fetih
New member
- Katılım
- 16 Şub 2007
- Mesajlar
- 1,994
- Tepkime puanı
- 355
- Puanları
- 0
- Yaş
- 45
*Bazı inkarcılar tarafından sünneti aleyhinde, çeşitli iddialar ortaya atılıp, şöyle söylenmektedir: *Peygamber de bir insandı, o da hata yapabilir. Kuranda var mı, sen ondan haber ver.*
*Evet doğru. Peygamber de bir insandır, onlardan da zelle sadır olabilir. Ancak hiçbir peygamber hata üzere devam ettirilmez. Anında Cenab-ı Hakk tarafından ikaz olunurlar.
*Peygamber Efendimiz bir mesele ile karşılaştığı zaman, önce Cenab-ı Haktan gelecek olan vahy-i zahiri bekler. Bu, ayet-i kerime, hadis-i kudsi veya hadis-i şerif şeklinde olabilir. Vahy-i zahir gelmeyecek olursa, kendi içtihadıyla amel eder. Eğer ictihadında bir zelle sadır olursa, anında ikaz olunur. Dolayısıyla yapmış olduğu ictihatları, bizzat Cenab-ı Hak tarafından tasdik olunmuş olur. (Miratil-Usul fi Şerhi Mirkatil Vusul)
*Asırlar önce aynı sual, İmran bin Husayna da sorulmuştu. Onun cevabı ise şöyleydi: *Sen son derece ahmak birisin. Kuran-ı Kerimde, beş vakit namazın nasıl kılınacağını, zekatın nasıl verileceğini görebiliyor musun? Kitabullah bunları farz kılmış, Rasulullah ise tefsir etmiştir.* (Es-Sünnet Kablet-Tedvin 57)
*Ayrıca, dinimizdeki bütün hükümleri Kuran-ı Kerimde bulma gayreti içine girip, Kuran kendisine indirilmiş olan zatın tatbikatına nazar etmekten kaçınmak, bir binayı tek direk üzere oturtmaya benzer. Halbuki Kuran-ı Kerim ile hadislere baktığımızda, her ikisini de aynı yerde buluyoruz. Her ikisi de vahiy. Aralarındaki fark; Cebrail (a.s)in tilavetiyle olana Kuran-ı Kerim, Cebrail (a.s)in işaretiyle olana hadis-i kudsi, Cebrail (a.s)in vasıtası olmadan, Allahın ilhamıyla peygamber efendimize zahir olana da hadis-i şerif diyoruz.
*Böyle sualler ile, insanların kafasını karıştırıp, itikadına leke getirmek isteyenlerin çıkacağını Rasulullah biliyor ve bir mucize olarak bunu haber veriyordu:
*Benim sözlerimden bir söz rivayet edilirken, koltuğuna yaslanıp şöyle söyleyen bir adamın çıkması yakındır: Önümüzde Allah (c.c)ın kitabı var. Onda helal olarak bulduğumuzu helal, haram olarak bulduğumuzu da haram kabul ederiz. (Yani başka bir şeye lüzum yok) Ey ümmetim size söylüyorum! dikkat edin ve gözünüzü açın, Rasulullahın haram kıldığı Allahın haram kıldığı gibidir.* (İbn-i Mace 1/5)
*Evet doğru. Peygamber de bir insandır, onlardan da zelle sadır olabilir. Ancak hiçbir peygamber hata üzere devam ettirilmez. Anında Cenab-ı Hakk tarafından ikaz olunurlar.
*Peygamber Efendimiz bir mesele ile karşılaştığı zaman, önce Cenab-ı Haktan gelecek olan vahy-i zahiri bekler. Bu, ayet-i kerime, hadis-i kudsi veya hadis-i şerif şeklinde olabilir. Vahy-i zahir gelmeyecek olursa, kendi içtihadıyla amel eder. Eğer ictihadında bir zelle sadır olursa, anında ikaz olunur. Dolayısıyla yapmış olduğu ictihatları, bizzat Cenab-ı Hak tarafından tasdik olunmuş olur. (Miratil-Usul fi Şerhi Mirkatil Vusul)
*Asırlar önce aynı sual, İmran bin Husayna da sorulmuştu. Onun cevabı ise şöyleydi: *Sen son derece ahmak birisin. Kuran-ı Kerimde, beş vakit namazın nasıl kılınacağını, zekatın nasıl verileceğini görebiliyor musun? Kitabullah bunları farz kılmış, Rasulullah ise tefsir etmiştir.* (Es-Sünnet Kablet-Tedvin 57)
*Ayrıca, dinimizdeki bütün hükümleri Kuran-ı Kerimde bulma gayreti içine girip, Kuran kendisine indirilmiş olan zatın tatbikatına nazar etmekten kaçınmak, bir binayı tek direk üzere oturtmaya benzer. Halbuki Kuran-ı Kerim ile hadislere baktığımızda, her ikisini de aynı yerde buluyoruz. Her ikisi de vahiy. Aralarındaki fark; Cebrail (a.s)in tilavetiyle olana Kuran-ı Kerim, Cebrail (a.s)in işaretiyle olana hadis-i kudsi, Cebrail (a.s)in vasıtası olmadan, Allahın ilhamıyla peygamber efendimize zahir olana da hadis-i şerif diyoruz.
*Böyle sualler ile, insanların kafasını karıştırıp, itikadına leke getirmek isteyenlerin çıkacağını Rasulullah biliyor ve bir mucize olarak bunu haber veriyordu:
*Benim sözlerimden bir söz rivayet edilirken, koltuğuna yaslanıp şöyle söyleyen bir adamın çıkması yakındır: Önümüzde Allah (c.c)ın kitabı var. Onda helal olarak bulduğumuzu helal, haram olarak bulduğumuzu da haram kabul ederiz. (Yani başka bir şeye lüzum yok) Ey ümmetim size söylüyorum! dikkat edin ve gözünüzü açın, Rasulullahın haram kıldığı Allahın haram kıldığı gibidir.* (İbn-i Mace 1/5)