ile bir çok bağları vardı.Bu konudaki duyguları çoğunlukla karmaşık birbirine karşıt oluyordu.

Kureyş kabilesi hiç kimseyi kıskanmıyordu.Dünyanın merkezinde yaşadıklarını ve pusulunanın her yönünden mabedlerine hacıları çekebileceklerini bliyorlardı.Onların yapması gereken tek şey kendileriyle diğrer kabileler arasında kurulan iyi ilişkiyi bozmamaya çalışmaktı.Abdulmuttalip'in görevi hacıları mekkede ağırlamayla ilgili.Onun tüm bunlardan haberdar olmasını sağladı.Onun işlevi kabileler arası bir işlevdi ve bir noktaya kadar tüm kureyşliler tarfından paylaşılıyordu
 

bay je

New member
Katılım
24 Haz 2006
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Hacılara mekkenin bir ev olduğu hissettiirilmeliydi.Nonları hoş karşılamak,onların ibadet ettikleri şeyleri hoş karşılmak ve bereaberindeki getirdikleri putlara kusur etmemek anlamına geliyordu.Putları kabul etmenin ve onların etkili olduğuna inanmanın tek meşruyieti geleneği.Babaları,babaların babları onlarında babları ataları hep böyle yapıyorlardı.Bununla birlikte Allah abdulmuttalip için büyük bir gerçeklik ifade ediyordu.

Şüphesiz o kureyş,huza havazin ve diğer arap kabilelerinindeki çağdaşlarından daha çok ibrahimin dinine yakındı.Fakat ibrahim a.s'mın dinini tam anlamıyla sürüdren bir kaç kişi vardı ve daima olmuştu.Onlar putlara ibadet etmenin geleneksel olmaktan daha çok sonradan ortaya çıkmış bir tehlike olduğuna kanat getiriyorlardı.Hubelin israiloğullarının altın buzağısından pek farklılık olmadığını görmek için tarihe bir göz atmak yeterliydi.

Kendileirnie hanifler adını verilen bu şahısların putlarla hiç ilgisi yoktu ve putları mekkeyi pisleten ve alçaltan varlıklar olarak görüyorlardı.Taviz vermekten uzak oluşları ve çoğu şeye karşı çıkışları onları mekke toplumunun dışında kalmaya zorluyordu.Onlara karşı takınılan tavır bir bakımada kendilerini koruyan kabileler tarafından belirleniliyordu.

Abdulmıttalip 4 tane hanif tanıyordu ve onların en saygını olan varaka esat kabilesinden 2. kuzeni neyfelin oğlu idi.Varaka hırıstiyan olmuştu.O bölgedeki hıristiyanlar arasında bir peygaberin gelişini yakın olduğu fikri yaygındı.Bu inancın bu kadar yagın olmasının sebebi ise doğudaki kiliselerden bazılarının bu inancın desteklemesi ve astrologlarla kahinlerin bu inancın paylaşmasıydı.

Yahudilere gelince.Onlarda son gelen peygamberin isa olduğunu bildikleri için yeni bir peygamberin geleceği konusunda hemfikrlerdi.Yahudi alimleri onlara peygamberin geleceğini çok yakın olduğunu onun geleceğine delalet eden bir çok işaretin görüldüğünü ve muhakak onun seçilmiş kavim olan yahudilerden çıkacağını söylüyorlardı.Varkanında içlerinde olduğu bir grub hristiyan ise bu konuda şüpheliydiler.Onlara göre peygamberin bir arap olmaması için hiçbir sebep yoktu.Arapların yahudilerden daha çok peygambere ihtiyaçları vardı.Çünkü yahudiler en azından tek tanrıya tapma bakımından ibrahimin dinini takip ediyorlar ve putlara tapmıyorlardı.Arapların bu yalancı tanrılara tapmalarını ise sadece bir peygamber önleyebilirdi.

Kabenin içinde ve çevresinde toplam 360 put vardı.Yani her bir dereceye bir put konulmuş.Bunun yanısıra mekkede her evde evin merkezini oluşturan bir put bulunurdu.yolculuğa çıkarken ve dönüşte yapılan ilk iş put'u okşamak ve ondan yardımn dilemek olurdu.Bu uygulamalar sadece mekkeye özgü değildi.Tüm arabistana yayılmıştı.
 

bay je

New member
Katılım
24 Haz 2006
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bazı yerleşik hıristiyan arap toplulukların var olduğu gerçekti.güneyde necran ve yemende kuzeyde ise suriye kıyılarında bulunuyorlardı.Fakat tüm akdnizi ve avrupayı değiştiren Allah'ın son vahiy isa a.s 600 yıldan beri mekke vadisi putperes topluluğu hiç bir önemli etkiye sahip olmamıştı.

Hicaz arapları ve doğğusundaki necds ovasıdaki araplar incillerin mesajına kapalı gibi görnüyordu.kureyş ve diğer putperes kabileler hıristiyanlara düşman değildiler.Hıristiyanlar bazen İbrahimin mabedine ziyarete gelirler ve araplar tarafından diğer hacılar gibi ağırlanırlardı.Hatta bir hristiyanın kabenin içinde meryem ve isa portresi boyamasına izin verilmiş teşvik bile edilmişti.Fakat bu resim ve diğerleri bir karşıtlık teşkil ediyordu.kureyşliler ise bu karşıtlığa aldırmaz görünüyorlardı Onlar için bu sadece putlarına iki yeni put eklenmesinden ibaretti.

Kabilesindeki çoğu kişinin aksine varaka eski kutsal kaynaklarını okuyabiliyordu.Onlar üzerinde bir araştırma bile yapmıştı.Bu nedenle o hristiyanların çoğunlukla hamsin yortusunda kultladıkları muciziye delalet ettikleri söyledikleri isanın sözlerinin bir kısmını bu anlamaı aştığını ve henüz ortaya çıkmamış birşeyi kast ettiğini biliyordu.Fakat bu cümlelerin anlamı gizliydi.neye delalet ettiği anlaşılamıyordu..O hiçbir zaman kendiliğinden konuşmaz onun söyledikleri duyduklarından ibarettir.

Varakanın kendine çok yakın olan kutey adındaki bir kız kardeşi vardı.Çoğunlukla tüm bunları ona anlatırdı.Onun söyledikleri kuteyl üzerinde o denle etkili olmuştuki beklenen peygamber sürekli düşüncelerind yer ediyordu.O gerçekten aralarında olabilirmiydi.


Develer kurban edilir edilmez abdulmuttalip kurtulan oğlunu evlendirmeye karar verdi.Biraz araştırdıktan sonra kusayın kardeşi zührenin torunu olan vehbin kızı amineyi uygun bir eş olarak seçtiler.Zuhre, kabilesinin şefiydi fakat bir kaç yıl önce ölmüştü.Amine babasından sonra kabbilenin şefi olan erkek kardeşi vuheybin velayeti altındaydı.vuheybinde evlenecek yaşta hale adında bir kızı vardı.Abdulmuttalip,evlilk kararını onaylatırken amineyi oğluna haleyi kendine istedi.vuheyb anlaşmayı kabul etti ve aynı zamanda yapılacak bu çifte düğün için tüm hazırlıklar yapıldı.Karar verilen gün abdulmuttalip oğlunun elinden tutup benü zührenin yerleştiği evine doğru yürümeye başladı.Beni esadında evleri yol üzerindeydi.o sırada varakanın kardeşi kuteylede o meşhur düğünü görebilmek için evinin kapısı önünde oturuyordu.

Adbulmuttalip o sıra 70 yaşlarındaydı fakat yaşına göre hala genç görünüyordu.Bu çifte damatları yavaş yavaş yaklaşması onların zaten var olan etkiliyicilerini arttırıyordu.Dahada yaklaştıklarında kuteyle gözlerini genç adama dikti.Abdulla güzellikte zamanının yusuf'u gibiydi.Hatta kureyşin en yaşlı erkek ve kadınlar o zamanadek böyle güzel kimse görmedikleirn söylüyorlardı.O şimdi 25 yaşındaydı.Fakat kuteyle bukez yüzünde başka birşeylerin var olduğunu ve anlında dünyanın ötelerinden gelen bir nur bir ışık parladığını fark ederek şaşırdı.

Beklenen peygamber Abdullah olabilirmiydi.Yoksa o beklenen peygamberin babasımı olacaktı ?

Baba oğul tam onun yanından geçmişlerdiki

Kuteyl :Eyyy abdullah...Nereye gidiyorsun ?


Abdullah :Babamla gidiyorum.

Kuteyl :Beni şimdi ve burada al ve benimle evlen.Sana yerine kurban edilen develer kadar deve vereceğim.

Abdullah :Babamla beraberim.Onun isteklerin dışına çıkamam.Onu bırakamam.

Evlilkler planlandığı gibi yapıldı ve bir kaç gün vuheybin evinde kaldılar.Bu sırada abdulla kendi evinden birşeyler almak üzere yola çıkmıştı ve yine varakanın kardeşi kuteyleye rastladı.Kadının gözleri yüzünü öyle arayışlı gözlerle tarıyorduki konuşmasını bekler bir şekilde yanında durdu.Kadın birşey söylemeyince

Abdullah :Br gün önce söylediklerini neden tekrarlamadın

Kuteyl :Dün yüzünde varolan ışık bugün yok.Bugün sen bana istediklerimi veremezsin.

Evlenmelerinin meydana geldiği yıl m.s 569 idi.Bunu takip eden yıl fil yılıydı.Birden fazla sebep nedeni ile öenm taşır...
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Hz. Ömer R.A.'ın halifelik döneminin başlarında, Suriye'nin fethi sırasında Yermük mevkiinde Bizanslılar ile müslümanlar arasında çok çetin bir savaş olmuştu (Ağustos, 636). Bu savaşta müslümanların komutanı 'Seyfullah' lakabını taşıyan Halid bin Velid R.A. idi.
İşte bu savaşın kızıştığı sırada, Bizans ordusunun önde gelen komutanlarından Cerece (Yorgi) öne çıkarak, Halid bin Velid R.A.'ı yanına çağırdı. Omuz omuza yanaşmış atları üzerinde iki komutan şöyle konuştular:
- Halid! Bana doğu söyle. Allah'ın, Peygamberiniz'e gökten bir kılıç indirdiğini ve o kılıcı sana verdiğini söylüyorlar. Sen de bu kılıcı kime çekersen onu hezimete uğratırmışsın, doğru mu?
- Hayır. Allah bize Peygamberi'ni gönderdi. O da bizi imana davet etti. Rasulullah A.S. iman ettiğim sırada bana şöyle demişti: 'Sen, Allah'ın müşriklere çektiği bir kılıçsın.' Sonra da zafer kazanmam için bana dua etti. Böylece bana Seyfullah, yani Allah'ın Kılıcı ismi verildi.
- Siz bizi neye davet ediyorsunuz?
- Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed A.S.'ın O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet etmeye. O'nun Allah'tan getirdiği şeyleri kabul etmeye davet ediyoruz.
- Bugün dininize giren kimse sizinle aynı mükâfata erer mi?
- Evet. Bu gün sizden İslâm'a giren, belki bizden üstün olacaktır. Çünkü bizim Peygamberimiz'den gördüğümüzü siz görmediniz.
Bu konuşmadan sonra, Yorgi Hz. Halid bin Velid R.A.'ın yanına geçerek İslâm'a girdi. O'nun çadırında guslederek iki rekat namaz kıldı. Halid bin Velid R.A. ile çıkıp atına bindi. Bizanslılar'la savaşa girişti.
Bizanslılar durumu görünce çok şiddetli bir hücuma geçtiler. Sonuçta savaşı müslümanlar kazanırken, ancak iki rekat namaz kılabilmiş olan general Yorgi o gün şehid olmuştu.

Semerkand dergisinden alınmıştır.
 
Üst Alt