Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İslam'ı Tebliğ Etmenin En İyi Yolu

Ali Asgar isfehani

New member
Katılım
24 Haz 2010
Mesajlar
57
Tepkime puanı
18
Puanları
0
Yaş
33
Gönüllerimizi adeta bir zincir halkaları gibi birbirine bağlayan bu yegane vahdet unsuru olan İslam daha da güçlenmesi ve bir zamanlar Müslümanları izzet ve iftiharın doruğuna kadar yücelten bu hidayet meşalesinden daha çok yararlanabilmek için ne yapmalıyız?

Şüphesiz, bu hedefe ulaşmak için İslam'ın hakikatlerini açık bir şekilde kamuoyuna sunmaktan daha iyi bir yol yoktur. Bizce halkın ilgisini bu temiz dine çekmenin en iyi ve en etkin yolu budur.

Nasıl ki bir malın kabul görmesi ve makbul sayılması için iyi bir şekilde sunulması gerekiyorsa, İslam hakikatlerinin gerçek etkisini bırakması için de bunları açık bir şekilde sunmak gerekir. "İslam öğretileri öyle derin ve çekim gücü öyle kuvvetlidir ki, kendi kendisinin en güçlü ve en etkin mübelliği sayılmaktadır.

Bugün bir kısım tahsilli gençlerimiz İslam'dan ürkmüş bulunmaktadırlar. Bizce bunun tek sebebi, bu mukaddes dinin doğru bir şekilde yani gerçek şekliyle onlara sunulmamış olmasıdır.

İlgililer, "bugün Batı dünyasında İslam'ı kabul etmek için büyük bir hazırlık gözlemlenmektedir" diyorlar. Öyle ki "Uygar dünya(!) bugün bir yol ayrımındadır: Ya İslam'ı kabul etmeli yahut da dinsizleşmelidir." Üçüncü bir alternatif yoktur. Ama bu uygun ortama rağmen İslam, dünyanın bu hassas bölgesinde gereğince ilerleme kaydetmemiştir. Niçin mi? Çünkü İslam, doğru bir şekilde dünyaya tanıtılmamıştır.

Bizce geçmiş asırlarda İslam'ın hızla yayılması ve çok kısa bir zamanda eski dünyayı yıkıp onun yerine ruh, hayat, ilim, takva ve faziletle dolu yeni bir dünya bina etmeyi başarmasının sebebini, İslam'ın gerçek şekliyle o günün insanlarına tanıtılmış olmasında aramak gerekir.

Bugün de fesat, ihtilaf, anlaşmazlık, sıcak ve soğuk savaşlar, silahlanma yarışması ve sömürü ateşinde yanmakta olan dünyayı; saflık ve samimiyetin, doğruluk ve dürüstlüğün hakim olduğu bir dünyaya dönüştürebilecek olan tek din eğer doğru bir şekilde dünyaya tanıtılırsa

İslam'dır.

Onun için bir daha itiraf etmeliyiz ki, İslam'ı tebliğ etmenin, onu doğru bir şekilde tanıtmanın en iyi yolu, onun öğretilerini aynen olduğu şekilde halka sunmaktır.
 

sumisali

New member
Katılım
3 Nis 2009
Mesajlar
1,903
Tepkime puanı
2,112
Puanları
0
Rabbim Kuran da benden başka kimseden şefaat dilemeyin diyor. Zümer Suresi( 44. De ki: "Şefa`at tamamen Allah`ındır (yardım ve destek yalnız O`ndandır). Göklerin ve yerin mülkü O`nundur. Sonra O`na döndürüleceksiniz.").Bu ayet gibi birçok ayet daha örnek var Kuran da. Peki bizler ne diyoruz?Peygamberler ,şehitler ve din ulemaları şefaat yetkisine sahiptir diyoruz.Bu bilgileri nerden alıyoruz.?KURANI BİLMEDEN BAŞKA KAYNAK MI ARIYORUZ?
Cenab-ı Allah`tan başka hiç kimseden medet dilenmez
Rabbim Kuran da ben her şeyi detaylı bir şekilde yazdım diyor.Size Kuran yeter diyor.(Enam Suresi 38. . Biz bu Kitap`ta, herhangi birşeyi ne eksik bıraktık ne fazla yaptık. Onlar, sonunda Rableri önünde haşredilirler. ) Enam Suresi 114. Allah size Kitap`ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah`ın dışında bir hakem mi arayayım? Araf Suresi 52 .Yemin olsun ki, biz onlara, ilme uygun biçimde, ayrıntılı kıldığımız bir Kitap getirdik. Ankebut Suresi 51. Karşılarında okunup duran bir kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır. İsra Suresi 36. Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.

Peki bu durumda bizler ne diyoruz? Hayır bize yalnız Kuran yetmez. İslam ı yaşamak için Hadisler ve fıkıh kitapları kesinlikle lazımdır diyoruz. Biz insanlar nedense fazla düşünemediğimiz belli. Rabbim; Zühruf Suresi 44 Gerçek şu: Bu Kur`an sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bundan sorumlu tutulacaksınız.
Bakarmısınız Allah bu Kitaptan sorumlusunuz diyor, biz hala yokkkkk biz başka kitaplarada çalışacağız diyoruz.


Ancak kimi insanlar dinin, sadece belirli vakitler ve ibadetlerle sınırlı olduğunu zanneder; hayatı "ibadet zamanları ve diğer zamanlar" şeklinde iki bölüme yırırlar. Allah'ı ve ahireti, sadece namaz kılacakları, oruç tutacakları, sadaka verecekleri ya da hacca gidecekleri zaman hatırlarlar. Günün ve yılın diğer zamanlarında ise dünya işlerinin karmaşasına kapılıp giderler. Dünya hayatı onlar için "dertlerle dolu bir koşuşturmaca"dır. Böyle insanların Kuran ahlakından tamamen uzak, kendilerine özgü hayat amaçları, ahlak anlayışları, dünya görüşleri ve değer yargıları vardır. Kuran ahlakının gerçekte ne anlama geldiğinden haberleri bile yoktur
FATIR suresi 5. ayet) Ey insanlar, Allah'ın vaadi haktır! O halde iğreti dünya hayatı sizi sakın aldatmasın! O yaman aldatıcı, o çok gururlu, sizi sakın Allah ile aldatmasın.

Din ahlakının yaşanması, Kuran'da bildirilen öğüt ve hükümlerin hayatın her alanında uygulanmasıyla mümkün olur. İnsanı dünyada ve ahirette en güzel ve en hayırlı sonuca ulaştıracak tek yol da budur
. Kuran ahlakına sarıldığı takdirde insanın en güzel yaşam biçimini elde edeceğini Rabbimiz bir ayette şöyle haber vermiştir:


Erkek olsun, kadın olsun, bir mümin olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz. (Nahl Suresi, 97)
TÜM İNSANLARA ÜSTÜN BİR HAYAT SUNAN KURAN AHLAKIYLA YAŞAMAK ÜMİDİYLE
 

Ali Asgar isfehani

New member
Katılım
24 Haz 2010
Mesajlar
57
Tepkime puanı
18
Puanları
0
Yaş
33
Burada çok üzücü olan şey, bazılarının bu mukaddes din hakkındaki yanlış ve hakikatten uzak saplantılarıdır. Bunlar İslam'ı sadece namaz, oruç ve hacdan ibaret biliyorlar. Tabii ki dine mensup görünen bazılarının a-melleri de bu yanlış anlayışa yardımcı olmaktadır.

Şunu da itiraf etmek gerekir ki, dini tebliğ araçlarımız, İslam'ı en azından çevremizde yaşayan insanlara doğru bir şekilde tanıtacak güçte bile değildir.

Okullarda "Din Dersleri" adında okutulan şeyler de, bir avuç kuru, ruhsuz, zor ve karmaşık öğretilerden öteye geçmeyip çocuklarımızı İslam'ın özü ve hakikatiyle tanıştıracağı yerde, onları İslam'dan bıktırmakta ve u-zakl aştırmaktadır.

Batıya gitmiş olanlarımız da genelde İslam'ın, Hıristiyanlık gibi fazla önem taşımayan geleneklerden ibaret olup, sosyal emirler bakımından çok zayıf olduğunu zannetmektedirler.

Halbuki tam tersine İslam, hayat dinidir ve mutlu bir hayat için gerekli olan en yüce emir ve kanunlara sahiptir. İslam öylesine geniş ve zengin bir hayat programına sahiptir ki, doğum anından ölüme kadar, aile yuvasının içinden savaş meydanına kadar, ticarethaneden yargı masasına kadar her konuda insanın katedeceği mutluluk çizgisini belirlemiştir.

İslam, hayat meselelerinin her biri hususunda insanın karşısın da gayet açık ve aydın bir yol bırakmıştır. Hatta insanla hayvanlar arasındaki ilişkiyi ve günümüzde "Hayvanları koruma" diye söz konusu olan meseleyi bile, daha canlı ve daha değerli bir şekilde açıklanmıştır.

Aynı zamanda bu geniş programlardaki esneklik sebebiyle İslam uzay asrında da tatbik edilebilir ve insanın bütün ihtiyaçlarını karşılayabilir
 

sumisali

New member
Katılım
3 Nis 2009
Mesajlar
1,903
Tepkime puanı
2,112
Puanları
0
Allah bizlere kuranı niçin indirdi, bu konuda kurandan deliller ışığında Rabbin söylediği gibi düşünüp, aklımızı çalıştırdıktan sonra hiçbir etki altında kalmadan doğruyu bulmaya çalışacağız yani tebliğ etmek için kurandan yola çıkmamzı gerekmektedir bize apaçık deliller sunan kurandan başka kaynaklar çarpık fikirler edinmemeliyiz ki tebliğ etmiş olalım
Hz. Muhammed (sav), Allah'ın "Şu halde, sen bundan dolayı davet et ve emrolunduğun gibi doğru bir istikamet tuttur..." (Şura Suresi, 15) ayetiyle de bildirdiği gibi insanları uyarmakla görevlendirdiği son peygamberidir. Peygamberimiz (sav), tüm diğer elçiler gibi insanları doğru yola, Allah'a iman etmeye, ahiret için yaşamaya ve güzel ahlaka çağırmıştır
Peygamberimiz (sav) Kuran'ı tebliğ ederken, müşriklerin atalarından kendilerine miras kalan sapkın dinlerini tamamen değiştirmiş ve bu nedenle onların baskı ve karşı koymaları ile karşılaşmıştır. Ancak o Allah'ın emrine uyarak, onların baskı ve alaylarına hiçbir zaman aldırış etmemiştir. Allah, Peygamberimiz (sav)'e ayetlerde şöyle buyurmaktadır:
Öyleyse sen emrolunduğun şeyi açıkça söyle ve müşriklere aldırış etme. Şüphesiz o alay edenlere (karşı) biz sana yeteriz. (Hicr Suresi, 94-95)
Günümüzde de Müslümanların, insanların rızalarını gözetmeden, kim ne der diyerek düşünmeden Kuran ahlakını insanlara anlatmaları, Peygamberimiz (sav)'in sünnetine uyarak "kınayanın kınamasından korkmamaları" gerekir. Bu, Allah'ın razı olacağı ve cenneti ile müjdelediği bir ahlak ve takva alametidir bize düşen efendimizi örnek alıp kurana uyarak tebliğ etmektir
selametle
 

Ali Asgar isfehani

New member
Katılım
24 Haz 2010
Mesajlar
57
Tepkime puanı
18
Puanları
0
Yaş
33
lakin tebliğdede bazı temel şartlar... gereklilikler ne zaman nasıl ..tebliğ edilmelidir bunun gibi akideler bilinmek zorundadır...

bunun yanı sıra bir emri bin maruf nehyi anil münker de kendi toplumumuzda ümmetimizde unutulmamalıdır....ki kuranın bir çok ayetinde de Allah ın bir emri niteliğindedir...

İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip, kötülükten meeden bir topluluk
olsun; işte onlar kurtuluşa
erenlerdir." (Al-i İmran: 3/104)

Siz, insanlar için çıkarılmış ve hayırlı bir ümmet oldunuz. İyiliği
emreder, kötülükten menedersiniz ve Allah'a
inanırsınız..." (Al-i İmran: 3/110)
 

sumisali

New member
Katılım
3 Nis 2009
Mesajlar
1,903
Tepkime puanı
2,112
Puanları
0
En'am, 156-157
"(bu kitap size verildi) ki, "yalnızca bizden önce yaşamış iki grup insana ilahi kelam bahşedilmişti ve biz onların öğretilerinden habersizdik!" (demeyesiniz).
işte, şimdi size Rabbinizden hakikatin açık bir kanıtı ve bir rehberlik, bir rahmet geldi. öyleyse, Allah'ın mesajlarını yalanlayandan ve onlardan küçümseyerek yüz çevirenden daha zalim kim olabilir?
mesajlarımızdan küçümseyerek yüz çevirenleri bundan dolayı şiddetli bir azapla cezalandıracağız!"

Yukarıdaki ayetlerden şu yargılara varmak mümkün gözükmektedir;

1- Allah yahudi ve hıristiyanlardan başka insan grubuna mesaj iletmediği noktasından insan gruplarının mazereti olmasın diye k.kerim'i vahyetmiştir.

2- Vahyetmesi yeterli kalmamış her insan grubunun kendi dillerine çevirebileceği potansiyelde hazırlamış. aksi takdirde bugün araplar dışındaki her insan grubu yine Rabbimiz bize kendi dilimizde anlayabileceğimiz bir kitap vahyetmedin onun için biz salihler olarak sana kavuşamadık diyebilirlerdi ve Allah onların eline mazeret vermiş olurdu.

3- Bu ve benzer durumlara ilişkin ihtilafları k.kerim ortadan kadırdığı için 157. ayetteki ifadeyle hakikat gelmiş olup tartışma ortadan kalmıştır.

4- Bu duruma rağmen inkarda şartlananlar/ısrar edenlerin akibeti ancak şiddetli bir azaptır.

selam ve dua ile
 
Üst Alt