Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İp uçları ile hadis üzerine

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ
<LI style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt" class=MsoNormal>Allah’ın Kur’ân’daki emirleriyle, hayatta iken Hz. Peygamber’e itaat etmek sahabeye nasıl farz kılındıysa, vefatından sonra da O’nun sünnetine itaat etmek hem sahabeye hem de onlardan sonra gelecek bütün Müslümanlara farz kılınmıştır. S:81

<LI style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt" class=MsoNormal>Hz. Ali ile Hz. Muâviye arasındaki ihtilâfın, kanların aktığı ve canların heder olduğu fiilî bir savaşa dönüşmesinden ve Müslümanların bir çok gruplara ayrılmasından sonra, hicrî kırkıncı yıl, sünnete yalan ve uydurmanın bulaşmadığı saf ve katıksız hâli ile, sünnete eklemelerin yapılması ve sünnetin siyasî maksatlar ve iç bölünmeler için bir araç olarak kullanılmaya başlanması arasındaki bir ayrım noktası olmuştur. S:104

<LI style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt" class=MsoNormal>Hadis uyduranların el attıkları ilk konu kişilerin faziletleri oldu. Kendi imamları ve gruplarının liderleri için çok sayıda hadis uydurdular. Bu işi ilk yapanın, değişik gruplarıyla birlikte, Şîa olduğu söylenir. S:105

<LI style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt" class=MsoNormal>Irak’ın hadis uydurmanın geliştiği yer olduğuna da, hadis imamları işaret etmiştir. Zührî şöyle der: “Hadis bizden bir karış olarak çıkıyor ve Irak’tan bize bir kulaç olarak dönüyordu.” S:108

<LI style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt" class=MsoNormal>Hadis konusunda bir yalan görüldüğünde, selefin yaptığı, yalancıların izini sürüp onları bulmak ve meclislerde “falanca yalancıdır, ondan hadis almayın, falanca zındıktır, falanca kadercidir vs.” demek suretiyle isimlerini teşhir edip onları tanıtmak oluyordu. S:156

<LI style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt" class=MsoNormal>Daha neredeyse hicrî ikinci yüzyıl girmemişti ki, sünnet, onun İslâm Hukukunun kaynaklarından biri olduğunu inkâr edenler, mütevâtir olmayıp âhâd yoluyla gelenlerin delil oluşunu inkâr edenler ve Kur’ân’da olanları açıklayıcı ve te’yid edici olanların dışında, başlı başına müstakil hüküm koyanları inkâr edenlerle karşılaştığı bir imtihan geçirdi. S:182

<LI style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt" class=MsoNormal>Kur’ân-ı Kerim dinin usûl ve ilkeleri ile genel hükümlerin ana kurallarını kapsamaktadır. Bunlardan bazılarını açık bir şekilde ortaya koymuş, diğer bazılarının açıklamasını da Hz. Peygamber’e bırakmıştır. Allah, Peygamber’ini insanlara dininin hükümlerini açıklasın diye gönderdiğine ve insanlara da ona uymayı farz kıldığına göre Hz. Peygamber’in dinin hükümlerini açıklaması Kur’ân’ı açıklaması demektir. S:196

<LI style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt" class=MsoNormal>Sözün özü, ilim ehli sahih sünnetin Allah’ın kitabına muhâlefet etmeyeceği hususunda görüş birliği içindedir. Dolayısıyla Allah’ın kitabına muhâlefet eden hükümler içeren bazı hadisler ittifakla reddedilir. S:204

<LI style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt" class=MsoNormal>Sünnetin delil oluşunu inkâr etmek ve İslâm’ın sadece Kur’ân’dan ibaret olduğunu iddia etmek Allah’ın dinini ve O’nun dininin hükümlerini tam olarak bilen bir müslümanın yapacağı bir şey değildir ve böyle bir şey hakikatle çakışır. Zaten dinin hükümlerinin çoğu sünnetle sâbit olur. S:207

<LI style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt" class=MsoNormal>(Ne yazık ki) Sünnete saldırıların bir başka çeşidini de müsteşrıklara talebelik etmiş Müslümanlardan bir grubun saldırısı oluşturuyor. Bu saldırılar, daha önce müsteşrıkların görüşlerinde olduğu gibi açık ve net bir şekilde olmuyor. Bilakis halkın tepkisini engellemek için, ilim ve araştırma örtüsünün ardına sığınıp ikna yoluna yönelen, açıkça ifade etmekten kaçınıp hile ve aldatmayı tercih eden bir üslubu kullanıyor. S:287

<LI style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt" class=MsoNormal>Sahih olanı uydurma olandan ayırmak için âlimlerin metotları vardır. Bu, sened ve metnin birlikte eleştiri ve değerlendirmeye tabi tutulmasıdır. Araştırma ve incelemeden sonra sened ve metninin sahihliği sâbit olanının sahih olduğuna hükmederiz, sâbit olmayanın ise sahihliğine hükmetmeyiz. Bu gibi durumlarda esas alınacak makul yol budur. S:310

<LI style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt" class=MsoNormal>Ehl-i Sünnet’in kendi içindeki ihtilâflar, râvinin doğruluğu veya yalancılığı, adâleti ve fâsıklığı ya da hâfızası veya unutkanlığı gibi meselelerdeki görüşlerin farklılaşmasından kaynaklanmıştır. S:322

<LI style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt" class=MsoNormal>Sahabe ve tâbiînden bir grup, sadece yazmaya dayanıp ezber yeteneğinin zayıflamaması için, hadislerin yazılmasını hoş karşılamamışlardır. S:364

<LI style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt" class=MsoNormal>Sahabîler birbirlerinin hatalarını telafi ederler ve bunu birbirlerini yalanlamak olarak değil, yanlış bilineni düzeltmek ve bildiği emaneti yerine getirmek olarak görürlerdi. Zira Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Kim bir ilmi gizlerse, Allah onu ateşten bir gemle gemler.” S:369

<LI style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt" class=MsoNormal>Ebû Hanîfe döneminde hadis uydurmanın yaygınlaşması, onu (Ebû Hanîfe’yi) hadislerin kabulü hususunda çok dakik şartlar aramaya sevk etmişti. Bundaki maksadı Allah’ın dininde ihtiyatlı ve sağlam hareket etmek istemesiydi. S:489

<LI style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt" class=MsoNormal>İçtihad eden herkes hadis dairesinden çıkmadığı gibi, her muhaddis de elindeki nasslara dayanarak içtihatta bulunmuyordu. S:505

<LI style="MARGIN: 0cm 0cm 0pt; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 36.0pt" class=MsoNormal>Bir İslâm devleti, bütçesinin onda birini düşmanlarımızın planlarını ve komplolarını açığa çıkarmaya tahsis etse, insanlık tarihindeki en büyük şerefe nail olur. Çünkü bu şekilde insanlığın acı çekmesine ve yıkımına neden olan kötülüğü ortadan kaldırma şerefini elde etmiş olacaktır. S:528islam hukukunda sünnetin yeri
prof.Mustafa sıbai r.a
 

betül

New member
Katılım
13 Eyl 2007
Mesajlar
113
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
34
ahir zamanda tutulacak 2 kaynak var önce kuranı kerim sonra hadis. hadis konusu malesef günümüzde çok gereksiz tartışma konusu yapılıyor. "Kur’ân-ı Kerim dinin usûl ve ilkeleri ile genel hükümlerin ana kurallarını kapsamaktadır. Bunlardan bazılarını açık bir şekilde ortaya koymuş, diğer bazılarının açıklamasını da Hz. Peygamber’e bırakmıştır. Allah, Peygamber’ini insanlara dininin hükümlerini açıklasın diye gönderdiğine ve insanlara da ona uymayı farz kıldığına göre Hz. Peygamber’in dinin hükümlerini açıklaması Kur’ân’ı açıklaması demektir." ahir zamada kuranın tefsirine dolayısı ile hadislere olan ihtiyacımız çok güzel özetlenmiş ankara ilahiyat fakültesinde bir çalışma yapılıyormuş sahih hadisler konusunda, gereksiz tartışmalara mahal vermeyecek güzel eselere çok ihtiyacımız var günümüzü aydınlatırlar inşallah.
 
Üst Alt