Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İslam'ın Temel Konularında Taviz Vermek İslam'ın Yıkılmasına Sebep Olur

Elifnisa

New member
Katılım
29 Eki 2007
Mesajlar
483
Tepkime puanı
241
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in vefatından sonra bir çok irtidat olayı oldu. Bunların içinde zekat vermeyi reddedenler de vardı.
Bazı Müslümanlar Ebu Bekir Radıyallahu Anhu'ye; önce İslam'ı toptan reddeden mürtedlerin üzerine yürümeyi, yalnız zekat vermeyenlere ise biraz müddet tanımayı, teklif ederek, bu kimselerin İslam'a yeni girdikleri için İslam'ı tam olarak kavrayamadıklarını, onlara hemen saldırmak yerine düşünmelerine fırsat vermenin, İslam'ı daha iyi anlamalarına sebep olacağını ve böylece zekatı kendiliklerinden verebileceklerini söylediler.
Fakat, Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in en yakın arkadaşı, hicret yoldaşı, mü'minlerin ve mücahidlerin ilk halifesi Ebu Bekir Radıyallahu Anhu, bu teklifi kabul etmedi.
Çünkü o, İslam'ın sadece sözden ibaret olmadığını, İslam'ın ameli de şart kıldığını ve İslam'ın bütün hayatı kapsayan ilahi bir sistem olduğunu, İslam'ı bu şekilde kabul etmeyen kişinin İslam'la bir alakası kalmayacağını çok iyi kavramıştı.
Namaz, zekat, hac, oruç, cihad ve bunun gibi, Allah-u Teâlâ'nın farz kıldığı bütün amelleri kabul edip yerine getirmek, İslam'ın temel prensibi olan; bütün ibadetleri yalnız Allah-u Teâlâ'ya has kılmanın bir gereğidir.
Bunlardan herhangi birisini kabul etmeyerek yerine getirmemek, bu ilkeyi zedeler. Bu basit bir mesele değildir
Büyük olsun küçük olsun, Allah-u Teâlâ'nın farz kıldığı bir şeyi kabul etmeyen kişi, Allah-u Teâlâ'nın hükümlerini reddetmiş ve kafir olmuştur.
Allah-u Teâlâ'nın farz kıldığı şeylerden hoşa gidenleri kabul edip nefse ağır gelenleri reddetmek de aynı şekilde sapıklık ve küfürdür. Kişinin Müslüman olması Allah-u Teâlâ'nın bütün farzlarını kabul etmesine bağlıdır.
Allah-u Teâlâ'nın verdiği bir hükmü veya farz kıldığı bir şeyi kabul etmeyen kişi, Allah-u Teâlâ'nın şeriatinin eksik olduğunu, ya da yanlış olduğunu iddia etmiş olur. Böyle yapan bir kişi Müslüman olduğunu söylese, şehadet etse ve İslam'ın diğer bütün emirlerini yerine getirse de, reddettiği hükmü kabul edip hayatına uygulamadıkça sapıktır, kafirdir.
İslam dini eksiksiz, başka hiç bir şeye ihtiyacı olmayan mükemmel bir hayat sistemidir.
Bu sistem, yalnız Allah-u Teâlâ'ya kulluk esasına dayanır. Yalnız Allah-u Teâlâ'ya kulluk ise ancak, Allah-u Teâlâ'nın verdiği bütün emirleri eksiksiz kabul etmekle gerçekleşir.
Hayatın bütün meselelerinde yalnız Allah-u Teâlâ'nın kanunlarına içten ve dıştan tam anlamıyla teslim olmadıkça Müslümanlık iddiası yalan ve geçersiz olur.
Kişi Müslüman olduğunu iddia etse ve İslam'ın diğer bütün emirlerini kabul etse bile, sadece zekat emrini kabul etmediği taktirde kafir, müşrik ve mürted olur. Bu emri kabul edinceye kadar onunla savaşmak bütün Müslümanlara farzdır. Bu konuda gevşeklik göstermek, Allah-u Teâlâ'nın dininden taviz vermektir.
Ebu Bekir Radıyallahu Anhu bu meseleyi çok iyi biliyordu. O, zekatı kabul etmeyenleri Müslüman sayıp bırakan kişinin, kendisini Allah-u Teâlâ'nın yerine koymuş olacağını, onları Müslüman kabul edip, kendi haline bırakmanın hüküm verme hakkını insanlara vermek ve Allah-u Teâlâ'nın hükmünü bırakıp, insanların hükmüne uymak olacağını, böyle bir şeye Allah'tan başka kimsenin hakkı olmadığını, çok iyi kavramıştı. Bu sebeple diğer sahabelerin teklifine yanaşmadı. Zaten gerekli açıklamayı yaptığında bütün sahabeler ve Müslümanlar da onun görüşüne katıldılar.
Örneğin; Ömer Radıyallahu Anhu...
Ebu Bekir Radıyallahu Anhu onların üzerine ordu göndermeye kalkınca Ömer Radıyallahu Anhu:
"Ey mü'minlerin halifesi! Onlara karşı nasıl harb açarsın?
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
"Lâ ilâhe illallah diyene kadar şirk ehli ile çarpışmakla emrolundum. Kim ki bu şehadet kelimesini söylerse, malını ve canını korumuş olur. (Gizli) Küfür ve haramlarının hesabı Allah'a aittir." buyurmadı mı?" deyince, Ebu Bekir Radıyallahu Anhu:
"Vallahi! Her kim namazla zekatı aynı görmezse onunla harb ederim. Çünkü zekat malın hakkıdır. Allah'a yemin olsun ki! Bunlar Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e verdikleri bir keçi yavrusunu benden esirgerlerse, muhakkak onlarla çarpışırım" dedi.
Bunun üzerine Ömer Radıyallahu Anhu:
"Vallahi bildim ki; halifenin, mürted olanların öldürülmesi hakkındaki bu hükmü, cenabı Hak'ın onun gönlünde yarattığı genişliğin eseridir. Bu sayede onlarla çarpışmanın hak olduğunu öğrendim" diye Ebu Bekir Radıyallahu Anhu'yü doğruladı. (Buhari, Müslim)
Bazı Müslümanların Ebu Bekir Radıyallahu Anhu'ye; "zekat vermeyenleri tekfir ve onlarla savaş konusunda acele etme" demeleri ise, o andaki karışıklık ve hengameyi giderme endişesinden dolayı bazı meseleleri gözden kaçırmalarından kaynaklanmıştı.
Ama Ebu Bekir Radıyallahu Anhu hareketinin sebebini açıklayınca, onlar görüşlerinin yanlış olduğunu anlayıp hemen ona katıldılar.
Zekatı reddetme meselesinin, İslam'ın tümünü reddetmek gibi olduğunu kabul ederek, bütün güçleriyle zekatı vermeyenlerle savaştılar.
Şehadeti ve İslam'ın bütün farzlarını kabul ettiği halde, sırf zekatı kabul etmeyenlere bütün Müslümanlar icma ile kafir hükmü verdiler. Onlara karşı savaş açtılar ve bunu İslam'ın bütününü reddetmekle bir tuttular.
Şayet o Müslümanlar, zamanımızda Müslüman olduğunu iddia ettiği halde, İslam'ın bir hükmünü değil birçok hükmünü, hatta bazen hepsini ortadan kaldıran tağutları görseydiler, acaba onlara ne hüküm verirlerdi?
Elbette onlara, sadece zekatı vermeyenlerinkinden daha ağır bir hüküm verirlerdi. Çünkü günümüz tağutlarının ve yandaşlarının küfrü çok daha şiddetli ve gün gibi açıktır.
Bunların küfründe şüpheye düşen kişi, zekatı kabul etmeyenlerin hükmünde şüpheye düşen kişi gibi değildir. Çünkü bu, o kadar açık bir küfürdür ki, hiçbir Müslümanın bu konuda zerre kadar bile şüpheye düşmesi mümkün değildir.
Bu konuda ancak İslam'ı, ana-babasından miras olarak aldığı veya hüviyetinde Müslüman yazdığı için kabul eden, aslında İslam akidesiyle uzaktan yakından hiçbir alakası olmayan kişiler şüpheye düşer.
 
Üst Alt