Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Huseyin Olmak

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
Ali Şeriati: "Huseyin Olmak"


HzHüseyin, bize şehadetiyle de büyük bir ders vermiştir. Bu ders Haccı yarıda kesip şehadete doğru yola çıkmasıdır. Herkes ya kan ya da mesajı...Hz. Hüseyin ya da Zeynep olmayı... Ya öyle bir ölümü, ya da böyle bir kalımı... Seçmesi gerektiğini bilmelidir.

... Hicri 60. yılındayız.

Hz.Ali'nin başlatmış olduğu hareket yenilgiyle sonuçlanmış... Zulme, insancıl, ilahi kaynaklı olmayan düzene karşı direnişin son öncüsü Hz.Hasan barış yapmak zorunda bırakılarak, zehirlenip şehid edilmiştir...
Herkesin ortak kanaati şudur: "Artık ne yapılırsa yapılsın hiçbir yarar sağlamayacaktır."

Hz.Ali'nin dostları, Ehl-i Beyt'e yakın çevreler ve Haşimoğulları bile "şimdi ne yapılmalı?" sorusuna hep bir ağızdan şu karşılığı veriyorlar: "Hiçbir şey."

"Hiçbir şey" diyorlar... Neden? Çünkü ne yapıldıysa yenilgiyle sonuçlandı da ondan!
Yüzyılın bu sorusuna hep bir ağızdan "hayır!" fetvası verilirken... Birisi kalkıp -ki o da yalnızdır- "evet!" fetvası veriyor...Hz. Hüseyin’dir bu..!

O'nun fetvası şudur:
"İnsan, eğer diriyse güç yetirememek durumunda bile savaşla yükümlüdür."
Savaşmalıydı Hz.Hüseyin, ama savaşmaya silahı yoktu. Tüm bunlara rağmen yine de savaşmakla yükümlüydü.
Hz.Hüseyin fetvasını vermiştir: "Evet!.."
"Evet" fetvasını veren tek kişi de O'dur.

Pek çok kimse muhtaçlık ve zavallılık gerekçesiyle Yezid'in eteğine sarılmıştır. katliamlar, yenilgiler ve kara hıyanet, kaçış ve karamsarlıklar...
Hz.Fatıma'nın evinden çıkmıştır bir adam! Yalnızdır...
Bütün sorumlulukların ağır yükü sırtına yükletilmiş, sırtı ağrımaktadır...
Hz.İbrahim'in varisi O'dur...Hz. Muhammed(s.a.v)'in varisi O'dur. "Ölümden" başka silahı yoktur!..
Ancak o; 'güzel ölmenin sanatı'nı yaşamdan iyi öğrenmiş bir ailenin çocuğudur.

Bu dünyada, nasıl ölünmesi gerektiğini' O'nun gibi bilecek yoktur.
Şehadet'in büyük öğretmeni, şimdi kalkmış; cihadı “güç yetirmeye” bağlayarak -düşmanına üstün gelmekten yenmeyi anlayan- herkese, Şehadet’in bir yenilgi, bir yitiri değil, tersine bir "seçim" olduğunu...
Onunla mücahidin zafere ulaştığını öğrenmek üzere yola çıkmıştır...

Hz.Hüseyin, Medine'den çıkarak Mekke'ye gelir. Bundan sonra Kufelilerin çağrısı ulaşır: "Biz sana inanıyoruz, seni bekliyoruz, seni savunacağız... Bizi bozguncu yönetimin elinder kurtar."

Sonra mekke'ye gelir. Mekkeye ulaşıncaya dek 600 km. yol alır. Gizlice değil, ailesiyle birlikte... Orada değişik islam ülkelerinden gelmiş hacıların karşısına geçip ölüme gittiğini duyurur: "İnsanoğlu için ölüm genç ve güzel bir kızın boynundaki takı güzelliğindedir."
Mekke'ye ulaşır ve oradan Kufe'ye gideceğini açıkça duyurur!
Bırakmayacakları açıktır.

Rejime karşı olan bir kişi, sıradan bir politikacı bile; bir ülkeden çıkıp sınır ötesinde bir ülkeye karşı devrimci güçlerle birleşerek savaşıma girişmek isterse... Ne yapmak istediğini açıklayarak daveti açığa vurmamalıdır... Hedefini ve yola çıkışını gizli tutmalıdır.
Oysa Hz.Hüseyin aksini yapıyor? Hükümete, orduya, tüm hakim güçlerle halka... Biat etmeyeceğini, oradan gideceğini ve ölüme hicret etmek üzere yola çıkacağını açıkça söylüyor.

Sorumlu bir önder olarak Hz.Hüseyin, susması durumunda İslam'ın tümden bir "devlet dini" durumuna geleceğini, bundan sonra da askeri-siyasi bir güce dönüşüp, bu çerçevenin içine sıkıştırılacağını seziyor.
O sessiz duramazdı... Zulme karşı savaşmakla yükümlüydü.
Ancak savaşamazdı... Savaşacak güçte değildi! Düzen, onu güçlü elleriyle sarmış durumdaydı.
Çığlık da atamazdı, sessiz de duramazdı.

O, boyun da eğemezdi, saldırıya da geçemezdi!
Yalnız başına kalmıştı, silahsızdı!
Karşısındaysa kutsallık, takva ile tevhidin en güzel, en kandırıcısı örtüsüne bürünerek, saltanat ve güç tahtına konmuş dünyanın en güçlü yırtıcı imparatorluğu duruyordu.
O yapayalnızdı...

Ama sorumluluğu “güç” ve “olanaklar” değil, “bilinç” ve “inançlar” doğurur.
Sessiz duramazdı. Çünkü bütün sorumluluklar: "Yalnız başına kalmış bu adam ne yapacak?" diye O'nu bekliyordu.
Çığlık atamazdı. Çünkü sesi duyulabilecek yükseklikte değildi.

Öyleyse ne yapsın? Evet "Hüseyin olmak" onu "Yezid olmak”la savaşa çağırıyordu. Ancak savaşacak silahı yoktu!.
Durum böyleyken, daha hala savaşması gerekiyor mu?
Bütün akıllılar, örf ve şeriat, öğüt vericiler, mantıklılar... Hepsi "hayır" diyordu.
Hz.Hüseyin ise "Evet..."

VeHz.Hüseyin 72 yaranıyla beraber, elindeki imkanların en iyisiyle yüce ilahi çağrısını duyurur.
Şehid olmuşlardır... Susuzlukla kavrularak kan ve can vermişlerdir...
Tüm sevdiklerini kanlar içinde gören Hz.Hüseyin, karşısındaki kinle dolup taşmış, yağmalayıcı düşmandan başkasını göremeyen Hüseyin seslenir:

"Bana yardım edip, öç alacak var mı?"

O kendisine yardım edip, öç alacak kimse olmadığını biliyordu.
Bu sorusu yarının insanlık tarihine, geleceğe ve bize sorulmuş bir sorudur.
Bu sorusu Hz.Hüseyin'in aşıklarından olan beklentisini açıklıyor... Şehidleri sevip sayan herkese olan şehadet çağrısı duyuruyordu...
Hz.Hüseyin, bize şehadetiyle de büyük bir ders vermiştir. Bu ders Haccı yarıda kesip şehadete doğru yola çıkmasıdır. Herkes ya kan ya da mesajı... Ya Hüseyin ya da Zeynep olmayı... Ya öyle bir ölümü, ya da böyle bir kalımı... Seçmesi gerektiğini bilmelidir.

Maruf ÇETİN
 

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Hayatýn içinden
Ali'nin başlatmış olduğu hareket yenilgiyle sonuçlanmış... Zulme, insancıl, ilahi kaynaklı olmayan düzene karşı direnişin son öncüsü Hasan barış yapmak zorunda bırakılarak, zehirlenip ortadan kaldırılmıştır...
Herkesin ortak kanaati şudur: "Artık ne yapılırsa yapılsın hiçbir yarar sağlamayacaktır."

Ali'nin dostları, Ehl-i Beyt'e yakın çevreler ve Haşimoğulları bile "şimdi ne yapılmalı?" sorusuna hep bir ağızdan şu karşılığı veriyorlar: "Hiçbir şey."

"Hiçbir şey" diyorlar... Neden? Çünkü ne yapıldıysa yenilgiyle sonuçlandı da ondan!
Yüzyılın bu sorusuna hep bir ağızdan "hayır!" fetvası verilirken... Birisi kalkıp -ki o da yalnızdır- "evet!" fetvası veriyor... Hüseyin’dir bu..!

Öncelikle yazı hakkındaki görüşüm iyi niyetle yazılmış ama çok basit bir dil kullanılmış.."Ali,hasan,hüseyin,muhammed" kim acaba???Copy paste yapıldığı için çok önemli bir husus gözden kaçırılmış..Peygamberlerimiz ve sahabe-i kiram hazret'tir..önüne mutlaka Hz. koymak gerekir..
Hasan barış yapmak zorunda bırakılarak, zehirlenip ortadan kaldırılmıştır

"Emevi devletinin ilk Halifesi Muaviye, İbnil Hakem adındaki özel doktoruna hazırlattığı zehiri yardımcılarından Mervan'a verip 2. İmam Hz. Hasan'ı zehirlemesi için vermiştir. Mervan, Medine'ye gelerek, Emevilerden Kuttame adındaki bir kadının evine giderek onun Hz. Hasan'ın eşi Cude'yi evine çağırmasını istemiştir. Kuttame�nin evine gelen Hz. Hasan'ın eşi Cude, Mervan'ın "Eğer bu zehir ile kocan İmam Hasan'ı zehirlersen, Halife Muaviye seni oğlu Yezid ile evlendirecek" sözleri ile onu kandırmış ve 2. İmam Hz. Hasan'ı zehirleterek şehit etmiştir. Muaviye daha sonra Cude'yi oğlu Yezid ile evlendirmemiş, sözleşmeyi inkar ederek, Hz. Hasan'ı zehirlemesini bahane ederek onu öldürtmüştür. Bazı kaynaklar şehadet tarihini 18 Eylül 670 olarak geçmektedirler."

Hz.Hasan(a.s) zehirlenip ortadan kaldırılmamıştır "şehitlik mertebesine" ulaşmıştır..


"Ali'nin dostları, Ehl-i Beyt'e yakın çevreler ve Haşimoğulları bile "şimdi ne yapılmalı?" sorusuna hep bir ağızdan şu karşılığı veriyorlar: "Hiçbir şey."

"Üçüncü Halife Osman’ın öldürülmesi sonrası Hz. Ali halifeliği sahabenin ısrarları üzerine kabul etmiştir. Hz. Ali iç karışıklıkların çok yoğun olduğu bir dönemde ve bu karışıklıkları sonlandırmak amacıyla halifelik görevini kabul etmiştir. Daha önce Osman’ın aleyhinde bulunmuş olan Hz. Muhammed’in eşlerinden Ayşe, Talha ve Zübeyr, Hz. Ali’nin halife olması sonrasında onu Osman’ın ölümünden sorumlu tutarak Cemel savaşına yolaçmışlardır. Cemel Savaşı Hz. Ali’nin galibiyetiyle sonuçlanmıştır. Hz. Ali bu olaydan sonra Şam’da hüküm sürmekte olan ve kendisine biat etmeyi reddeden Şam Valisi Muaviye sorununun çözümüne girişti. Muaviye, Hz. Ali’yi Osman’ın ölümünden sorumlu tutuyor ve Şam’da bunun propagandasını yapıyordu. Hz. Ali’nin uyarıları sonuçsuz kalınca Hz. Ali ve Muaviye Orduları arasında Sıffin Savaşı (657) başlamış oldu. Hz. Ali’nin ordusu savaşı kazanmak üzereyken, Muaviye’nin yakın adamı Amr İbn-ül As’ın, askerlerin mızraklarının ucuna Kuran sayfalarını bağlatarak “Allahın kitabı sizinle bizim aramızda hakem olsun.” diye bağırtması sonucu Hz. Ali’nin ordusu saldırıyı durdurdu. Bu şekilde Amr’ın hilesi işe yaramış ve iki taraftan hakemler seçilmiş, bir sonuca ulaşılamamıştır. Burada Hz. Ali’nin ordusundan ayrılan bir grup da Hariciler adını almışlardır. Böylece müslümanlar Hz. Ali yandaşları, Muaviye yandaşları ve Hariciler olmak üzere üçe bölünmüş oluyorlardı. Hz. Ali vefatından önce Haricilere yönelik askeri bir harekat düzenlemiş, önemli bir bölümünü yok etmişti. 24 Ocak 661’de ise Hz. Ali, İbn Mülcem adlı bir harici tarafından uğradığı saldırı sonucunda şehid olmuştur."

Okuyun bakalım gerçekten Hz.Ali(r.a) "Hiçbirşey" mi demiş, yoksa bu uğurda şehit mi olmuş??

Hz.Hüseyin(a.s)'ı ön plana çıkarmak adına yazılan bu yazı, sahabe-i kiram'ı geri plana itmiştir..Allah(c.c) bu yolda ölen tüm mü'minlerden razı olsun..
 

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
Okuyun bakalım gerçekten Hz.Ali(r.a) "Hiçbirşey" mi demiş, yoksa bu uğurda şehit mi olmuş??

okuduğunuzu anlamıyorsanız, abari yorum yazmayın, rezil oluyorsunuz...şu yorumun alıntı yaptığın cümleyi ne kadar anlamış Allah aşkına!!!

"Ali'nin dostları, Ehl-i Beyt'e yakın çevreler ve Haşimoğulları bile "şimdi ne yapılmalı?" sorusuna hep bir ağızdan şu karşılığı veriyorlar: "Hiçbir şey."

anlamıyacağın için izah edeyim, Ali değil, Ali'nin dostları diyor, olayın gerçekleştiği zaman da Ali hayatta değil...cahille sohbet kestim dost...


Hüseyin'i ön plana çıkarmak için de yazılmadı...Bir gerçeği çok güzel bir ifade ile dile getirdi...

Basit bir dil dediğiniz, Ali Şeriati'den tercüme, yani sizin gibilerin, hatta yukardaki garabeti sergileyenlerin, anlaması mümkün değil...

mutlaka hazret konmalıymış, farz mı, vacip mi, müstehap mı?
yoksa siz kuran'da her Allah lafzının önüne hazret mi koyuyorsunuz, ya da her muhammed (sav) adı geçen her yere hazret mi koyuyorsunuz...

Ama fetva harika, neymiş hAzret koymak lazımmış mutlaka...
Adama sormazlarmı, dört müçtehid nerede verdi bu fetvayı?
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
İslam, o insanlığın kurtuluş ve saadet nüshası, rahmet elçisinin bin bir çileyle büyüttüğü, o şecere-i tayyibe, aynen büyüyüp geliştiği hızla, saptırılmaya ve hatta ortadan kalkmaya yüz tutmuştu. Zira değil İslam, insanlıktan bile haberi olmayan, heveslerinin oyuncağı bir fasık, geniş bir coğrafyaya açılmış olan İslam dünyasının kalbi, yani halifesi olmuştu.

Müslüman halk, korku, fesat ve dünyevileşmenin pençesinde halsiz, ruhsuz, ihsassızca olan biteni seyrediyordu.

İslam dünyası böylesine fasit bir kalple asla Müslüman kalarak yaşayamazdı. Rahmet elçisinin sevgili torunu Hüseyin bin Ali (a), bu durum karşısında teslim olmanın mümkün olmadığını biliyor ve “Yezit gibi birisi İslam ümmetinin başına geldiyse, İslam’la vedalaşmak gerekir” diye buyuruyordu.

Batıl ve cahiliyet bütün çıplaklığıyla İslam'ın karşısına dikilmişken tek çare ümmeti uyandıracak bir feryattı. Öyle bir feryat ki, ümmeti uykusundan uyandırıp, dinine sahip çıkma gayretine düşürsün ve zalimlerin çirkin çehresini en güzel şekilde açığa vursun.

Ancak bu feryat kutsal ve tertemiz bir hancereden yükselmeliydi; Allah'ın arındırdığı ve tertemiz kıldığı bir hanedandan işitilmeliydi.

Hüseyin (a) babası Ali, annesi Fatıma ve kardeşi Hasan gibi, hakkın sesi olmak ve ceddinin dini uğrunda varlığını adamak için harekete geçti. Gün cihat günüydü ve Allah'ın rızası uğrunda can, mal ve evlat feda etmenin fırsatıydı.
Allah (c.c.), habibi Muhammet Mustafa’nın benzersiz çilelerle insanlığa anlattığı, öğrettiği kutsal dinin böylesine heba edilmesine rıza vermeyecekti elbet. Allahu Taala, İslam ümmetine yine rahmet ve inayet eliyle bir uyarı ve uyanış mesajı verecekti, ümmetin ruhunu tazeleyecekti.

Bu amaçla Allah (c.c), bir sahne hazırladı. Öyle bir sahne ki, hiç bir insan ona kayıtsız bakamayacak ve hiçbir başka sahneyle kıyaslayamayacaktı. Bu bir uyarma, uyandırma ve diriltme sahnesi olacaktı.

Bu yüzdendi ki Hüseyin (a) cihat meydanına sadece askerleriyle değil ailesi ve çocuklarıyla birlikte getirildi.

Gerçekleşecek olan olay sadece bir cihat olayı değil, daha çok bir ibret ve ikaz vakası; ilahî bir mesajdı. Allah, bir destan yazmak istiyordu, kendi yüce sanatının şanında bir destan, insanlık tarihinde benzeri olmayan bir destan.
Evet, Allah Kerbela'da Hüseyin'in (a) kanıyla öyle bir dram yazdı ki düşünceye, akla ve hissiyata en etkili biçimde hitap etmekte ve insan olan herkesi derinden etkilemekte.

Her şey yerli yerine dizildi, insanların en iyileri en kötüleri karşısında yer aldı. En merhametliler ve en acımasızlar; en temizler ve en kirliler; en yüceler ve en alçaklar...

Hak cephesi feda edilebilecek her şeyini ortaya koydu; can, mal evlat ve dünyevi bağların hepsi mertçe ortaya konularak şükür ve rıza ile Allah yoluna takdim edildi. Şikayetsiz ve kalp rahatlığı ile.

Baba yavrusunun gözü önünde kanlara bulandı, yiğitler analarının hasret bakışlarıyla ölüme uğurlandı, bacılar kardeş acısını iliklerine kadar hissetti ...
Büyükler çocuklarının su... su... feryadını günlerce dinledi; çocuklar babalarını kanlar içinde can verirken seyretti.

Vedaların en hazini, ayrılıkların en umutsuzcası, çilelerin en ağırı...
Kerbela'nın adı bile seçilmiş bir ad. Kerbela; yani hüzün ve bela çölü.
Kerbela'da en huşu dolu namazlar kılındı, en içten münacaatlar edildi, Allah’ın kutsal kelamı en hazin gecede sahralarda yankılandı ...

Kerbela'da namaz, sabır, izzet, iffet, zulme itiraz, Allah sevgisi, kardeşlik, şehadet, fedakârlık, tövbe, şecaat, mertlik, yakin, huzur … dersleri en üstün sanatçının kaleminden en içten ve efsanevi bir dramla insanlığa telkin edildi.
Beş kardeşini bir günde cehalet kılıçlarının karşısına gönderen bir bacı, şakilerin karşısında yalnız kalan bir gönül sultanı, daha altı aylıkken savaş alanında zulüm okuyla boğazı parçalan bir yavru, iki kolunu iki kırba su için veren bir kahraman ve çıplak develer üstünde esarete götürülen nübüvvet evi kızları Kerbela’dan başka nerede görülmüş ve görülebilir!
 

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Hayatýn içinden
mutlaka hazret konmalıymış, farz mı, vacip mi, müstehap mı?
yoksa siz kuran'da her Allah lafzının önüne hazret mi koyuyorsunuz, ya da her muhammed (sav) adı geçen her yere hazret mi koyuyorsunuz...

ama yok bu cahillik değil, zır cahillik..

Ama fetva harika, tam zır cahillik, neymiş hzret koymak lazımmış mutlaka...
Adama sormazlarmı, dört müçtehid nerede verdi bu fetvayı?

Hımmmm.oldumu Ebu zerr!..ben seni eleştirdiğimi ya da hakkında herhangi bir yorumda bulunduğumu hatırlamıyorum..Ben sadece yazını eleştiriyorum..ama yine cahil biz olduk yetmedi zırcahil olduk!..
Şimdi sana 3 tane Hasan yazıyorum...Bil bakalım bunlardan hangisi Hz.Hasan???

"Hasan,HASAN,HaSan".....Hangisi bulabildinmi???

Birincisi Ulubatlı Hasandı..
İkincisi Hasan Cihat Örter'dı..
Üçüncüsü Hz.Hasan'dı...
Hazret kelimesi ne farz, ne vacip, ne de sünnettir..Sadece HÜRMET'tir!..SAYGI'dır...


Herkesin ortak kanaati şudur: "Artık ne yapılırsa yapılsın hiçbir yarar sağlamayacaktır."
Bu ortak karar değildir..Yazarın kendi insiyatifidir..Sahabe-i kiram asla hedefinden şaşmamıştır..Asr-ı saadet döneminde yaşayıpta "Hiçbirşey" mantığıyla haraket eden sahabe olmamıştır..Varsa göster bakalım görelim bizde.
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
Bcetin sözlerin doğrudur Sahabelere hörmet etmek gerekir. Lakin sahabelerin kimler olduğu önemlidir.

Kerbela katliamı ilahi bir mesaj idi adeta islam ümmetine.
Bakınız Ashab süresi, Tevbe süresi : dikkatlice okuyunuz.
Aynı şekilde peygamber efendimizin hadisleri, Peygamber efendimizin ashabının tamamının sahabe olmadığını bize çok güzel anlatıyor.
 

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
Bu ortak karar değildir..Yazarın kendi insiyatifidir..Sahabe-i kiram asla hedefinden şaşmamıştır..Asr-ı saadet döneminde yaşayıpta "Hiçbirşey" mantığıyla haraket eden sahabe olmamıştır..Varsa göster bakalım görelim bizde.

EBUZERR: GÖSTERMEME GEREK YOK, HZ.HÜSEYİN KERBELA'DA, DİĞER MUHTEREM SAHABELER NEREDE? YAZAR BÖYLE YORUMLAMIŞ, HAKLIMIDIR, DEĞİLMİDİR, HESAP GÜNÜ GÖRECEĞİZ, KAFANIZI TAKMAYIN...

KONU KERBELA'DIR, ORADA BİR TEK HÜSEYİN VARDIR...

ÜSLUBUMU DÜZELTTİM, HAKKINIZI HELAL EDİN...
 

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Hayatýn içinden
Benim hakkım her zaman helaldir kardeşim..İnanın eleştirim sadece yazar içindi..Kullandığı uslup içindi..Kerbala olayı gerçekten çok acıdır..İslam dininde safları netleştiren olaydır..Hz.Hüseyin'in kılıcını kuşanıp 4 bin kişilik ordunun üzerine 100 kişiyle gitmesi İslam uğruna dökülen kanın ne kadar yüce , ne kadar asil olduğunu gösterir..Rabbim razı olsun onlardan..Selametle!..
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
Benim hakkım her zaman helaldir kardeşim..İnanın eleştirim sadece yazar içindi..Kullandığı uslup içindi..Kerbala olayı gerçekten çok acıdır..İslam dininde safları netleştiren olaydır..Hz.Hüseyin'in kılıcını kuşanıp 4 bin kişilik ordunun üzerine 100 kişiyle gitmesi İslam uğruna dökülen kanın ne kadar yüce , ne kadar asil olduğunu gösterir..Rabbim razı olsun onlardan..Selametle!..

Yanılmıyorsam düzeltiniz,

İmam Hüseyn Kerbelada kuşatıldıgı sırada 30 kişi vardı yanında, şehit sayısı 72, 42 si, Yezid ordularından katılmıştır.
 

CeRiR-üL MeHDi

New member
Katılım
8 Nis 2007
Mesajlar
42
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Küçük bir eleştri diye biliriz...

Küçük bir eleştri diye biliriz...

Alıntı:
Herkesin ortak kanaati şudur: "Artık ne yapılırsa yapılsın hiçbir yarar sağlamayacaktır."

Herkes kim?Ve ortak kanaat bu kadar basit olabilirmi?
-------------------------------------------------------------------
Alıntı:
Hz.Ali'nin dostları, Ehl-i Beyt'e yakın çevreler ve Haşimoğulları bile "şimdi ne yapılmalı?" sorusuna hep bir ağızdan şu karşılığı veriyorlar: "Hiçbir şey."

Bu soruya karşılık hiçbir şey cevabının verilmesi?Ne den hiçbir İslam Tarihi kitabında bu yok?...Sahabi ve sahabi torunlarına böyle birşey söylemeniz?Allah affetsin...
-------------------------------------------------------------------
Alıntı:
"Hiçbir şey" diyorlar... Neden? Çünkü ne yapıldıysa yenilgiyle sonuçlandı da ondan!
Yüzyılın bu sorusuna hep bir ağızdan "hayır!" fetvası verilirken... Birisi kalkıp -ki o da yalnızdır- "evet!" fetvası veriyor...Hz. Hüseyin’dir bu..!

O'nun fetvası şudur:
"İnsan, eğer diriyse güç yetirememek durumunda bile savaşla yükümlüdür."
Savaşmalıydı Hz.Hüseyin, ama savaşmaya silahı yoktu. Tüm bunlara rağmen yine de savaşmakla yükümlüydü.
Hz.Hüseyin fetvasını vermiştir: "Evet!.."
"Evet" fetvasını veren tek kişi de O'dur.

Sizin bu sözünüz Hz Hüseyinin Müslüman müslümana cihad edemez sözüne ters düşüyor...Akıllı bir insan söylediğinin aksini savunamaz ki Hz Hüseyinin aklından şüphe edece yoktur sanırım aramızda...(haşaa)
-----------------------------------------------------------------------
_MeCBuRi_ MaHZeNDeN GöKLeRe...
 

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
Müslüman müslümana cihad edemez sözü mü?
Sizin tarih'ten haberiniz yok galiba..
 

CeRiR-üL MeHDi

New member
Katılım
8 Nis 2007
Mesajlar
42
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Müslüman müslümana cihad edemez sözü mü?
Sizin tarih'ten haberiniz yok galiba..
Müslüman müslümana cihad ederse bugün kü gibi tefrika olur müslümanlar birleşemez...Ve asırlardır süren şii sünni kavgası uzar gider...Demekki yalnız tarihi bilmek Cihadı anlamaya yetmez Ebu Zerr kardeş...
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
Alıntı:

Sizin bu sözünüz Hz Hüseyinin Müslüman müslümana cihad edemez sözüne ters düşüyor...Akıllı bir insan söylediğinin aksini savunamaz ki Hz Hüseyinin aklından şüphe edece yoktur sanırım aramızda...(haşaa)
-----------------------------------------------------------------------
_MeCBuRi_ MaHZeNDeN GöKLeRe...



Hz.Hüseyini şehit edenler ve şehit edilmesi emrini verenler müslüman mıdır?

Allah Razı olmasın Peygamber efendimize ve onun Ehlibeytine zulm edenlerden.
Allah Razı olmasın bu zülümlere razı olanlardan.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Ali Şeriati: "Huseyin Olmak"


HzHüseyin, bize şehadetiyle de büyük bir ders vermiştir. Bu ders Haccı yarıda kesip şehadete doğru yola çıkmasıdır. Herkes ya kan ya da mesajı...Hz. Hüseyin ya da Zeynep olmayı... Ya öyle bir ölümü, ya da böyle bir kalımı... Seçmesi gerektiğini bilmelidir.

... Hicri 60. yılındayız.

Hz.Ali'nin başlatmış olduğu hareket yenilgiyle sonuçlanmış... Zulme, insancıl, ilahi kaynaklı olmayan düzene karşı direnişin son öncüsü Hz.Hasan barış yapmak zorunda bırakılarak, zehirlenip şehid edilmiştir...
Herkesin ortak kanaati şudur: "Artık ne yapılırsa yapılsın hiçbir yarar sağlamayacaktır."

Hz.Ali'nin dostları, Ehl-i Beyt'e yakın çevreler ve Haşimoğulları bile "şimdi ne yapılmalı?" sorusuna hep bir ağızdan şu karşılığı veriyorlar: "Hiçbir şey."

"Hiçbir şey" diyorlar... Neden? Çünkü ne yapıldıysa yenilgiyle sonuçlandı da ondan!
Yüzyılın bu sorusuna hep bir ağızdan "hayır!" fetvası verilirken... Birisi kalkıp -ki o da yalnızdır- "evet!" fetvası veriyor...Hz. Hüseyin’dir bu..!

O'nun fetvası şudur:
"İnsan, eğer diriyse güç yetirememek durumunda bile savaşla yükümlüdür."
Savaşmalıydı Hz.Hüseyin, ama savaşmaya silahı yoktu. Tüm bunlara rağmen yine de savaşmakla yükümlüydü.
Hz.Hüseyin fetvasını vermiştir: "Evet!.."
"Evet" fetvasını veren tek kişi de O'dur.

Pek çok kimse muhtaçlık ve zavallılık gerekçesiyle Yezid'in eteğine sarılmıştır. katliamlar, yenilgiler ve kara hıyanet, kaçış ve karamsarlıklar...
Hz.Fatıma'nın evinden çıkmıştır bir adam! Yalnızdır...
Bütün sorumlulukların ağır yükü sırtına yükletilmiş, sırtı ağrımaktadır...
Hz.İbrahim'in varisi O'dur...Hz. Muhammed(s.a.v)'in varisi O'dur. "Ölümden" başka silahı yoktur!..
Ancak o; 'güzel ölmenin sanatı'nı yaşamdan iyi öğrenmiş bir ailenin çocuğudur.

Bu dünyada, nasıl ölünmesi gerektiğini' O'nun gibi bilecek yoktur.
Şehadet'in büyük öğretmeni, şimdi kalkmış; cihadı “güç yetirmeye” bağlayarak -düşmanına üstün gelmekten yenmeyi anlayan- herkese, Şehadet’in bir yenilgi, bir yitiri değil, tersine bir "seçim" olduğunu...
Onunla mücahidin zafere ulaştığını öğrenmek üzere yola çıkmıştır...

Hz.Hüseyin, Medine'den çıkarak Mekke'ye gelir. Bundan sonra Kufelilerin çağrısı ulaşır: "Biz sana inanıyoruz, seni bekliyoruz, seni savunacağız... Bizi bozguncu yönetimin elinder kurtar."

Sonra mekke'ye gelir. Mekkeye ulaşıncaya dek 600 km. yol alır. Gizlice değil, ailesiyle birlikte... Orada değişik islam ülkelerinden gelmiş hacıların karşısına geçip ölüme gittiğini duyurur: "İnsanoğlu için ölüm genç ve güzel bir kızın boynundaki takı güzelliğindedir."
Mekke'ye ulaşır ve oradan Kufe'ye gideceğini açıkça duyurur!
Bırakmayacakları açıktır.

Rejime karşı olan bir kişi, sıradan bir politikacı bile; bir ülkeden çıkıp sınır ötesinde bir ülkeye karşı devrimci güçlerle birleşerek savaşıma girişmek isterse... Ne yapmak istediğini açıklayarak daveti açığa vurmamalıdır... Hedefini ve yola çıkışını gizli tutmalıdır.
Oysa Hz.Hüseyin aksini yapıyor? Hükümete, orduya, tüm hakim güçlerle halka... Biat etmeyeceğini, oradan gideceğini ve ölüme hicret etmek üzere yola çıkacağını açıkça söylüyor.

Sorumlu bir önder olarak Hz.Hüseyin, susması durumunda İslam'ın tümden bir "devlet dini" durumuna geleceğini, bundan sonra da askeri-siyasi bir güce dönüşüp, bu çerçevenin içine sıkıştırılacağını seziyor.
O sessiz duramazdı... Zulme karşı savaşmakla yükümlüydü.
Ancak savaşamazdı... Savaşacak güçte değildi! Düzen, onu güçlü elleriyle sarmış durumdaydı.
Çığlık da atamazdı, sessiz de duramazdı.

O, boyun da eğemezdi, saldırıya da geçemezdi!
Yalnız başına kalmıştı, silahsızdı!
Karşısındaysa kutsallık, takva ile tevhidin en güzel, en kandırıcısı örtüsüne bürünerek, saltanat ve güç tahtına konmuş dünyanın en güçlü yırtıcı imparatorluğu duruyordu.
O yapayalnızdı...

Ama sorumluluğu “güç” ve “olanaklar” değil, “bilinç” ve “inançlar” doğurur.
Sessiz duramazdı. Çünkü bütün sorumluluklar: "Yalnız başına kalmış bu adam ne yapacak?" diye O'nu bekliyordu.
Çığlık atamazdı. Çünkü sesi duyulabilecek yükseklikte değildi.

Öyleyse ne yapsın? Evet "Hüseyin olmak" onu "Yezid olmak”la savaşa çağırıyordu. Ancak savaşacak silahı yoktu!.
Durum böyleyken, daha hala savaşması gerekiyor mu?
Bütün akıllılar, örf ve şeriat, öğüt vericiler, mantıklılar... Hepsi "hayır" diyordu.
Hz.Hüseyin ise "Evet..."

VeHz.Hüseyin 72 yaranıyla beraber, elindeki imkanların en iyisiyle yüce ilahi çağrısını duyurur.
Şehid olmuşlardır... Susuzlukla kavrularak kan ve can vermişlerdir...
Tüm sevdiklerini kanlar içinde gören Hz.Hüseyin, karşısındaki kinle dolup taşmış, yağmalayıcı düşmandan başkasını göremeyen Hüseyin seslenir:

"Bana yardım edip, öç alacak var mı?"

O kendisine yardım edip, öç alacak kimse olmadığını biliyordu.
Bu sorusu yarının insanlık tarihine, geleceğe ve bize sorulmuş bir sorudur.
Bu sorusu Hz.Hüseyin'in aşıklarından olan beklentisini açıklıyor... Şehidleri sevip sayan herkese olan şehadet çağrısı duyuruyordu...
Hz.Hüseyin, bize şehadetiyle de büyük bir ders vermiştir. Bu ders Haccı yarıda kesip şehadete doğru yola çıkmasıdır. Herkes ya kan ya da mesajı... Ya Hüseyin ya da Zeynep olmayı... Ya öyle bir ölümü, ya da böyle bir kalımı... Seçmesi gerektiğini bilmelidir.

Maruf ÇETİN



Selamün Aleyküm,Eline saglik su soru bende bir seyleri harkete gecirdi biz ne yaptik;

Biz onlarin Sahadet gününü bayram ilan ettik,Asure yi kutladik olmadik seyler uydurarak.
Bizler onlarin sahdetindeki inceligi anlamadik,Despot imparatorlugun istedigi müslüman olduk.
Biz onlarin Sahadetindeki dersi almadik,Onlar Kelimullahin tastiki icin ölürken biz yezidi yazitlara teslim olduk.Onlari kutsadik.
Biz onlarin sahadetinin intikamini almak söyle dursun Düsmanina tabii olduk.


Alemlerin Rabbinden Af dilemek icin tövbe etmek geliyor icimden ama nafile olmazki Resulün iki gözümün Nuru olan Torunlarini biz yalniz biraktik,Onlari katledenlere tabii olduk birde bu günü bayram ilan ettik....YAZIK...
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
Allah razı olsun.

Muharrem ayı haram aylardandır. Bu aylarda savaşmak kan dökmek haramdır. Böyle bir ayın 10.günü şehit ettiler İmam Huseyn'i. O gün Dünya tarihinin gördüğü en onurlu 72 şahadet gerçekleşmiştir. O gün öyle bir gündür ki, yürekleri merhamet, şefkat dolu onlarlar, yürekleri taştan daha sert kişiler karşı karşıya gelmişlerdir. O gün öyle bir gündür ki Halen aynı sıcaklığıyla acısı yüreğimizdedir.

Müslümanlara iman etmenin, mümin olmanın ne demek olduğunu gösteren gün o gündür.

Ne makam, ne ganimet, ne de şehadet için canlarını vermediler şehitlerin efendileri. Onlar Allah rızası için, İslam için, kendisinden 1400 yıl sonra gelen, belkide 14bin yıl (Allah c.c. bilir) sonra gelen insanların müslüman kalması için şehit oldular.

Allah onlardan razı olsun. O gün kanayan yaramızdır, O gün gülmek eğlenmek, dünya hayatına dalmak, bayram etmek Yezid'in Atalarının öcünü aldığını düşündü diye o günü bayram ilan etmesine ortak olmak, düşünemiyorum bile....

Allahumme salli ala Muhammed ve Ali Muhammed.
 

kafkaskartali

New member
Katılım
10 Haz 2007
Mesajlar
106
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Konum
Almanya
Allah razı olsun.

Muharrem ayı haram aylardandır. Bu aylarda savaşmak kan dökmek haramdır. Böyle bir ayın 10.günü şehit ettiler İmam Huseyn'i. O gün Dünya tarihinin gördüğü en onurlu 72 şahadet gerçekleşmiştir. O gün öyle bir gündür ki, yürekleri merhamet, şefkat dolu onlarlar, yürekleri taştan daha sert kişiler karşı karşıya gelmişlerdir. O gün öyle bir gündür ki Halen aynı sıcaklığıyla acısı yüreğimizdedir.

Müslümanlara iman etmenin, mümin olmanın ne demek olduğunu gösteren gün o gündür.

Ne makam, ne ganimet, ne de şehadet için canlarını vermediler şehitlerin efendileri. Onlar Allah rızası için, İslam için, kendisinden 1400 yıl sonra gelen, belkide 14bin yıl (Allah c.c. bilir) sonra gelen insanların müslüman kalması için şehit oldular.

Allah onlardan razı olsun. O gün kanayan yaramızdır, O gün gülmek eğlenmek, dünya hayatına dalmak, bayram etmek Yezid'in Atalarının öcünü aldığını düşündü diye o günü bayram ilan etmesine ortak olmak, düşünemiyorum bile....
BU ZIHNIYETTE OLAN INSANLAR OLABILIRMI YA?
SUBHANALLAH !
ALLAH RASULUNUN S.A.V REYHANLARINDAN BIRI ADICE SEHIT EDILECEK VE BU KUTLANACAK.
ALLAHU TEALA BUNA SEVINIPDE BUNUN ICIN EGLENCELER YAPANLARIN BELASINI VERSIN.
OLACAGINA IHTIMAL DAHI VEREMIYORUM.EGERKI VARSA ALLAHIN LANETI ONLARIN ÜZERINE OLSUN.


Allahumme salli ala Muhammed ve Ali Muhammed.
Bu arada Asim Köksalin Kerbela yi anlatan kitabinda Hz.Hüseyin R.a Efendimizin küfeye cihad icin degil insanlarin beati icin gittigi bildirilir.
Ancak hain Ziyad bin Ubeydullah onlara tuzak kurdurur.
Vefasiz küfelilerde ihanetin en büyügünü yapip.Beat icin mektublar gönderip sürekli rahatsiz ettikleri Allah Rasulunun s.a.v Reyhani Hz.Hüseyin R.a Efendimize karsi hazirlanan orduya katilirlar.
Hüseyin R.a Efendimizin oraya cihad icin gittigi görüsleri asim köksalin kaynaginda gecmez.Onlari koruma adi altinda 100 kadar görevlinin gözetiminde eslik edilir.Aslinda hain düsünce bunu tuzak olarak hazirlamistir.
Hz.Hüseyin R.a efendimiz ise kalbinin tertemiz olmasi.Alllah yolunda mücadele etmek icin sehit olacagini bile bile bu vefasiz küfelilerin beati icin vardigi yerde.Göz altindada savas cikacagini bilir.Ancak ehli beytine ve yanindaki sadik dost ve akrabalarina savasa ilk baslayan olmamalarini söyler.
Sonra malum haince yapilan tuzaklar sonrasi savasa baslayan ziyad lanetin adamlarina karsin ayni Babasi Allahin Aslani Imam Ali R.a (k.v) Efendimiz gibi aslanlar gibi savasir.Sehit olup cennetin Efendilerinden olur.
SALAT VE SELAM HZ.HÜSEYINE ORADAKI DIGER SEHIT OLAN EHLIBEYTE VE ORADA ONLARA SADAKATLA DESTEK CIKAN MÜMINLERIN ÜZERINE OLSUN.
 

kafkaskartali

New member
Katılım
10 Haz 2007
Mesajlar
106
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Konum
Almanya

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
· Hz. Âdem'in tövbesinin kabûl olması,

· Hz. Nuh'un tufandan kurtulması,

· Hz. Yûnus'un balığın karnından çıkması,

· Hz. İbrahim (a.s.)'in dünyaya gelmesi ve ateşten kurtulması

· Hz. İdris'in göğe çıkarılması,

· Hz. Süleyman (a.s.)'a saltanat verilmesi,

· Hz. Yakub'un oğlu Hz. Yusuf'a kavuşması, Hz. Yusuf'un kuyudan çıkması,

· Hz. Eyyûb'un hastalıktan kurtulması,

· Hz. Musa'nın Kızıldeniz'i geçmesi ve Firavun'un helak olması,

· Hz. İsâ'nın doğumu ve ölümden kurtulup, diri olarak göğe çıkarılması Aşure günü oldu.

· Hz. Musa (a.s.)'nın Firavun'un şerrinden kurtulması


· Hz. Hüseyin (r.a.)'in şehid edilmesi

varın kutlayın. Lütfen üzerimize alınmayalım ince bir sitemdir.
 
Üst Alt