Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Islâm’in Gölgesinde Hayat

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Bugün insanlığın büyük bir kısmının, İslâm’a karşı alâkasızlığı ve Kur’ân’ı duymazlıktan gelmesi, istikbalde onun tali’sizliği olarak tarihe geçecektir. Zannediyorum geleceğin nesilleri bu konuyu değerlendirirken: “Keşke azıcık basiretlice davranılsaydı.!” diyerek hep teessüf ve telehhüfte bulunacaklar; bulunacaklar ama, o gün böyle bir hasret ve inkisar neye yarar ki..! Önemli olan bugün, o büyük gerçeğin duyulması ve o tarihî yönelişin gerçekleştirilmesidir. Bakalım günümüzün “kaderdenk” noktasındaki nesilleri bunu başarabilecekler mi.? Keşke başarabilseler..!

Günümüzün nesillerinin son bir kere daha İslâm’a ve Kur’ân’ın seslendirdiği ruh ve mânâya yönelmesi onların yeniden doğuşu olacaktır. Evet, İslâm’ın kitabı Kur’ân, insanî değerler, varlık, kâinat ve hayat hakkında en orijinal fikirlerin, hiçbir zaman eskimeyen disiplinlerin ve hep ter ü tâze kalabilen esasların biricik kaynağıdır. Onun, günümüzün toplumlarına da, yeni ufuklar açacağına, onlara alternatif düşünce sistemleri sunacağına ve insanımızın ızdıraplarını dindireceğine inancımız tamdır. Elverir ki, varlık içindeki yer ve konumumuzu bir kere daha gözden geçirerek mazhariyet ve mevhibelerimizi yerli yerince iyi değerlendirebilelim. Aslında birkaç asırlık uzun bir uykudan sonra bizdeki böyle bir “ba’sü ba’de’l-mevt” dünyanın da rengini değiştirecektir.

Şurası da bir gerçek ki, tarihte İslâm âleminin hemen her dirilişi, onun bir yandan kendini, diğer yandan da umumî hayat kanunlarını, varlık ve tabiatın esrarını dinî düşüncesiyle telif ettiği, tekvînî emirlerle teşriî emirler arasına sokuşturulan zıtlıkları aştığı, dinin yanında eşya ve hâdiselere açık durduğu dönemlere rastlar; çöküşü ve çözülüşü de bu telif ve terkibi kavrayamadığı ve koruyamadığı zamanlara. O, büyük ölçüde bugün de, insan, kâinat ve Allah arasındaki münasebeti tam kavrayamadığı ve koruyamadığından dolayıdır ki, ızdıraplar içinde kıvranmakta, iç içe şaşkınlıklar yaşamakta ve bunalımdan bunalıma sürüklenmektedir. Onun, bu şaşkınlık ve bunalımlardan kurtulmasının yolu ise, çağdaş bilgilerin ışığı altında İslâmî tefekkürü bir kere daha harekete geçirerek, bütün varlığı kuşatan “sünnetullah” ve onun cereyanıyla, teşriî emirler vasıtasıyla düzenlenen insan-Allah münasebetindeki uyumun yeniden ortaya konması olsa gerek. Yakın geçmişte bu münasebet tam kavranamamış, tekvînî kanunlarla, teşriî emirler arasındaki irtibat sezilememiş, hatta yok farz edilmiş; derken hayattaki âhenk bütün bütün bozularak her şey içinden çıkılmaz bir hâle gelmiştir.. evet biz, varlıkla aramızdaki âhengi bozmuşuz; Allah da lütfettiği nimetleri elimizden almış; işte hepsi bu kadar. Bu Allah’ın değişmeyen bir kanunu ve “sünnetullah”tır. “Bir toplum (değişik iç deformasyonlarla) kendi kendini değiştirmedikçe, Allah ona lütfettiği nimetlerini değiştirecek değildir.”4 Değişmeden, hem Allah hem de varlıkla olan münasebetlerimizde olduğumuz yerde durup, olduğumuz gibi kalmamız, korunmamızın da en selâmetli yoludur.
 
Üst Alt