Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İlaç Allah dilerse şifaya vesile olur

ahmetselim

New member
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
7
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
54
Allah’ın tek hakim olduğunu bilen bir insana düşen, yardım edenin, sıkıntıdan kurtaranın yalnızca Allah olduğunu, hastalandığında yalnızca O’nun şifa vereceğini unutmamak, şifaya vesile olacak liaçları kullanırken bu ilaçlara ya da doktorlara özel güç atfetmemek, şifayı doğrudan Allah’tan istemektir. Nitekim iyileştiren ne ilaç ne de doktor değildir. Elbette ki kişi ilaç alacak, doktora gidecek, ama ilacın da doktorun da yalnızca Allah’ın vesile olarak yarattığı varlıklar olduğunu unutmayacaktır.

Öte yandan şu da bir gerçektir ki, ilacı alan kişi mutlaka iyileşilecek diye bir kural yoktur. Nitekim kimi zaman kişi, sağlığına vesile olmasını umduğu bir ilacı alır, ama faydasını göremez. Kimi tedavi bir kişiye yarar sağlamazken, bir başkasına sağlar. Bu da, ilacın kendine has bir gücünün olmadığını, şifanın yalnızca Allah’tan olduğunu gösteren bir durumdur.

Bu gibi örnekler günlük hayatta karşılaşılan diğer pek çok olay için de geçerlidir. Örneğin kişi bazen aynı cümleyi okur, ama hiçbir şey anlayamaz. Bir başka sefer okuduğunda ise cümledeki anlamı kavrayabilir. O zaman da “daha önce nasıl anlayamadım” diye kendine şaşırır. Bunun tek açıklaması vardır; anlamayı sağlayan Allah’tır ve kişi ancak Allah dilediğinde bir şeyi anlayabilir.

Yemek yendiğinde doyma hissini yaratan da Allah’tır. Allah bu hissi yaratmasa, kişi ne kadar yese de doyduğunu hissetmez.

Yapılan sporun beden sağlığına vesile olmasını sağlayan da Allah’tır. Yoksa tek başına spor beden sağlığı için yeterli değildir. Yapılan spor eğer Allah, o sporu beden sağlığına vesile etmeyi takdir ederse fayda sağlar. Allah dilerse kişi yaptığı sporla bedenini sağlıklı ve zinde tutabilir.

Dinlenmeyi sağlayan, uykuyu dinlenmeye vesile kılan da Allah’tır. Kişi dinlenmek amacıyla yatsa da, hiçbir şekilde dinlenememiş olarak kalkabilir. Ancak Allah kişiye rahatlık vermeyi dilerse uykusunu vesile ederek ona rahatlık verir.

Ezberlenen bir şeyi hafızada tutmak da yalnızca Allah’ın izniyle mümkündür. Kişi ezberlediği şeyi ancak Allah’ın dilemesiyle hatırlayabilir. Yoksa ne kadar uğraşırsa uğraşsın unutur.

Güzel bir besteyi kişi kendi kendine besteleyemez. Bütün notaları yaratan, onları biraraya getiren ve kulağa hoş gelen nağmeleri oluşturan Allah’tır. Ancak Allah insana besteyi kendi yapıyormuş hissini verir.

Aynı şekilde, güzel bir yazıyı yazdıran da Allah’tır. Cümleleri akla getiren, kelimelerin biraraya gelip anlam ifade etmelerini sağlayan Allah’tır. Allah dilemese insan anlamlı tek bir cümle dahi yazamaz.

İşte Müslümanlar kendi nefislerinde ve etraflarında gördükleri her şeyi Allah’ın yarattığını bilen insanlardır. Hayatlarının her anında Allah’ın hakimiyetini, inayetini ve gücünü hissederler. Bu güzel sırrı bilmek ve kavramak Müslümanlar için hem çok kıymetli bir nimet hem de büyük bir manevi güçtür. Müslümanların her şeyin Allah’tan olduğunu bilen tavırlarına Allah'In Kuran’da haber verdiği bir örnek, Hz. İbrahim’in şu sözleridir:

"Ki beni yaratan ve bana hidayet veren O'dur;"
"Bana yediren ve içiren O'dur;"
"Hastalandığım zaman bana şifa veren O'dur;"
"Beni öldürecek, sonra diriltecek olan da O'dur,"
"Din (ceza) günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum da O'dur." (Şuara Suresi, 78-82)
 
Üst Alt