Cebrâil -aleyhisselâm- yaratıldığı zaman kendisine baktı ve hüsn-i cemâlinin nûrânîliğinin şükrânesi olarak iki rekat namaz kıldı. Bu namazı, otuz bin yılda edâ edip dedi ki:
"-Yâ Rabbi benim gibi amel eden biri var mıdır?"
Hak Teâlâ'dan hitâb geldi:
"-Yâ Cebrâil, âhir zamanda bir tâife gelir. Az zamanda iki rekat namaz kılarlar. Kalb meşgûliyeti ile ve çok eksikliklerle kıldıkları o iki rekat namazı, senin şu kıldığın namazla değiş!"
Cebrâil -aleyhisselâm-:
"-Böyle olduğu hâlde neden değişeyim?" dedi.
Hak Teâlâ şöyle buyurdu:
"-Sen hiçbir ihtiyacın ve hiçbir mânin yok iken ibâdet ediyorsun. Bu kolay bir iştir. Lâkin onlar zayıf bünyeleri ile bir çok mânîleri olduğu hâlde ibâdet ediyorlar. Bir taraftan kendi nefisleriyle diğer taraftan şeytan ile mücâdele ediyorlar. Bütün bunlara rağmen namazlarını edâ ediyorlar. Bunların sevâbının fazla olması, ihsânıma ve hikmetime uygundur.
"-Yâ Rabbi benim gibi amel eden biri var mıdır?"
Hak Teâlâ'dan hitâb geldi:
"-Yâ Cebrâil, âhir zamanda bir tâife gelir. Az zamanda iki rekat namaz kılarlar. Kalb meşgûliyeti ile ve çok eksikliklerle kıldıkları o iki rekat namazı, senin şu kıldığın namazla değiş!"
Cebrâil -aleyhisselâm-:
"-Böyle olduğu hâlde neden değişeyim?" dedi.
Hak Teâlâ şöyle buyurdu:
"-Sen hiçbir ihtiyacın ve hiçbir mânin yok iken ibâdet ediyorsun. Bu kolay bir iştir. Lâkin onlar zayıf bünyeleri ile bir çok mânîleri olduğu hâlde ibâdet ediyorlar. Bir taraftan kendi nefisleriyle diğer taraftan şeytan ile mücâdele ediyorlar. Bütün bunlara rağmen namazlarını edâ ediyorlar. Bunların sevâbının fazla olması, ihsânıma ve hikmetime uygundur.