Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ibn Teymiyye Hakkindaki Iftiraya Verilen Cevap

Abdullah el-Necdi

New member
Katılım
20 Eki 2007
Mesajlar
41
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
Konum
Almanya

IBN TEYMIYYE HAKKINDAKI IFTIRAYA VERILEN CEVAP


Mukaddime :

Bu muhavere, Abdullah el-Necdi'nin sözüne Murat Yazici'nin asagidaki bildirim ile karsilik vermesi neticesinde baslamis ve Imam Ibn Teymiyye'nin "Siraat-i Mustakim" adli eserinde gecen iki paragrafin "anlami" ve "kaynagi" konulari etrafinda cereyan etmistir. Meselenin, taraflarca daha önce de baska bir sitede tartisilmis olmasi anlaminda bir arka plani da bulunmaktadir.

Orada, Murat Yazici, "Ibn Teymiyye'nin görüslerindeki bir celiski" diye Imam'in adi gecen kitabindan bir iktibas yapip paragraf aktarmis, Abdullah el-Necdi ise, kitabin, numarasi verilen sayfasinda öyle birseyin bulunmadigini belirterek buna itiraz etmisti.

Bu ikinci muhaverede konunun tekrar acilmis olmasi ile, iktibas edilen mezkur paragraflarin, taraflardaki ayni Yayinevi'nce basilmis olan nüshalarda farkli sayfalarda yer aldigi anlasildigindan, Abdullah el-Necdi, artik isin bu boyutuna degil, asil vahim olan yönüne egilerek, Imam'in sözlerinin bu sekildeki aktariminin bir bühtan ve Imam'a acik bir iftira oldugunu izah etmistir. Kitabin o bölümlerinde söylenenler ile dile getirilen genel görüsü de özetleyerek, baglami dikkate alindiginda Imam'in sözlerinde herhangi bir celiskinin bulunmadigini, kendisinin sirke kesinlikle gecit vermedigini ortaya koymustur.

Buna karsin Murat Yazici, Imam Ibn Teymiyye'ye yaptigi iftiraya verilen cevaba iliskin birsey söylemeyi gerekli görmeyip, daha önemli addettigi "sayfa sorunu"nu gündeme tasimayi, gündemde tutmayi tercih etmistir.

Gercekten de, Seyhu'l-Islam Ibn Teymiyye'nin "Siraat-i Mustakim" adli eserinin ilgili bölümlerinin mütala edilmesi halinde görülecektir ki, durum aynen Abdullah el-Necdi'nin izah ettigi gibidir. Bölümler, Murat Yazici'nin Imam aleyhinde istimal edebilecegi hicbir unsur ihtiva etmemektedir.

Asagida, Murat Yazici, Abdullah el-Necdi'nin kendisine söyledigi bir söze atif yaparak, ilk bildirimde bulunmustur. Kendisine atif yapilan bölümde, Abdullah el-Necdi, söyle demisti;

"...Nakilcilikte saibeli biri oldugunuzu bilenler bilir. Ben, zamaninda Ibn Teymiyye'nin "Siraat-i Müstakim"inden yaptiginiz nakillerin kaynagini göstermek noktasinda icine düstügünüz aczi de cok iyi bilirim, "Allah'in Sifatlari'na Dair"de sordugum sorulardan nasil firar ettiginizi de. Imam-i Azam'in "el-Vasiyye"deki sözünü nasil tahrif ettiginizi dahi gayet iyi bilirim..."


* * *


- Murat Yazici
(?) :

Abdullah el-Necdi'den Alinti ;
"Nakilcilikte saibeli biri oldugunuzu bilenler bilir. Ben, zamaninda Ibn Teymiyye'nin "Siraat-i Müstakim"inden yaptiginiz nakillerin kaynagini göstermek noktasinda icine düstügünüz aczi de cok iyi bilirim"

Gerçeklerle, senin onları algılayışın arasında ciddi uçurumlar var. Bu durum, psikolojik bir savunma mekanizmasının tezahürü olmalı...

Bu yazışmaları takip edenleri merakta bırakmamak için yazayım. İbni Teymiyye'den yaptığım nakil şuydu:

"Kuraklık olduğu zaman, birisi Peygamberimizin (aleyhisselam) kabrine geldi ve kuraklık hakkında şikayet etti. Daha sonra Peygamberimizi gördü. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) "Ömer'e git ve İstiska namazı kılmasını söyle" buyurdu. Buna benzeyen birçok doğru rivayet mevcuttur."

İktizâu's-Sirati'l--Müstakim, s. 373; Ayrıca İmam-ı Buhari bundan Tarih el-Kebir kitabında, Malik el-Dar'ın hal tercümesinde bahsetmiştir. (Kaynak: Traditional Scholarship and Modern Misunderstandings: Understanding The Ahl al-Sunna, by Abu Ammar. )


* * *


- Abdullah el-Necdi (32) :

Sevgili Murat Yazici kardes,

bu söylenenden, Imam Ibn Teymiyye'nin düsünce yapisi ile ilgili hangi sonucu cikarmaliyiz ? Imam'in bunu söylemesi, ne demektir, ne anlama gelir ? Siz bunu nasil izah ediyorsunuz ?

Iste Size, iktibas ettiginiz metinlerde söylenenleri bir dereceye kadar "kavrayabildiginizi" bize gösterebileceginiz yeni bir firsat dogdu. Buyrun izah edin. Bakalim yine kuru lafiz aktarimi mi sözkonusu, yoksa manaya nüfuz var mi ?

Ancak ricam; yine iktibaslar ile yanitlama yolunu secmeyin. Bizzat Siz cevap verin. Bilmek istedigim, sadece, Imam'in bunu neden söyledigidir, ötesi degil.


* * *


- Murat Yazici (?) :

Abdullah el-Necdi'den Alinti ;
"bu söylenenden, Imam Ibn Teymiyye'nin düsünce yapisi ile ilgili hangi sonucu cikarmaliyiz ?"

Sen istediğin neticeyi çıkar.

Benim bu nakli burada tekrar yapmamın sebebinden de istediğin kadar kaçmaya çalış (kaçamayacaksın).


Abdullah el-Necdi'den Alinti ;
"Imam'in bunu söylemesi, ne demektir, ne anlama gelir ? Siz bunu nasil izah ediyorsunuz ?"

Demek yaptığım naklin doğru olduğunu itiraf ediyor ve böylece "yalan söylemiş" olduğunu da kabul ediyorsun ?

Çünkü şu lafları yazmıştın:

"Nakilcilikte saibeli biri oldugunuzu bilenler bilir. Ben, zamaninda Ibn Teymiyye'nin "Siraat-i Müstakim"inden yaptiginiz nakillerin kaynagini göstermek noktasinda icine düstügünüz aczi de cok iyi bilirim,..."

Bunu okuyan ne anlar? Benim İbni Teymiyye'nin kitabından yanlış nakil yaptığımı, kaynağını doğru gösteremediğimi veya hiç gösteremediğimi, mezkur kitaba sahip olmadığımı vs.

Abdullah el-Necdi'den Alinti ;
"Iste Size, iktibas ettiginiz metinlerde söylenenleri bir dereceye kadar "kavrayabildiginizi" bize gösterebileceginiz yeni bir firsat dogdu. Buyrun izah edin. Bakalim yine kuru lafiz aktarimi mi sözkonusu, yoksa manaya nüfuz var mi ?"

Sen önce yalancı olduğunu kabul et, sonra belki -keyfim olunca- ben sana İbni Teymiyye'nin bundan ne anlayıp ne anlamadığını izah ederim. Daha da mühimi, bu iktibası ben niçin yaptım, onu izah ederim. Çünkü, sabıkası kabarık bir şahıs olan İbni Teymiyye'nin yorumunun benim için bir bağlayıcılığı yoktur.

Abdullah el-Necdi'den Alinti ;
"Ancak ricam; yine iktibaslar ile yanitlama yolunu secmeyin."

"Yanıt" mı ? Ben "yanıt" vermem, ancak faydalı olacağına inanırsam cevap veririm.

İşte, aynı sayfadaki bir ifadenin daha tercümesi :

"Bazı insanlar Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) kabrine gelerek Peygamberimizden birşeyler istedi ve istekleri yerine geldi. Bunun gibi, salih zatlar da insanlara yardım edebilir." (İbni Teymiyye) (Kaynak: Traditional Scholarship and Modern Misunderstandings: Understanding The Ahl al-Sunna, by Abu Ammar)


* * *


- Abdullah el-Necdi (32) :

Sevgili Murat Yazici kardes,

Imam Ibn Teymiyye'den yaptiginiz alintida, Sizin düsüncenizi hakli cikaracak herhangi bir husus yoktur. Korkarim metinleri anlayamama durumu, Sizde genel bir hal almis, galib özelliginiz olmus.

Bu bahsi ilk ele aldigimizda, su aktardiginiz pasaji ortaya koymak ile yetinmediniz. Imam'in sözünü (de) anlayamadiginizi gösteren bir degerlendirme yaptiniz. Ben de Size, bunu Imam'in adi gecen kitabinda nerede söyledigini sordum ki, yaptiginiz degerlendirme yanlis oldugu icin, kitapta gösterme olanaginiz da hali ile bulunmamakta idi. Size, korsan kitap alicisi olup-olmadiginizi da bu nedenle sormustum zaten.

Ayrica, Imam'dan aktardiginiz o kisim bile, Sizin söylediginiz sayfada degildir (kitapta yoktur demiyorum). Size, Pinar Yayinlari'ndan cikan ve türkceye Salih Ucan tarafindan tercüme edilen "Siraat-i Müstakim"in verdiginiz sayfasinda öyle birseyin yazili olmadigini o zaman da söylemistim.

Dolayisi ile, hem birinci, hem de su ikinci anlami ile "kaynak göstermek" noktasindaki aczinizi ifade eden sözlerimde maksadi asan herhangi bir yön bulunmamaktadir.

"Nakilcilikte saibeli biri oldugunuzu..." diye baslayan cümlenin devaminda söylediklerim yalan mi idi ki, bu cümlede söylenen yalan olsun ?

Simdi, Imam Ibn Teymiyye'nin bu sözünün, onun düsünce yapisi acisindan, nasil degerlendirilmesi gerektigi noktasina gelelim. Siz, o zaman da ortaya koydugunuz yanlislari yeniden mi dillendireceksiniz, yoksa bu sefer daha orjinal seyler mi söyleyeceksiniz ? Imam'in bu sözü, ne demektir, ne anlama gelir ?

Lütfen noktayi asmadan ve iktibaslara bogmadan.



* * *


- Murat Yazici (?) :

Abdullah el-Necdi'den Alinti ;
"Imam Ibn Teymiyye'den yaptiginiz alintida, Sizin düsüncenizi hakli cikaracak herhangi bir husus yoktur."

Bu ifade muhtemelen bir yalanı muhtevi olmakla beraber, sadece yanlış demekle iktifa edeyim.

Abdullah el-Necdi'den Alinti ;
"Korkarim metinleri anlayamama durumu, Sizde genel bir hal almis, galib özelliginiz olmus."

Bu yalan.

Abdullah el-Necdi'den Alinti ;
"Bu bahsi ilk ele aldigimizda, su aktardiginiz pasaji ortaya koymak ile yetinmediniz. Imam'in sözünü (de) anlayamadiginizi gösteren bir degerlendirme yaptiniz."

Yine yalan.

Abdullah el-Necdi'den Alinti ;
"Ben de Size, bunu Imam'in adi gecen kitabinda nerede söyledigini sordum ki, yaptiginiz degerlendirme yanlis oldugu icin, kitapta gösterme olanaginiz da hali ile bulunmamakta idi."

Kuyruklu yalan.

Seni yalancı dolma...

Not: "Yanıt" ve "fötr şapka" (1) eziyetleri yetmezmiş gibi, bir de karşımıza "olanak" çıktı. Bu ne maskaralık?

Abdullah el-Necdi'den Alinti ;
"Ayrica, Imam'dan aktardiginiz o kisim bile, Sizin söylediginiz sayfada degildir (kitapta yoktur demiyorum)."

Yine yalan söyledin.

Aynen benim verdiğim sayfadadır :

Pınar Yayınları, 5. Basım, Eylül 2006, s. 493, alttan 2. ve 3. paragraflar.

Abdullah el-Necdi'den Alinti ;
"Size, Pinar Yayinlari'ndan cikan ve türkceye Salih Ucan tarafindan tercüme edilen "Siraat-i Müstakim"in verdiginiz sayfasinda öyle birseyin yazili olmadigini o zaman da söylemistim."

Eeee... ?

Abdullah el-Necdi'den Alinti ;
"Dolayisi ile, hem birinci, hem de su ikinci anlami ile "kaynak göstermek" noktasindaki aczinizi ifade eden sözlerimde maksadi asan herhangi bir yön bulunmamaktadir."

Evet, maksadın yalan söylemek olduğuna göre, maksadını aşmamışsın demektir.

Abdullah el-Necdi'den Alinti ;
"Nakilcilikte saibeli biri oldugunuzu..." diye baslayan cümlenin devaminda söylediklerim yalan mi idi ki, bu cümlede söylenen yalan olsun ?"

O da yalandı, bu da yalan.

Sen patolojik bir yalancısın.

Abdullah el-Necdi'den Alinti ;
"Simdi, Imam Ibn Teymiyye'nin bu sözünün, onun düsünce yapisi acisindan, nasil degerlendirilmesi gerektigi noktasina gelelim."

Yok gelmeyelim.

Ben, yüzü kızarmadan tekrar tekrar yalan söyleyen biri ile ciddi ciddi yazışarak vakit kaybedecek değilim.

Ancak, senin yalancılığını ve soytarılığını ifşa etmek için yazabilirim.

Abdullah el-Necdi'den Alinti ;
"Siz, o zaman da ortaya koydugunuz yanlislari yeniden mi dillendireceksiniz,..."

Yalana bak.

Abdullah el-Necdi'den Alinti ;
"yoksa bu sefer daha orjinal seyler mi söyleyeceksiniz ? Imam'in bu sözü, ne demektir, ne anlama gelir ?"

Vehhabilerin külliyen yalancı olduğu "anlamına" gelir.


* * *


- Abdullah el-Necdi (32) :

Sevgili Murat Yazici kardes,

üc ihtimal sözkonusu;

Imam Ibn Teymiyye'nin "Siraat-i Mustakim"ini;

a - okumadiniz,

b - okudunuz, ama anlamadiniz,

c - okuyup-anladiniz ama, kötü niyetlisiniz.

Bir önceki yazimda söylediklerimi öfkenizden parca parca edeceginize, o vakti, konuya iliskin bizi aydinlatmaya ayirsa idiniz, cok daha faydali olurdu. Ama Sizi de bir yerde anlamiyor degilim. Nefsinize karsi nasil yapabilirsiniz ki bunu ? Zira, Imam Ibn Teymiyye'ye karsi acik bir iftira ve de hezeyanda bulunmussunuz birkere. Bunun müdafasi olabilir mi ?

Yaptiginiz iktibasa dayanarak iddia ettiginiz sey; Imam'in, güya konuya dair birbiri ile celisen ifadeleri oldugu, kendi görüsüne aykiri seyler söyledigidir. Yani, Allah'dan baskasindan istigasede bulunulabilecegini, bunun bir hakikati olup sonuc da verdigini, Imam'in da kitabinin bir yerinde söyledigi (hani agzindan kacirdigi, belki itiraf ettigi) gibi bir izlenim verme gayretindesiniz. Oysa, kitabi okuyanin cok acik ve net olarak görecegi üzere, Imam, o bölümlerde, Seriat'ca yasak edilmis olan gayr-i mesru islerin, yapilmalari halinde bazen sonuc verebileceklerini, ancak bu durumun, o isleri gayr-i mesru olmaktan cikarmayacagini izah etmektedir. Bu örnegi, bunun mesru oldugunu söylemek icin degil, bu maksatla vermistir.

Simdi Sizin yaptiginiza; "cimbizlama" deniyor. Bir sözün, kendi baglamindan, siyak-i sibakindan koparilmasinin afetleri olabilecegini, bunun insani yanlis sonuclara sürükleyebilecegini, bu islerle ilgili görünen biri olarak nasil olur da bilmezsiniz ? Aslinda alinti yapmak, hadd-i zatinda mümkündür ve yerine göre de faydalidir. Ancak, aktarilan sözün, aid bulundugu baglamda sahip oldugu anlamini bozmamak, mahiyetini degistirmemek sarti ile.

Bakin, Imam Ibn Teymiyye o bölümlerde nelerden söz ediyor, konu nedir;

Kabir ziyaretlerinden, bunun adab ve erkanindan, ziyaret esnasinda müslümanin riayet etmesi gereken Hududullah'dan bahis ile, Imam, en hayirli nesiller olan ashab, tabiun ve tebe-i tabiunun, Hz.Peygamber'in hadisleri uyarinca onun kabrini bayram yerine cevirmemeye azami özen gösterdiklerini anlatmaktadir. Hz.Peygamber, söyle buyurmustur;

"Sakin hristiyanlarin Meryem oglu Isa'yi övüp-yüceltmeleri gibi siz de beni övüp-yüceltmeyin. 'Allah'in kulu ve resulü' deyin" (Buhari, 3/1271, H.no:3440)

"Sizden öncekiler, kabirleri mescid edinirlerdi (oralari özel ibadet yerleri yaparlardi). Sakin sizler de kabirleri mescid edinmeyin. Size bunu yapmayi yasakliyorum" (Malik, Muvatta, Kasru's-Salat fi's-Sefer,85)

"Allah, yahudi ve hristiyanlara lanet etsin. Onlar, peygamberlerinin mezarlarini mescid edindiler" (Buhari, Salat, 48)(Ebu Davud, Cenaiz, 72)(Nesai, Mesacid, 13)

Bu uyarilari dikkate alan ilk müslümanlar, özellikle mezar baslarinda dua etmenin baska yerlerde dua etmekten daha faziletli oldugunu rivayet etmemis, kimseyi buna özendirmemislerdir. Namaz vakitlerinde mescide gidisleri disinda, dua etmek amacli Hz.Peygamber'in kabrini özellikle ziyaret ettiklerine dair herhangi bir rivayet yoktur. Bunda zaid bir fazilet olsa idi, bu, dini gelecek nesillere aktarmak ile mükellef bulunan ilk üc müslüman nesil tarafindan sayisiz kanal ile sonrakilere aktarilirdi. Tipki, dine ait diger hususlarin aktarildigi gibi. Ashab, tabiun ve tebe-i tabiun, yukaridaki nebevi direktiflerin bilincinde olduklari gibi, dinin hadis ile sabit su esaslarindan da haberdar idiler;

"Yeryüzünün tümü benim icin mescid kilindi" (Buhari, Teyemmüm, 1/335)(Müslim, Mesacid, 523)

"Mezarliklar ve hamamlar disinda, yeryüzünün her tarafi mesciddir" (Ibn Hanbel, Müsned, 3/83,96)(Ebu Davud)(Ibn Mace)(Tirmizi)

Imam Ibn Teymiyye, kabir baslarinda yapilacak duanin özel faziletine ve kabul edilmeye baska yerlerde yapilan dualardan daha layik olduguna inanmanin dindeki dayanksizligina böyle isaret ettikten sonra, bunun mekruh oldugunu belirtip, aksinin, ancak hicri ücüncü asirdan itibaren bazi alimlerce dillendirilmeye basladigini, bunlarin; "Falancanin mezari basinda yapilacak duanin kabul edilmesi umulur" gibi laflar ettiklerini söylemekte.

Bundan sonra da, Sizin cimbizladiginiz o iki bölüm yer almaktadir. Bu cümleden olarak, Imam, Seriat'ca gayr-i mesru olmasina ragmen, bir isin yapilip da bundan kulun umdugu sonucun hasil olmasinin, o isi mesru kilmadigina dair örnekler vermekte ve bunun, kul icin "hayir" anlamina gelmedigini ifade etmektedir. Bu baglamda, Hz.Peygamber'in su hadisini de nakleder;

"Adamin biri yanima gelip birseyler diliyor. Ben de, dilegini yerine getiriyorum. Ama o bu yüzden yanimdan koltugunun altinda bir ates ile ayriliyor". Sahabilerden birinin; "Peki ya Resulullah, o halde niye böylelerinin dileklerini yerine getiriyorsun ?" diye sormasi üzerine, su cevabi veriyor; "Cünkü böyleleri benden israrla isterler. Öte yandan Allah da bana cimriligi yakistirmaz" (Ibn Hanbel, Müsned, 3/4,16)

Yine su hadisi de, Imam, bu baglamda sözkonusu etmekte;

"Allah'in, günah islemeye devam eden bir kula nimet verdigini gördügünüz zaman, bilin ki, bu, Allah'in o kula tanidigi bir mühlettir" (Ibn Hanbel, Müsned, 4/145)(Suyuti, Camiu's-Sagir, 1/97)

Adi gecen kitabinin bir diger bölümünde ise, ayni konu ile ilgi olarak, matlub sonucun hasil olmasinin istimal edilen vesileyi kul icin mesru kilici olmadigini, su gibi örnekler üzerinden anlattigini görmekteyiz;

Allah'in, A'raf-175'de kendisinden söz edilen Bel'am Baura'nin, Hz.Musa'nin müslüman olan kavmi aleyhindeki duasini dahi kabul etmesi ve fakat buna karsin onun imanini kalbinden cikarip almasi.

Veya; Salebe b.Hatib'in, Hz.Peygamber'den, zengin olmasi icin dua etmesini talep etmesi, Resulullah'in onu bundan vazgecirmeye calismasi, onun ise israr etmesi ve isin nihayetinde helak olmasi.

Veya; Müsriklerin, ya da yahudi ve hristiyanlarin, putlari önünde dua etmis olmalarina ragmen bazi dualarinin kabul edilerek mesela yagmura, zafere, sifaya, rizka kavusturulmalari.

Cogaltilabilecek olan bu örneklerden anlasilan o ki, dinde herhangi bir isin mesruiyetinin belirleyicisi, o isden, kulun bekledigi neticenin hasil olmus olmasi degildir. Allah bununla, kullarini imtihan etmektedir. Veya, kulun istediginin kendisine verilmesinin baska sebepleri vardir. Imam Ibn Teymiyye'nin, iktibas ettiginiz bölümde söyledigi ve Sizin (bir kez daha) anlayamadiginiz mana, bundan ibarettir.

Yani Imam, iktibas ettiginiz o kismi, "gayr-i mesru islerin -bazen sonuc verseler bile- gayr-i mesru olduklari"ni izah baglaminda dile getirmektedir. Bunu eger fark etmis olsa idiniz, Imam'dan bu iktibasi yapmazdiniz. Zira, buradan Sizin icin, fasid görüsleriniz dogrultusunda istimal edebileceginiz herhangi bir malzeme cikmaz.

Sözün önünü-arkasini, kasitli-kasitsiz dikkate almadan hoyratca yaptiginiz alinti ve onun üzerine bina etmeye calistiginiz ithamlar, naminiza, bir alime "iftira etmek" gibi büyük bir vebal ortaya cikarmis. Ne ibretamiz bir tablodur ki, hesap günü, en sevmediginiz zata aleyhinizde en büyük kozlari vermis bulacaksiniz kendinizi. Ta ki, iftiralarinizdan tevbe etmis olasiniz.

Size; "Buyrun izah edin, Imam niye böyle söylemis ?" diye sordugumda, cevabiniz; "Sabikasi kabarik bir sahis olan Ibn Teymiyye'nin yorumunun benim icin bir baglayiciligi yoktur" seklinde oldu. Dogrusu, yazinizda en enteresan buldugum cümleniz, bu idi. Bununla yoksa sunu mu demek istiyorsunuz; "Hangi baglamda söylemis ise söylemis, beni ilgilendirmez. Ben bunu, onun celiskisine örnek olarak getiririm" ? Imam'in yorumunun Sizi baglamadigini düsünmeniz, ona iftira etme hakkini Size nasil taniyor ? Var mi böyle bir mantik ? Yani; "Yalan isnadda bulunur, sorulunca da, 'yorumunun beni baglamadigi' söylemi ile siyrilirim", öyle mi ?

Insanlari aldatmaya calisiyorsunuz sevgili kardesim. Ne Siz zannettiginiz kadar akillisiniz, ne de bizler zannettiginiz kadar aptal. Allah, iftira etmeyi haram kilmistir. Bu hüküm Sizi de baglar, bizi de. Ortaya, alimler hakkinda asli-astari olmayan iddialar atiyor, bunlara dayanak diye de alakasiz iktibaslar yapiyorsunuz.

Hic düsünmez misiniz ?

Sayfa numarasina dair verdiginiz bilgiler ise, görüldügü üzere, oldukca celisik. Önceki cevabinizda 373 demisken, bu defa karar degistirip 493 olarak vermissiniz. Bunu, basinizdan büyük islere kalkismis olmanizdan mütevellid saskinliginiza bagliyor, üzerinde durmuyorum. Ama yine de, "Verdiginiz sayfada öyle birsey yok" derken haksiz olmadigimi yansitmasi bakimindan deginmeyi gerekli gördüm. Cünkü, o zaman da verdiginiz rakam, 373 idi.

Cikan sonuc sudur;

Akil ve ilim sahipleri nezdinde hakkinizdaki su gercek bir kez daha subut bulmustur; Üzerinde konustugunuz konularda ilmi liyakatten yoksun ve de alimlere iftira etmek gibi yüzkizartici bir suctan sabikali olmaniz nedeni ile, Sizin yaptiginiz iktibaslara kesinlikle güvenilemez !

"Ey iman edenler ! Bir fasik Size bir haber getirdiginde, onun dogrulugunu arastirin. Yoksa bilmeden bir topluluga haksizlik edersiniz de, sonra yaptiginiza pisman olursunuz" (Hucurat-6)


* * *


- Murat Yazici (?) :

Abdullah el-Necdi'den Alinti ;
"Imam'dan iktibas edilen mezkur kisimlarin sayfa numarasina dair verdiginiz bilgiler ise, görüldügü üzere, oldukca celisik. Önceki cevabinizda 373 demisken, bu defa karar degistirip 493 olarak vermissiniz. Bunu, basinizdan büyük islere kalkismis olmanizdan mütevellid saskinliginiza bagliyor, üzerinde durmuyorum. Ama yine de, "Verdiginiz sayfada öyle birsey yok" derken haksiz olmadigimi yansitmasi bakimindan deginmeyi gerekli gördüm. Cünkü, o zaman da verdiginiz rakam, 373 idi."

Senin uzun mesajında tekrar ettiğin veya yeni ürettiğin yalanlara uzun uzun cevap vermeye gerek duymuyorum. Vakit israfı diye bir mefhum var. Ancak, burada yazdığın iki paragrafa temas ederek, geçeceğim.

Sen hakikaten ya aklı çok az bir kişisin, ya da aşırı derecede utanmaz bir yalancısın. Muhtemelen ikisi birden...

Şunu da söyleyeyim: Bir Müslüman bu kadar kolay yalan söyleyemez.

İslamiforum'da seni ciddiye alıp verdiğim cevapta, mezkur yazının kitabın Arapça aslında s.373'de olduğunu yazmıştım. Yazdığım aynen şuydu:

"Verdiğim sayfa numaraları Arapça aslına göredir. Pınar Yayınları'nın tercümesindeki ifadeler tamamen aynı olmamakla beraber mana olarak benim yazdıklarımla uygundur: 493. sayfadaki son iki paragrafa bakılabilir. (İbni Teymiyye'nin yaptığı yorum ve te'viller bir yana; bu rivayetlerin doğruluğunu kabul etmiş olduğuna dikkat çekiyorum.)"

Vesile Ve Tevessül - Islami Forum

Bu forumda da, İslamiforum'da da, blogumda da şu şekilde kaynak verdim (yukarıda var):

"Kuraklık olduğu zaman, birisi Peygamberimizin (aleyhisselam) kabrine geldi ve kuraklık hakkında şikayet etti. Daha sonra Peygamberimizi gördü. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) "Ömer'e git ve İstiska namazı kılmasını söyle" buyurdu. Buna benzeyen birçok doğru rivayet mevcuttur."

İktizâu's-Sirati'l--Müstakim, s. 373; Ayrıca İmam-ı Buhari bundan Tarih el-Kebir kitabında, Malik el-Dar'ın hal tercümesinde bahsetmiştir. (Kaynak: Traditional Scholarship and Modern Misunderstandings: Understanding The Ahl al-Sunna, by Abu Ammar. )

Ben sana islamforum'da söylemiş olmasaydım bile, Abu Ammar'ın eserinde verilen sayfa numaralarının İktiza'nın Türkçe tercümesiyle alakası olmadığını çok akıllı olmayan birisi bile hemen anlar ! Sana ne demeli ? Akılsız mı, anlamazdan gelen utanmaz bir yalancı mı ? Yoksa geç anladığı için akılsız, sonra da anlamazlıktan gelmeye devam ettiği için yalancı mı ? Yani, hem akılsız, hem yalancı.

Pınar Yayınevi'nin tercümesinde bahis konusu paragrafın son cümlesi : "Ben şahsen bu türde bir çok olay biliyorum" şeklindedir.

Abdullah el-Necdi'den Alinti ;
"Akil ve ilim sahipleri nezdinde hakkinizdaki su gercek bir kez daha subut bulmustur; Üzerinde konustugunuz konularda ilmi liyakatten yoksun ve de alimlere iftira etmek gibi yüzkizartici bir suctan sabikali olmaniz nedeni ile, Sizin yaptiginiz iktibaslara kesinlikle güvenilemez !"

İlim sahibi olmaya gerek yok ama, biraz akıl sahibi olup bu yazıları dikkatle okuyanlar için sabit olmuştur ki, sen hem patolojik bir yalancı, hem geri zekalı bir Vehhabisin.


* * *


- Abdullah el-Necdi (32) :

Sevgili Murat Yazici kardes,

yaptiginiz iktibasa dayanarak iddia ettiginiz sey; Imam'in, güya konuya dair birbiri ile celisen ifadeleri oldugu, kendi görüsüne aykiri seyler söyledigidir. Yani, Allah'dan baskasindan istigasede bulunulabilecegini, bunun bir hakikati olup sonuc da verdigini, Imam'in da kitabinin bir yerinde söyledigi gibi bir izlenim verme gayretindesiniz. Siz, iktibasiniz ile, sanki Imam bir öyle söylüyor-bir böyle söylüyor imis, bir ona kani-bir buna kani imis gibi, hadiseyi carpitarak vermissiniz.

Oysa, kitabi okuyanin cok acik ve net olarak görecegi üzere, Imam, o bölümlerde, Seriat'ca yasak edilmis olan gayr-i mesru islerin, yapilmalari halinde bazen sonuc dahi verebileceklerini, ancak bunun, o isleri gayr-i mesru olmaktan cikarmayacagini izah etmektedir. Bu örnegi de, bu maksatla vermistir.

Yani Imam Ibn Teymiyye demekte ki; "Evet, kul, bazen Seriat disi bir vasita ile talep ettigi seye de ulasir. Istegi karsilanir. Ama bu, bunun dinde güzel bir is oldugunu göstermez. Ona tevessül eden hakkinda da, hayir degildir". Ayni sayfada gecen; "Ben sahsen bu türde bircok olay biliyorum" sözünün, bu anlam ile celisen bir tarafi mi var ?

Sizde cok ciddi manada bir "anlama sorunu" görüyorum. Bu islerle istigal ediyor olmaniz ise, bu sorunun ciddiyetini bir kat daha arttirmakta. Zira, sadece kendiniz sapmakla kalmiyor, bu sebeple baskalarini da dogru yoldan saptiriyorsunuz.

Allah Sizi islah etsin !


* * *


- Murat Yazici (?) :

Ben kimseye iftira etmediğime göre, vicdanım rahat. İşte gerçekler:

1. Yaptığım tercümeler doğrudur.
2. Yaptığım nakiller ve verdiğim sayfa numaraları doğrudur.
3. Başkalarının çalışmalarını (mesela, Abu Ammar, E.Sifil, vs) kendi tahkikim gibi göstermedim, her zaman kaynak gösterdim.

Bu konuyla alakalı tüm yazdıklarımın arkasındayım. İşte aylar önce İslamiforum'da şöyle yazmıştım:

"Verdiğim sayfa numaraları Arapça aslına göredir. Pınar Yayınları'nın tercümesindeki ifadeler tamamen aynı olmamakla beraber mana olarak benim yazdıklarımla uygundur: 493. sayfadaki son iki paragrafa bakılabilir. (İbni Teymiyye'nin yaptığı yorum ve te'viller bir yana; bu rivayetlerin doğruluğunu kabul etmiş olduğuna dikkat çekiyorum.)"

Ortaya çıkan gerçek, senin patolojik bir yalancı olduğundur.

Not: Bu yalancı soytarı, yaptığım naklin doğru olduğunu kabul etmek zorunda kaldı. Bana yaptığı bühtanlardan tevbe edip helallik isteyeceğine, işi pişkinliğe vuruyor ve İbni Teymiyye'nin görüşlerini yanlış anladığımı/yansıttığımı ima ediyor. Aklınca, böylece konuyu değiştirecek ve yalancılığı gözden kaçacak. İbni Teymiyye'den niçin bu nakilleri yaptığım izahtan varestedir. Çok kısa olarak ifade edersek, bu nakiller Vehhabileri tekzib ve rezil etmektedir. Burada konuyu dağıtmamak için, bunu bir başka başlık altında biraz daha açmak niyetindeyim.


* * *


- Abdullah el-Necdi (32) :

Sevgili Murat Yazici kardes,

ne söyledigini anlamadiginiz halde Imam Ibn Teymiyye'den alintilar yapiyor, onlari fasid yorumlariniza dayanak kilip, akli kit insanlarin Imam hakkinda haksiz kanaatler olusturmalarina sebep oluyorsunuz. Oysa biz, yukarida isin aslini anlattik. Bunun Sizin icin nasil bir vebali muhtevi oldugunun ne derece farkindasiniz bilmiyorum. Ancak Sizi hayretle, dehsetle, ibretle izliyorum. Sizin, Imam'in sözlerini yanlis yansittiginizi "ima" etmeme ne hacet ? Hersey ayan-beyan ortada. Ima etmiyor, acik-secik söylüyorum; Ückagitcisiniz !

Bu nakiller, vahhabileri degil, vallahi Sizi tekzib ve rezil etmekten baska ise yaramiyor.

Sayfa numarasi hakkinda söylediklerim, iktibas ettiginiz kismin daha sonra (ikinci olarak) verdiginiz sayfada da bulunmuyor olmasi nedeni ile idi. Mezkur kisimlar, Pinar Yayinlari'ndan cikan tercümenin 473. sayfasindadir. Siz ise 493 demissiniz. Sayfa numarasi bir kenara, bu kisimlarin kitapta olmadigini söylemedim. Bunlarin kitapta bulundugunu, ancak Sizin anlayip-anlattiginiz manada olmadigini izah ettim.


* * *


- Murat Yazici (?) :

Abdullah el-Necdi'den Alinti ;
"Sayfa numarasi hakkinda söylediklerim, iktibas ettiginiz kismin daha sonra (ikinci olarak) verdiginiz sayfada da bulunmuyor olmasi nedeni ile idi. Mezkur kisimlar, Pinar Yayinlari'ndan cikan tercümenin 473. sayfasindadir. Siz ise 493 demissiniz. Sayfa numarasi bir kenara, bu kisimlarin kitapta olmadigini söylemedim. Bunlarin kitapta bulundugunu, ancak Sizin anlayip-anlattiginiz manada olmadigini izah ettim."

Sen hakikaten patolojik bir yalancısın.

Bu kadar izahtan sonra, ne kadar akılsız olursan ol, İslamiforum'da verdiğim ve burada tekrar ettiğim bilgilerin doğru olduğunu anlamamış olman ihtimal dışıdır.

İşte İslamiforum'da verdiğim bilgi:

Vesile Ve Tevessül - Islami Forum

Kitap şu anda önümde duruyor.

5. Basım, Eylül 2006
Türkçesi: Salih Uçan
Dipnotların Türkçesi: Abdi Keskinsoy

İşte, kitabın iç kapağının taranmış kopyası:

( ... )

İşte, kitabın 493. sayfasının ilgili kısmı:

( ... )

İşte, İslamiforum'da eklediğim bilgi:

90. dipnotta (540. sayfada) bununla alakalı diyor ki:

Bu olayı İbn Kesir yukarıda adı geçen eserinin c.8, s.91, 92'de Hafız Ebu Bekr El-Beyhaki aracılığı ile Malik b. Enes'e dayandırarak nakletmektedir. Diyor ki İbn Kesir: "Bu haberin isnadı sahihtir."

İşte, kitabın 540. sayfasının üst kısmının taranmış kopyası:

( ... )

NETİCE:

1. Yaptığım tercümeler doğrudur.
2. Yaptığım nakiller ve verdiğim sayfa numaraları doğrudur.
3. Başkalarının çalışmalarını (mesela, Abu Ammar, E.Sifil, vs) kendi tahkikim gibi göstermedim, her zaman kaynak gösterdim.

Bu konuyla alakalı tüm yazdıklarımın arkasındayım. İşte aylar önce İslamiforum'da şöyle yazmıştım:

"Verdiğim sayfa numaraları Arapça aslına göredir. Pınar Yayınları'nın tercümesindeki ifadeler tamamen aynı olmamakla beraber mana olarak benim yazdıklarımla uygundur: 493. sayfadaki son iki paragrafa bakılabilir. (İbni Teymiyye'nin yaptığı yorum ve te'viller bir yana; bu rivayetlerin doğruluğunu kabul etmiş olduğuna dikkat çekiyorum.)"

Ortaya çıkan gerçek, senin patolojik bir yalancı olduğundur.



* * *


- Abdullah el-Necdi (32) :

Sevgili Murat Yazici kardes,

Imam-i Azam Ebu Hanife'ye dair yalanlariniz ortaya konuldu (2)...

Imam Ibn Teymiyye'ye dair yalanlariniz ortaya konuldu...

Takdir edersiniz ki, tüm vaktimi sahtekarliklarinizla ugrasmaya tahsis edecek imkanim yok...

Bu iki örnek, ipliginizi pazara cikarmaya yetti de artti bile...

Gerisi de, bunlara kiyas edile...


* * *


- Murat Yazici (?) :

Buna ancak "La havle..." denir.

Sen klinik bir vak'asın.




_______________________________________________________________________




Dipnotlar :

(1) Murat Yazici, Abdullah el-Necdi'nin avatarindaki "fötr sapkali Dudayev remine" atif yapmaktadir.

(2) Abdullah el-Necdi, Murat Yazici'nin baska bir yazisinda "Imam-i Azam hakkindaki yalanina" atif yapmaktadir.


 

Abdullah el-Necdi

New member
Katılım
20 Eki 2007
Mesajlar
41
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
Konum
Almanya
Sevgili Duha kardes,

itibar ettiginiz, Allah icin sevdiginiz bir alimin, bir kitabinda, kast etmedigi seyi ona nisbet edip haksiz yere tenkid eden birinin bu haksizligi karsisinda Siz, dilsiz seytan olmayi mi tercih ederdiniz ?

Dinleyin;

Imam Ibn Teymiyye, Sizin icin deger ifade eden bir isim olmayabilir. Ancak bizim icin Allah'in bu ümmete bir lutfu ve rahmetinin bir tecellisidir Imam. Eger biz konuyu biliyor isek, Imam hakkinda söylenenin tamamen yalan ve iftira oldugunu elimizdeki kitaptan görüyor isek, bunun böyle olmadigini izaha girismemizi hangi akla hizmet tenkid edersiniz ?

Dava, yanlisin usulünce nefyi ise, iste yazdiklarimizda yanlisi usulünce def ettik. Kitapta söylenenleri degerlendirdik. Okudu iseniz.

Bunun belki ötesine gecilmis olmasi, Sizin "nefs icin" dediginiz sözlerimiz, muhatabimizin bir degil bircok yalani ha bire yayma cabasinda bulunan biri oldugunu gayet iyi bilmemiz nedeni iledir. Ya Siz ? Isin arka planini bilerek mi degerlendiriyorsunuz ?

Ne kadar kolay "nefs icin edilmis sözler" hükmünü verebiliyorsunuz ?

Kisi, kendinden mi biliyor isi ?
 
Üst Alt