Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Insanin Mahiyeti

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
İNSANIN MAHİYETİ

İnsan eşref-i mahlukattır. Yani en kıymetli ve en üstün olan yaratıktır. Öyle ki, insan meleklerden bile üstündür. İnsanın iki temel unsuru vardır: Ruh ve beden.

Beden maddidir, topraktandır, neticede toprağa dönecektir. Araç niteliğindedir. Ruh ise ilahidir. Allah’ın nefhasıdır. İnsanı değerli kılan unsur ruhudur. Allahü Teala bunu şöyle beyan ediyor: “Ben ona kendi ruhumdan üfledim.” (Hicr, 29)
Bu ayetin beyanına göre, insan Allah’tan gelmiştir ve yine ona dönecektir. Bu geliş-gidişe seyr-u süluk, yani Allah’a dönmek, Allah’a yürümek denir.
Böylece her doğan bir yandan da ölüme yürür. Bu nedenle ölenler için, “Hakk’a yürüdü” derler.
Allah’a dönüş zorunludur. Ölüm bu dönüşün ilk resmi noktası. Aslolan ise, ölmeden önce ölmek, daha dünyada iken Allah’a kavuşmaktır.
“Mutu kable entemutu” buyrulmuş. Bu, "Ölmeden önce ölünüz", daha dünya hayatında iken Allah’a kavuşunuz demektir. Kul için aslolan da budur. Yoksa her canlı gibi insan da ölümü tadacaktır, geldiği yere dönecektir. Bu dönüşte kul Rabbinden razı, Rabbi de kulundan razı olarak dönmek esastır.
Bir ayette Allahü Teala bu gerçeği şöyle haber veriyor: “Ey mutmain olan nefs! Rabbine dön; sen razı, O da senden razı olarak. Artık kullarımın arasına gir ve cennetime giriver.” (Fecir, 27-30)

İNSANIN YARATILIŞ GAYESİ


İnsan henüz ruhlar aleminde iken Rabbini gördü, işitti ve yaşadı. O’nun tecellilerine muhatap oldu. O günden beridir insan hep O’nu arar. O’nda gördüğü güzelliği özler durur. O’na yaklaştığı nispette mutlu olur, O’ndan ayrı kaldıkça huzuru ve saadeti bozulur. Hz. Mevlana, bu ayrılığı anlatırken kamış örneğini verir. Ney, asıl yurdu olan kamışlıktan ayrıldığı için inlemektedir. Bu çok güzel bir tespittir.
Evet, o güzeller güzeli olan Rabbini tanıyan insan bu aşağılar ülkesi olan dünyaya geldiğinde, ilk tepki olarak ağlamıştır.
İnsan, Rabbinin zikri ve tecellileri ile bütünleşirse mutlu ve huzurlu olur. “Aşıkta keder neyler” sözü bu anlayışı çok güzel ifade ediyor.
Aksine, insan, dünyaya ve dünyadakilerin sevdasına dalarsa o zaman saadet ve huzurdan mahrum kalır.
İnsanın dünyaya gönderilme gayesi, Allah’a kulluktur. İnsan; iman, ibadet, itaat ve muhabbetle Rabbinin yoluna girer. Dünya hayatını böylece tamamlarsa, işte o zaman yaratılış gayesine ulaşmış olur. Bir ayette Allahü Teala şöyle beyan ediyor: “Cinleri ve insanları ancak bana kul olsunlar diye yarattım.” (Zariyat, 56)
Yani yaratılışın temel gayesi ‘Allah’a kulluk’tur.
İnsanın değeri, kulluk yolundaki gayretine, iman ve ibadetine, taatine ve muhabbetine bağlıdır. İnsan, dini ile ne kadar bütünleşirse, Allah katında o kadar değer kazanır. Cenab-ı Hak bir ayette bu gerçeği şöyle açıklıyor: “... Allah katında en değerli olanınız, takvaca en üstün olanınızdır.” (Hucurat, 13)
Bu ayete göre insanın kıymeti, soy, sop, ırk cinsiyet, zenginlik, saltanat ve benzeri şeylerle değildir. Üstünlüğün tek unsuru ‘takva’dır. Yani Allah’ın dini ile bütünleşmek ve Allah rızasına göre inanıp yaşamaktır.


Dr.Ahmet Hamdi Kepekçi
 
Üst Alt