Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hz. Ali üzerine Bilgi

Hoca

New member
Katılım
22 Tem 2005
Mesajlar
15
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Selamün Aleykum Ustalar
Öncelikle hayirli cumalar. Ben Hz. Ali üzerine kizaca bilgi almak istemistim, yani Alevi´ler neden kilic tasir felan fian. Biz yani Sunni´ler birsey takmayiz.
Alevi, Sunni ve Siiten deki farklar neler dir
Selam ve Saygilar
 

y oglu

New member
Katılım
18 Kas 2005
Mesajlar
94
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
-HZ. ALİ
Erenlerden bir kapı actık
Erenlerden bir kapı açtık
Bir ucuda şar içinde
Hederlerle biz çalıştık
Ala çiçek mor içinde

Türlü nabedet işledim
Ali haydar var içinde
Ali'den sorarsan ya hu
Taha dan sor var aliyi

Müşdebayı hub eyledik
Müştabayı hup eyledik
Sorarsan ya hu
Lenteradan sor var aliyi

Cemaline noksan deme
Cemaline noksan deme
Kef ile nunuunan söyle
Aliyi dem ile Ah hele
Sitretil müntadan sor

ali ninde baharıda
ali ninde baharıda
Yazlar gelir bu halıda
Tah aynan güneşde varıda
Sorarsan da kerbaladan sor

Ali ninde evlatını
Kabagav hüseynin metini
Sorarsan da aleteden sor
Hup eylesin yer nazarı

Ah hele kef ilen nunla pazarı
Kef alidir nun muhhammet
Kef alidir nun muhhammet
Ehhet ile birdir Ahmet
Erenlerde elehem dulullah
Sorarsan ali yi bakaradan sor
Ah hele Türlü dürlü menerefe
Dürlü dürlü menerefe
Yüz dört kitabınla harfte
Sorarsan aliyi ya hu
Kuranınnan ahmette
Kuranınla aliyi sor ahmette

Muhhammettir bunun adı
Ali haydar olur tadı
Muhhammettir bunun tadı
Ali haydar onun tadı
Şahı merdan kaleden kuladan sor
Sorarsan ya hu ya hu
Nice bir aradan sor
Ses verirde bulutta
Ses verirde bulutta
Gulufallahı ahmette
Nurunnanda Allahı üsse mette
Sorarsan aliyi var sor
Bu kuranın nurudur
Bu kuranın nurudur
Ementi billahi sırıdır
Yetmiş bin evliyanın piridir
Sorarsan aliyi sor heey

Yüz yirmi dört bin nebi geçmiş
Yüz yirmi dört bin nebi geçmiş
Üçyüz altmış altı ayet geçmiş
Altıbin altı yüz harf geçmiş
Sorarsan aliden sor

Dört kitabın dördünde
Erenlerin merdinde
Kırklarında var yerinde
Sorarsan aliyi sor heey

Hancı diyer hakta
Ne haftada nede ayda
Sorarsan da bir kapı açılır şahta
Cenneti aleye aah hele
Yazılan harf ayette

Ehhetten Ahmet’e yakın
Ehhetten Ahmet’e yakın
Bismillahı orda takın
La mekandan birde bakın
Sorarsan aliye sor

Mustafa’dır bir ismide
Mustafa’dır bir ismide
Ata türkten beri çismide
Benim sevdiğimin bunlar ismide
Sorarsan hancıdan sor

Hancı diyer ayak ayak
Gelir böyle hedere bak
Hedefimiz doğru
Sorarsan ya hu böyle
Ata türkü çihhandan sor

Çihhanın bütün aman
Çihanıda bütün aman
Ne derde derman zaman
Her gün çocuklarda desin tamam
Sorarsan mustafayı benden sor

Hancıyam bu sözün arası
O yar gelir gürçistanda
Zühre hanımda bu yası
Ak hele dünya da bu isimler
Hemi para Hemi altın hası

Ah hele dinim imanım benim haktır
Hak diyene şüphem yoktur
cumhuriyeti severim şahtır
Sorarsan hancı pervaneden sor
 

hizbul islam

New member
Katılım
28 Nis 2006
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Alevilik

Alevilik

ALEVÎ-ALEVÎLIK
Dördüncü halife Hz. Ali'nin soyundan gelen, onu diger sahâbeden ve diger üç halîfeden üstün tutan mezhebe mensup kimse. Alevîlik düsüncesi, ister açikça, ister gizlice, Ali'ye uyup onun Kur'an'daki nâs ve Resulullah (s.a.s.)'in vasiyetiyle imamliga tayin edildigini ileri süren; imametin* onun soyundan disari çikmayacagina inanan ve onu diger sahâbeden üstün gören zümrelerin baslattigi fikir ve siyasî kavgalarla ortaya çikan" hareketin genel adidir. Bu fikir ve harekete katilanlar, Ali'ye (r.a.) uyduklari ve onu, öteki sahâbîlerin önüne geçirdikleri için Alevî; buna taraftar olanlara da 'tarafini tutan' anlaminda "Sia"* denilmistir. Sia, Alevîligin ifade ettigi katiliktan daha mûtedîl bir kelimedir ve Islâm âlimleri Alevîlik için Sia'dan farkli olarak 'Râfiza' 'Ravâfiz' tabirlerini kullanirlar. Islâm tarihinde Hz. Peygamber'den sonra halîfe olarak Hz. Ali'yi taniyanlara, Ali'ye mensup, inanci bakimindan, Ali taraflisi anlaminda "Alevî" tabiri kullanildi. Alevîlik, halifelikte Hz. Ali'nin hakkinin yendigini, sahâbenin Hz. Peygamber'den sonra Ebû Bekr*'e bey'at etmekle, Islâm'a aykiri hareket ettigi iddiasini yansitir. Alevîler Hz. Ali'nin hilâfette hak sahibi oldugunu su sebeplere dayandirirlar: Ali*, Hz. Peygamber'in tabii olarak varisiydi. O, Islam'i ilk kabul eden kimsedir. Hz. Muhammed (s.a.s.)'in amcasinin oglu ve damadidir. Islâm savaslarinin kahramaniydi. Yasadigi sürece Hz. Muhammed'in en yakin yardimcisiydi. Onun bütün islerine bakardi. Hz. Muhammed (s.a.s.) Ali'ye olan sevgisini ve güvenini bildirerek, onun kendisinden sonra halîfe olacagina isaret etmistir. Bu yüzden onlar, Ebû Bekir, Ömer* ve Osman*'in isbasina getirilisini batil saydilar. Yani bunu serîat kurallarina ve Hz. Peygamber'in sünnetine aykiri görerek bununla savasmayi dinî bir görev kabul ettiler. Ancak, Hz. Peygamber'in, Hz. Ali hakkinda söyledikleri ve Ali'nin üstünlükleri dogru olmakla birlikte, Allah Resulü benzer sözleri Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer gibi diger büyük Sahâbîler hakkinda da söylemistir. Üstelik, hastalandiginda imamliga Hz. Ebû Bekr'i geçirmistir. Diger yandan Hz. Peygamber, kendisinden sonra müslümanlarin basina kimin geçecegini isim vererek belirtmeden bu dünyadan ayrilmistir. Böyle bir hadîs olsaydi, Hz. Ebû Bekr'in halife seçildigi sirada yapilan konusma ve müzâkerelerde bu hadîsin sözkonusu edilmesi gerekirdi. Çünkü ashâb-i kîrâm, kendi aleyhine bile olsa, Hz. Peygamber'den isittigini nakletmekten çekinmeyecek derecede üstün mezîyetlere sahiptir. Ancak, Allah Resulü'nün cenaze isleriyle ugrasmasi yüzünden, halîfe seçimi sirasinda hazir bulunamayan Hz. Ali ile bu kadar önemli bir konunun istisare edilmemis olmasi bir eksiklik sayilabilir. Fakat, Ensâr'in hilâfet konusunu müzâkere etmekte oldugu topluluga Hz. Ömer'le Hz. Ebû Bekr bile sonradan katilmisti. Bu çok önemli meselede yanlis bir adimin atilmasi endisesi ve isin kisa sürede çözülmesi zarûreti, seçimin Hz. Ebû Bekir lehine yapilmasini gerekli kilmistir. Nitekim daha sonra Hz. Ali de Ebû Bekr'e bey'at* etmistir.
Müslümanlar, Ehl-i Beyt denen 'Ali ve ailesini' öteki Ashâb-i Kîram'dan ve Allah Resulü'nün öteki halîfelerinden ayirmadan severler. Onun ailesine yapilan haksizliga ve zulme karsidirlar ve tarih içinde de karsi olmuslardir. Meselâ, Ahmed b. Hanbel* (rh.a), "Ehlü's-Sünne ve'-l Hadîs" taraftarlarinin Hz. Muhammed (s.a.s.)' in ailesine hak ettikleri muhabbeti gösterdikleri ve Ali Ibn Ebî Tâlib'in (r.a.) haklarini tanidiklari için "Ali'nin 'siasi, taraftari" oldugunu ifade etmektedir. Ayni tavri Imam-i Â'zam da takinarak Abbasîlere karsi Imam Zeyd'i desteklemistir. Bu anlamda Sia, îtikâdî ve siyasî bir mezhep olarak kabul edilirken, Alevîlik, Hz. Ebû Bekr es-Siddik'a (r.a.), Ömer el-Faruk'a (r.a.) ve Osman Zünnureyn (r.a.)'e ve daha pek çok ashâb-i kirâm'a bugz ve düsmanlik tasiyan fikirlerle dolu bir tarîkat görünümündedir. Bu ifrata sebep olan Emevilerdi. Emeviler devrinde, Ömer Ibn-i Abdulaziz'in hilâfetine kadar cuma hutbelerinde Ali Ibn Ebî Tâlib'e (r.a.) ve ehl-i beytine hakaret edilir ve lânetler okunurdu. Onlarin bu yanlis hareketleri öteki müslümanlari baglamazdi. Çünkü onlar, bütün müslümanlari temsil edemezlerdi. Hele hilâfet konusundaki olaylari göze alarak öteki, müslümanlari zalim görmek ve göstermek haksizliktir ve hakdan sapmadir. Ne Resulullah'in üç halifesi ne de Ashâb-i Kirâm, Ali Ibn Ebi Talib hakkinda düsmanlik eseri birakmamislardir. Alevîlik, zaman içinde parçalanmis ve sayisi yüze varan tarîkatlara ve yollara ayrilmistir. Ancak bunlari Imam Ebu Câ'fer es-Sâdik'in içtihatlariyla amel eden ve müslümanlarla aralarinda bir fark görmediklerini söyleyen, yeryüzünde Allah'in hâkimiyetini istediklerini haykiran Ca'feriyye ve Zeydiye kollarina bagli müslümanlarla karistirmamak gerekir. Câferî müslümanlari Sia içerisinde incelerken, dünü, bugünü ve îman-amel iliskisiyle gözönüne almak ve ona göre degerlendirme yapmak faydali olacaktir. Câferîlerle, Zeydîleri Alevîligin diger kollari olan Batînîler, * Karmatîler, * hatta kuzey Afrika ve Misir'da uzun yillar hüküm süren Fâtimîlerden, bugün Anadolu'da yasayan Alevîler'den, Lübnan ve Suriye'deki Dürzî ve Nusayrîlerden ayirt etmek gerekir.
Alevîlerden Gulât olanlar yani asiri gidenler Hz. Ali'de, diger halifelerde bulunmayan ilâhî nitelikler ve özellikler olduguna inaniyorlar. Islâm tarihinde bu görüsü ve inanci daha da ileri götürerek, Allah'in Ali'nin varliginda, insan suretinde görünüs alanina çiktigini, onun bir ilâh-insan oldugunu söyleyenler bile çikti. Ali'nin mehdi oldugunu, ölmedigini ve kiyamet gününden önce çikarak dünyada adaleti saglayacagini öne sürdüler. Bunlar "sebeîler"dir. Islâm'da ilk dînî ayrilik hareketini teskil eden ilk Alevîlik, Hz. Ali daha hayatta iken San'ali bir Yahudi olan Ibn Sebe'nin telkini ile baslamistir. Bundan sonra Ali'nin ve soyunun, hatta Ibn Sem'an, Ebû Mansur el-Iclî, Ebu'l-Hattâb, Horasanli Ebû Müslim gibi Ali ile aile bagi bulunmayan ve sadece taraftarlik yapan birtakim yabancilarin öncülük ettigi tenâsüha, ibâhaya, farzlari terketmenin caiz olduguna ve imanin, imami bilmekten ibaret bulunduguna inanan birçok Alevî kollari meydana çikmistir.
Daginik Alevî kollarini birlestiren Câ'fer es-Sâdik'*a bir aralik gidip gelen ve inanislarinda Islâm'a aykiri seyler bulundugu için kovulan, Imam Câfer'in lânetlemesine ugrayan Ebî Mansur el-Iclî ile Ebû'l-Hattâb'in ekolü, "Ismâiliye*" veya "Yedi Imam" mezhebini olusturmustur. Batinîlik adi verilen bu mezhep Yemen'de köklesmis, Irak, Iran, Horasan ve Türkistan'a kol atmis ve batida Endülüs'e kadar yayilmistir. Bu mezhepten olanlar Bahreyn'de ve Ahsâ'da Karmatiyye mezhep ve hükümetini, Kûfe'de ve Basra'da birçok ihtilâlleri, Magrip'te önce "Alevî Hükûmeti"ni, sonra Misir'da Fâtimî halifeligini vücûda getirmislerdir. Cebel-i Dürûz'da Lübnan'da yasamakta olan "Dürzîlik"le daha birçok firka ve mezhepler Batinîlikten dogmustur. Muhammed b. Nusayr de bu arada bugün Suriye, Lübnan ve Adana yöresinde sâlikleri bulunan "Nusayrîlik"i kurmustur.
Hz. Ali'nin ölümünden sonraki gelismeler, özellikle Kerbelâ olayi Hz. Hüseyin'in sehid edilmesi, Alevî toplulugun siyasî bir görüs çevresinde toplanmasina yol açti. Sonralari Sia (Siîlik) adini alan ve daha çok Iran'da gelisen Alevî mezhebinin özünü besleyen bu olaylar zinciri oldu. Islâm ordusunun doguya dogru ilerledigini gören Iran, bagimsizligini kaybedecegini anlayinca, Islâm'in içinde dogan ve gelisen Hz. Ali taraftarligini eski dîn ve siyasetleriyle kaynastirarak benimsedi. Bundan Alevîligin, bir baska kolu dogdu. Alevî inanci bu yeni ad altinda hizla gelisti. Bu inanca, ruhun bedenden bedene geçisini (tenâsüh) kabul eden Hind inançlari da yine Iran etkisiyle karisti.
Anadolu Alevîligi ise, sadece Batinîlik'in devami degildir. Yesevî, Kalenderî, Hayderî gibi Türk tarikatlarinin, Hurûfiligin, Vücûdiyye ve Dehriyye inançlarinin karistigi, bazi Türk gelenek ve göreneklerinin ve halk siirinin yasadigi bir dünyadir. Onda "tenâsüh", "hulûl", "ibâha" ve bir çesit "istirak" ilkeleriyle birlikte, Türk sölenlerini andiran âyinler de görülür. XIII. yüzyilda Anadolu'nun fikir hayatinda Orta Asya'dan ve Horasan'dan göçen bilgin ve mutasavviflarin derin etkileri olmustur. Bu arada Harezm'li göçmenler, köylere varincaya kadar Anadolu'nun dînî havasinin degismesine yol açmislardir. Bu tarihi kökenlere dayanan Alevîlik günümüzde varligini sürdürmektedir. Siîlik, Bektâsîlik ve Kizilbaslik gibi Alevî kollarinin özel törenleri, toplantilari bulunmaktadir. Bu kollarin hepsinde Hz. Hüseyin'in Kerbelâ'da sehid edildigi 10. Muharrem günü kutsal olup, matem günü kabul edilir. Siîler o gün, özel anma törenleri düzenler, dövünür, aglar, yakinirlar. Kizilbas ve Bektâsîler bu günün acisini çeker, fakat dövünmezler. Alevî törenlerinin en büyügü kadinlarin da katildigi "cem âyini"dir. Bu tören cuma günleri düzenlenir. Cem âyininin küçügüne "dernek" denir. Bu toplantilar sazlisözlü, içkili olur. Özel zikirler yapilir. Töreni yöneten dede tarafindan bir sure veya ayet okunur. Ayrica cem'âyininden baska "görgü âyini", canlardan birinin digerini sikâyeti hâlinde "sorgu âyini" düzenlenir. Nevrûz, hem bahar bayrami, hem de Hz. Ali'nin dogum günü sayildigi için, genellikle kutsal kabul edilir ve törenler düzenlenir .
Alevîlik Iran'da oldugu gibi Anadolu'da da daha çok siir ve edebiyatla yayilmistir. Alevîlerin büyük tanidigi yedi sair; Nesimî, Fuzûlî, Hatâî, Pîr Sultan Abdal, Kul Himmet, Yeminî ve Virânî'dir. Bunlardan Nesimî ve Fuzûlî disindakiler tam batinîdirler.
Yollarini müstakil bir dîn ekolü ve Islâmiyetin esasi kabul eden Alevîler, Hz. Peygamber, Hz. Ali, Oniki Imam ve Haci Bektas Velî'yi kendi yorumcu ve düsünürleri sayarlar.
Hamdi DÖNDÜREN

KARDEŞİM BİRAZ UZUN AMA FAYDALANIRSIN İNŞ.
 

y oglu

New member
Katılım
18 Kas 2005
Mesajlar
94
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
sayın arkadaşım bu yukarıya yazdığın sizlerin bakış acısına ve anlayışına göre yazılmış tarih sayfalarına gecmiş tarihsel olayları saten bir cok kişi biliyor aslında bu gecmiş olayları irdelemeninmde bir kimseye fayda getirmez

bizler sadece gecmiş doğrumu yanlışmı onları irdelemiyoruz cünkü bu gün artık ilim cağı her şeyin ispatı ortaya cıktı biz bir söze inanmamız için onun bize göstereceği görünür kanıtlara bakarız sanırım sen hancı pervaneye kelamı kibriyadan geldiğini bilmiyorsun bu konularıda okumamışsın hancı pervaneye askerde nöbet tutarken gökten bir kapı acılmış yere beş kişi inmiş ve kendide bayılıp düşmemek için cökmüş bu andan itibaren kimse yanına yaklaşamamış tabura haber vermişler tabur etrafını sarıp önleye kadar beklemişler ortada fiziki bir olay var bu gelenler hz muhammet hz ali hz fatma imam hüseyin ve imam hasan işte peygamberimize sormuşlar kitabını nasıl koruyacaksın diye hz peygamberimiz demişki (benim aşıklarım gelip kuranı vesp edecekler) şimdi hancı pervanenin peygamberimizden aldığı bu yazdığım ders olarak verilen konular
hak aşığının okuma yazması yok zaman ve mekan kavramı yok hafızasının yaşıda yok peygamberimizin nuru bütün zamanları kuşatmaktadır işte bu benim yazdığım konular ilk elden ve peygamberimizin ilk yaşadığ an gibi taze bilgilerdir bizler gecmişi irdelememize ve o günden kaldığını ve hiç bozulmamış denilen kuranı kerimi ancak peygamberimizin verdiği bilgiler doğrultusunda inanırız aşağıda iki konu yazıyorum oku ve anllarsan cöz ne diyor


HANCI PERVANE
O yar bağı dem anında
Bende ayrancıda zamanında
O yar gürçistanda Zühre hanım tamamında
Hayalim üççetim hesabı görülür ancak
Aslı nuru cihan mübarek olunca
Evliyalarda açar sancak hey

Ta tevek kil gaf gayretinde
Çim cemal ullaha var hikmetinde
İnne Ale Muhammet alinin gayretinde
Ah hele okudukça ya hu
Evarahta ancak evrakta anaçak

O yar gürçistanda bende İzmir ,e
Tevek kil durmuşum hele bir yüze
Yüz yirmi dört bin nebiden süzülmek için geldim size
Ah hele la mekan ilminin düşmüşüm öze
Hancıyam bu sözü pervazı imam olarak heeey
İmanın kavimdir cim ile dala
Elif lem elifle gayretin ala
Ah hele la mekan ilminde ruhum kala
Hayalin üççe tim geldim bu yola
Dostlar bağında temaşa ala ala

Hancıyam diyerim sözüm ervaha
Kündü kenzulahta bulur vallaha
Aliyul abayı sitretil muntada
Elhemdulullaha resullahtan cemale
Bu sözüm kala eyler eeey
HANCI PERVANE. 285
RUHLARIN HALK OLUŞU
VE DÜNYANIN KURULUŞU
Tah ezelden evrahı babından
Söyleyeyim dinleyin canlar
Kün veye kün elmi babı
Beyin altındaki yapraktan
Ak yareb aman
Künd eyledi Huda çıhhan bir arada
Ruhları illa dedi geldi
Hak nazar kıldı ruhlar geldi sırada
Ah yareb aman on sekiz bin alemi kurmak için
İlkin hak suyla çemalı nurunu halk etti yareb ama an
Kendi cemali nurunu halk etti
Ondan sonra ruhları halk etti
Suyu var etti yer gök yok iken
Künd ettide yareb beş isim halk etti
Çihhana var olmak için
Ah yareb aman
Üç takım şu çihhana gördüğün su doldu
İlk su dolunca melekler halk oldu
İlk su dolunca melekler halk oldu
Yareb ama an ya tabip
ALLAH kendi çemalı nurundan melekleri halk eyledi
Beş isim varında ak yareb aman
Bir katire düştü yere yerler gökler halk olunca
ya tabip Yer ile göğü su aldı
köpüğünden arş kürş var oldu yareb aman
Çihhanda bizde köpüğüde halk olunca varidik
Köpüğünden arş kürş var oldu
Ak yareb ama an sular çekildi topraklar
Sular çekildi topraklar maden ile doldu
Ak yareb ya Tabip
Nuh’a gelince ademin evlatı
Beşi kaldı da cümlesi yok oldu
Nuh’a gelince yareb adem evlatın
Beş kişi kaldı cümlesi yok oldu
Nuh dada su doldu dünyanın
Ya hu oldu üç su dünyada
Haktan nazar kıldık o zaman varidik
Nuh un oğlundan lem den dünyaya gelmek için
Naçiyle beraber ustazdik Hemi şar idik
Yareb aman
Bizim ervahımız taah ezelden
La mekanda bir oldu
Sitretil muntada gabaga hüseyinde
Yakında şar olduk
Yareb aman ya tabip hey

Ademden şıta yetiştik şıttan muta yetiştik
Muttan uda yetiştik uddan Nuh’a yetiştik
Ah aman eyler ey
Ah yareb ama an eyler hey
Ah yareb ama an idris nebi ile hüllenin yarısına
Biçtik dahi makas ile farisine
Farisine yareb ama an
Farisi aldık derdi ile demana
Ah hele yetiştik yareb aman
İdristen şu ayıba eyibten hidayet eyledik
Şuayıbtan eyube Kündü kenzullahtan
Bey tul mebura bey tul mukaddesile
Ademden hağteme ğhtemden ademe
Sıyıp çak taşınan uğraştık böyle şara

Yüz yirmi dört bin nebiyle geldik
ya hu hidayete ırklara
Tevek kil ettik bizde
İsmailli koç kurban ara ha ara
Halil ile düştük bizde nara

Ah yareb ama an eyler eey
Tah ezelden böyle yetiştik
Aliyle muhhamette ırkara
Aliyle muhhamette ırkara
Cümle derdi bir ettik
Tevvekkil babına kurana yetiştik yettik
Aliyle Muhammet gidence
Ah hele kuranı ser beser rasfale
Kuranı serbeser rasfale

Ah hele ayetlerin ucu kaldı
Cümle dahi lazım olan noktayı yok ettiler
Çekildi kuran ya hu aşıklara gitti pek ettiler
Aşıklarda ırkar kuranın ırkarı zay olmaz
Hiç kimse aşıklara elini vurup yetmez
Aşıkların sözü doğru kurandır
Kurana hiç kimsenin eli gitmez
Kağıtı yok ettiler hey kağıdı yok ettiler

Ah yareb ama an ya tabip
Her bulduğu aşıkları
Her bulduğu her bulduğu aşıkları
Kimisini kestiler kimisini astılar

Ah yareb geriden aşıklara hak yine nazar kıdı
Anadan anaya gelip yetişti
Kuran hak ile hak oldu hemen görüştü
Yareb aaman eyler ey

Tevvekkil babında söyleyimde dinleyin canlar
Bu dünyanın ötesi on sekiz bin alemdir
Yedi kat yer yedi kat gök selamdır
Ah Helen aya şemsi kamere
Aya şemsiyle kamere
Ah yareb şemsi aydır kamerde gündür
Leyliyle ırgarda hemde birdir
Geceyle gündüzün tavayı taktı tavayı
Tavanın bir kulpuda aşıklar haktır

Aşıklar haktır hak diyene şüphem yoktur
Aşık nikahını boşamak yoktur
Yareb aamaan eey
Cümle erenlerin bu da payıdır
Ah hele söylesem dahi gönül yayıdır
Ah yareb
amaan Tah ezelden evrakta illah sayıdır
Bizim geldiğimiz yerde yareb aaman eey
Adem den hğateme
Hğtemden o demden bu deme
Yetiştikte hancı dediler sonu bütün
Aşığın Hemi dünyası hem ide sonu
Tutar enceme enceme
Savayı tekbir eyle yareb böyle
Hancı kurban olsu Zühre hanıma
Çanım canıma tekbir eyle Nişanıma
Canım canıma tekbir eyle nişanıma
Yareb eey ya tabip eyler ee
 

mice

New member
Katılım
22 Eyl 2005
Mesajlar
93
Tepkime puanı
17
Puanları
0
Yaş
50
Web sitesi
www.islamidusunce.com
y oglu´isimli üyeden Alıntı
-HZ. ALİ
Mustafa’dır bir ismide
Ata türkten beri çismide



sadece buranın manasını sordum. ne demek istemiş anlamadım. uzun uzadıya şiir yazman gerekmez. bir iki cümle ile açıklama bekliyorum.
 

y oglu

New member
Katılım
18 Kas 2005
Mesajlar
94
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
arkadaşım orada aşık benim sevdiğim ismide diyor
yani hz muhammet mustafayıda severim mustafa kemal atatürküde sevarim

Mustafa’dır bir ismide
Mustafa’dır bir ismide
Ata türkten beri çismide
Benim sevdiğimin bunlar ismide
Sorarsan hancıdan sor


ikisinin adıda mustafa
 
Üst Alt