Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İslamda Şair ve Şiir

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Kur'ân'da şair kelimesinin geçtiği üç âyet de müşriklerin Hz. Muhammed'e şairlik isnadının reddine ilişkindir. Bu âyetlerde şöyle buyurulur: "Hayır, dediler, (Muhammed'in söyledikleri) karmakarışık rüyalar; hayır onu uydurmuş; hayır o şairdir. (Eğer bizim kendisine inanmamızı istiyorsa) o halde bize, öncekilerin (kavimlerine mucizelerle) gönderildikleri gibi, o da bir mucize getirsin" (Taha, 21/5). "Cinlenmiş bir şair için biz tanrılarımızı mı terk edeceğiz derlerdi. Hayır, o (ne şairdi, ne de mecnun). O gerçeği getirmiş ve peygamberleri de doğrulamıştı" (es-Saffat, 37/36-37). "Yoksa onlar (senin hakkında), 'Bir şairdir, zamanın felaketlerine çarpılmasını gözetiyoruz' mu diyorlar? De ki: gözetleyin, ben de sizinle beraber gözetleyenlerdenim" (et-Tur, 52/30).

Kur'ân'ın şairlerden söz eden son âyetleri, aynı adı taşıyan (Şuara) sûrede yer alır: "Şairlere gelince, onlara da azgınlar uyar. Görmüyor musun onları, (nasıl) her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar? Ve onlar yapmayacakları şeyleri söylerler" (eş-Şuara, 26/224-26). Sûrenin son âyetinde ise bir kısım şairler bu yargının dışına çıkarılırlar: "Ancak iman edenler, salih amel isleyenler, Allah'ı çok ananlar ve kendilerine zulmedildikten sonra (rakiplerine) üstün gelmeye çalışanlar böyle değildir. Zulmedenler, yakında nasıl bir inkılâba uğrayıp devrileceklerini bileceklerdir" (26/227).


Kur'ân, diğer sanat dallarının ilke ve kurallarıyla sanatçılarının karakter özellikleriyle ilgilenmediği gibi, şiir sanatıyla ve şairlerle de ilgilenmemiştir. Yukarıda belirtildiği gibi şiir ve şairler iki nedenle Kur'ân'ın konuları arasına girmiştir. Bunlar da vahyin şiire benzetilmeye çalışılması ve şairlerin Hz. Peygamber'in kişiliğinde İslâm'a saldırmalarıdır. Şuara sûresi âyetlerinin muhatabı İbn Zaberi, Hübeyre, Müsafi ve Ümeyye es-Sakafi gibi saldırgan müşrik şairlerdir. Bu nedenle ilgili âyetler bu bağlamda anlamlandırılmalı, şiire ve şairlere ilişkin teori ve çözümlemelerin kaynak metinleri gibi değerlendirilmemeli; bu âyetlere dayanılarak şiir ve şairler hakkında genel hükümler verilmemelidir.


Şiirle ilgili hadislerin bir bölümünde, konunun ele alınış nedeni Kur'ân'dakiyle ayrıdır. Bu hadislerde İslâm'a saldıran şairlerle şiirleri yerilmiş, kötülenmiş; Müslüman şairlerin bunlara karşılık vermeleri teşvik edilmiştir. Örneğin kendisini hicveden şiirler okuyan birisini görünce "Birinizin içinin irinle dolması, şiirle dolmasından daha iyidir" buyurmuştur. Buna karşılık Ka'b bin Mâlik'i, "Onları hicvet, çünkü, nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, senin şiirin onlar için oktan daha etkili ve yaralayıcı olacaktır"; Hassan bin Sabit'i de, "Onlarla atış, Cebrail seninledir" diyerek teşvik etmiştir. Hz. Peygamber, bu çerçevede şiiri bir savaş aracı olarak değerlendirir: "Mümin kılıçla olduğu kadar dille de savaşır".


Şiirle ilgili hadislerin bir bölümünde ise Hz. Peygamber'in şiiri farklı bir düzlemde, salt şiir olarak değerlendirdiği görülür. Bu hadislere göre, "Şiirde büyüleyen, etkileyen bir güç vardır". "Kimi şiirde elbette hikmet vardır" "Allah'ın sır hazinesi Arş'ın altındadır ve anahtarı şairlerin dilindedir." Hz. Peygamber, sırf kıskançlığı nedeniyle İslâm'ı kabul etmeyerek Hz. Peygamber'i hicveden şiirler yazan ve böylece Kur'ân'ın eleştirip azarladığı şairler arasına giren Umeyye'nin önceki şiirlerini de Şiiri mü'min, fakat kalbi kâfir" buyurarak bu düzlemde değerlendirir. Özellikle eski Arap şiirinin önemli bir işlevi vardır. Hz. Peygamber, "Bir kelimenin anlamını belirlemede tereddüde düşerseniz Kureyş'in eski şiirlerine başvurunuz" buyurarak bu işlevine dikkat çeker. Bu hadis-i şerifle eski Arap şiiri, Kur'ân'ı anlamada müracaat edilecek önemli kaynaklardan biri durumuna getirilmektedir.


Ashabının da, Hz. Peygamber gibi, genel anlamda şiire olumlu yaklaştığı, hatta büyük önem verdiği bilinmektedir. Hz. Ali'den rivayet edilen şiirler bir divan oluşturacak toplama ulaşır. Belleğinde yüzbinlerce beyt bulunduğu söylenen Hz. Ayşe şiiri bir eğitim aracı olarak görür, "Çocuklarınıza şiir öğretiniz; dilleri tatlılaşır" tavsiyesinde bulunur. Bir şiirindeki gayri meşru içerik nedeniyle bir valisini görevden alan Hz. Ömer bile, "İnsanların sanatları içinde en üstünü şiirdir. İnsan onu ihtiyaç anında takdim eder. Faziletli kalbi şefkatle doldurur, duygulandırır. Alçak kalbleri yatıştırır" diyerek şiirin önemini belirtir.


Şiir, söz sanatlarının en önemlisi ve etkilisidir. Bu özelliği nedeniyle Hz. Peygamber'den bu yana tüm müslümanlar tarafından önemsenmiş, değer verilmiştir. Bu olgu, bir sanat olarak şiirin mübahlığının da tartışılmaz kanıtıdır. Ne var ki konuya tek tek ürünler açısından bakıldığında hüküm değişebilir. Bu durumda belirleyici olan şiirin içeriğidir. İçeriği bakımından gayri meşru bir şiir, mübahlık sınırlarını aşarak haramlar dairesine girmiş sayılır. Bu konuda Şuara sûresi âyetleri Müslümanları aydınlatmakta, onlara yol göstermektedir.


Ahmet ÖZALP
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı ,söz ola agulu aşı, bal ile yağ ede. (Yunus Emre)

Şairlik; güzeldir üstad. Yazıda da belirttiğiniz gibi, meşruu dairede bazen bir silah, bazen bir ok; bazen bir nükleer bomba gibidir. Yeterki, yerinde kullanılmaya görsün.

Bazı şiirlerim daha var ama onları buraya asamıyorum. Cumhuriyet savcıları ile uğraşmak bu saatten sonra çekilmez oludu herhalde.
 
Üst Alt