Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ilim Nedir?

muhammet

New member
Katılım
22 Şub 2007
Mesajlar
830
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
49
Ehl-i Sünnet ve'l Cemaat'e göre ilim, "Malûm olanın, olduğu hal üzere bilinmesidir."(12) Bu yaratılmışların ilmidir. Allahû Teâla (cc)'nın ilmi ise; bir şeyin (eşyanın) aslının ne olduğunu ve ne olacağını kuşatması ve haberdar olmasıdır.

Kur'an-ı Kerim'de: "Bilmediğin şeyin ardına düşme. (Peşinden gitme.) Doğrusu duyman, görmen ve muhakemen (kalbin) ondan sorumludurlar"(El-İsra: 36) hükmü beyan buyurulmuştur. Ayette bilgiye ulaşmak için zikredilen duyma (haber-i sadık), basar, (müşahede, görme) ve fuâd (akl-ı selim ile kavrama) oldukça önemli unsurlardır. İslâm alimleri, bu unsurları dikkate alarak ilim şu üç yolla elde edilir, demişlerdir:
1. Haber,
2. Duyu organlarının faaliyetleri,
3. İstidlâl (Akıl yürütme) metodu.(13)

Vahyi (Haber-i Sadık) reddeden Scientisme (bilimcilik) akımı, İslâm topraklarında şirkin ve zulmün yayılmasında büyük rol oynamıştır. Bilimin yapısını, gayesini ve şartlarını araştıran ve bilim dışındaki bütün inançları inkâr eden pozitivist ideoloji: "Bilim bir dindir, bundan sonra amentüleri yalnız bilim yazacaktır. Ahlâki ve edebi meseleleri bilim çözecektir"(14) sloganlarıyla "Vahye" karşı savaş açmıştır. Sosyal olayları; ilkel toplumdan modern topluma doğru sürekli bir evrimin bulunduğunu iddia ederek, izaha çalışan filozoflar: "Bilim ilerledikçe, dinin ortadan kalkacağını" iddia edecek derecede çıldırmışlardır. Cahili bütün eğitim sistemleri temelde bu akaide dayanır.

Mü'minler için; Allahû Teâla (cc)'nın kitabında ve Resûl-i Ekrem (sav)'in sünnetinde kat'i olarak yer alan her haber "ilim" hükmündedir. Velev ki; akıl ve duyu organları bunun mahiyetini kavrayamasın!..

İLİMLERİN SINIFLANDIRILMASI

Resûl-i Ekrem (sav): "İlim, taleb edilip öğrenilmesi, her mü'min erkek ve kadın üzerine farzdır"(15) buyurmuştur. İslâm ulemâsı; şer'i delilleri esas alarak ilmi, "Farz-ı Ayn" ve "Farz-ı Kifaye" olmak üzere, iki sınıfta mütalaa etmiştir.(16)

İbn-i Abidin: "Farz-ı Ayn" ilimler ile "Farz-ı Kifaye" ilimleri tasnif ettikten sonra şu tesbitte bulunmuştur: "Farz-ı ayn, farzı kifaye'den efdaldir. Çünkü farz-ı ayn nefsin hakkı için farz kılınmıştır. Nefis için o daha mühim ve daha meşakkatlidir. Farz-ı kifaye öyle değildir. O umumun hakkı için farz kılınmıştır. Bu umuma kafir bile dahildir. Bir iş umumi olursa hafifler, hususi olursa ağırlaşır. Bazıları farz-ı kifayenin efdal olduğunu söylemişlerdir. Zira bu farzın edası bütün ümmet'ten borcu iskat eder. Terk edilirse edaya imkânı olan herkes günahkâr olur. Bu sıfatta olan farzın te'sir cihetinden daha büyük olacağında şüphe yoktur. Mamafih Tahtavi'nin nakline göre birinci kavil (Farz-ı Ayn'ın daha efdal olduğu) mutemed sayılmıştır."(17)

İmam Burhanüddin Ez Zernuci: "Hangi durumda olursa olsun, bulunduğu halde meydana gelen işlerle, ilgili bilgileri edinmek her müslümana farzdır. Çünkü müslüman için namaz kılmak zaruridir. Bu sebeble namazın farzlarını, eda edecek kadar şart ve erkânına ait bilgileri edinmek onun için farz olur. Yine vacibi edâ etmek için gerekli bilgileri edinmek vacib olur. Zira farzı yerine getirmeye vesile olan şey farz, vacibi yerine getirmeye sebeb olan bilgi de vacib olur"(18) diyerek, önemli bir inceliği ifade etmiştir. Her mükellefin, içinde bulunduğu hal ile ilgili ilimleri öğrenmesi üzerine farzdır. Meselâ: Fakir durumda olan bir mü'mine zekât veya hacc ibadeti ile ilgili ilimler farz değildir. Ancak aynı mü'min; nisab miktarından fazla mala sahip olursa, zekât ile ilgili ilimler "Farz-ı Ayn" hale gelir. İstilâya uğrayan veya azınlık durumunda olan müslümanların, cemaat ve cihad hukukunu öğrenmeleri farzdır.

Sihir, büyü, kehanet, falcılık ve felsefe gibi, Şer'i şerifin haram kıldığı ilimleri elde etmek ve bunlarla insanları "Tevhid" çizgisinden uzaklaştırmak da haramdır. Ancak bunların fesadına engel olmak için öğrenmekte beis yoktur.

Farz-ı Ayn olan ilimleri tahsil etmek farz olduğu gibi, mükellefin öğrendikleri ile amel etmesi de farzdır. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Bir kimse bildikleriyle amel ederse, Allahû Teâla (cc) o kimseye bilmediklerini öğretir"(19) müjdesi sarihtir. Münazara ve münakaşa'da; muhaliflerini yenmek veya nefs-i emmaresini tatmin etmek için ilim tahsil etmek mekruhtur. Dünyevi hırs ve tamah saikiyle ilim elde etmek caiz değildir.

İlim ehli olan bir kimse; herhangi bir mükellef kendisine müracaat ettiği ve sual sorduğu zaman, ilmi gizleyemez. Resûl-i Ekrem (sav)'in "Bildiği şeyden sorulup da gizleyen kimseyi Allahû Teâla (cc) kıyamet gününde ateşten bir gemle gemleyecektir"(20) buyurduğu sabittir.
 

iklim

New member
Katılım
13 Nis 2007
Mesajlar
15
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
ilim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir sen kendini bilmezsen bu nice okumaktır..
 

alem-i ervah

New member
Katılım
20 Ocak 2006
Mesajlar
463
Tepkime puanı
4
Puanları
0
"Alimin abide üstünlüğü, benim, sizden en basitinize olan üstünlüğüm gibidir" buyurdu."

Tirmizî,

Bugun her nedense bu hadis-i şerif bi kaç kez aklıma düştü...
Belkide buraya eklenmesi içindi...

alttaki yazı ise M.Esad Coşan efendiye ait bir yazıdan alıntı..Nette gördüm
paylaşayım istedim..

Alimin Abide Üstünlüğü


811. (Fadlül àlimi alel àbidi kefadlî alâ ednâküm. İnnallàhe azze ve celle, ve melâiketehû, ve ehles semâvâti vel ard, hattâ ennemletü fî cührihâ ve hattâ elhùti fil bahri le yüsallûne alâ muallimin nâsil hayr.) Sadaka rasûlüllàh fî mâ kàl, ev kemâ kàl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Cemaat toplanıncaya kadar, Peygamber SAS Hazretleri'nin mübarek hadis-i şeriflerinden bir demet okuyalım, tefeyyüz edelim, Peygamber Efendimiz'in şefaatine nâil olalım diye konuşmaya başlıyoruz. Rabbimiz, Peygamber SAS Efendimiz'in şefaatine cümlemizi nail eylesin...

Tirmizi'nin rivayet ettiğine göre SAS Hazretleri buyurmuşlar ki: (Fadlül àlimi alel àbidi kefadlî alâ ednâküm.) "Alimin ibadet eden bir kimse üzerine üstünlüğü; bilen insanın sadece ibadetle meşgul olan, ilimle meşgul olmaksızın sadece ibadetle meşgul olan bir kimse üzerine üstünlüğü, benim sizden en aşağı bir kimsenin üzerine olan üstünlüğüm gibidir."

(İnnallàhe azze ve celle, ve melâiketehû, ve ehles semâvâti vel ard,) "Hiç şüphe yok ki, Aziz ve Celil olan Allah-u Teâlâ Hazretleri ve onun cümle melekleri, yeryüzünün ve semâların ehli olan varlıklar, (hattâ ennemletü fî cührihâ ve hattâ elhùti fil bahri le yüsallûne alâ muallimin nâsil hayr.) hatta deliğindeki karınca, hattâ denizdeki balık bile, insanlara hayrı öğreten kimseye dua ederler, salât ü selâm eylerler."

Onun için, müslümanın her şeyden önce ilimle meşgul olması gerekiyor.



devamını okumak isterseniz buyrun link..

http://www.dervisan.com/yazi/alim.html


@muhammet

Allah razı olsun...
 
Üst Alt