Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ihlas Bir Kalp Amelidir

Uhud daðý

New member
Katılım
2 Tem 2007
Mesajlar
796
Tepkime puanı
39
Puanları
0
Yaş
40
Allah(c c) da kalbi,temayüllerine göre insana değer verir.
"Allah sizin suret ,şekil ve dış görünüşüze değil,kalplerinize ve kalbi temayüllerinize bakar."
Amel bir ceset ise ihlas onda bir can amel bir kanatsa ihlas da bir kanattır.
Ne ceset cansız olabilir,ne de tek kanatla bir yere varıla bilir.
Mevlana der ki"Sana bütün davranışlarında ihlas gerektir,ta ki rabbi ecel senin amelini kabul ede...
Zira ihlas,taat kuşunun kanadıdır,siz kanatsız felah semtine nasıl uçabilirsiniz ki..."
Beyazıdı bistami derki:bütün dinanizmimi kullanarak cenabı hakka tam otuz sene ibadet ettim.
Sonra gayben:"Ey beyazıd,cenabı hakkın hazineleri ibadetle doludur.Eğer gayen o na ulaşmaksa hak kapısında kendini,küçük gör ve amelinde ihlaslı ol" sesini duydum ve tembihimi aldım.
İhlas,allah tarafından temiz kalplere bahşedilmiş,azları çok eden,sığ şeyleri derinleştirenve sınırlı ibadeti sınırsızlaştıran öyele shirli bir kredidir ki,insan onunla dünya ve ukba pazarında en pahalı nesnelere talip olabilir ve onun sayesinde alemin sürüm sürüm olduğu yerlerde,hep elden ele dolaşır.İhlasın bu sırlı gücüneden dolayıdır ki,Allah resulü(s a v ):
"Her zaman ameliniz de ihlası gözetleyin,zira Allah sadece amelin halis olanını kabul eder"buyurrarak,amellerin ihlas yörüngeli olmasını tenbihte bulunur.
İhlas davayı nübüvvetin temsilciler için hava ve su kadar önemli vasıftadırlar.Bediuzzaman hz leri der ki:"Ey ahiret kardeşlerim ve ey hizmeti kur aniyede arkadaşlarım!Bilirsiniz ve biliniz:
Bu dünyada,hususan uhrevi hizmetlerde en mühim bir esas,en büyük bir kuvvet,en makbul bir şefaatçi en metin bir nokta i istinad en kısa bir tarik-ihakikat,en makbul bir duayı manevi,en kerametli bir vesile-i maksad,en yüksek bir haslet en safi bir ubudiyet ihlastır.

Hizmeti-ikur aniyede bulunanlar ihlasa çok muhtaçtır.
İhlasın önemi ve ihlasta çok nurlar ve kuvvetler olduğu kur an ve hadislerde vurgulandı
Madem bizler çok müthiş bir zaman da yaşıyoruz
Dehşetli düşmanlar mukabilinde
Şiddetli tazkiyat karşısın da
Savletli bid alar dalaletler içerisinde bulunuyoruz.
Bu kadar müthiş bir zaman da yaşarken biz gayet aciz ve zayıf ve fakir ve kuvvetsiz olduğumuz halde gayet ağır ve büyük ve umumi e kudsi bir vazifei imaniye ve hizmet i kuraniyaya omuzumuza ihsanı ilahi tarafından konulmuş.
Vazifei imaniye ve hizmeti kur aniyenin muhafaza ve devamı için bizler,elbette herkesten ziyade,bütün kuvvetimizle ihlası kazanmaya mecbur ve mükellefizve ihlasın sırrını kendimiz de yerleştirmek için gayet derecede muhtacız.
Yoksa hem şimdiye kadar kazandığımız hizmeti kudsiye kısmen zayi olur,devam etmez,hem şiddetli mesul oluruz.
Böyle ihlası kırmakla,hem bu hizmetteki,umum kardeşlerimizin hukukuna tecavüz,hem hizmeti kur aniyenin hürmetine taaruz,hem hakaiki imaniyenin kudsiyetine hürmetsizlik etmiş oluruz.
Mühim ve büyük bir umuru hayriyenin çok muzır manileri olur,Şeytanlar o hizmetin hadimleri ile çok uğraşır.Bu manilere ve bu şeytanlara karşı ihlas kuvvetine dayanmak gerekir.İhlasın kıracak esbabdan yılandan akrepten çekindiğiniz gibi çekinin..Hz yusuf (a s ):
demesiyle nefsi emmreye itimat edilmez.Enaniyet ve nefsi emmare sizi aldatmasın vesselam.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net

          Ortalanmis Mesaj         




اِنَّا اَنْزَلْنَا اِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ فَاعْبُدِ اللّهَ مُخْلِصًا لَهُ الدّينَ
Zümer/2- (Resûlüm!) Şüphesiz ki Kitab'ı sana hak olarak indirdik. O halde sen de dini Allah'a has kılarak (ihlâs ile) kulluk et.
فَاِذَا رَكِبوُا فِى الْفُلْكِ دَعَوُا اللّهَ مُخْلِصينَ لَهُ الدّينَ فَلَمَّا نَجّيهُمْ اِلَى الْبَرِّ اِذَا هُمْ يُشْرِكُونَ
ANKEBUT/65- Baksana, gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O'na has kılarak (ihlasla) Allah'a yalvarırlar. Fakat onları salimen karaya çıkarınca, bir bakarsın ki, (Allah'a) ortak koşmaktadırlar.
وَاذْكُرْ فِى الْكِتَابِ مُوسى اِنَّهُ كَانَ مُخْلَصًا وَكَانَ رَسُولًا نَبِيًّا
MERYEM/51- Kur'ân'da Musa'yı da an; Şüphesiz ki o, ihlaslı bir kuldu ve gönderilmiş bir peygamberdi.
هُوَ الَّذى يُسَيِّرُكُمْ فِى الْبَرِّ وَالْبَحْرِ حَتّى اِذَا كُنْتُمْ فِى الْفُلْكِ وَجَرَيْنَ بِهِمْ بِريحٍ طَيِّبَةٍ وَفَرِحُوا بِهَا جَاءَتْهَا ريحٌ عَاصِفٌ وَجَاءَهُمُ الْمَوْجُ مِنْ كُلِّ مَكَانٍ وَظَنُّوا اَنَّهُمْ اُحيطَ بِهِمْ دَعَوُا اللّهَ مُخْلِصينَ لَهُ الدّينَ لَئِنْ اَنْجَيْتَنَا مِنْ هذِه لَنَكُونَنَّ مِنَ الشَّاكِرينَ () فَلَمَّا اَنْجيهُمْ اِذَا هُمْ يَبْغُونَ فِىالْاَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ يَا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّمَا بَغْيُكُمْ عَلى اَنْفُسِكُمْ مَتَاعَ الْحَيوةِ الدُّنْيَا ثُمَّ اِلَيْنَا مَرْجِعُكُمْ فَنُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
YUNUS/:22-23- Sizi karada ve denizde gezdirip dolaştıran O'dur. Hatta gemilerde bulunduğunuz ve o gemiler, içindekilerle beraber hoş bir esinti ile akıp gittikleri ve tam keyiflendikleri sırada o gemilere şiddetli bir fırtına gelir çatar ve her taraftan onlara dalgalar gelmeye başlar. Bütünüyle kuşatılıp artık bittiklerini sanırlar. İşte o vakit tam ihlas ile Allah'a yalvarır ve dindar olurlar: "Eğer bizi buradan kurtarırsan, andolsun ki, şükredenlerden olacağız." derler. Fakat Allah onları kurtarınca bir de bakarsın ki onlar, yine haksız yere taşkınlık ediyorlar…


 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net

          Ortalanmis Mesaj         


HADİS…

* Şüfeyyü'l-Esmâi, Hz. Ebü Hüreyre'den naklediyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kıyamet günü iIk çağrılacaklar, Kur'ân-ı ezberleyen biri, Allah yolunda öldürülen biri ve bir de çok malı olan biridir. Allah Teâla Hazretleri Kur'ân okuyana: "Ben Resülüme inzal buyurduğum şeyi sana öğretmedim mi?" diye soracak. Adam: "Evet ya Rabbi!" diyecek. "Bildiklerinle ne amelde bulundun?" diye Rabb Teâlâ tekrar soracak. Adam: "Ben onu gündüz ve gece boyunca okurdum" diyecek.
AlIâhu Teâlâ Hazretleri: "Yalan söylüyorsun!" diyecek. Melekler de ona: "Yalan söylüyorsun!" diye çıkışacaklar. Allahu Teâla Hazretleri ona: "Bilakis sen, "Falanca Kur'an okuyor" densin diye okudun ve bu da söylendi" der. Sonra, mal sahibi getirilir. Allah Teâlâ Hazretleri: "Ben sana bolca mal vermedim mi? Hatta o kadar bol verdim ki, kimseye muhtaç olmadın?" der. Zengin adam, "Evet yâ Rabbi" der. "Sana verdiğimle ne amelde bulundun?" diye Rabb Teâlâ sorar. Adam: "Sıla-i rahimde bulunur ve tasadduk ederdim" der. Allâhu Teâla Hazretleri: "Bilakis sen: "Falanca cömerttir" desinler diye bunu yaptın ve bu da denildi" der. Sonra Allah yolunda öldürülen getirilir. Allah Teâlâ Hazretleri: "Niçin öldürüldün?" diye sorar. Adam: "Senin yolunda cihadla emrolundum. Ben de öldürülünceye kadar savaştım" der.
Hakk Teâlâ ona: "Yalan söylüyorsun!" der. Ona melekler de: "Yalan söylüyorsun!" diye çıkışırlar. Allah Teâla Hazretleri ona tekrar: "Bilakis sen: "Falanca cesurdur" desinler diye düşündün ve bu da söylendi" buyurur.
Sonra (Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ebü Hüreyre'nin dizine vurup): "Ey Ebü Hüreyre! Bu üç kimse, Kıyamet günü, cehennemin, aleyhlerinde kabaracağı Allah'ın ilk üç mahlükudur!" dedi." Şüfey der ki: "Ben Ebü Hüreyre'den aldığım bu hadisi, Hz. Muâviye'ye haber verdim. Bunun üzerine: "Böylelerine bu muâmele yapılırsa, insanların geri kalanlarına neler yapılır?" dedi ve Hz. Muâviye Şiddetli bir ağlayışla ağlamaya başladı, öyle ki helak olacağını zannettim.
Derken bir müddet sonra kendine geldi, yüzündeki (gözyaşlarını) sildi. Ve şunları söyledi: "Allah ve Onun Resülü doğru söylediler: "Dünya hayatını ve onun zinetini isteyenlere, orada işlediklerinin karşılığını tastamam veririz. Onlar orada bir eksikliğe de uğratılmazlar. İşte âhirette onlara ateşten başka bir şey yoktur. İşledikleri şeyler orada boşa gitmiştir. Zâten yapmakta oldukları da bâtıldır" (Hüd 15-16).

* Ka'b İbnu Mâlik (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselam)'ın şöyle söylediğini işittim: "Kim âlim geçinmek, sefihlerle münâzara yapmak ve halkın dikkatlerini kendine çekmek gibi maksadlarla ilim öğrenirse Allah o kimseyi cehenneme atar."

* Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalatu vesselâm) bir gün: "Hüzün kuyusundan Allah'a sığının!" buyurdular. Oradakiler: "Ey Allah'ın Resülü! Hüzün kuyusu da nedir?" diye sordular. "O, dedi, cehennemde bir vâdidir; cehennem, o vâdiden her gün yüz kere AIIah (c.c)'a sığınma taleb eder." "Ey Allah'ın Resülü! denildi, oraya kimler girecek?" "Oraya dedi, amellerinde riya yapan kurrâlar girecektir!..."

* Ebü Hüreyre ve İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ahir zamanda, dinle dünyayı taleb eden insanlar zuhur edecek. Bunlar, insanlar(a iyi görünüp, onları aldatmak) için öyle bir yumuşaklığa bürünürler ki koyun postu yanlarında kaba kalır. Diller de baldan daha tatlıdır. Ancak kalbleri kurtlarınkinden vahşidir. Cenâb-ı Hakk (bunlar için) şöyle diyecektir: "Beni aldatmaya mı çalışıyorsunuz, yoksa bana karşı cürete mi yelteniyorsunuz? Zât-ı Akdesime yemin olsun, bunlar üzerine, kendilerinden çıkacak öyle bir fitne göndereceğim ki, içlerinde halim olanlar bile şaşkına dönecekler."

* Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allahu Teâlâ Hazretleri diyor ki: "Ben ortakların şirkten en
müstağni olanıyım. Kim bir amel yapar, buna benden başkasını da ortak kılarsa, onu ortağıyla başbaşa bırakırım."

* Yine Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh)'den bir rivâyete göre, Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet gününde, AIlah nazarında en kötü olanlardan bir kısmını da iki yüzlülerin teşkil ettiğini göreceksiniz. Bunlar bazılarına bir yüzle, diğer bazılarına da başka bir yüzle giden insanlardır."

* Ammâr İbnu Yâsir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kimin dünyada iki yüzü varsa kıyamet günü, ateşten iki dili olacaktır."

* Ebü Vâil anlatıyor: "Hz. Üsâme (radıyallâhu anh)'yi işittim diyordu ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kıyamet günü bir adam getirilip ateşe atılır. Karnındaki barsakları dışarı çıkar. Onları, eşeğin değirmen taşını dönderdiği gibi dönderir. Derken, cehennem ahâlisi etrafında toplanır ve: "Ey fülan, sen dünyada iken (bize) ma'rufu emderip, münkerden nehyetmiyor muydun?" derler. O: "Evet, ma'rufu emrederdim ama kendim yapmazdım, münkeri yasaklardım ama kendim yapardım" diye cevap verir."

* Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah'u Teâla hazretleri şöyle buyurmuştur: "Ben her çeşit şirkten müstağniyim. Öyleyse, kim benim için işlediği bir amele birden başkasını ortak ederse ben ondan uzağım ve benim için yaptığı o iş, bana değil, ortak ettiği kimseyedir."

* Ebu Saîd radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselam (bir gün) yanımıza geldi. Biz o sırada Mesîh Deccal'i müzakere ediyorduk. Dediler ki: "Ben size, nazarımda sizin için Mesih Deccal'den daha ürkütücü bir şeyi haber vereyim mi?" "Evet! Ey Allah'ın Resûlü! Söyleyin!" dedik. "Şirk-i hafidir (gizli şirk). Mesela, kişi kalkar, namaz kılar, bu namazını, kendisine bakanlar sebebiyle güzel kılar, (işte bu, gizli şirke bir örnektir)" buyurdular."

* Şeddâd İbnu Evs radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ümmetim hakkında en ziyade korktuğum şey, Allah'a şirktir. Bu sözümle, ümmetimin dönüp de tekrar güneşe veya kamere veya puta tapacaklarını demek istemiyorum. Fakat beni korkutan şey, Allah'tan başkası için yapacakları ameller ve (spor maksadıyla kılınan namazda, sıhhat niyetiyle tutulan oruçta olduğu üzere, amellerde Allah rızasından başka maksatları ön plana getirme gibi) gizli arzulardır."

* Ebu Saîdi'l-Hudrî radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Her kim (ibadetini gösteriş için) halka işittirirse, Allah o kimseyi (yani gayesini halka) işittirir ve kim (ibadetinde) riyakarlık ederse Allah onun riyakârlığının cezasını (dünyada) verir."



 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net

          Ortalanmis Mesaj         


İhlâs; doğru, samimi, katışıksız, dupduru; riyâdan uzak olma ve kalbi bulandıracak şeylere karşı kapalı kalma, kapalı yaşama.. veya gönül safveti, fikir istikameti, Allah’la münasebetlerinde dünyevî garazlardan uzak kalma ve tam bir sadakatla kullukta bulunma şeklinde yorumlanmıştır ki, daha sonra, meşâyih-i kiramın, onun tarifi ile alâkalı söyledikleri sözlerin hemen büyük bir bölümü de yukarıda sunulan tarif etrafında cereyan etmiştir.
İhlâs; ferdin, ibadet ü taatinde, Cenab-ı Hakk’ın emir, istek ve ihsanlarının dışında herşeye karşı kapanması.. abd ve Ma’bud münasebetlerinde sır tutucu olması.. yaptığı şeyleri Hakk’ın teftişine arz mülâhazasıyla yapması.. tabir-i diğerle; vazife ve sorumluluklarını O emrettiği için yerine getirmesi, yerine getirirken de O’nun hoşnutluğunu hedeflemesi ve O’nun uhrevî teveccühlerine yönelmesinden ibarettir ki, saflardan saf sâdıkların en önemli vasıflarından biri sayılır.
İhlâs, bir kalb amelidir.. ve Allah da, kalbî temayüllerine göre insana değer verir.. evet: “ -(fehvasınca) O, sizin sûret, şekil ve dış görünüşlerinize değil; kalblerinize ve kalbî temayüllerinize bakar.”
İhlâs, Allah tarafından temiz kalblere bahşedilmiş, azları çok eden, sığ şeyleri derinleştiren ve sınırlı ibadet ü taatı sınırsızlaştıran öyle sihirli bir kredidir ki, insan onunla dünya ve ukbâ pazarlarında en pahalı nesnelere talip olabilir ve onun sayesinde âlemin sürüm sürüm olduğu yerlerde, hep elden ele dolaşır.
İhlâsın bu sırlı gücünden dolayıdır ki, Allah Rasûlü: “ -Dinî hayatında ihlâslı ol, az amel yeter” buyurur.. ve: “ -Her zaman amellerinizde ihlâsı gözetin; zira Allah, sadece amelin halis olanını kabul eder” diyerek amellerin ihlâs yörüngeli olmasına tembihte bulunur.
Amel bir cesetse ihlâs onda can, amel bir kanatsa ihlâs da diğer kanattır. Ne ceset cansız olabilir, ne de tek kanatla bir yere varılabilir:
"-Sana bütün davranışlarında ihlâs gerektir; ta ki, Rabb-i Ecell senin amelini kabul ede.. zira ihlâs taat kuşunun kanadıdır; siz, kanatsız felah semtine nasıl uçabilirsiniz ki..!” deyip inleyen Mevlânâ ne hoş söyler! Bir hoş söz de Bâyezid-i Bistâmî’den: “Bütün iç dinamizmimi kullanarak Cenab-ı Hakk’a tam otuz sene ibadet ettim. Sonra gaybdan:Ey Bâyezid, Cenab-ı Hakk’ın hazineleri ibadetle doludur. Eğer gayen O’na ulaşmaksa, Hakk kapısında kendini küçük gör ve amelinde ihlâslı ol’ sesini duydum ve tembihini aldım...”
İşin daha doğrusu ihlâs, kul ile Ma’bud arasında bir sırdır ve bu sırrı Allah sevdiklerinin kalbine koymuştur. Kalbi ihlâsa uyanmış bir insanın nazarında, medh u zem, tâzim ü tahkir ve yaptığı işlerle bilinip bilinmemesi, hattâ sevap ve mükâfat mülâhazası kat’iyen söz konusu değildir. Ve böylelerinin gizli-açık her halleri aynı çizgidedir



 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net

          Ortalanmis Mesaj         


Efendimiz (asm) buyuruyor:
“İnsanlar helak olur, ancak bilenler kurtulur.
Bilenler de helak olur, ancak bildiklerini yaşayanlar kurtulur.
Bildiklerini yaşayanlar da helak olur, ancak ihlaslı olanlar kurtulur.
İhlaslı olanlar da her an onu kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadırlar.”

(Keşfü’l-Hafâ, 2: 312)


 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
selamünaleyküm kardeşim,Allah kullarının dış görüntüsüne bakmaz,derisinin rengine,burnun şekline,kulaklarına,ellerine,kadın veya erkek oluşuna Allah kalplere bakar,şüphesiz müminin niyeti amelinden hayırlıdır,kim Allah yolunda hicret ettiyse onu bulur karşısında her kimde mal,mülk,yareni için hicret etse oda onu bulur.İhlan samimiyettir,benden bize bizden O'na Alemlerin Rabbinne dönüştür.insanlar,İlim sahipleri,ilmiyle amel edenler hepsi helak olurda ihlassa sahipleri kalır ,onlarsa her an bu samimiyeti kaybetme tehlikesindedirler.Kim her işini Allah için yaparsa,Hakiki dost ve yardımcı Allah azze ve celle derse,ölüm kapısına kadar diğer tüm dostluklarlar bilirse arasındaki münasebeti kavileştirirse,işte kurtuluşa erecek onlarlar bunlardır.Yalnız ihlas samimiyet diğer insanlar tarafındanda hissedilen bir şeydir,vefa,fedakarlık,cömertlik,kardeşlik,hürmet,sevgi,saygı,sayu gayret,emri ilahiye hakkıyla uymak,işte bunlar hep ihlastan doğan ve yalnız rıza-i ilahi için yapılırsa islamın İhlas dediği değere ulaşan davranışlardır.Yoksa hak olmayan davalarda da insan ihlas gösterebilir.İşte biz bu gün mağlup,mahpus,mahkum,mağdur isek bir avuç yahudi ise dünyada ve söz sahibi ise hepsi bizdendir,eğer Allah'ı unutmuş isek hayatımızda Allah'ta bize bizi unutturmuştur,kimliğimizi bile söylemekten utanca gömüldüğümüz bir hale,gaflete sürüklenmişiz,Rabbim bizi bize bırakma Seni hakkıyla tanıyıpta kul olanlardan eyle...
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
selamünaleyküm kardeşim,Allah kullarının dış görüntüsüne bakmaz,derisinin rengine,burnun şekline,kulaklarına,ellerine,kadın veya erkek oluşuna Allah kalplere bakar,şüphesiz müminin niyeti amelinden hayırlıdır,kim Allah yolunda hicret ettiyse onu bulur karşısında her kimde mal,mülk,yareni için hicret etse oda onu bulur.

Hayır adına ne işlerseniz Allah onu bilir(Bakara:215)

İhlas, samimiyettir,benden bize bizden O'na Alemlerin Rabbinne dönüştür.insanlar,İlim sahipleri,ilmiyle amel edenler hepsi helak olurda ihlassa sahipleri kalır ,onlarsa her an bu samimiyeti kaybetme tehlikesindedirler.

Efendimiz (asm) buyuruyor:
“İnsanlar helak olur, ancak bilenler kurtulur.

Bilenler de helak olur, ancak bildiklerini yaşayanlar kurtulur.
Bildiklerini yaşayanlar da helak olur, ancak ihlaslı olanlar kurtulur.
İhlaslı olanlar da her an onu kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadırlar.”

(Keşfü’l-Hafâ, 2: 312)

Kim her işini Allah için yaparsa,Hakiki dost ve yardımcı Allah azze ve celle derse,ölüm kapısına kadar diğer tüm dostluklarlar bilirse arasındaki münasebeti kavileştirirse,işte kurtuluşa erecek onlarlar bunlardır.

"Ey iman edenler, eğer siz Allah'a (Allah adına İslam'a ve Müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır." (Muhammed Suresi, 7)


Yalnız ihlas samimiyet diğer insanlar tarafındanda hissedilen bir şeydir,vefa,fedakarlık,cömertlik,kardeşlik,hürmet,sevgi,saygı,sayu gayret,emri ilahiye hakkıyla uymak,işte bunlar hep ihlastan doğan ve yalnız rıza-i ilahi için yapılırsa islamın İhlas dediği değere ulaşan davranışlardır.

Allah her hayrın karşılığını verendir ,her şeyi hakkıyla bilendir(Bakara:158)

Zümer/2- (Resûlüm!) Şüphesiz ki Kitab'ı sana hak olarak indirdik. O halde sen de dini Allah'a has kılarak (ihlâs ile) kulluk et.

Yoksa hak olmayan davalarda da insan ihlas gösterebilir.İşte biz bu gün mağlup,mahpus,mahkum,mağdur isek bir avuç yahudi ise dünyada ve söz sahibi ise hepsi bizdendir,eğer Allah'ı unutmuş isek hayatımızda Allah'ta bize bizi unutturmuştur,kimliğimizi bile söylemekten utanca gömüldüğümüz bir hale,gaflete sürüklenmişiz,

Başınıza musibet olarak ne gelirse,bu bizzat işleyip,onu hak etmeniz sebebiyledir (şura:30)

"...Bir şey isteyince Allah'tan iste. Yardım talep edeceksen Allah'tan yardım dile. Zira kullar... Allah'ın yazmadığı bir zararı sana vermek için bir araya gelseler buna da muktedir olamazlar." (Tevbe Suresi, 26)


Rabbim bizi bize bırakma Seni hakkıyla tanıyıpta kul olanlardan eyle...

"Her şeyden kesilip sadece Allah'a yönel!"
(el-Müzzemmil, 73/8)
"Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir"
(Tevbe Suresi, 40)
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net

          Ortalanmis Mesaj         


GÜL DÖNEMİNE YETİŞME
Yaptığınız işler sahabi işi olur siz sahabilik şerefini yakalıya bilirsiniz. Mevsiminde iş yapabilirsiniz. Bu da çok önemlidir. Ve çokları da sizinle beraber yapabilirler. Ama bir şey var ki, bütün bu işler yapılırken ihlasla yapılması sadece ve sadece Allah’ın marziyatının kazanılması için yapılması, bu çok önemlidir.
Mesela, ben sizi bu kadar tanıdıktan bu kadar insanla tanışma bahtiyarlığına erdikten sonra İslamın gül dönemine ait, ikinci gül dönemine ait hiçbir şey görmeden bana gel deseler inanın ferih fahur ve sürur içinde giderim. Çünkü gördüğüm şeyler Allah’ın lutfu olarak beni tatmin edecek kadar büyük ve muhteşemdir, gayri bundan öte hiçbir şey görmesem. Çünkü bundan önce öyle peygamberler gelmiş ki, canım çıksın bir tek ümmete sahip olmadan doğdukları gibi gurup edip gitmişler. İki ümmeti olmuş, üç ümmeti olmuş, beş ümmeti olmuş, on ümmeti olmuş, elli ümmeti olmuş, yüz ümmeti olmuş. Sizler verdiğiniz şu hizmet zemininde her birerleriniz belki yüzlerce insanın –iştirak-i amal-i uhreviye düsturuyla- yüzlerce insanın hidayetine vesile oldunuz ve oluyorsunuz. Yani Allah (c.c.) sayinize peygamberlerin sayine vermediği lütufları veriyor, ihsanları veriyor. Öyle bir lütufla serfiraz kılıyor.
Bu önemli bir meseledir. Öyleyse bu meselede bizim için sadece Allah’ı görüp gözetmek, ihlaslı hareket etmek çok önemlidir. Çok çalımlı yola çıkmalar vardır. Baş pehlivan gibi peşrev yapmalar vardır. Fakat yolun yarısında ihlası gider, ikbale gönül kaptırır, maddi bir şeyler olsun diye bekler, marzi ilahi kulak ardı eder ve kaybeder.
Sizin bence inşallah üstün yanınız o olsun. Üstün bir yanınız vardır ki, takdirle karşılar ve bir bayrağa selam durur gibi selam dururum ona. O da inşallah bu güne kadar yaptığınız hizmette Allah emrettiği için yapmıştırsınız ve Allah Razı olsun diye yapmıştırsınız, ihlasla yapmıştırsınız. Hizmet adına bu çok önemlidir.
Ve bunun diğer bir buudu da şudur. Bir yere kadar bu işi getirdiniz Allah’ın inayet ve keremiyle bu iş bundan sonra da götürülmek istenir. Dişinizi sıkacak bundan sonra da karşınıza çıkacak gaileleri kâle almadan yolunuza yürüyüp gideceksiniz.
Çünkü yine bir müşahede de dendiği gibi yollar kandan irinden deryalarla çevrilmiş olabilir, karşınıza çok sert tepeler çıkmış olabilir, aşınmaz gibi görülebilir. Cenab-ı Hakkın tevfikine tevfik-i hareket edin. O’nun tevfikine ram olun şu ana kadar getirdiğiniz işin ikmal ve itmamını Allah’tan isteyin yarı kalmasın. Cenaze ortada kalmasın, natamam bu işler tamamlansın. Allah yapılan işin ikmal edilmiş olmasını kusursuz yapılmış olmasını sever. Hadis ifade buyuruyor ve Kur’an-ı Kerim’in Tevbe sure-i celilesinin iki yerinde öyle iş yapın ki, Allah ona nazar edecek , Resulullah ona bakacak, müminler de ona bakacak. Yani teftişe, resmi geçide hazır yapın yapacağınız şeyleri diye buyrulmaktadır.






 
Üst Alt