Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Iman mefhumu üzerine

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
بسم الله الرحمن الرحيم

İman, insanın mü’min olduğu kuru lafla ilan edilmesi, demek değildir. Birçok münafıklar da dilleri ile iman ettik, demişlerdir, ama kalpleri asla iman etmemiştir:
“İnsanlardan bir kısmı vardır ki, Allah’a ve kıyamet gününe inandık, derler. Halbuki onlar iman edenler değillerdir. Cenabı Allah’ı ve mü’minleri aldatırlar. Bilmezler ki, ancak kendi nefislerini aldatırlar.” (Bakara: 2/8-9)İman, mü’minlerin adet haline getirdikleri birtakım iş ve merasimleri de kuru kuruya yapmak değildir. Birçok hokkabaz insan vardır ki, zahiren iyi şeyler, hayırlı işler yaparlar, ama kalpleri haraptır; onda hayırdan, iyi halden ve ihlastan eser yoktur: “Münafıklar, zanlarınca Alah’a hile yaparlar. Allah da hilelerini başlarına geçirir. Onlar namaza kalktıkları zaman, istemeye istemeye kalkarlar; insanlara gösteriş yaparlar. Allah’ı pek az hatıra getirip anarlar.” (Nisa: 4/142)İman, inanılacakşeyleri kuru kuruya tanıma da değildir. Niceleri vardır ki, imanın hakikatlerini bildikleri halde ona inanmamışlardır. “Kalpleriyle yakinen bildikleri halde, nefislerine zulüm yaparakve kibrederek bütün mucizeleri inkar ettiler.” (Neml: 27/14)Kibir, haset ve dünya sevgisi onlarla yakinen bilikleri şeylerin arasına girmiştir.“Böyle iken içlerinden bir topluluk hak ve hakikatı bile bile gizlerler.” (Bakara: 2/146)Demem ki, gerçek iman; sırf dil beden ve zihin ile yapılan hareketler, demek değildir.Gerçek iman, ruhun derinliklerine inen ve idraki, irade ve vicdanı hertarftan kuşatan ruhi bir şeydir.Binaenaleyh varlık alemindeki gerçekleri olduğu gibi anlayacak zihni bir idrak lazımdır. Bu idrak de ancak yanılmaz vahy yolu ile olur.Ve bu akli idrak,şek ve şüphenin sarsamayacağı dereceye ulaşmalıdır. “Mü’minler ancak o kimselerdir ki, Allah’a ve Peygamberine iman etmişlerdir; sonra imanlarındaşüpheye düşmemişlerdir.” (Hucurat: 49/15)Ve bu kesin bilginin yanı sıra, Allah’a rıza ve teslimiyet ile boyun büken bir insanın kalpşuuru ve iradesi de bulunmalıdır. “Rabbin hakkı için, onlar, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem yapıp sonra da verdiğin hükümden nefisleri hiç bir darlık duymadan tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe, iman etmiş olmazlar.” (Nisa: 4/65)“Mü’minler, aralarında hüküm vermek için, Allah’ın kitabına ve Peygamberine çağrıldıklarıvakit, onların sözü ancak: “Dinledik ve itaat etik” demeleridir: İşte bunlar, zafer bulacak olanlardır.” (Nur: 24/51)“Allah ve Resululü bir işe hüküm verdiği zaman, mü’min bir erkekle mü’min bir kadın için, kendi işlerinden dolayı Allah’ın Peygamberin hükmüne aykırı olanı seçmek hakkıyoktur.” (Ahzab: 33/36)Bu bilgi ve şuuru kalp ve vicdan takip etmelidir ki, bu itikadın gereklerine göre iş yapmaya, onun ahlaki ve tatbiki prensiplerine sarılmaya ve uğrunda malla, canla savaşmaya sevk etsin. Bunun içindir ki, Kur’an-ı Kerim’in mü’minleri şöyle vasfettiğini görüyoruz: “Gerçek mü’minler, yalnız o kimseler ki, Allah anıldığı zaman kalpleri korkarak ürperir; onlara ayetleri okunduğu zaman, imanlarını artırır; ve onlar yalnız Rablerine tevekkül ederler. Mü’minleine veriğimiz rızıklardın Hak yolunda harcarlar. İşte bunlar gerçek Mü’minlerdir.” (Mü’minun: 23/1)

YUSUF EL KARDAVİ
 
Üst Alt