Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İlim ve İlim öğrenmenin fazileti

hakka davet

New member
Katılım
25 Eyl 2007
Mesajlar
153
Tepkime puanı
18
Puanları
0
Yaş
53
İlim her devirde insanlık için gerekli olmuş, ilimle mücehhez insanlar ve cemiyetler, ilmen geri olanlara dâima üstünlüklerini korumuşlardır. Eğer, insanlık tarihi, ilim mikyasıyla bir taksime tabi tutulacak ve illa da bir ilim devrinden bahsedilecekse, kanaatimizce bunu Kur'an vahyi ile başlatmak gerekir. Beşeriyete "Oku!" diye başlayan risalet-i Muhammediye böyle bir devreyi başlatmış, "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" (Zümer 9); "Allah içinizden inanmış olanları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin..." (Mücadele 11) gibi pek çok âyetlerle ilmin yüceliğine dikkat çekmiş, dünyayı isteyene de, âhireti isteyene de, hem dünya hem âhiret her ikisini de isteyene hep ilmin kesbedilmesini tavsiye etmiştir.

Ebu Ümâme (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a biri âbid diğeri âlim iki kişiden bahsedilmişti.
"Âlimin âbide üstünlüğü, benim sizden en basitinize olan üstünlüğüm gibidir" buyurdu." Tirmizî, İlm 19-1

Âlimin şerefce âbide üstünlüğü, Resulullah'ın şerefce en âmi bir sahâbîye üstünlüğüne teşbih edilmiştir. Aliyyu'l-Kârî der ki: "Burada Aleyhissalâtu vesselâm ilmin faziletini beyanda, mübâlağa üslübuna yer vermiştir. Zira, "...benim, en âlanıza üstünlüğüm gibidir" demiş olsaydı, bu ifade de ilmin fazilet ve şerefini belirtmede kâfi idi..." ( İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/483-485.)

İlim öğrenmenin önemi ile ilgili hadisler;

Abdullah İbn Mesud'un şöyle dediği rivayet edildi. Allah'ın Elçisi (s.a.) buyurdu ki:
«Bilgi öğrenmek her müslümana farzdır.»Ebu Hanife- Müsned- ilim babı

Ebû Hureyre'nin şöyle dediği rivayet edildi. Peygamber (s.a.) buyurdu ki:
«İlim öğrenmek her müslümana farzdır,» Ebu Hanife- Müsned- ilim babı

İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Tek bir fakih, şeytana bin âbidden daha yamandır." Tirmizî, İlim 19-2

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Dünya ve onun içinde olan şeyler değersizdir. Sadece Allah'ı zikretmek ve O'na yaklaştıran şeylerle, ilim öğreten âlim ve öğrenmek isteyen öğrenci bundan müstesnadır."Tirmizî, Zühd 14. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 3.

Ebû Hureyre'den (r.a) rivayet olunmuştur, dedi ki: Ra­sûlullah (s.a) şöyle buyurmuştur:
"İlim tahsil etmek için yola çıkan kimseye bu sebeple Allah cen­netin yolunu kolaylaştırır. Ameli, kendisinin (cennete erişmesini) ge­ciktiren bir kimseyi nesebi (cennete girmekte) çabuklaştıramaz." Müslim, zikir 38; Tirmizî, Kur'an 10; îbn Mâce, mukaddime 17; Dârimî, mukaddime 32; Ahmed b. Hanbel, II, 252, 407.Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/246.

Yine Tirmizî'nin Sahbere (radıyallahu anh)'tan kaydına göre, Aleyhissalâtu vesselâm:
"Kim ilim taleb ederse, bu işi, geçmişteki günahlarına kefaret olur" buyurmuştur." Tirmizî, İlim 2,

Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Hikmetli söz mü'minin yitiğidir. Onu nerede bulursa, onu hemen almaya ehaktır." Tirmizî, İlm 19


İbni Abdulber’in, Hz. Aişe (r.anha)’dan rivayet ettiği bir hadiste; Peygamberimiz şöyle buyuruyor; “Beni Allah’u Tealaya biraz daha yaklaştıracak yeni ilim edinemediğim günün doğmasında, benim için hayır yoktur.” (Tabarani-Evsat, Ebu Nuaym- Hilye)

Sahabe ve Alimlerin ilim hakkındaki görüşleri;

Hz.Ali(r.a) şöyle der;
“İlim maldan hayırlıdır. Çünkü malı sen koruyacaksın, fakat ilim seni korur. İlim hakim, mal mahkumdur. Mal sarfetmekle azalır, ilim sarfetmekle çoğalır.”

İbni Mesud (r.a) şöyle der;
“ilim yok olmadan okuyun; ilmin yokluğu, alimlerin vefatıyladır. Varlığım kudretinde olan Allah’u Teala’ya yemin ederim ki; Şehidler, Alimlere verilen yüksek dereceleri görünce, alim olarak tekrar dünyaya gelmeyi arzu edeceklerdir. Doğrusu şu ki kimse dünyaya alim olarak gelmemiştir. İlim çalışıp öğrenmekle elde edilir.”

İbni Abbas (r.anhuma), “Benim için gecenin azıcık bir vaktini ilme ayırmak, bütün geceyi ibadetle geçirmekten daha sevimlidir.” Buyurur.

İbni Malik, İbni Abbas hakkında, “İbni Abbas gibisini görmedim, çünkü yüzüne bakan en güzel yüzü görmüş, sözünü duyanen tatlı sözü dinlemiş, fetvalarını tatbik eden de hakiki ilmi bulmuş olur” der. İbni Abbas da “Zorluğa katlandım okudum sonunda ululuğa erdim” buyurmuştur.

İbni Mubarek (r.a); “Okumadan ululuk isteyene şaşarım” buyurur.

İmam Şafi ise, İlim öğrenmek nafile ibadetten makbuldür.” Der. (İhyayı Ulumiddin- İmam Gazali- cilt 1, ilim bölümü)

Farzı Ayn olan ilimler:

Akıl baliğ olan kulların yapmakla mükellef oldukları üç şey vardır.
1-İtikad (İnanmak)
2-Fiil (İnandığı gibi yaşamak)
3-Terk (Yasak edilenleri yapmamak)

Bu durumda akıl baliğ olan kullara evvela farz olan şey, anlayarak şehadet getirmek, yani Allah’ın birliğini ve Peygamberin Risaletini tasdik etmektir. Bu şehadet taklid ile de mümkündür. Gaye şek ve şüpheden uzak kat’i bir inançtır. Böyle bir inanç bulundu mu maksat hasıl olur.
İnsanın içindeki şüpheleri giderecek kadar ilim edinmesi farzdır. Eğer şehadet kelimesinin manasında şüphe ederse, bu şüpheyi izale edecek kadar ilim öğrenmesi farzdır. (İhyayı Ulumiddin- İmam Gazali- cilt 1, ilim bölümü)

Akaid ilminin konusu İslamda inanılması ve reddedilmesi gereken esaslardır .İnanılması gereken esaslar; Allah’ın varlığına , birliğine, kudretinin sonsuzluğuna, meleklerine, kitaplarına(vahye), peygamberlerine, Ahiret hayatına, kaza ve kadere, Kur’an’ı Kerim’deki emir ve yasakların tümüne inanmaktır.Reddedilmesi gereken esaslar ise; kürür, şirk, nifak, fitne, kullara kul olmayı gerektiren düzen ve hayat görüşleri, her türlü yanlış inanç ve hurafelerdir. (Müslümanın Akaidi-İnanç Esaslarımız-Ahmet Kalkan)

İkinci olarakta öğrenmemiz gereken bilgiler İlmihal dediğimiz İbadetlerimizin nasıl yapılacağını bizlere öğreten bilgilerdir.

Terk edilmesi gereken şeyleri öğrenmek; Allah’ın yasakladığı şeyleri öğrenmemizdir ki günahlardan korunmaya çalışmak bu bilgiye bağlıdır.

Ebû Hanîfe (r.a.) şöyle diyor:
Dinde fıkıh, ahkâmda fıkıhtan daha üstündür. Kişinin nasıl ibâdet edeceğini öğrenmeye çalışması, kendisi için birçok ilmi toplamasından daha hayırlıdır. Fıkhın en faziletlisi, kişinin Yüce Allah'a îmanı, şerâyi, sünnetler, hadler, ümmetin ittifak ve ihtilafını bilmesidir. (İmam-ı Azam ebu Hanife-El Fıkhul Ebsat-İmam-ı Azamın Beş Eseri-Çev.Mustafa Öz).

İnsan Tevhid ilminin inceliklerinden herhangi birinde güçlükle karşılaşırsa, sorup öğreneceği bir âlim buluncaya kadar, Allah katında doğru olana inanması gerekir. Böyle bir kimseyi arayıp bulmakta gecikmesi caiz değildir. Bu hususta tereddüt edilerek beklemek mazur görülmez. Eğer tereddüt ederek beklerse, kâfir olur. (İmam-ı Azam ebu Hanife-Fıkhı Ekber-İmam-ı Azamın Beş Eseri-Çev.Mustafa Öz.)

İslam da ilim Allah’ın rızasını kazanmak için öğrenilir.
Peygamberimiz şöyle buyuruyor;
"Her kim Allah'ın rızâsı için öğrenilmesi gereken bir ilmi, sadece bir dünya metaı elde etmek için öğrenirse, kıyamet gününde cennetin kokusunu duyamaz." Ebû Dâvud, İlim 12; İbn Mâce, Mukaddime 23; Müsned, II/338

İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Cühela takımıyla münakaşa veya ulemaya karşı böbürlenme veya halkın dikkatini kendine çekme gayesiyle ilim talep eden ateştedir." İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 11/483-485.
 
Üst Alt