... Onlar hayatın dışta olanın bilirler. Ahiretten ise gafil olanlardır.
(Rum suresi, 6-7)
... Tümünüzün dönüşü allah"adır. O, size yaptıklarınızı haber verecektir.
(Maide Suresi, 105)
İslam tarihinin en büyük alimlerinden biri olarak kabul edilen İmam Rabbani, Mektubat adlı eserinde bunu şöyle açıklamıştır:
Var olan Allah idi, onunla bir şey yoktu.
Vakta ki, saklı kemalatının zuhura gelmesini murad etti (açığa çıkmasını istedi); isimlerinden her birine bir mazhar (görünme yeri) talep etti. Ta ki, o mazhara, kemalatını tecelli ettire. Onun vücud mazhariyetini ve tevabiini ise, ademden (yokluktan) başka bir şey kabul etmedi. Çünkü... vücudun (varlığın) mukabili ve mübayini (tersi), yalnız ademdir (yokluktur).
Mana üstte anlatıldığı gibi olunca, Sübhan Hak, kemal-i kudreti ile, adem (yokluk) aleminde isimlerden her bir isim için mazharlardan bir mazhar tayin etti. Ve onu, his ve vehim mertebesinde yarattı. Hem de dilediği vakitte ve istediği şekilde... Alemin sübutu (sabitliği), his ve vehim mertebesinde olup hariç mertebede değildir... Hariçte (dışarıda) dahi, yüce Vacib Zat"ın (Allah"ın) zat ve sıfatlarından başkası da sabit ve mevcud olmaya... (Mektubat-ı Rabbani, 470. Mektup, çev. Abdulkadir Akçiçek, Çile yayınevi, 1983, s. 517
İmam Rabbani, bir başka mektubunda ise, tüm maddi alemin sadece vehim mertebesinde yaratılmış olduğunu bir kez daha şöyle vurgular:
Yukarıda şöyle bir cümle kullandım: "Sübhan Hak"kın halkı (Allah"ın yaratışı), his ve vehim mertebesindedir." Bunun manası şu demeye gelir: "Allah-u Teala, eşyayı öyle bir mertebede yaratmıştır ki, o mertebede eşya için his ve vehimden gayrı bir yerde sübut (sabitlik) ve husul (varlık) yoktur. (Mektubat-ı Rabbani, 357. Mektup, çev. Abdulkadir Akçiçek, Çile yayınevi, 1983, s. 163
Dikkat edilirse, İmam Rabbani, bizim gördüğümüz alemin, yani tüm varlıkların "vehim mertebesinde", yani algı düzeyinde yaratıldığını özellikle vurgulamaktadır. Bu vehim mertebesindeki alemin dışında (hariçte) ise sadece Allah"ın Zatı vardır. Gerçekte bu "dışta" (hariçte) kavramı da farazi bir kavramdır; çünkü bir vehmin vücudu yoktur, hacim kaplamaz. İmam Rabbani, "eşyanın" (yani şeylerin, tüm maddelerin) hariçte bir varlığı olmadığını şöyle anlatır:
Hariçte Yüce Hak"tan başka mevcut değildir... Belki de şanı büyük Allah"ın yaratması ile vehim mertebesinde sübut (sabitlik) bulmuştur.... Eşya, hariçte nasıl kendisinin vücudu olmayan bir şey ise, hariçte onun gözükmesi dahi, kendi renksizliği iledir... Eğer onun için bir görüntü sabit olur ise, o vehim mertebesindedir. Eğer onun bir sübutu (sabitliği) var ise, o dahi, yüce Allah"ın vehim mertebesindeki sanatı iledir. Hulasa, onun sabitliği ve görüntüsü tek mertebede olmaktadır. Sübutu bir yerde, görüntüsü dahi ayrı bir yerde değildir... Onun hariçte bir nişanı yoktur ki, orada görünür ola... (Mektubat-ı Rabbani, 470. Mektup, çev. Abdulkadir Akçiçek, Çile yayınevi, 1983, s. 519)
Görüldüğü gibi, modern fizik ve fizyoloji sonucunda ulaştığımız teknik gerçekler, bizlere İslam bilginleri tarafından asırlar önce haber verilmiş bir gerçeği teyid etmektedir: Madde bir hayaldir, asıl olan ise maddeyi yoktan var eden Yüce Allah"tır.
(Rum suresi, 6-7)
... Tümünüzün dönüşü allah"adır. O, size yaptıklarınızı haber verecektir.
(Maide Suresi, 105)
İslam tarihinin en büyük alimlerinden biri olarak kabul edilen İmam Rabbani, Mektubat adlı eserinde bunu şöyle açıklamıştır:
Var olan Allah idi, onunla bir şey yoktu.
Vakta ki, saklı kemalatının zuhura gelmesini murad etti (açığa çıkmasını istedi); isimlerinden her birine bir mazhar (görünme yeri) talep etti. Ta ki, o mazhara, kemalatını tecelli ettire. Onun vücud mazhariyetini ve tevabiini ise, ademden (yokluktan) başka bir şey kabul etmedi. Çünkü... vücudun (varlığın) mukabili ve mübayini (tersi), yalnız ademdir (yokluktur).
Mana üstte anlatıldığı gibi olunca, Sübhan Hak, kemal-i kudreti ile, adem (yokluk) aleminde isimlerden her bir isim için mazharlardan bir mazhar tayin etti. Ve onu, his ve vehim mertebesinde yarattı. Hem de dilediği vakitte ve istediği şekilde... Alemin sübutu (sabitliği), his ve vehim mertebesinde olup hariç mertebede değildir... Hariçte (dışarıda) dahi, yüce Vacib Zat"ın (Allah"ın) zat ve sıfatlarından başkası da sabit ve mevcud olmaya... (Mektubat-ı Rabbani, 470. Mektup, çev. Abdulkadir Akçiçek, Çile yayınevi, 1983, s. 517
İmam Rabbani, bir başka mektubunda ise, tüm maddi alemin sadece vehim mertebesinde yaratılmış olduğunu bir kez daha şöyle vurgular:
Yukarıda şöyle bir cümle kullandım: "Sübhan Hak"kın halkı (Allah"ın yaratışı), his ve vehim mertebesindedir." Bunun manası şu demeye gelir: "Allah-u Teala, eşyayı öyle bir mertebede yaratmıştır ki, o mertebede eşya için his ve vehimden gayrı bir yerde sübut (sabitlik) ve husul (varlık) yoktur. (Mektubat-ı Rabbani, 357. Mektup, çev. Abdulkadir Akçiçek, Çile yayınevi, 1983, s. 163
Dikkat edilirse, İmam Rabbani, bizim gördüğümüz alemin, yani tüm varlıkların "vehim mertebesinde", yani algı düzeyinde yaratıldığını özellikle vurgulamaktadır. Bu vehim mertebesindeki alemin dışında (hariçte) ise sadece Allah"ın Zatı vardır. Gerçekte bu "dışta" (hariçte) kavramı da farazi bir kavramdır; çünkü bir vehmin vücudu yoktur, hacim kaplamaz. İmam Rabbani, "eşyanın" (yani şeylerin, tüm maddelerin) hariçte bir varlığı olmadığını şöyle anlatır:
Hariçte Yüce Hak"tan başka mevcut değildir... Belki de şanı büyük Allah"ın yaratması ile vehim mertebesinde sübut (sabitlik) bulmuştur.... Eşya, hariçte nasıl kendisinin vücudu olmayan bir şey ise, hariçte onun gözükmesi dahi, kendi renksizliği iledir... Eğer onun için bir görüntü sabit olur ise, o vehim mertebesindedir. Eğer onun bir sübutu (sabitliği) var ise, o dahi, yüce Allah"ın vehim mertebesindeki sanatı iledir. Hulasa, onun sabitliği ve görüntüsü tek mertebede olmaktadır. Sübutu bir yerde, görüntüsü dahi ayrı bir yerde değildir... Onun hariçte bir nişanı yoktur ki, orada görünür ola... (Mektubat-ı Rabbani, 470. Mektup, çev. Abdulkadir Akçiçek, Çile yayınevi, 1983, s. 519)
Görüldüğü gibi, modern fizik ve fizyoloji sonucunda ulaştığımız teknik gerçekler, bizlere İslam bilginleri tarafından asırlar önce haber verilmiş bir gerçeği teyid etmektedir: Madde bir hayaldir, asıl olan ise maddeyi yoktan var eden Yüce Allah"tır.