Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Iki önemli Esas

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

1 — Ferdin şuurlu olması,
2 — Cemiyetin şuurlu olması.
«Siz insanlık için meydana çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz iyiliği emreder, kötülüğe mani olursunuz ve Allah'a imanınızda sebat edersiniz.»
Birinci Esas : Ferdin şuurlu olması.
islâm, uyanık kâlbli, ince duygulu, temiz vicdanlı olmayı, ferdin iyiliği için esas kabul ediyor, şuurlu ve inançlı olanı, asla uyumayan bir gözcü, vazifesine sadık bir bekçi sayıyor.
Böyle bir vicdan, ferdin hatırına gelenlerin, söylediği sözlerin ve yaptığı işlerin muhasebesini yapar. Böylece kanun koyanların bilemediği hususları tesbit eder. Kanunların koruyamadığı hakları korur. Bir an bile olsa fertten kopmayan bu imanlı vicdan, ferdin yaptığı küçük - büyük, gizli - açık her şeyi murakabe eder. Bu hareketleri şaşmaz bir terazi ile tartar, hayrı şerden ayırır. Peşin olarak cezasını verir:
•İnsan hayrı düşünür, hayrı söyler veya hayır işlerse şuurlu vicdanının ona vereceği peşin mükâfat; sürür, ferah, huzur, memnuniyet, rahatlık ve selâmet içinde yaşamaktır. İnsan yolunu kaybeder, doğru yoldan saparsa bu uyanık vicdanın vereceği ceza; hüzün, elem, acı, içini yakıp kavuran bir ateştir.
O kadar ki şuurlu vicdan sahibi, ayağı kaydığında kendini Allah'ın azabından kurtarmak için kısas gibi ağır bir cezaya rızasıyla boyun eğer. Maiz (r. a.) ve Ebû Lübabe el-Ensari (r.a.)nin bizzat kendilerine İslâmî cezanın uygulanmasını istemeleri hadisesi büyük bir ibret ve güzel bir hatıradır:«Her Hz. Maiz, zina ettiğini kendi ağzıyla itiraf ederek recm olunmasını istedi ve recm'olundu.Hz. Ebu Lübabe, Peygamberimizin delegesi olarak müşriklere taviz verdi ve hataya düştüğünü anlayınca altı gün kendini camide bir direğe bağladı.Tevbesi kabul edilince kendini bıraktı.Ne kadar insanlar sana fetva bulsalar da sen vicdanına danış, ondan fetva al.»Mü'minin kalbindeki bu uyanıklığın esasını, Allah'ı bilmek (Marifetullah) teşkil eder.Bu uyanıklığın nuru ve ziyası Allah'ın her şeyi murakebe ettiğine hakkıyle iman etmekten fışkırır.Devamlı Allah'ın murakabesi altında olduğunu bilen kişi, kendisini çok iyi murakabe eder. Bu ise (ihsan) mertebesine ulaşmaktır. «İhsan: Allah'ı görür gibi ibadet etmendir. Her ne kadar sen O'nu görmüyorsan da O seni görüyor.»
İkinci Esas: Cemiyetin şuurlu olmasıdır.
Cemiyetin uyanık olması demek, örf ve adetlerinin iyi olması,'hayrın şerden ayırt edilip herbirinin sınırlarının belirli olması, hayrın takdir edilerek işlenmesi ve şerrin de tahkir edilerek kaçınılması demektir.
Bu mefhumlar bir millette bulundukça o milletin fertleri elbette ki doğru yola gidecek,ondan sapmayacaktır.İşlerinde bir eksiklik olmayacaktır.Böyle şuurlu bir millet içinde yaşayan fert, doğru yoldan sapar, ayağı günaha batar da kendisini çekip çevirecek uyanık bir vicdana, basiretli bir kalbe sahip olmazsa şuurlu kamuoyu ve uyanık cemiyet onu hidayete davet edecek, rezaletten çekip alacak, şerrin pençesinden kurtaracak ve elinden tutup doğru yola götürecektir.İslâmî ıstılahta bu vaziyete «el-Emri bi'l-ma'ruf ve'n-Nehyi an'il-münker» yani iyiliği emretmek ve kötülüğe mani olmak denir. Kur'ân-ı Kerîm, milletleri Emr'i bi'l-ma'ruf ve'n-Nehy'i an'il-münker terazisi ile ölçer. Bir millet buna sarılır, bu hususa sımsıkı bağlanır, bunu huy edinirse Kitab-ı Mübîn bu millete en yüksek mertebeyi verir ve bütün dünyada milletlerin en hayırlısı sayar:«Siz insanlık için meydana çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülüğe mani'olursunuz ve Allah'a imanınızda sebat edersiniz.»
Eğer bir millet Emr'i bi'l-ma'rûf ve nehy'i an'il-münker vazifesini ihmal ederse bu prensibin cemiyet hayatında büyük bir tesiri olduğunu anlamazsa, Kur'ân-ı Azîm'üş-Şan bu cemiyeti şiddetle tenkid eder:«İsrailoğullarından kâfir olanlar hem Davud'un hem de Meryem oğlu İsa'nın dili ile lanet.. -Bunun sebebi, isyan etmeleri ve tecavüzde bulunmaları idi. Onlar birbirlerini yaptıkları fenalıktan nehyetmezlerdi.Gerçekten ne kötü iş yapıyorlardı.»
Peygamber Efendimiz (S.A.V.) bu manâda şöyle buyuruyor: «Sizden hiç biriniz —insanlar iyilik ederse ben de iyilik ederim, kötülük ederlerse ben de kötülük ederim— diyen eyyamcılardan olmayın. Fakat insanlar iyilik ettiğinde iyilik edin. Fenalık ettiklerinde onlara doğru yolu gösterin. Nasihatte bulunun.»
Diğer bir Hadîs-i Şerîf, hürriyet iddiasını ileri sürerek sapıkların ve müfsidlerin cezalandırılmasında ihmalkâr davranmak, ne derece cemiyetin otoritesini kırmıştır, cemiyet ferdin karşısında ne kadar aciz düşmüştür, bunu açıkça beyan etmektedir.
«Allah'ın cezalarını tatbik edenlerle etmeyenlerin misali şu kavimdir: Onlar gemideki yerleri için kur'a çekmişti. Bir kısmı üst kata, bir kısmı da alt kata yerleşmişti. Alt katta olanlar, buradan bir delik delsek te o delikten su alsak... dediler.Eğer üst katta olanlar alt kattakileri bu işte kendi başlarına bırakırlarsa hepsi de yok olur. Eğer onlara mani olurlarsa hepsi de kurtulur.»
Keza fitnenin çeşitleri ve insanların fitneye karşı ihmalkâr davranmakta kısım kısım ayrılmaları, üstün bir şekilde şöyle tasvir ediliyor:«Kadınlarınız baştan çıkıp isyan ettiklerinde,gençleriniz fısk u fücura düşüp günaha battıklarında ve siz de cihadı terkettiğinizde haliniz ne olacak...» Sahabeler: «Bu da olur mu Ya Resûlullah!» dediler. Peygamberimiz: «Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, bundan daha şiddetlisi, daha beteri olacaktır.»«İyiliği emretmeyi ve kötülüğe mani' olmayı terk ettiğinizde haliniz ne olacak?» Sahabeler: «Bu da olur mu Ya Resûlullah!..» dediler. Peygamberimiz: «Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, bundan daha şiddetlisi, daha kötüsü olacaktır.»«İyiliği kötülük, kötülüğü de iyilik telâkki ettiğinizde haliniz ne olacak?» Sahabeler: «Bu da olur mu ya Resûlullah!..»dediler.Peygamberimiz: «Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, bundan daha şiddetlisi, daha fenası olacaktır.»«Kötülüğü emredip iyiliğe de mani' olduğunuzda haliniz ne olacak?» Sahabeler: «Bu da olur mu Ya Resûlullah!..» dediler.
Peygamberimiz: «Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, bundan daha şiddetlisi daha kötüsü olacaktır.» «Hak Celle Celâlühü der ki: Zatıma yemin ederim ki onları öyle bir fitne ve fesada düşüreceğim ki, içlerinde halim, selim olanları bile uğradıkları fitneden hayrete düşecektir.»
Hadîs-i Şerifin ifadesine göre fitne ve fesadı ilk olarak kadınlar başlatacak. Sonra gençler bunlara uyacak. Daha sonra vecibeler ihmal edilecek. Bunun neticesi olarak fert bozulacak, insanlar iyiliği emretmeyi kötülüğe mani' olmayı bırakacak, hattâ kötülüğü iyi sayıp onun yapılmasını isteyecekler, iyiliği kötü sayıp onun yapılmasını engelleyecekler.Nihayet Cenâb-ı Zülcelâl bu vaziyete karşı gazabla bunları, zavallıların dahi hayret edeceği bir fitneye düşürecek.
Ey Müslümanlar!.. Vicdanlarınızı Allah'a iman etmek ve devamlı murakabe altında bulundurmak suretiyle aydınlatın. İyiliği emretmek ve kötülüğe mani olmak suretiyle de cemiyetinizi koruyun. İşte dürüst olmanın ve dürüstlüğü tavsiye etmenin ana temelleri bunlardır.
Muvaffakiyet Allah'tandır...

Müellif:Hasan El- Benna

İSTİKBAL İSLAMINDIR..!
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Bunun neticesi olarak fert bozulacak, insanlar iyiliği emretmeyi kötülüğe mani' olmayı bırakacak, hattâ kötülüğü iyi sayıp onun yapılmasını isteyecekler, iyiliği kötü sayıp onun yapılmasını engelleyecekler.

Ne kadar güzel ve yerinde bir yazı. Sağol sinan. Allah (cc) razı olsun.
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Allah hepimizden razı olsun,Rabb'imize hakkıyla iman edip,ölen kullardan eylesin,yoktur O'ndan başka Kadir-i Mutlak..
 
Üst Alt