Hazırlayan: Hüseyin Altınalan / [email protected]
Azerbaycan üzerine oynanan oyunlar yeni değil...
Yarın, Ermeni kuvvetlerinin, Dağlık Karabağ bölgesini işgal amacıyla vurucu hamlelerinden biri olarak Hocalı köyüne saldırarak 83 çocuk, 103 kadın, 613 Azeri'yi katletmelerinin 16. yıldönümü...
Ortadoğu’dan sonra dünyanın en hareketli bölgesi, Kafkasya’nın sıkıntılı, çalkantılı toprağı Karabağ, Kür ve Aras ırmakları ile Gökçe Gölü arasında yer alıyor. 18000 km2 yüz ölçüme sahip. Ancak, geniş yüzölçümüne rağmen şimdi Karabağ topraklarında bir tek Azeri bile yaşamıyor.1 milyona yakın Azeri doğduğu toprakları terk etmiş durumda…
16 yıl önce Ermeniler tarafından işgal edilirken binlerce Azeri katledildi, on binlercesi de sakat bırakıldı. Ama yaşadığı bu korkunç trajedilere rağmen Karabağ sorunu, hala dünya gündeminde yer bulamıyor. Müslüman Azerilere karşı, “ABD, AB ve Ruslar” dan oluşan Haçlı İttifakı, sorunun konu edilmemesi için büyük bir çaba içerisinde…
Azerbaycan’a yönelik düşmanlık yeni değil. Oynanan oyunlar, bilinenin aksine çok eskilere dayanıyor. Dolayısıyla Karabağ sorunu, her ne kadar Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra ortaya çıkan sorunların başlarında yer alsa da o dönemde ortaya çıkmış bir problem değil.
Anlaşmazlığın kökleri çok daha gerilere gidiyor. Azerbaycan halkının ve topraklarının bölünmesinin temeli, 1813 ve 1828 yıllarında imzalanan Gülistan ve Türkmençay anlaşmalarıyla atıldı. Bu anlaşmalarla, Azerbaycan halkının milli felaketinin devamı niteliğinde, topraklarının gasp edilmesi süreci başladı. Karabağ, Türkmençay Antlaşması ile Rusya’nın yönetimine geçti. Soykırım ise, Azerbaycan topraklarının işgaliyle paralel yürütülmeye başlandı.
1828’li yıllarda 200.000 nüfuslu Karabağ’ın yüzde 95’i Türk’tü. Ancak Rusya, özellikle Karabağ’a, dünyanın her tarafından getirttiği Ermeniler’i yerleştirdi. Erivan, Nahçıvan ve Karabağ hanlıklarına yerleştirilen Ermeniler, oradaki Azerbaycanlılara oranla azınlık olmalarına rağmen, Rusların desteğiyle “Ermeni vilayeti” adı altında bir bölge kurmayı başardılar. Böylelikle, Azerilerin yerlerinden edilmesi ve imhası politikalarının temellerini atıyorlardı. Eşzamanlı olarak “Büyük Ermenistan” propagandası yapmaya başladılar. Tasarladıkları devletin Azerbaycan topraklarında kurulmasına “haklılık” kazandırmak için sahte Ermeni tarihinin yazılması yönünde geniş çaplı programları hayata geçirdiler. Azerbaycan’ın ve genelde Kafkasya tarihinin tahrifi süreci bu programların ana maddelerini oluşturuyordu.
“Büyük Ermenistan”ı kurma hayalleriyle coşan Ermeni istilacılar, 1905–1907 yıllarında Azerbaycanlılara karşı açıkça kanlı terör eylemlerine giriştiler. Vahşetin boyutları, Azerbaycan’ı ve şu anda Ermenistan’ın işgali altındaki tüm Azeri köylerini kapsıyordu. Planları doğrultusunda yüzlerce yerleşim birimini yok edip, binlerce Azeri’yi hunharca katlettiler…
İşlenen bu insanlık suçunun organizatörleri, olayın içyüzünün bilinmemesi, gerçek hukuksal değerlendirmenin yapılamaması için, Azerbaycanlıları her zaman kötü niyetli olarak gösteren karalama kampanyalarına giriştiler. Vahşetlerini ve de emellerini propaganda ile örtmeyi başardılar.
Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti kurulduktan sonra, Mart 1918 olayları değerlendirildi. Bakanlar Kurulu, 15 Haziran 1918 tarihinde katliamın ispatlanması için olağanüstü araştırma komisyonu kurulmasıyla ilgili kararı onayladı. Güney Kafkasya’nın Sovyetleşmesini de hedeflerine ulaşma konusunda bir sıçrama tahtası yapan Ermeniler, 1920 yılında Azerbaycan’ın Zengezur ilini ve civarındaki bazı toprakları Ermenistan SSCB’sine kattılar.
Sonraki dönemde burada iskân eden Azerbaycanlıları sürme politikasını daha da genişletmek için, çeşitli yollara başvurdular. 1923_de Stalin, Karabağ’ın yukarı kısımlarına yeni bir Ermeni kafilesini daha yerleştirdi ve bölgeyi Azerbaycan’dan kopartarak özerk hâle getirdi. Ruslar ve Ermeniler bu tarihten itibaren söz konusu bölgenin adını, “Dağlık Karabağ” veya “Yukarı Karabağ” şeklinde kullanmaya başladılar. Çünkü Karabağ’ın bütününde Azerîler, Dağlık Karabağ’da Ermeniler çoğunluktaydı.
23 Aralık 1947 yılında, “Ermenistan SSCB”sinden kolhozcuların (kolektif köy işletmesi çalışanları-köylüler) ve diğer Azerbaycanlı nüfusun Azerbaycan SSCB Kür-Aras ovasına nakli ile ilgili” özel kararnamenin çıkarılmasını ve 1948–1953 yıllarında Azerbaycanlıların tarihi vatanlarından toplu olarak göç ettirilmesini başardılar.
“Aciz, mazlum Ermeni halkı”
Ermeni milliyetçileri destekçilerinin de yardımıyla, 1950’li yıllardan itibaren Azerbaycan halkına karşı yoğun psikolojik baskı kampanyasına başladılar. Eski SSCB alanında yayınlanan kitap, dergi ve gazetelerde, Azerbaycan’ın milli kültürünün, klasik eserlerinin, mimari anıtlarının en güzel örneklerinin Ermeni halkına ait olduğunu ispatlamaya kalkıştılar. Aynı zamanda “kötü Azerbaycanlı” imajının oluşturulması propagandası da yürütüldü. “Aciz, mazlum Ermeni halkı” miti oluşturularak 20. yüzyılın başlarında bölgede yaşanan olaylar çarpıtıldı. Azerilere soykırım yapanlar, kendilerini soykırım kurbanı olarak göstermekteydiler.
Azerbaycan halkının maneviyatına, milli gurur ve kimliğine atılan iftiralar, politik ve silahlı saldırılar için ideolojik zemin hazırlığıydı. Azerilere karşı yürütülen soykırım politikasına hukuksal nitelendirilme yapılmadığı için, olaylar Sovyet basınında Ermenilerin lehine çarpıtılmakta ve kamuoyu yanlış bilgilendirilmekteydi. Ermenilerin Sovyet rejiminin desteği ile uyguladıkları ve 80’lerin ortalarında daha da güçlenen Azerbaycan karşıtı propagandaya karşı Azerbaycan Cumhuriyeti’nin o dönemki yöneticileri gerekli önlemi alamadılar.
Karabağ sorunu, 1963 yılında Ermenilerin bu bölge için hak iddia etmesiyle başladı. Ermeniler, Karabağ’ı Ermenistan ile birleştirebilmek için çeşitli bahaneler ürettiler. Azerbaycan’ı bölgenin kaynaklarını sömürmek, Ermenilerin kültürel haklarını inkâr etmek ve bölgeye dışarıdan Azerileri yerleştirerek Karabağ’ın demografik yapısını, nüfus dengesini bozmakla suçladılar.
“Karşı devrimcilerle mücadele”
1.Dünya Savaşı ile Rusya’daki 1917 Şubat ve Ekim devrimlerinden ustaca yararlanan Ermeniler, ideallerini Bolşevizm adı altında gerçekleştirmek üzere harekete geçtiler. 1918 yılının Mart ayında Ermeniler “karşı devrimcilerle mücadele” adı altında Bakü Komünü’nü yanına alarak tüm Bakü Guberniya’sının(Vilayet) Azerbaycanlılardan “temizlenmesi” (!) planını uygulamaya başladılar.
O günlerde Ermenilerin yaptığı vahşet, Azerbaycan halkının hafızasına kazındı. Bakü, Şamahı, Kuba, Karabağ, Zengezur, Nahçıvan, Lenkeran başta olmak üzere Azerbaycan’ın diğer bölgelerinde de Azeriler soykırıma uğradı. Tüyler ürperten bir vahşet sergileniyordu. Bu bölgelerde yaşayan insanlar, Ermeniler tarafından topluca katledildi. Binlerce Azeri sadece milli kimliğinden dolayı öldürüldü. Evleri ateşe verildi. Yaşlı-genç, kadın, erkek, çocuk demeden diri diri yakıldı. Milli anıtlar, okullar, hastaneler, cami vb. yerler yok edildi.
O günlerde Ermenilerin yaptığı vahşet, Azerbaycan halkının hafızasına kazındı. Bakü, Şamahı, Kuba, Karabağ, Zengezur, Nahçıvan, Lenkeran başta olmak üzere Azerbaycan’ın diğer bölgelerinde de Azeriler soykırıma uğradı. Tüyler ürperten bir vahşet sergileniyordu. Bu bölgelerde yaşayan insanlar, Ermeniler tarafından topluca katledildi. Binlerce Azeri sadece milli kimliğinden dolayı öldürüldü. Evleri ateşe verildi. Yaşlı-genç, kadın, erkek, çocuk demeden diri diri yakıldı. Milli anıtlar, okullar, hastaneler, cami vb. yerler yok edildi.
Komisyon Mart soykırımını, birinci aşamada Şamahı’daki vahşeti, İrevan Guberniyası’nda(Vilayeti ) Ermenilerce yapılan cinayetleri araştırdı. Gerçekleri dünya kamuoyuna duyurmak için Dışişleri Bakanlığı’nda özel bir bölüm kuruldu. 1919 ve 1920 yıllarının 31 Mart tarihlerinde iki kez, “Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti Yas Günü” olarak anıldı. Bu, Azerilere karşı yürütülen soykırım ve yaklaşık yüz yıldır devam eden Azerbaycan topraklarının işgal sürecine tarihte ilk defa yapılan siyasi değerlendirmeydi. Fakat Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin yıkılması bu işin devamını da engelledi.
...............
selametle..
...............
selametle..