K
Hiç değilse "vav"!
Bir medrese imtihanında, en kıdemli müderris, çömeze sormuş: - "Vet-tıyni"deki "vav", bağlaç anlamında "vav" mıdır? Yoksa kasem (yemin) anlamında mı? (Elbette ben soruyu bugünkü dile aktarmaya çalışıyorum, yoksa ayen böyle sormamış). Çömez; "bağlaç anlamında vav'dır" yanlış cevabını verince de geçer not vererek başkasına geçmek istemiş. Diğer iki müderris hayretle sormuşlar: -Efendi Hazretleri, yanlış cevap vermesine rağmen geçirdiniz?- Müderris şu cevabı vermiş: -Ben bunun babasını da imtihan ettim, ona da aynı soruyu sorunca, - "Vet-tıyni..."de "vav" yoktur ki!.. diyerek itiraz etti. Oğlu hiç değilse "vav"ı biliyor,
bu sebeple geçirdim!
İmdi ey Azîzan, işe "iyi saatte olsunlar" karışmadıkça, dört veya beş yılda bir, partileri halk sınavdan geçirir. Önümüzde de böyle bir sınav var. "Vav"ın, Hukuk Devleti'nin (Sevgi ve Adalet Devleti) hiç değlise var olabileceğini inkâr etmeyen, fakat ne olduğunu çok iyi bilmeyip kem-küm eden bir parti ile, hık-mık veya kem-küm etmeyip "aslında vav yoktur, amma köprüden geçinceye kadar vav, sonra çav!" diyen bir partiden hangisine oy verirsiniz? "Vav vardır, vâv-i kasemdir, üstelik üç vav daha bu vavı izler" diyeni, demekle kalmayıp anlamını da bileni yoksa, "ben imtihan heyetine katılmıyorum vesselâm!" diyerek köşenize çekilmeniz doğru olur mu? Sınava gireceklerin tümü "vavsız" ise, bundan başka çare yoktur. Ne var ki bunlardan hiç değilse birisi "vav"ın varlığını biliyorsa, niteliğini de öğreneceği "ümîdine mebnî" olarak, bu partiye oy vermek gerekir.
Ey Azîzan, işte ben bunu söylüyorum. Hangi yazımda "AKP, sütten çıkmış ak partidir, ona oy vermeyen cehennemliktir!" dedim ki? Sadece, niçin bu seçimde bu partiye oy vereceğimi açıkladım: -Demokrasi oyunu kurallarına göre oynanmadı. Bu partiye çelme takıldı. Üstelik şimdi de kurallara uymadığı gerekçesiyle diskalifiye edilmesi gerektiğini düşünenler dahi var. Oysa "şeref tribünü"nün erkânının hakemlik yetkisi yoktur. Oyunuzu başka partiye verirseniz, demokrasinin ikide bir canına okuyan düdük seslerinin devamına rıza göstermiş olursunuz, o düdükler ki bu düt! sesleri yurdun temeli/Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli! beytinin kitapta yeri var mıdır?" dedim.
Şu halde niçin kolumu dürtersiniz de "niyçün bu partiyi Sevgi ve Adalet Partisi olarak ilân edersün?" deyû muztarib olursunuz ey mümeyyizîn-i kirâm? Ben böyle birşey söylemedim. Sadece, "fuzulî düdük seslerinin susması" için, Hukuk Devleti'nin demokrasisine ulaşabilmemiz için, bir de bu parti hiç değilse başkanına bakılırsa, "vav"ı azıcık bildiği için, kendimin bu partiye oy vereceğimi, amma velâkin bildiği "vav"dan da şaşarsa, gelecek sınavda çaktırılması için de sözümü esirgemeyeceğimi söyledim. İbret gözüyle olan bitenlere bakmıyor musunuz? "İftar çadırları, Kutlu Doğum Haftası, ötekinin anneannesinin başörtüsü, bütün bunlar dinin siyasete âlet edilmesidir" diye gırtlak paralayanlar, şimdi "AKP'ye oy verenler cehennemliktir" fetvâ-i garîbesine ardarda mühür basarlarken gevrek gevrek gülüyorlar: -Arslan Hoca! Ne güzel de söyledi! "Kuvva"(!)cının hası mübarek! 28 Şubat'da değerini bilememişiz de kendisine haksızlık etmişiz! Hele bir de "CHP'ye oy verenler cennetliktir!" derse, tam Cumhurbaşkanı olacak adam mübârek!"
Oysa "Afrika sıcakları"ndan başına güneş geçmiş bir vatandaşımız, "CHP'ye oy veren cehennemliktir" deseydi, ne yumurtalarla ne menemenler kotarılacağını düşünebiliyor musunuz?
MHP'nin en Çankaya-değer adayı Sayın Gündüz Aktan da çok "neş'eli" bir beyanda bulunmuş. (Radikal, 9 Temmuz 2007) Bu beyandan anladığımıza göre, Hanefî Müslümanlar; Seyyid Bey Atatürk'ün yazdırdığı "Hilâfet'in ilgası" konuşmasını TBMM'de okuyuncaya kadar "itikadda İmam Mâtüridî"ye tâbi olduklarının farkında değillermiş. Atatürk lâikliği; İmam Matüridî'nin yoluymuş. Neûzubillah Kur'an-ı Kerim'de geçerliğini kaybetmiş olan âyetler için de, İmâm Mâtüridî, akla öncelik vererek, bu âyetleri uygulamadan düşürüyormuş. Fesûbhanallah! Hazret, yoksa Isparta'yı Mâtürid ile mi karıştırdınız? Söylediklerinizin İmam Matüridî ile hiçbir ilgisi yok amma, herhalde "Mâtüridî" müstear adını da kullanmaya başlayan İmam Süleyman-ı Ispartavî Hazretleri'nin görüşlerine uyuyor.
Ey Azîzan, bu hengâmede hiç değilse "vav"ı yitirmeyelim! -
Bizden haber sorarsanız ey Ehl-i Mâtürîd
Nâ-ehl aşçılardan hebâ oldu hep tirîd!
Bu tiride nice ekmek banılır ey Azîzan?
Bir medrese imtihanında, en kıdemli müderris, çömeze sormuş: - "Vet-tıyni"deki "vav", bağlaç anlamında "vav" mıdır? Yoksa kasem (yemin) anlamında mı? (Elbette ben soruyu bugünkü dile aktarmaya çalışıyorum, yoksa ayen böyle sormamış). Çömez; "bağlaç anlamında vav'dır" yanlış cevabını verince de geçer not vererek başkasına geçmek istemiş. Diğer iki müderris hayretle sormuşlar: -Efendi Hazretleri, yanlış cevap vermesine rağmen geçirdiniz?- Müderris şu cevabı vermiş: -Ben bunun babasını da imtihan ettim, ona da aynı soruyu sorunca, - "Vet-tıyni..."de "vav" yoktur ki!.. diyerek itiraz etti. Oğlu hiç değilse "vav"ı biliyor,
bu sebeple geçirdim! İmdi ey Azîzan, işe "iyi saatte olsunlar" karışmadıkça, dört veya beş yılda bir, partileri halk sınavdan geçirir. Önümüzde de böyle bir sınav var. "Vav"ın, Hukuk Devleti'nin (Sevgi ve Adalet Devleti) hiç değlise var olabileceğini inkâr etmeyen, fakat ne olduğunu çok iyi bilmeyip kem-küm eden bir parti ile, hık-mık veya kem-küm etmeyip "aslında vav yoktur, amma köprüden geçinceye kadar vav, sonra çav!" diyen bir partiden hangisine oy verirsiniz? "Vav vardır, vâv-i kasemdir, üstelik üç vav daha bu vavı izler" diyeni, demekle kalmayıp anlamını da bileni yoksa, "ben imtihan heyetine katılmıyorum vesselâm!" diyerek köşenize çekilmeniz doğru olur mu? Sınava gireceklerin tümü "vavsız" ise, bundan başka çare yoktur. Ne var ki bunlardan hiç değilse birisi "vav"ın varlığını biliyorsa, niteliğini de öğreneceği "ümîdine mebnî" olarak, bu partiye oy vermek gerekir.
Ey Azîzan, işte ben bunu söylüyorum. Hangi yazımda "AKP, sütten çıkmış ak partidir, ona oy vermeyen cehennemliktir!" dedim ki? Sadece, niçin bu seçimde bu partiye oy vereceğimi açıkladım: -Demokrasi oyunu kurallarına göre oynanmadı. Bu partiye çelme takıldı. Üstelik şimdi de kurallara uymadığı gerekçesiyle diskalifiye edilmesi gerektiğini düşünenler dahi var. Oysa "şeref tribünü"nün erkânının hakemlik yetkisi yoktur. Oyunuzu başka partiye verirseniz, demokrasinin ikide bir canına okuyan düdük seslerinin devamına rıza göstermiş olursunuz, o düdükler ki bu düt! sesleri yurdun temeli/Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli! beytinin kitapta yeri var mıdır?" dedim.
Şu halde niçin kolumu dürtersiniz de "niyçün bu partiyi Sevgi ve Adalet Partisi olarak ilân edersün?" deyû muztarib olursunuz ey mümeyyizîn-i kirâm? Ben böyle birşey söylemedim. Sadece, "fuzulî düdük seslerinin susması" için, Hukuk Devleti'nin demokrasisine ulaşabilmemiz için, bir de bu parti hiç değilse başkanına bakılırsa, "vav"ı azıcık bildiği için, kendimin bu partiye oy vereceğimi, amma velâkin bildiği "vav"dan da şaşarsa, gelecek sınavda çaktırılması için de sözümü esirgemeyeceğimi söyledim. İbret gözüyle olan bitenlere bakmıyor musunuz? "İftar çadırları, Kutlu Doğum Haftası, ötekinin anneannesinin başörtüsü, bütün bunlar dinin siyasete âlet edilmesidir" diye gırtlak paralayanlar, şimdi "AKP'ye oy verenler cehennemliktir" fetvâ-i garîbesine ardarda mühür basarlarken gevrek gevrek gülüyorlar: -Arslan Hoca! Ne güzel de söyledi! "Kuvva"(!)cının hası mübarek! 28 Şubat'da değerini bilememişiz de kendisine haksızlık etmişiz! Hele bir de "CHP'ye oy verenler cennetliktir!" derse, tam Cumhurbaşkanı olacak adam mübârek!"
Oysa "Afrika sıcakları"ndan başına güneş geçmiş bir vatandaşımız, "CHP'ye oy veren cehennemliktir" deseydi, ne yumurtalarla ne menemenler kotarılacağını düşünebiliyor musunuz?
MHP'nin en Çankaya-değer adayı Sayın Gündüz Aktan da çok "neş'eli" bir beyanda bulunmuş. (Radikal, 9 Temmuz 2007) Bu beyandan anladığımıza göre, Hanefî Müslümanlar; Seyyid Bey Atatürk'ün yazdırdığı "Hilâfet'in ilgası" konuşmasını TBMM'de okuyuncaya kadar "itikadda İmam Mâtüridî"ye tâbi olduklarının farkında değillermiş. Atatürk lâikliği; İmam Matüridî'nin yoluymuş. Neûzubillah Kur'an-ı Kerim'de geçerliğini kaybetmiş olan âyetler için de, İmâm Mâtüridî, akla öncelik vererek, bu âyetleri uygulamadan düşürüyormuş. Fesûbhanallah! Hazret, yoksa Isparta'yı Mâtürid ile mi karıştırdınız? Söylediklerinizin İmam Matüridî ile hiçbir ilgisi yok amma, herhalde "Mâtüridî" müstear adını da kullanmaya başlayan İmam Süleyman-ı Ispartavî Hazretleri'nin görüşlerine uyuyor.
Ey Azîzan, bu hengâmede hiç değilse "vav"ı yitirmeyelim! -
Bizden haber sorarsanız ey Ehl-i Mâtürîd
Nâ-ehl aşçılardan hebâ oldu hep tirîd!
Bu tiride nice ekmek banılır ey Azîzan?