Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

HİCRETİ anlamak üzerine ..

feraknaz

New member
Katılım
20 Nis 2007
Mesajlar
153
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
istanbul
Hicret,insani,evrensel,doğal bir yönelimdir.O, insanın,o saf,toprak kokan,dağlara,ağaç yapraklarına tutunmuş,
havaya,suya,göklere,okyanuslara,sevgiye,merhamete,adalete…doğru akan potansiyelidir.İnsan akar durur,bir durumdan diğerine;havanın değişmesi,suyun akması,gece ile gündüzün,mevsimlerin değişimi gibi.Acıkır,doyar,
kinlenir,affeder,kirlenir,arınır,ağlar,güler,yalnız kalır,kalabalıklaşır,arar,bulur,solar,sonra yine açar…bir halden diğerine gider de gider.Bir sükuna doğru,sevgiye,merhamete,adalete,anlama,öteye,sonsuza doğru bir devinim,
ufuksuz bir çizgiye doğru sanki.İnsan bu,o bir akışın,bir rüzgarın,bir dalganın,bir tadın,bir kokunun,bir rengin ötelere,sonsuza,anlama uzanan bir kesiti,kısa bir anı gibidir yeryüzünde.


Hicret ön bir aydınlanma,derin bir iç çözümleme,hayatın,evrenin,insanın,egonun,Allah’ın doğru anlaşılmasıyla başlar.Önce derin bir sükun,bir sessizlik,içe doğru bir yolculuk,hikmeti arayış,ne,nasıl,niçin,kim sorgulamalar,
doğruya,iyiye,sevgiye,Allah’a dönen bir kalp ve beyinde cereyan eden yoğun bir trafik...Yeni bir nefes,yeni bir
tarz,yeni bir hayat;kokuşmuşluğun,eskimişliğin,hurafenin,şirkin,inkarın,sömürünün,köleliğin,bilcümle batıl inanç ve zorbalığın insan üzerindeki ağırlıklarını,zincirlerini kırmak için yavaş yavaş sökün eden aydınlık yüzler,erdem yüklü adamlar derinden ,okyanuslardan gelen rüzgarlarla doldururlar yelkenlerini…


Bakmışsın bir yerlerde İbrahim adlı bir genç gayet yüksek düzeyli bir algıyla çıkmış sorguluyor putları,
yıldızlara tapıcılığı,uyarıyor babasını,akrabasını,çevresini.Firavun’un karşısında görüyorsun Musa denen soykırım
dan kıl payı kurtulmuş bir özgürlük elçisini.Lut’u görürsün sapık bir toplumu ıslah etmeye çalışırken,Şuayb’ı,
Yakub’u sabrıyla ve Yusuf’u görürsün zindanın karanlığında aydınlık vizyonuyla.Davud’u,Süleyman’ı,daha önceleri Nuh’u ve Adem’i…Anlatırlar,öğretirler,uyarırlar;güzel sözlerle,mantıkla,güzel bir konuşma biçimiyle,
Merhametle,sevgiyle.Allah’ın görünen ayetlerini,yazılı ayetlerini anlatırlar,okurlar,sebepleri ve sonuçları,ilahi ve değişmez yasaları açıklarlar.


Dinleyenler dinler,anlar,inanırlar.Bazıları ise seçemez bir türlü bu kolay yolu.Sonra görürsün hicret kervanlarını;Nuh’un gemisini sular üstünde akıp giderken,İbrahim putu kırıp ateşten kurtulmuş gidiyor
Dicle’nin kıyısından Filistin’e,Mısır’a ve Arap yarımadasının güneyine doğru.Musa’yı Kızıldeniz’in
kıyısında vakur ve kararlı.Lut’u görürsün gece yarısı yanındaki birkaç inanmış insanla sapık bir toplumdan
uzaklaşırken.İsa, insanları kendilerine kul etmeye çalışan hahamlara bir şeyler anlatamamanın hüznüyle arkasını havraya dönmüş Nasıra’nın köylerine doğru uzaklaşıyor.Ve son elçi çok sevdiği Mekke’ye bir tepeden buğulu gözlerle bakıyor!


Birden yepyeni aydın,her türlü karanlığa kapalı uygarlık ortaya çıkıyor!Üzeri şirkle,zulümle,kapkara tozlarla
örtülmüş varlıklar insan olarak yeniden doğuyor,başka bir yerde,başka bir mekanda özgürce,insanca,engin bir ruh
ve parlak düşüncelerle kendileriyle,saf,berrak doğalarıyla buluşuyorlar.Kaliteli,ilkeli,sevgi dolu,onurlu,anlam yüklü bir yaşam tarzına erişiyorlar.Her türlü yozluğa,karanlık fikirlere,köleliğe,Allah adına insan aldatmaya,
puta,sapkınlıklara,manipülasyona,zincire ve prangaya paydos!


İnsanlık uygarlığı hicretle kurdu.İnsan, doğasına ve yaratılış amacına aykırı olan tüm büyülü dekorlara,saraylara,süslü laflara bir süreliğine teslim olsa da veda edecektir;hep ama hep içinde var olan Yüce Yaratıcının yoluna doğru olacaktır,ulaşsa da ulaşamasa da.Firavunların oyunları,büyücülerin büyüleri,belamların
(insanlara Allah adına yalan söyleyen hahamlar,rahipler,din adamları)basit çıkar ilişkilerinden düşündükçe,
sorguladıkça,kendine sahip çıktıkça bir süre sonra hicret edecektir.İnsan çektiği acılardan uzaklaşmak için de hicret eder.Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ‘Beş Şehir’inde ki Balkan savaşlarından sonra,döndüğü memleketinde evini,eşini,anne babasını bulamayan ve bir yerlere doğru giden Erzurumlu bir adamın dediği gibi:”Nereden geldiğimi söyledim ya artık nereye gittiğimi sormanıza gerek var mı?”


Hicret önce yalandan,şirkten,fısktan,küfürden uzaklaşmakla başlar.”Vesbir ala ma yekulune vehcürhum hecren cemila-Onların söylediklerine sabret ve yanlarından güzellikle ayrıl.”(73Müzzemmil 10)En sonunda yepyeni bir uygarlık doğmasıyla devam eder.Bu evrensel bir realitedir,sünnetullahtır.” Allah’ın arzı geniştir,O’nun rızkı her yerdedir,özgürlük her şeyden daha değerlidir.610 yılında başlayıp Muhammed (a.s)ın 622 de Mekke’yi terk etmesiyle başlayan İslam uygarlığı 50 yıl geçmeden tüm dünyayı aydınlattı.Medine de onları misafir eden o mümin topluluk tüm çağların gelmiş geçmiş en muhteşem yardımlaşma ve dayanışma örneğini gösterdi.Muhacir kardeşlerini bağırlarına bastılar,onlara asla ihanet etmediler,onları satmadılar,kanlarının son damlalarına kadar her türlü saldırıyı beraberce savuşturdular.Hepsi Kuran’ın ifadesiyle razı olunmuş olarak ahirete hicret ettiler.
“Onlardan önce oraya (Medine’ye) ve imana yerleşmiş olanlar,kendilerine göç edip gelenleri severler;onlara verilenlere içlerinde bir arzu duymazlar,kendileri zorluk içinde bulunsalar bile,onları kendilerinden önde tutarlar.
Kim nefsinin cimriliğinden korunursa,işte onlar kurtuluşa ulaşanlardır.”(59 Haşr 9)
“İnanıp hicret eden ve Allah yolunda cihat edenler ve onları barındırıp yardım edenler;işte onlar gerçekten
inanmışlardır.Onlar için bağışlanma ve cömertçe rızık vardır.”(8 Enfal 74)

Merhum Dr.Ali Şeriati’nin deyimiyle öze dönüş hem Müslüman, hem de diğer birey için kaçınılmaz bir arayıştır.Bir gün İslam coğrafyasında yaşayan insanlar esas hicreti ;öze dönüşü başlatmak yepyeni uygarlığa çoluk çocuk koşmak zorundadırlar.Kuran’la sağlıklı,önyargısız,her türlü yönlendirmeden uzak bir şekilde,tarihi birikimden de yararlanarak buluşmak ve ilk hicretini başlatmak durumundadır.İnsan kurban eden,kapitalist,
bencil,saldırgan,yalan ve aldatma düzenlerinden sonra gelecek zamanlara hazırlıklı olmak için.Çünkü bugünün üretim,tüketim sistemleri,yaşam stilleri başka bir dünyaya evrilecektir.Doğaya,insana,Allah’a, hukuka,adalete,
merhamete bu kadar karşı,bu kadar kan döken,savaş çıkaran bu mekanizmalar tarihteki benzerleri gibi yok olup
gitmeye mahkumdur.Firavun tuzak kurar ama kötü tuzak sahibine dolanır ve büyücüler Müslüman olup Musa’nın safına geçerler.Modern, teknolojik,insani olmayan bu uygarlık kendisinden,kendi ürettiği putlardan,değerlerden
o ruhunda toprağın doğallığı bulunan insanın kaçışına ve kendisinden nefret etmesine engel olamayacaktır.Su akıp yolunu bulacaktır.Allah’ın işleyen yasası budur.


Dünya hicretlerle en büyük devrimleri yaptı.En büyük katkıyı doğru inancın ve özgür düşüncenin öncüleri olan peygamberler yaptı.İnsanın ‘La İlahe İllallah’ilkesine dayanan yaşam biçimine doğru olan doğal göçü dünya var oldukça devam eder ve buna hiçbir kuvvet engel olamaz.Bütün mesele Allah’ın ayetlerini yani evreni ve Kuran’ı doğru okumaktan geçer
 
Üst Alt