ALÝ ÝSFAHANÝ
New member
- Katılım
- 31 Ara 2009
- Mesajlar
- 59
- Tepkime puanı
- 2
- Puanları
- 0
Hicri yedinci yüzyıla kadar İslam edebiyatında "kamil" ya "mükemmel insan" tabiri kullanılmış değildir, bu tabir mezkur tarihten sonra kullanılmaya başlanmış olup Avrupa'da da bir hayli revaçtadır bugün. Ancak onu ilk kullanan yine İslam dünyasıdır. Müslümanlar arasında bu tabiri kullanan ve ondan ilk defa "kamil -ya da mükemmel-insan" şeklinde söz eden şahıs tanınmış arif Muhyiddin Arabi (Endülüsi-yi Tai)dir.
Muhyiddin Arabi irfanın babası sayılır. Yâni Farsça konuşup Farsça yazmış olan İranlılar da dahil olmak üzere hicretten yedi yüz yıl sonra ortaya çıkan muhtelif dil ve milletlere mensup İslam arifleri Muhyiddin Arabi'nin öğrencileridirler. Hepimizin yakından tanıdığı meşhur Mevlana irfan ekolünde Muhyiddin'in yanında hiç kalır. Muhyiddin, Arap asıllı olup bugün adına İspanya denilen Endülüs ahalisinden ve Hatem-i Tai'nin evlatlarındandır. Hayatı boyunca İslam ülkelerinin hemen hepsine seyahat etmiş, sonunda Şam'da dünyadan göçmüştür. Türbesi bugünkü Şam'dadır. Türbesinin Şam'da olması itibarıyla ona "Şamlı" da denilmiştir.
Muhyiddin Arabi'nin Sadreddin Konevi adlı bir öğrencisi vardır ki kendisinden sonra en tanınmış ariflerden biridir.
İslami irfanın ciddi bir ilim olarak, üstelik en karmaşık ve en çetrefilli ilimlerden biri sıfatıyla gündeme getirilmesi işi Muhyiddin Arabi ve onun yazmış olduğu kitaplara açıklamalar yazan öğrencisi Sadreddin Konevi'ye aittir. Sadreddin Konevi, meşhur Mevlana'yla muasırdır; Mevlana, onun cemaat imamlığı yaptığı mescide gider, arkasında namaza dururdu.
Muhyiddin Arabi'nin fikirleri Sadreddin Konevi aracılığıyla Mevlana'ya intikal etmiştir. Bugün bu zeminede yazılıp çizilenlerin büyük bir kısmı asılsızdır; İslam irfanı bambaşka köklerden gelir aslında, apayrı manalar taşır. Günümüzde malum gazete ve dergilerin kendilerinden uydurarak düzüp koştukları o saçmalıkların İslam irfanıyla hiçbir alakası yoktur
Muhyiddin Arabi irfanın babası sayılır. Yâni Farsça konuşup Farsça yazmış olan İranlılar da dahil olmak üzere hicretten yedi yüz yıl sonra ortaya çıkan muhtelif dil ve milletlere mensup İslam arifleri Muhyiddin Arabi'nin öğrencileridirler. Hepimizin yakından tanıdığı meşhur Mevlana irfan ekolünde Muhyiddin'in yanında hiç kalır. Muhyiddin, Arap asıllı olup bugün adına İspanya denilen Endülüs ahalisinden ve Hatem-i Tai'nin evlatlarındandır. Hayatı boyunca İslam ülkelerinin hemen hepsine seyahat etmiş, sonunda Şam'da dünyadan göçmüştür. Türbesi bugünkü Şam'dadır. Türbesinin Şam'da olması itibarıyla ona "Şamlı" da denilmiştir.
Muhyiddin Arabi'nin Sadreddin Konevi adlı bir öğrencisi vardır ki kendisinden sonra en tanınmış ariflerden biridir.
İslami irfanın ciddi bir ilim olarak, üstelik en karmaşık ve en çetrefilli ilimlerden biri sıfatıyla gündeme getirilmesi işi Muhyiddin Arabi ve onun yazmış olduğu kitaplara açıklamalar yazan öğrencisi Sadreddin Konevi'ye aittir. Sadreddin Konevi, meşhur Mevlana'yla muasırdır; Mevlana, onun cemaat imamlığı yaptığı mescide gider, arkasında namaza dururdu.
Muhyiddin Arabi'nin fikirleri Sadreddin Konevi aracılığıyla Mevlana'ya intikal etmiştir. Bugün bu zeminede yazılıp çizilenlerin büyük bir kısmı asılsızdır; İslam irfanı bambaşka köklerden gelir aslında, apayrı manalar taşır. Günümüzde malum gazete ve dergilerin kendilerinden uydurarak düzüp koştukları o saçmalıkların İslam irfanıyla hiçbir alakası yoktur