Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İnsanları fikren dalâlete atan sebeplerden biri; ü

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
İnsanları fikren dalâlete atan sebeplerden biri; ülfeti ilim telâkki etmeleridir


Ülfet, şu muhteşem kâinatta sergilenen ve her biri bir kudret mûcizesi olan mükemmel eserleri üstünkörü bir nazarla geçiştirme, onları bildiğini zannetme ve derinlemesine düşünmekten hassasiyetle kaçınma hastalığıdır. İnsanın fikrini yanlış yollara sevk eden vehimlere ve zanlara sürükleyen bir marazdır.

Süleymaniye’ye ne zaman gitseniz, o muhteşem mâbedi hayran hayran seyreden bir grup insana rastlarsınız. Bu insanlar, o sanat âbidesini niçin uzun süre temaşa ederler? Bu soruya çeşitli cevaplar verilebilir. Bu sorunun en güzel cevabı şu olsa gerektir: “Diğer yapılarda san’at olmadığı için.”

Başka menzillerde ayrı şeyler konuşan bu insanlar, Süleymaniye’ye geldiler mi artık Sinan’dan söz etmeye başlarlar. Daima onu yâd eder, onu takdir ederler. Şimdi, hayâlimizde her şeyiyle Sinan’ın eseri olan bir şehir canlandıralım. Câmilerini de o yapmış olsun, dükkânlarını da, evlerini de, yollarını da. Böyle bir şehirde doğan, büyüyen bir insan için iki şık söz konusudur:
Ya, her adımda Sinan’ı hatırlayacak; yahut, ülfet dediğimiz alışkanlık belâsıyla, bu harika eserleri görmeden yaşayacak, onun yapıp çattığı bu beldede ondan gâfil olarak ömür tüketecektir.

Büyüklüğüne sınır biçilemeyen ve sanat inceliklerine hakkıyla vâkıf olunamayan bu kâinat şehri de Allah’ın mülkü. Sinan’ın varlık programını bir katre su içinde O çizmiş. O katreyi câmiler, köprüler, hanlar, hamamlar yapan büyük bir mimar hâline O getirmiş. Sinan O’nun olduğu gibi, Süleyman da O’nun. Hepimiz O’nunuz. Bir gramında milyarlarca bakterinin oynaştığı şu toprak tabakası da O’nun, her damlasında trilyonlarca mikrobun kaynaştığı şu su damlası da... O, arz ve semânın yegâne Hâlıkı ve Mâliki. Arzdakiler de O’nun, semâdakiler de. Kimde ne güzellik varsa O’nun ihsanı, kimde ne kuvvet varsa O’nun ikramı.

Hiç bir insanın bu diyarda Allah’tan gâfil olmaması beklenir, ama bu çoğu kez gerçekleşmez. Dünyaya imtihan için gönderilen bu insanlar, hakikate erebilmek için nice perdeleri yırtmak ve nice engeli aşmakla karşı karşıya kalırlar. Nefis, şeytan, ihtiyaç, hırs, çevre, mevki, makam, servet ve daha niceleri.

Çoğu insanın şu mûcizeler diyarında gaflete düşebilmesi, biraz da onların bu âleme geliş biçimleriyle ilgilidir. İnsanlar, bu beldeye Yıldız Sarayı’na girer gibi girmiyorlar. Kapıda saray muhafızlarınca karşılanmıyor, içerileri teşrifat memurları nezdinde gezmiyorlar.

Onlar bu sarayın içinde yaratılıyorlar. Sarayda doğuyor, sarayda büyüyor, sarayda ölüyor, saraya defnediliyorlar. İşte bu saray hayatının verdiği umursamazlık ve vurdumduymazlık hastalığına “ülfet” diyoruz. Bu hastalıkla fikirler uyuşur, ruhlar donuklaşır. Ne bakışlarda hayat, ne kalplerde seziş kalır. Bu derde müptelâ olanlar, her zerresi sonsuz hikmetler taşıyan bu âlemde ömürlerini, ‘O mahiler ki derya içredür deryayı bilmezler’ mısraında ifadesini bulan bir garip ruh hâleti içinde geçirir dururlar.

Yokluğunu hiç çekmedikleri nimetler onların nazarlarından saklanır. Dünyanın güneş etrafındaki harika seyahatini hiç hatırlamazlar. Zira bir an inmeksizin hep onun sırtında gezmişlerdir. Baharın geldiğine yeterince hamdetmezler. Çünkü baharsız yıl geçirmemişlerdir. Hava nimetine şükretmek hatırlarına gelmez. Çünkü hiç havasız kalmamışlardır. Misaller çoğaltılabilir. Ve bütün bu nankörlükler çoğu kez ülfetten kaynaklanır.
 
A

aktifus

Guest
Bir ateist tanrının olmadığını dünyada yaşanan açlık, sefalet ve savaşlara müdahale etmemesini kanıt gösteriyordu eğer varsa bile gaddar bir tanrı olmalı diyordu.
Dünyaya mükemmel bir saray veya bir tımarhane gözüyle bakmak arasında biryerlerde miyizdir illaki? Bence hayır. Dünya ikisi de değildir. Dünya kendi yaşam planımıza/tekamülümüze hizmet eden ve otomatik olarak işleyen bir süreçtir. Özgür irademizi elimizden almaz. Seçimlerimizin sonuçlarını bize gösterir.
Dünyayı bu hale getiren insanların seçimleriydi ve gelecekte kıyam edip cennet bahçesi yapacak olan da yine insanların seçimleri olacaktır.
Allah seçimlerimize karışmamakta sadece kendi benliklerimizin ve kendisinin farkında olarak kardeşça yaşamamızı istemektedir. :)
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Bir ateist tanrının olmadığını dünyada yaşanan açlık, sefalet ve savaşlara müdahale etmemesini kanıt gösteriyordu eğer varsa bile gaddar bir tanrı olmalı diyordu.
Dünyaya mükemmel bir saray veya bir tımarhane gözüyle bakmak arasında biryerlerde miyizdir illaki? Bence hayır. Dünya ikisi de değildir. Dünya kendi yaşam planımıza/tekamülümüze hizmet eden ve otomatik olarak işleyen bir süreçtir. Özgür irademizi elimizden almaz. Seçimlerimizin sonuçlarını bize gösterir.
Dünyayı bu hale getiren insanların seçimleriydi ve gelecekte kıyam edip cennet bahçesi yapacak olan da yine insanların seçimleri olacaktır.
Allah seçimlerimize karışmamakta sadece kendi benliklerimizin ve kendisinin farkında olarak kardeşça yaşamamızı istemektedir. :)

Sizi Alkışlıyorum kardeş.
 
Üst Alt