HocaEfendi ye sorulmuş
Soru:
Enflasyon oranında faiz helal midir? Yoksa faiz yerine altın, döviz vs.mi alınmalı?
Cevap:
Faiz olursa, oran ne olursa olsun helal olmaz. Enflasyon oranında fazlalık faiz değildir. Mesela birine yüz lira ödünç verseniz, alt ay sonra enflasyon yüzde otuz olduğu için 130 lira alsanız bu otuz liralık rakkam fazlalığı faiz değildir, alt ay önce verdiğiniz paranın -satın alma gücü bakımından- eşit karşılığıdır. Bu böyle olmakla beraber faizcilik yapan bankalara para yatırarak buradan enflasyon oranında faiz almak caiz olmaz; çünkü:
a) Bu bankalar sizden aldıkları parayı reel (enflasyon oranından fazla) faizle satmak suretiyle para kazanmakta ve size de o paradan ödeme yapmaktadırlar.
b) Bankaya para yatırmak bir akit yapmaktır; bu akit, faizli para alım satım aktidir, sonunda kâr da olsa zarar da olsa yapılan akit faizli akit olduğu için İslam'a göre meşru değildir.
Elinizde para var da bunu meşru yoldan nemalandıramıyorsanız Özel Finans Kurumlarına yatırabilirsiniz.
Bu cevabı net algılayabilmek için enflasyonun anlaşılabilir bir izahını sunmak gayet faydalı olacaktır.
Enflasyon, muhtelif ekonomik gelişmeler nedeniyle fiyatların yükselmesidir.
Enflasyon 2 nedenle oluşur:
Talep enflasyonu, değişik durumlarda oluşabilir. Örneğin bir ülkenin dış ticaret açığı ( yani ithalatının ihracatından fazla olması) ya da iç-dış borçlarının yükselmesi, para ihtiyacına yol açar. Bu ihtiyaç karşılıksız para basma durumunu doğurur. Karşılıksız para, merkez bankasının, ulusal para biriminin döviz kurlarına göre sabit ve eşdeğer olmasından vazgeçip, bol para basıp, piyasaya arz etmesidir. Bir şey nasıl bollaştığında değeri düşerse, ulusal paranın da değeri döviz karşısında bu nedenle düşer. Paranın değerinin düşmesi, aynı parayla daha az mal alınması (özellikle ithal mallar) durumunu yaratır ki, bu bir enflasyondur, yani malın değeri artmasa bile alım gücü düştüğü için mal değerlenmiş olur. Piyasa da çok fazla para arz edilmesi nedeniyle oluşan para bolluğu ise tüketicileri mal ve hizmet satın almaya yöneltir. Buradan itibaren talep enflasyonu başlar. Mala olan talebe rağmen, ülke arzı talebi karşılayacak durumda değildir. Bir birim malı çok sayıda insan talep ettiği için malın fiyatı doğal olarak yükselir. Bu da enflasyonun bir başka aşamasıdır. Talebin yüksek olması, daha fazla üretim ve daha fazla arz demektir. Bunun için üretim sektörü, daha çok makine, daha çok yatırım malı, daha çok işgücü talebi yaratır. Bu durumda üreticinin işgücü, makine maliyetleri artar ve bu artış üretilen malın fiyatına doğrudan yansır ve o malın fiyatı yükselmeye başlar. Bu ise 2. tip enflasyon olan maliyet enflasyonu demektir.
Fiyatlarda oluşan artışlar ise para değerinin daha da düşmesine borçların ve açıkların daha da büyümesine yol açar. Görüldüğü bir kısır döngü ve zincirleme olarak birbirine eklenen olumsuz sonuçlar oluşur. Kısaca talep ve maliyet enflasyonları birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkabilir ama sonuçlarıyla birbirlerini tetiklerler.
Buradan anlaşıldığı üzere enflasyon dünyanın her yerinde ve her zamanında öyle veya böyle olagelen bir ekonomik haldir. Bu hal ne bu güne şamil, ne Türkiye ye şamil bir haldir. Hayatın bir gerçeğidir.
Bu durumda birisine 100 TL borç veren kişinin 3 ay sonra aylık yüzde beş enflasyon var diyip, 115 TL talep etmesine Hocaefendi para literatürlerinde olmayan ama bir isim takmış: "rakkam fazlalığı". İşin tuhaf tarafı Hocaefendi faize ısrarla haram derken, bu fazlalığın ise hem tüm dünyadaki finans piyasalarında ve hem de İslamda ki adı FAİZ. Bu zamanda bu işlemi bankalar yapınca faiz oluyor, vatandaş yapınca "rakkam fazlalığı". Oysa vatandaşın yapacağı bu "rakkam fazlalığı" nın adının tefecilik olduğu biliniyor...
Paraları ÖFK lara yatırtma teşvikini ise sonradan değerlendireceğiz inşaallah...
Soru:
Enflasyon oranında faiz helal midir? Yoksa faiz yerine altın, döviz vs.mi alınmalı?
Cevap:
Faiz olursa, oran ne olursa olsun helal olmaz. Enflasyon oranında fazlalık faiz değildir. Mesela birine yüz lira ödünç verseniz, alt ay sonra enflasyon yüzde otuz olduğu için 130 lira alsanız bu otuz liralık rakkam fazlalığı faiz değildir, alt ay önce verdiğiniz paranın -satın alma gücü bakımından- eşit karşılığıdır. Bu böyle olmakla beraber faizcilik yapan bankalara para yatırarak buradan enflasyon oranında faiz almak caiz olmaz; çünkü:
a) Bu bankalar sizden aldıkları parayı reel (enflasyon oranından fazla) faizle satmak suretiyle para kazanmakta ve size de o paradan ödeme yapmaktadırlar.
b) Bankaya para yatırmak bir akit yapmaktır; bu akit, faizli para alım satım aktidir, sonunda kâr da olsa zarar da olsa yapılan akit faizli akit olduğu için İslam'a göre meşru değildir.
Elinizde para var da bunu meşru yoldan nemalandıramıyorsanız Özel Finans Kurumlarına yatırabilirsiniz.
Bu cevabı net algılayabilmek için enflasyonun anlaşılabilir bir izahını sunmak gayet faydalı olacaktır.
Enflasyon, muhtelif ekonomik gelişmeler nedeniyle fiyatların yükselmesidir.
Enflasyon 2 nedenle oluşur:
- Talep enflasyonu
- Maliyet enflasyonu
Talep enflasyonu, değişik durumlarda oluşabilir. Örneğin bir ülkenin dış ticaret açığı ( yani ithalatının ihracatından fazla olması) ya da iç-dış borçlarının yükselmesi, para ihtiyacına yol açar. Bu ihtiyaç karşılıksız para basma durumunu doğurur. Karşılıksız para, merkez bankasının, ulusal para biriminin döviz kurlarına göre sabit ve eşdeğer olmasından vazgeçip, bol para basıp, piyasaya arz etmesidir. Bir şey nasıl bollaştığında değeri düşerse, ulusal paranın da değeri döviz karşısında bu nedenle düşer. Paranın değerinin düşmesi, aynı parayla daha az mal alınması (özellikle ithal mallar) durumunu yaratır ki, bu bir enflasyondur, yani malın değeri artmasa bile alım gücü düştüğü için mal değerlenmiş olur. Piyasa da çok fazla para arz edilmesi nedeniyle oluşan para bolluğu ise tüketicileri mal ve hizmet satın almaya yöneltir. Buradan itibaren talep enflasyonu başlar. Mala olan talebe rağmen, ülke arzı talebi karşılayacak durumda değildir. Bir birim malı çok sayıda insan talep ettiği için malın fiyatı doğal olarak yükselir. Bu da enflasyonun bir başka aşamasıdır. Talebin yüksek olması, daha fazla üretim ve daha fazla arz demektir. Bunun için üretim sektörü, daha çok makine, daha çok yatırım malı, daha çok işgücü talebi yaratır. Bu durumda üreticinin işgücü, makine maliyetleri artar ve bu artış üretilen malın fiyatına doğrudan yansır ve o malın fiyatı yükselmeye başlar. Bu ise 2. tip enflasyon olan maliyet enflasyonu demektir.
Fiyatlarda oluşan artışlar ise para değerinin daha da düşmesine borçların ve açıkların daha da büyümesine yol açar. Görüldüğü bir kısır döngü ve zincirleme olarak birbirine eklenen olumsuz sonuçlar oluşur. Kısaca talep ve maliyet enflasyonları birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkabilir ama sonuçlarıyla birbirlerini tetiklerler.
Buradan anlaşıldığı üzere enflasyon dünyanın her yerinde ve her zamanında öyle veya böyle olagelen bir ekonomik haldir. Bu hal ne bu güne şamil, ne Türkiye ye şamil bir haldir. Hayatın bir gerçeğidir.
Bu durumda birisine 100 TL borç veren kişinin 3 ay sonra aylık yüzde beş enflasyon var diyip, 115 TL talep etmesine Hocaefendi para literatürlerinde olmayan ama bir isim takmış: "rakkam fazlalığı". İşin tuhaf tarafı Hocaefendi faize ısrarla haram derken, bu fazlalığın ise hem tüm dünyadaki finans piyasalarında ve hem de İslamda ki adı FAİZ. Bu zamanda bu işlemi bankalar yapınca faiz oluyor, vatandaş yapınca "rakkam fazlalığı". Oysa vatandaşın yapacağı bu "rakkam fazlalığı" nın adının tefecilik olduğu biliniyor...
Paraları ÖFK lara yatırtma teşvikini ise sonradan değerlendireceğiz inşaallah...