Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İslami Devlette Kadınların Çalışma Alanları

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
İslami devletin, herhangi bir konuda İslamın hüküm ve prensiplerinden ayrılması mümkün değildir. İslama inanan ve O’nun prensiplerini samimiyetle uygulayan idarecilere sahip olan İslami bir devlet, bunu düşünemez bile! Kadınlar konusunda İslamın hükmü şudur ki, kadın değer, şeref ve saygınlık bakımından erkeğe denktir. Ahlaki seviye ve ahiret ecir ve sevabı bakımından da erkek ve kadın arasında herhangi bir fark yoktur. Lakin, ikisinin faliyet alanı aynı değildir. Siyaset, hükümet idaresi, askeri hizmetler ve buna benzer işler, sadece erkeğin çalışabileceği alanlardır. Kadının bu sahalara atılması, yükünün en büyüğünü kadınların çekmekte oluduğu aile hayatımızın çöküşünden veyahut da kadının kaldıramıyacağı kadar ağır yüklerin altında ezilmesinden başka bir netice doğurmaz; çünkü bu durumda kadın, bir taraftan kendi asli ve fıtri görevi olan ve erkek tarafından katiyen yapılması mümkün olmayan vazifeleri ifa ederken, diğer taraftan erkeğin yapacağı görevlerin yarısını yüklenecektir. Bu yüzden de ilk zikredilen durumla karşı karşıya gelmemiz kaçınılmaz olacaktır ki, bu da, kadının, erkeklerin çalışma alanlarına atılmasından sonra Batı’nın karşılaştığı felaket ve problemlerdir. Binaenaleyh, en safsata ve kırık dökük işlerde bile, hiç düşünmeksizin başkalarına benzemeye çalışmamız, hiçbir şekilde akıllılık değildir.
Şuras
ı bilinmelidir ki, mirasta kadının da erkek kadar hisse alması hususundaki düşüncenin İslamda katiyyen yeri yoktur. Bu, hem İslamın kesin hükümlerine, hem de adalet kavramına zıttır; şöyle ki, erkek, İslami hükümlere uygun olarak ailesinin geçim ve terbiyesini yerine getirmek için mali sorumluluklar altındadır ve karısının nafaka ve mihrini temin etmek mecburiyetindedir. Halbuki kadının hiçbir mali sorumluluğu yoktur. Bu durumda, nasıl olur da İslam devleti, mirasta kadınla erkeğe aynı hisseyi verebilir?
İslam, erkek ve kadınların beraber ve karışık yaşadıkları toplum düzenine ta kökten karşıdır. Ve bu tip toplumlara, dünyada aile nizamına önem veren hiçbir düzen taraftar olamaz!Batıda, karma toplumlarda çok çirkin ve kötü sonuçlar ortaya çıkmışıtr. Lakin, ülkemizde kendilerini bu kötü akıbetleri kucaklamağa hazır hisisedenler, varsın etsinler; fakat onlar, İslamın var gücüyle haram kıldığı işlerde ne diye şeriatten ruhsat istiyorlar?
İslam, harpte, kadınlara, yaralılara bakma görevi vermişse, bu demek değildir ki, müslümanlar kadınlarını, barış zamanlarında bile daire ve fabrikalarda çalıştıracak ve parlamentoya sokacaklardır!Kadınların, erkeklerin çalışma sahalarına atılarak onlara ait işlerde başarıya ulaşmaları, imkansızdır. Zira, Allah-u Teala, onları bu işleri yapmak üzere yaratmamıştır. Allah, bu gibi işleri yerine getirmede lazım olan bedeni ve fikri özellikleri erkeğe vermiştir. Biran için, kadının bu özelliklerden ve erkeklik sıfatlarından bir kısmını kendisinde ihraz ettiğini düşünecek olsak bile, diğer taraftan bunların çok büyük ve kat kat zararlarını hem o kadın kendisi ve hem de o cemiyet çeker. Bunların kadına verdiği zararlar şudur ki, o, ne tamamıyla kadınlıktan çıkabilir, ne de tamamıyla erkek olabilir ve kendisiyle ilgili faaliyet alanlarında tam bir başarısızlığa uğrar. Cemiyete olan zararına gelince, toplum, kendisi için yeterli ve vasıflı elemanlar bulmak yerine, yetersiz ve vasıfsız elemanlar bulmak zorunda kalır! Yine, kadında teşekkül etmiş bulunan, yarısı kadınca ve yarısı da erkekçe özellikler siyasi ve iktisadi hayatı alt-üs eder. Tarihin, bu konuda kaydettiği bazı parıltı kadınlara gelince, bu bir kere gerçeği değiştirmez. Çünkü kadın konusunda itibar, tüme ve kadınların yaratılışlarınadır. Bu açıdan biz şuna bakmalıyız:Muhtaç olduğumuz milyonlarca eleman ihtiyacını kadınlar yalnız başına karşılayabilecekler mi? Son istatistiklerle sabittir ki, Mısır’da resmi daire ve ticari müesseselerde muhtelif işlerde çalışan, sayıları yüzonbin civarındaki kadınların büyük çoğunluğu, vazifelerinden başarısız ve liyakatsizdirler. Çalışma kapasiteleri de, erkeklelerinkinin yüzde ellibeşini aşmamaktadır. Mısır’da, ticari müesseselerin büyük bir kısmı da, kadınların ticari sırları hemen ifşa edivermelerinden şikayet etmekte ve “Kadınlara sır vermek, kalbura su doldurmak gibidir.” demektedirler. Batı ülkelerinde vuku bulan casusluk olaylarının çoğu da, ya kadınların eliyle yahut da kadınlar vasıtasıyla olmaktadır.
İslam, kadının eğitim ve öğretimine karşı değildir; bilakis kadınların talim ve terbiyelerinin büyük bir ihtimamla yerine getirilmesini istemektedir. Fakat şu şartlarla:
1- Kendi alanlarındaki hizmetleri en mükemmel bir şekilde yerine getirmelerine yardım edecek olan bilgileri öğrenmeleri ve erkeklere verilen kültürün aynını almamaları.
2- Kız-erkek karışık öğrenim gören kurumlarda değil, sadece kızlara ait okul ve üniversitelerde okumaları, ileri Batı ülkelerinde, karma eğitimin helak edici sonuçları bugün iyice ortaya çıkmıştır. Bugün, karma eğitimde inat ve ısrar edenler, ancak basiretsiz ve dar görüşlü kimselerdir. Mesela, biz biliyoruz ki, Amerika’da, karma eğitim gören ve yaşları onyediden küçük olan kız çocuklarından her yıl ortalama bin tanesi zinadan hamile kalmaktadır. Allah’a şükür, bizde durum henüz bu hadde varmamıştır. Fakat genç kızlarla genç oğlanların karışık olarak okullarda ve üniversitelerde okumağa başladığı ülkemizde, dikkatli olalım ki aynı sonuçlar yavaş yavaş ortaya çıkmak üzeredir.
3- Okumuş kızların, ancak kadınlara ait okul, üniversite ve hastahanelerde çalışmaları.
Evet İslam bu şartlarla kadınların talim ve terbiyelerine en mükümmel anlamıyla taraftardır.
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Ahir zamanda lüks ve israf alıp yürüyecek. Öyle ki, ihtiyaç olmayan şeyler dahi zaruri ihtiyaç talakki edilirhale getirilecek. Bu durumda hanımlar, kızlar, oğullar ailenin reisini, isteklerini karşılama konusunda zorlayacaklar... Helal kazançla bu istekleri karşılayamayan evin reisi de bu defa helal haram sınırlarını tanımaz hale gelecek, ne bulursa almaya çalışacak. Böyece aile reisini, çocuklarıyla ailesi, uhrevi yönden felakete sürüklemiş olacaktır. Demek ihtiyaç anlayışı çok değişecek...

Çalışmak zorunda kalan kadınlar için akla ilk gelen temel şartlar şunlar olsa gerektir:

1- Çalışma yerine gidip gelirken ve iş yerinde fitne olmayacak, hanımı ve yakınlarını zihnen rahatsız edecek ahlaki davranışlar mevcut bulunmayacaktır. Yani çalışma ortamında emniyet ve ciddiyet bulunacaktır.

2- Çalışan hanım yabancı bir erkekle iki ikiye muhatap olmayacak, baş başa kalma gibi mecburiyetler söz konusu hale gelmeyecektir.
Bu konuda Efendimiz (s.a.v.) in ikazı her zaman hatırda tutulacaktır.

"Bir kadınla yabancı bir erkek, iki ikiye muhatap olur, baş başa kalırsa bunların üçüncüsü şeytandır!"
3- Tesettürlü bulunmak, namahreme tesettürsüz muhatap olmak zorunda kalmamak.
 
Üst Alt