Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

HERKES 'Baba 'olamaz ki...!

berfut

New member
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
Herkes "BABA" Olamaz Ki...!

... her erkek bir iş sahibi olabilir..! Az-çok demeden, evini
geçindirebilecek kadar para kazanabilir.


Arkadaşları olabilir... kendisine güvenen... kendisinin de onlara
güvendiği...


Akrabaları olabilir... hiç incitmediği.. . hiç ihmal etmediği...


Sözü sohbeti keyifli olabilir. Meslek hayatında da başarılı...


Kim varsa etrafında, kırmamak için, onlara "hayır" dememek için
koşuşturabilir. ..


Akşama kadar birçok kişinin sıkıntısıyla uğraşabilir. Iki lokma ekmek
götürebilmek için evine, kendisini çok yorabilir...


Sosyal ortamlarda, sosyal aktivitelerde bol bol faaliyet yapabilir...


Sevdiği takımın hiçbir maçını kaçırmayabilir. .. alınan yenilgiler
için günlerce kafa yorabilir...


Evlatlarının geleceği için türlü yatırımlar yapabilir...


Onlara her şeyin en iyisini, en kalitesini almak için kendisini
paralayabilir. ..


Özel okullara yollayabilir. .. özel hocalar tutabilir...


Çocuklarına nasihat etmek için "Aferin... akıllı ol... benim gibi
sıkıntı çekme... çalış, adam ol... ezdirme kendini" diyebilir... vs...vs...


Her erkek bunların tümünü yapabilir... ...ama her erkek "Baba" olamaz
ki...!


Çünkü tüm bu saydıklarım erkekleri "BABA" yapmaz ki...!...
Küçük bir erkek çocuğundan gelmiş geçen gün bir soru... Diyor ki mailinde


"Mehtap Ablacım... ben sizi hergün izliyorum... siz küçükken sizin
babanız da benim babam gibi eve az mı geliyordu... ?"


Düşündüm... babamı düşündüm... kendimi düşündüm... bu minik kalbin
parmaklarından dökülen satırları düşündüm.


Ne olabilirdi dokuz yaşında bir erkek çocuğuna bunu söyleten?
Babasına hasret, ama bir o kadar da babasıyla bir olmak istemesini, yaşamın
kaygan zemininde harekete geçiren...


Baba olmak nasıl bir şey biliyor musunuz sevgili okurlar...?

Baba olmak, dibi azgın sularla dolu bir göl üzerinde, soğuk havaların
da etkisiyle buz tutmuş bir kaygan zeminde, düşüp başını çarpmayacak
kadar başarılı bir koşucu... buzu kırmamayı başaracak kadar hassas
hareketlerle yürümeyi bilen bir dengeleyici. .. ve tüm bu koşuşturmaların arasında
da elindeki kendisine emanet edilmiş minik kalplere, babalığın nasıl bir
şey olduğunu yaşatabilecek ve onları hayata güvenle hazırlayabilecek
kadar donanımlı olabilmeyi başarmaktır.


Öyle bir hayat ki... sizi azgın sularda boğulmadan yaşamanın bir
yolunu bulmaya zorluyor... tüm bu zorlantıların arasında da olan
çocuklarımıza oluyor.


Çocuklar için baba, bilinçaltı süreçleri açısından ve terapötik bir
dille söylemem gerekirse "KAHRAMAN"dır. Bilinçaltının gizli kahramanları
babalarımızdır.


Baba yanımızdaysa, korkmayız...


Baba yanımızdaysa güvendeyiz...


Peki ya baba yanımızda değilse...?


Babanın olmadığı yerlerde anneler devreye giriyor sevgili beyler...!


"Canım yabancı değil ya... o da annesi... benim yerime ilgilensin.. ."
diyerek kendinizi kurtaramazsını z. Çünkü annenin karşıladığı duygusal
beslemeyle, babanın karşıladığı duygusal beslemeler son derece
farklı.


Baba, "özgüven, güç, kuvvet, yaşam karşısında güçlü olma" duygularını
beslerken; anneler "merhamet, vicdan" duygularının oluşmasına neden
oluyor.

Baba ilişkisi yeterince gelişmemiş çocuklarda özgüven sorunuyla
karşılaşırken; annesiyle yeterince duygusal ilişki geliştirememiş
çocuklarda da merhamet duygularıyla ilgili zorlantılar olduğunu
görürüz.

Babanın duygusal ilişki kurmadığı, konuşmadığı, sohbet etmediği,
evladıyla yakın ve sıcak iletişim kurmadığı durumlarda, babayla yeterince
muhatap olamayan çocuklarda, anneden gelen duygular ağır basmaya başlar.

Size garip gelebilir ama hiç dikkat ettiniz mi? önceden sokakta kavga
eden cocuklar, birbirlerini tehdit ederken: "Seni babama söylüyceemmmm. .."
derlerdi.

Son dönemlerde bu sözün yerini ne aldı...? Evet bildiniz...

"Seni anneme söylüyycemmm.. ."

Özellikle erkek çocuklar için "anneye söyleme" durumu bence tehlikeli.

Neden...?

Birincisi; babanın, yaşamın bir parçası olmamasına işaret eder.

Ikincisi; erkek çocuğun, baba figürüyle yeterince muhatap
olmamasından dolayı, yani özdeşim kuracağı, benzemeye çalışacağı bir yakın baba
ilişkisi olmamasından dolayı, anneyi "benzeme nesnesi" olarak kullanmaya
başlaması anlamına gelir.


...ne demek bu "anneyi benzeme nesnesi olarak görmeye başlaması"
durumu?

Annelere benzeyen erkek çocukların çoğalması demek...! Bu tehlikeli
sevgili babalar.

Dikkat ediyor musunuz? Son on yıldır duygusal, her şeye ağlayan,
olaylar karşısında aşırı duygusal tepkiler veren delikanlıların sayısında
çoğalma oldu.

Üniversite öğrencisi genç erkekler, kendilerini "ben çok duygusalım" diye tanımlamaya başladı. Halbuki bu özellik, aynı yaştaki kız çocuklarına
özgü bir tavırdır. Herhangi bir zorluk olduğunda genel beklenti
kızların üzülüp ağlaması; erkeklerin de ağlayan insanları teselli etmesidir.

Ya da olaya daha sağduyulu, daha akılcı bir çerçeveden bakmasıdır.

Ne oldu da işler bu noktaya dayandı?

Çok basit... babalar, "baba" olamadılar...

Babalar, erkek evlatlarına ve kız evlatlarına yeterince yakın davranmadılar.

Babalar, para kazanmanın, onların fiziksel ihtiyaçlarını doyurmanın
asli görevleri olduğu duygusunu üzerlerinden atamadılar.


Babalar, çocuklarının, kendileri için kazanacakları paradan daha çok,
baba ilişkisine, babanın sarılıp öpmesine, babayla oturup uzun sohbetler
yapılmasına ihtiyaç duyduklarını bir türlü göremediler.


Ve... ve... yaşam koşulları ağırlaştıkça... evlerdeki paraya endeksli
ihtiyaçlar arttıkça... babaların daha fazla çalışıp daha fazla para
kazanmaları gerekti... ve bu madde, bu materyal, bu fiziksel ihtiyaca
dayalı malzeme, onların "varlıklarının" yerini almaya başladı...


Oysa... oysa çocukların paraya değil babaya ihtiyaçları var.

Mutsuz ve yeterince oturmamış bir sığ ilişkide, çocuğunuza en pahalısından
bilgisayar alırsınız... yine de mutlu edemezsiniz. .ama duygu yüklü, koruyan,
gözeten, kuşatan, destekleyen, dengeleyen, sıcacık bir baba-evlat ilişkisinde,
sizinle oynayacağı on dakika saklambaç, oturup sohbet edeceği
saatler, dünyanın en güzel hediyesidir de haberiniz bile yoktur...!


Sevgili babalar... siz para kazanmak için evden uzaklaştıkça...
herhangi bir takımın maçına ayırdığınız zaman kadar bile evlatlarınıza zaman
ayırmadıkça ne oluyor biliyor musunuz?


Özetle söyleyeyim...


Duygusal ilişki kurup, besleme yapmadığınız kızlarınız, olmadık
adamlarla evlenmeye kalkıyorlar. Çünkü kendilerine en yakın olan erkekle
yeterince duygusal bir doyum gerçekleşmediği için, saçının telini bile
vermeyeceğiniz tür adamlarla ilişki yaşamaya kalkıyorlar.


Oğullarınıza gelince... oğullarınız... oğullarınız erkek gibi
davranmayı öğrenemiyorlar. Sürekli kadınlarla muhatap olmaktan, kadınların
gittikleri çay poğaça toplantılarına katılmaktan, kadınların sohbetlerini
dinlemekten, kadınların tepkilerini izlemekten, kadınlar gibi düşünüp, kadınlar
gibi davranmaya başlıyorlar.


Unutmayın ne olur... erkek davranışlarıyla kadın davranışları
birbirinden farklıdır. Ani bir durum ve olaya, kadının verdiği tepkiyle erkeğin
verdiği tepki kesinlikle birbirinden farklıdır.


Sonuçta kız/erkek fark etmez, her ikisi de özgüven sahibi olmayı,
çabalamayı, hayata sağlıklı gözlerle bakmayı, duyguların basıncından
uzak akılcı düşünmeyi babadan öğrenirler...


Onlara "öğretebilecek baba"ları varsa tabii...
 
Üst Alt