Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Insan

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
İNSAN

İnsan, yüksek duygularla mücehhez, fazilete istidatlı, ebedîyete meftun bir varlıktır. En sefil görünen bir insan ruhunda dahi ebedîyet düşüncesi, güzellik aşkı ve fazilet hissinden meydana gelen gökkuşağı gibi bir iklim mevcuttur ki, onun yükselip ölümsüzlüğe ermesi de, mahiyetindeki bu istidatların geliştirilip ortaya çıkarılmasına bağlıdır.

İnsanın insanlığı, fâni olan hayvânî cesedinde değil, ebedîyete meftun ve müştak olan ruhunda aranmalıdır. Bu itibarladır ki o, ruhuyla ihmale uğrayıp, sadece bedeniyle ele alındığı zamanlarda kat’iyyen doyma noktasına ulaşamamış ve tatmin edilememiştir.

En talihli ve mesud insan, vicdanı hep ötelerin aşk ve iştiyakiyle sermest olan insandır. Bedenin sınırlı, dar ve boğucu mahbesinde ömürlerini geçirenler, saraylarda dahi olsalar zindanda sayılırlar.

Her insanın ilk ve en birinci vazifesi, kendini keşfedip tanıması ve bu sayede aydınlanan mahiyet adesesiyle dönüp Rabb’ine yönelmesidir. Kendi mahiyetini tanıyıp bilmeyen ve Yüce Yaratıcı’sıyla münasebet kuramayan bahtsızlar, sırtlarında nasıl bir hazine taşıdıklarını bilemeyen hamallar gibi bu dünyadan geçer giderler.

İnsan, zatında âciz bir varlıktır ama; Kudret-i Sonsuz'a dayanması sayesinde, fevkalâde bir iktidar gösterdiği de gözden kaçmamaktadır. Evet o, böyle bir Kudret-i Sonsuz'a dayandığı içindir ki, damla iken çağlayan, zerre iken güneş ve bir dilenci iken sultan olur.

İnsan, varlık ve hâdiseler kitabıyla içli dışlı olup, onunla bütünleştiği ölçüde gönül dünyasında hikmet parıltıları belirir. Bu sayede o, özünü tanır, Ma’rifetullaha erer, sonra da gider Allah'a vâsıl olur. Elverir ki, düşünce plânında tahakkuk ettirilmek istenen bu seyr ü seyahat ilhad ve inkâr hesabına şartlanmışlık içinde yapılmasın...

Hakiki insanlar, diğer canlılarla aralarındaki müşterek hareketleri, nesil ve nev'ilerini devam ettirmek istikametinde, bir vazife şuuruyla ve zaruret sınırları içinde yerine getirirler. Ölçüsüzce bedenî hazlarına kapılıp gidenler ise, başka varlıklarla aralarındaki mesafeyi daraltmış ve sınırları zorlamış olurlar.
 

fetih

New member
Katılım
16 Şub 2007
Mesajlar
1,994
Tepkime puanı
355
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Uzay Ýstasyonundan Alooooo Kimse Yokmuuuuu :)
ecmain olsun üstad

“GÜL” , AŞKIN MİHRÂBIDIR
Başkaları Gülü bir çiçek diye sever belki de... Ama biz, Gülü “Gül” olduğu için severiz... Bizim için; Gül sevgilidir, Gül güzelliktir, Gül coşkudur.. . Gül, esmânın eşyâya tecellisinin esrârıdır... Gül aşktır, Gül sevinçtir, Gül bahar muştusudur... Gül, ezelle ebet arasındaki bütün zamanların “En Güzeli”nden yansımalar taşıdığı için güzeldir... Ve katmer Gül; rengini şehit kanından, kokusunu Efendimiz(sav)’in mübârek teninden aldığı için çiçekler sultânıdır... Bu sebeple olsa gerek, Gülün kokusuyla kendimizden geçeriz... Gideriz bir başka âleme... Yol buluruz mâverâya... Biz Güle, Gülistanda açan katmer Güllere; “ Peygamberlik Gülzârının Eşsiz Gülü”nün remzi olduğu için vurgunuz... Gülü her kokladığımızda salavat getiririz , O’nun terinin kokusundan bir zerreyi teneffüs ettiğimizden ...

“Gül”ü târife ne hâcet, “Gül”; Sevdâyı Muhammedî’dir... “Gül”ün sevdâsı kalbimizin hafî tepelerinde, ahfâ zirvelerinde sancak açmıştır... Ve bizler, gönlü Gülşen olan insanlara meftûn oluruz, “Kainatın Solmayan Gülü”nün aşkıyla... Gün gelir, gözyaşıyla Gül sularız... Bir Gül için bin dikene su veririz; biliriz ki, Güllerin içinde diken yoktur, dikenler içinde Gül vardır...

“Gül”e sevdâmızı eksiltmeyelim... Allah’ım! Bize O’nun sîretini öğret... O’nun yolundan gitmeyi bizlere nasip et... “..Kim Peygambere itaat ederse şüphesiz Allah’a itaat etmiş olur..” (Nisâ 4/80) emr-i İlâhîsi gereğince Habîbullahı sevmek Allah(cc)’ı sevmektir... “Resûlulah’a duyulan muhabbetin derecesi îmânın ölçüsüdür”... Bu sebeple bizlere O’nun muhabbetini lütfet...Yâ Erhame’r-Râhimîn!... O’nun aşkını sînelerimizde bir alev deryâsı hâlinde volkanlaştır... Bizleri O’nun yolundan ayırma Yâ Rabbi... Ve iki cihanda ebediyen Gülmek için, “Gül”ün gölgesinde olmayı bizlere müyesser eyle Yâ İlâhe’l-Âlemîn!...

“Suya versün bâğbân Gülzârı zahmet çekmesün
Bir Gül açılmaz yüzün tek verse min Gülzâre su.”

“Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl,
Muhammed’siz muhabbetten ne hâsıl ?”

Sevdim Seni ben, Âleme Rahmet diye sevdim,
Bir benzeri yok, Cenâb-ı Ahmet diye sevdim
Sen Ahmed’i Mahmûd’u Muhammed’sin Efendim,
Hakk’tan bize Sultân-ı Müeyyedsin Efendim”

Canım kurban olsun Senin yoluna,
Adı güzel, kendi güzel Muhammed,
Şefâat eyle bu kemter kuluna,
Adı güzel kendi güzel Muhammed”

diyerek medet bekliyor, Efendimiz’den şefâat dileniyoruz...
Ey Sultanlar Sultânı! 15 asır önce yol verdiğin sevgi kervânına bizleri de kabul buyur... Ey Resûller Resûlü! Bizler için; kapına Kıtmir, bastığın yere türâb, ayağına toz, tebliğine köle olmak ne büyük ümran... Senin ümmetin olma berâtını almak ne büyük ikram... Sultanım, bizler Seni dünyada görme saadetine erişemedik... Ama bizler, çok günahkar bir ümmet olmamıza rağmen -hakkımız olmasa da- rüyâlarımızda Seninle olmak, Senin aşkın ve muhabbetinle dolmak istiyoruz... Cür’etimizi bağışla Efendim... Gül Yüzünü görmemiz, şefâatine ermemiz için, bizlere de lütfeyle destur... Ne olur!..

''Ezel bezminde bir dinmez figândım Yâ Resûllalâh
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım Yâ Resûllalâh...”

diye Yaman Dede’nin dizeleriyle arz-ı hâl ediyoruz...

“En Güzel”e yâr olanlara, “Gül”e gönülden bağlananlara binlerce selâm olsun...

“GÜL” , AŞKIN MİHRÂBIDIR....
 
Üst Alt