seyfullah putkýran
New member
- Katılım
- 30 Eyl 2005
- Mesajlar
- 5,807
- Tepkime puanı
- 205
- Puanları
- 0
- Yaş
- 40
- Konum
- Ruhlar Aleminden
- Web sitesi
- www.tevhidyolu.net
İlim öğrenme iştiyakı... [FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Bediüzzaman’a hayat bahşeden o dâvânın her safhasında, işte bu iştiyakın izleri vardı. [/FONT] [FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Çocuk denecek yaşta başlamıştı ilimle meşgul olmaya. Ailesinden aldığı fıtrî ve fiilî eğitimi ilimle inkişaf ettirmek için gittiği medresede beklediği ilmi ve ilgiyi bulamayınca mahzun bir şekilde evine döndü. [/FONT] [FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]O şartlarda yapabileceği tek şey, ‘İlm ü ledün sultanına’ iltica etmekti. [/FONT] [FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Gençlik heyecanı, ilim öğrenme aşkı ve peygamber sevgisiyle haşrolan gönlünün hâcâtını hâlis bir niyetle Allah’a arzetmiş olmalı ki, o gecelerden birinde Peygamberimizi (asm) rüyasında gördü. [/FONT] [FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Annesinden, babasından tevarüs eden ulvî hasletler sayesinde, bu mânevî mazhariyeti şahsına münhasır bir hâle getirmek istemedi ve ondan kendini kurtaracak şefaat dilemek yerine, insanlığa hizmet etmek için ilim talebinde bulundu. [/FONT] [FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]“Ümmetimden sual sormamak şartıyla sana ilm-i Kur’ân verilecektir.” [/FONT] [FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Peygamber-i Zîşan, talebine bu tebşirle mukabele edince, bu uhrevî mazhariyete ilim, ibadet, fazilet gibi meziyetlerden müteşekkil mükemmel bir zemin hazırlamak gerektiğini düşündü. [/FONT] [FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Aslında bunun, yıllarca medreselerde eğitim görüp tekkelerde feyiz almakla mümkün olacağını biliyordu. Fakat zamanı saran felâketler yüzünden helâk olma endişesine kapılan cemiyetin beklemeye tahammülünün kalmadığının da farkındaydı. [/FONT] [FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Onun için, ilim hazinelerinin anahtarını elde ederek, normal şartlarda otuz kırk senede kazanılabilecek olan merhaleleri kısa zamanda almak ve cemiyeti de içine düştüğü çaresizliklerden kurtarmak istiyordu. [/FONT] [FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Bu maksatla bir yandan zamanın muteber kitaplarını dikkatle okuyup ezberlerken, diğer yandan çevredeki medreseleri gezip müderrislerle İslâm Âlemi ve memleket meseleleri üzerinde çeşitli müzakereler yaptı. [/FONT] [FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Neticede, Doğubeyazıt’ta Mehmed Celalî Efendiden ders gördü, Ahmed-i Hanî hazretlerinin mânevî himmetine mazhar oldu ve doksan kadar kitabı da mütalaa ettiği üç aylık hummalı bir tahsil hayatının ardından icazet aldı. [/FONT] [FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Artık zamanın meşhur âlimlerinin de tasdik ettiği büyük bir ilmî liyakâti hâizdi, ama bu yetmiyordu. İlim sahibi olmaktan daha önemlisi, ilmin izzetini koruyarak herkese faydalı olacak şekilde kullanabilmekti. [/FONT] [FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Bediüzzaman, daha önce olduğu gibi ondan sonra da kimseden yardım almayarak, harama asla nazar etmeyerek, hissî heveslerine, nefsî arzularına fırsat vermeyerek ve hiçbir kuvvet karşısında boyun eğmeyerek ilmin izzetini muhafaza etme kararlılığı içinde hareket etmeye başladı. [/FONT] [FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Mevcut şartlarda, icazet alan pek çok âlim gibi o da herhangi bir yerde medrese açıp eğitim verebilirdi. Böyle bir şey yaptığı takdirde ancak oraya gelecek istidadı meçhul, sayısı mahdut insana ilim öğreteceğinden, icraatı ne kadar isabetli, gayreti ne kadar çok olursa olsun, tesiri sınırlı kalmaya mahkûmdu. [/FONT] [FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Halbuki o, Peygamberimizin (asm) Kur’ân ilminin verilmesini, ümmetinden sual sormama şartına bağlamasından, öğrendiği ilmi yalnız o havalideki ahalinin değil, bütün ümmetin hizmetinde kullanması gerektiğini anlamıştı. [/FONT] [FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Biraz da bu gaybî tavzifin teşvikiyle hareket ederek İslâm Âleminin en sıkıntılı yerlerinden biri olarak gördüğü Doğu ve Güneydoğuyu gezdi, hastalıkları yerinde müşahede etti ve teşhisini koydu: [/FONT] [FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]“Bizim düşmanımız cehâlet, zarûret, ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı sanat, mârifet ve ittifak silahlarıyla mukabele edeceğiz.” [/FONT] [FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Milletin irfanında mündemiç olan bu hasletleri harekete geçirerek zaruretleri ortadan kaldırıp dertleri dindirmenin yegâne yolu, din ve fen ilimlerinin birlikte okutulduğu medreselerde yapılacak eğitimden geçiyordu. [/FONT] [FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Bunun için bazı insanların hem o ilimleri öğrenip öğretecek, hem de her türlü dünyevî heves ve hedefi bir kenara bırakarak hayatlarını vakfedecek fedakârlıklar göstermeleri gerekiyordu. [/FONT] [FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Zira, insana hayat bahşeden bir dâvâ, ancak uğrunda bahşedilecek hayatlar nisbetinde hayat bulabilirdi. [/FONT] --İslam YAŞAR-- |