Kalpteniman
New member
HER PEYGAMBER RESÛLDÜR AMA
HER RESÛL PEYGAMBER DEĞİLDİR
Rabbimiz Kur'ân-ı Kerim'de Taha Sûresi'nin 123. âyet-i kerîmesinde (Bütün Âdemoğullarından yemin aldıktan sonra) şöyle buyurmaktadır ;
20/ TAHA-123: Birbirinize düşman olarak oradan hepiniz aşağı inin. Bizden size yaşadığınız devrede hidayetimiz geldiği zaman, kim hidayetçimize tâbî olursa o dalâlette kalmaz ve şâkî de olmaz.
2/ BAKARA -38: Biz dedik ki: " Hepiniz oradan (aşağıya) inin. Ben'den size; (hangi zamanda yaşarsanız yaşayın) bir hidayetçi gelecektir. O zaman kim o hidayetçiye tâbî olursa, artık onların üzerine bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklar"
Kimdir bu hidâyetçiler? Bu hidâyetçiler, insanları Allah'ın emriyle Allah'a ulaştırmaya (Hidâyet etmeye) yetkili kılınanlardır. Bunların bir kısmı peygamberler bir kısmı da Rabbimizin adına, RESÛL, İMAM, MÜRŞİD, SULTAN ve HİDAYETÇİ dediği vazifelilerdir. Bunlar hem peygamberler zamanında hem de peygamberlerin olmadığı devirlerde yaşayan ve görevleri kıyamete kadar devam edecek olan önderlerdir.
PEYGAMBER OLAN VE PEYGAMBER OLMAYAN, ALLAH'A ULAŞTIRAN İMAMLAR
Peygamberlerin Allah'a ulaştıran (Hidâyet eden) İMAMLAR olduğunu Enbiya Sûresi'nin 72 ve 73. âyet-i kerîmelerinde görmekteyiz.
21/ ENBİYA-72: İbrâhîme, İshak ve istemeksizin Yakub'u ihsan ettik. Onların hepsini salihlerden kıldık.
21/ ENBİYA-73: Ve Biz onları emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık. Onlara hayırlar işlemeyi, namazı kılmayı ve zekât vermeyi vahyettik. Ve onlar bize kul oldular.
Görülüyor ki söz konusu imamlar peygamberlerdir. Peygamberlerin dışındaki huzur namazının imamları için de Secde Sûresi'nin 24. âyet-i kerîmesinde şöyle buyrulmaktadır.
32/ SECDE-24 : Onlardan (insanlardan) imamlar (mürşidler) kıldık, emrimizle insanları hidâyete erdirsinler (Allah'a insanların ruhlarını ulaştırsınlar) diye, sabırlarından dolayı ve âyetlerimize (Allah'ın âyetlerine) yakîn hasıl ettikleri için.
Âyet-i kerîmelerin metni birbirine çok benzemektedir. Ama Secde-24 de Allah'ın âyetlerine sabırla uzun çalışmalardan sonra yakîn hasıl edebilen Mürşidlerden bahsedilmektedir. Allah'dan aldıkları vahiyle başkalarının bilmediklerini biliyor (Enbiya-7) ve Kur'ân-ı Kerim'in müteşabih âyetlerini tezekkür edebiliyorlar (Al-i İmran-7) Bu sebeple Kur'ân-ı Kerim âyetlerine yakîn olma vasfını taşıyorlar.
21/ ENBİYA-7 : Senden önce sadece kendilerine vahyettiğimiz erkekler gönderdik (vazifeli kıldık). Bilmiyorsanız zikir ehline (daimî zikrin sahiplerine, ulûl'elbab'a) sorun.
3/ÂL-İ İMRAN-7 : Hüvellezî enzele aleykel kitâbe minhü âyâtün muhkemâtün hünne ümmül kitâbi ve uharu müteşâbihât. Fe emmellezine fî kulûbihim zeygun feyettebi'ûne mâ teşâbehe minhübtigâel fitneti vebtigâe te'vîlihi, ve mâ ya'lemü te'vîlehü illâllahü, verrâsihûne fîl'ılmi yekûlüne âmenna bihi, küllün min ındi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illa ülülelbâbi
O (Allah) ki; Kitab'ı sana O indirdi. O'nda bir kısmı muhkem (manâsı açık, yorum götürmez, şüphe kabul etmez) âyetlerdir ki; bunlar (Levh-i Mahfuz'daki) Ümmülkitapta (yer alan açık ve kesin âyetler)dir. Diğerleri ise müteşâbih (manâsı kapalı, açıklama isteyen) âyetlerdir. Kalplerinde eğrilik (ve döneklik) bulunanlar, fitne çıkarmak ve (kendi yararına uygun) teviylde (yorumda) bulunmak istedikleri için o (Kitab'ın) müteşabih olan kısmına uyarlar. Halbuki onların teviylini, kimse bilmez ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olan RASİHUN (rüsuh sahipleri) ise derler ki; "O'na îmân ettik, hepsi de Rabb'imiz katından (indirilme) dir." Bunu kimse tezekkür edemez, ancak ulûl'elbâb tezekkür edebilir.
PEYGAMBERLERİN VAZİFELERİ
Peygamberlerin insanları hidâyete erdirmelerinin nasıl gerçekleştiğini Bakara Sûresi'nin 150. ve 151. âyet-i kerimelerinde Rabbimiz şöyle açıklamıştır.
2/ BAKARA-150: Nereden (yola) çıkarsan çık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Nerede olursanız olun, yüzlerinizi o yöne çevirin ki; insanların sizin aleyhinizde (kullanabilecekleri) delil olmasın. Onlardan zulmedenler hariç. Öyleyse onlardan korkmayın, Ben'den (sizin üzerinizdeki sevgimin azalacağından) korkun ki; sizin üzerinizdeki ni'metimi tamamlayayım da böylece hidayete eresiniz.
2/ BAKARA-151: Nitekim size; içinizde (görev yapmak üzere) sizden bir Resûl (Peygamber) gönderdik ki, âyetlerimizi size tilâvet etsin (okuyup, açıklasın) ve sizi (nefslerinizi) tezkiye etsin, size Kitap ve hikmet öğretsin ve (hikmetin de ötesinde) bilmediğiniz şeyleri öğretsin.
Zaten Fatır Sûresi'nin 18. Âyet-i Kerîmesinde de Rabbimiz; "Allah'a ulaşmanın ancak nefsin tezkiyesiyle mümkün olabileceğini buyuruyor."
35/ FATIR-18 : Hiç kimse başkasının günahını yüklenmez. Eğer (başkasını) çağırırsa yüklensinler diye, hiçbiri yüklenilmez. Akrabası olsa bile. Muhakkak ki sen ancak Rablerine gaybta huşû duyanlar ve namaz kılanları uyarırsın. Kim nefsini tezkiye ederse bunu kendi nefsi için yapmış olur ve (ruhu) Allah'a doğru yola çıkar (Allah'a ulaşır).
Hidâyete ulaşmayı da Rabbimiz Bakara Sûresi'nin 120. ve Enam Sûresi'nin 71. âyet-i kerimelerinde şöyle buyuruyor:
6/ EN'AM-71: De ki; "Allah'ı bırakıp da bize ne fayda ne de zarar vermeyen şeylere mi tapalım? Allah bizi doğru yola ilettikten sonra şeytanların şaşırtıp sersem bir halde çöle düşürmek istedikleri adam gibi geriye mi dönelim? Halbuki arkadaşları onu "bize gel" diye hidayete çağırıyorlar. De ki, "Allah'a ulaşmak işte o hidayettir. Biz kendimizi âlemlerin Rabbine teslim etmekle emrolunduk."
2/ BAKARA-120 : Ve lenterda ankelyehüdü ve lannasara hatta tettebi'a milletehüm. Kul inne hüdallahi hüvelhüdâ. Ve leinitteba'te ehvaehüm ba'dellezi caeke minel ılmi, ma leke minallahi min veliyyin ve lanasir.
Sen onların dînine tâbî olmadıkça (uymadıkça) ne Yahudiler ve ne de Hristiyanlar senden (asla) razı olmazlar. De ki; "Muhakkak ki Allah'a ulaşmak (var ya); işte o, hidayettir." Sana gelen bunca ilimden sonra eğer onların hevalarına uyarsan; andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ve ne de bir yardımcı olmaz.
3/ ÂL-İ İMRAN-73 : Velâ tü'minü illâ limen tebi'a dineküm. Kul innel hüdâ hüdallah, en yü'tâ ehadün misle mâ ûtîtüm ev yuhaccûküm ınde rabbiküm. Kul innel fadla biyedillâh, yü'tihi men yeşâü. Vallahü vâsi'un alîm.
Ve sizin dininize tâbî olandan başka kimseye inanmayın. (Habibim) de ki "Hiç şüphesiz hidayet, Allah'a ulaşmaktır." (İnsan ruhunun ölmeden evvel Allah'a ulaşmasıdır.) Size verilenin bir benzerinin başka birine verilmesi (sebebiyle mi), veya Rabbinizin katında (sizlerle) tartışacakları için mi (böyle söylüyorsunuz)? De ki; " Hiç şüphesiz fazl, Allah'ın elindedir. Onu dilediğine verir. Ve Allah, VÂSİ'un ALÎM'dir (Allah herşeyi kuşatan ve herşeyi bilendir).
Demek ki Resûller (burada peygamberler):
1- İnsanları hidâyete ulaştırmak için gönderiliyor.
2- İnsanların üzerine bir ni'met olarak gönderiliyor.
3-Nefs tezkiyesi yaparak insanları önce hidâyete ulaştırıyorlar (Allah'a ulaştırıyorlar)
Demek ki peygamberlerin 5 görevi şunlar oluyor.
1- Önce Kur'ân-ı Kerîm âyetlerini tilâvet ediyorlar. (Başkalarına okuyorlar) Kur'an'n lafzı - İlk 14 basamak.
2- Onların nefslerini yedi kademede tezkiye ediyorlar.
Bu kademeler şunlardır:
1. Nefs-i Emmare
2. Nefs-i Levvame
3. Nefs-i Mülhime
4. Nefs-i Mutmainne
5. Nefs-i Radiye
6. Nefs-i Mardiye
7. Nefs-i Tezkiye
(15 ve 21. basamaklar - Kur'an'n Lafzı)
3- Onlara kitap (Kur'ân-ı Kerîm) öğretiyorlar. Burada Kur'ân-ı Kerîmin 4 ruhunu öğretiyorlar.
1. Fena kademesinde 1. ruh
2. Beka kademesinde 2. ruh
3. Zühd kademesinde 3.ruh
HER RESÛL PEYGAMBER DEĞİLDİR
Rabbimiz Kur'ân-ı Kerim'de Taha Sûresi'nin 123. âyet-i kerîmesinde (Bütün Âdemoğullarından yemin aldıktan sonra) şöyle buyurmaktadır ;
20/ TAHA-123: Birbirinize düşman olarak oradan hepiniz aşağı inin. Bizden size yaşadığınız devrede hidayetimiz geldiği zaman, kim hidayetçimize tâbî olursa o dalâlette kalmaz ve şâkî de olmaz.
2/ BAKARA -38: Biz dedik ki: " Hepiniz oradan (aşağıya) inin. Ben'den size; (hangi zamanda yaşarsanız yaşayın) bir hidayetçi gelecektir. O zaman kim o hidayetçiye tâbî olursa, artık onların üzerine bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklar"
Kimdir bu hidâyetçiler? Bu hidâyetçiler, insanları Allah'ın emriyle Allah'a ulaştırmaya (Hidâyet etmeye) yetkili kılınanlardır. Bunların bir kısmı peygamberler bir kısmı da Rabbimizin adına, RESÛL, İMAM, MÜRŞİD, SULTAN ve HİDAYETÇİ dediği vazifelilerdir. Bunlar hem peygamberler zamanında hem de peygamberlerin olmadığı devirlerde yaşayan ve görevleri kıyamete kadar devam edecek olan önderlerdir.
PEYGAMBER OLAN VE PEYGAMBER OLMAYAN, ALLAH'A ULAŞTIRAN İMAMLAR
Peygamberlerin Allah'a ulaştıran (Hidâyet eden) İMAMLAR olduğunu Enbiya Sûresi'nin 72 ve 73. âyet-i kerîmelerinde görmekteyiz.
21/ ENBİYA-72: İbrâhîme, İshak ve istemeksizin Yakub'u ihsan ettik. Onların hepsini salihlerden kıldık.
21/ ENBİYA-73: Ve Biz onları emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık. Onlara hayırlar işlemeyi, namazı kılmayı ve zekât vermeyi vahyettik. Ve onlar bize kul oldular.
Görülüyor ki söz konusu imamlar peygamberlerdir. Peygamberlerin dışındaki huzur namazının imamları için de Secde Sûresi'nin 24. âyet-i kerîmesinde şöyle buyrulmaktadır.
32/ SECDE-24 : Onlardan (insanlardan) imamlar (mürşidler) kıldık, emrimizle insanları hidâyete erdirsinler (Allah'a insanların ruhlarını ulaştırsınlar) diye, sabırlarından dolayı ve âyetlerimize (Allah'ın âyetlerine) yakîn hasıl ettikleri için.
Âyet-i kerîmelerin metni birbirine çok benzemektedir. Ama Secde-24 de Allah'ın âyetlerine sabırla uzun çalışmalardan sonra yakîn hasıl edebilen Mürşidlerden bahsedilmektedir. Allah'dan aldıkları vahiyle başkalarının bilmediklerini biliyor (Enbiya-7) ve Kur'ân-ı Kerim'in müteşabih âyetlerini tezekkür edebiliyorlar (Al-i İmran-7) Bu sebeple Kur'ân-ı Kerim âyetlerine yakîn olma vasfını taşıyorlar.
21/ ENBİYA-7 : Senden önce sadece kendilerine vahyettiğimiz erkekler gönderdik (vazifeli kıldık). Bilmiyorsanız zikir ehline (daimî zikrin sahiplerine, ulûl'elbab'a) sorun.
3/ÂL-İ İMRAN-7 : Hüvellezî enzele aleykel kitâbe minhü âyâtün muhkemâtün hünne ümmül kitâbi ve uharu müteşâbihât. Fe emmellezine fî kulûbihim zeygun feyettebi'ûne mâ teşâbehe minhübtigâel fitneti vebtigâe te'vîlihi, ve mâ ya'lemü te'vîlehü illâllahü, verrâsihûne fîl'ılmi yekûlüne âmenna bihi, küllün min ındi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illa ülülelbâbi
O (Allah) ki; Kitab'ı sana O indirdi. O'nda bir kısmı muhkem (manâsı açık, yorum götürmez, şüphe kabul etmez) âyetlerdir ki; bunlar (Levh-i Mahfuz'daki) Ümmülkitapta (yer alan açık ve kesin âyetler)dir. Diğerleri ise müteşâbih (manâsı kapalı, açıklama isteyen) âyetlerdir. Kalplerinde eğrilik (ve döneklik) bulunanlar, fitne çıkarmak ve (kendi yararına uygun) teviylde (yorumda) bulunmak istedikleri için o (Kitab'ın) müteşabih olan kısmına uyarlar. Halbuki onların teviylini, kimse bilmez ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olan RASİHUN (rüsuh sahipleri) ise derler ki; "O'na îmân ettik, hepsi de Rabb'imiz katından (indirilme) dir." Bunu kimse tezekkür edemez, ancak ulûl'elbâb tezekkür edebilir.
PEYGAMBERLERİN VAZİFELERİ
Peygamberlerin insanları hidâyete erdirmelerinin nasıl gerçekleştiğini Bakara Sûresi'nin 150. ve 151. âyet-i kerimelerinde Rabbimiz şöyle açıklamıştır.
2/ BAKARA-150: Nereden (yola) çıkarsan çık yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Nerede olursanız olun, yüzlerinizi o yöne çevirin ki; insanların sizin aleyhinizde (kullanabilecekleri) delil olmasın. Onlardan zulmedenler hariç. Öyleyse onlardan korkmayın, Ben'den (sizin üzerinizdeki sevgimin azalacağından) korkun ki; sizin üzerinizdeki ni'metimi tamamlayayım da böylece hidayete eresiniz.
2/ BAKARA-151: Nitekim size; içinizde (görev yapmak üzere) sizden bir Resûl (Peygamber) gönderdik ki, âyetlerimizi size tilâvet etsin (okuyup, açıklasın) ve sizi (nefslerinizi) tezkiye etsin, size Kitap ve hikmet öğretsin ve (hikmetin de ötesinde) bilmediğiniz şeyleri öğretsin.
Zaten Fatır Sûresi'nin 18. Âyet-i Kerîmesinde de Rabbimiz; "Allah'a ulaşmanın ancak nefsin tezkiyesiyle mümkün olabileceğini buyuruyor."
35/ FATIR-18 : Hiç kimse başkasının günahını yüklenmez. Eğer (başkasını) çağırırsa yüklensinler diye, hiçbiri yüklenilmez. Akrabası olsa bile. Muhakkak ki sen ancak Rablerine gaybta huşû duyanlar ve namaz kılanları uyarırsın. Kim nefsini tezkiye ederse bunu kendi nefsi için yapmış olur ve (ruhu) Allah'a doğru yola çıkar (Allah'a ulaşır).
Hidâyete ulaşmayı da Rabbimiz Bakara Sûresi'nin 120. ve Enam Sûresi'nin 71. âyet-i kerimelerinde şöyle buyuruyor:
6/ EN'AM-71: De ki; "Allah'ı bırakıp da bize ne fayda ne de zarar vermeyen şeylere mi tapalım? Allah bizi doğru yola ilettikten sonra şeytanların şaşırtıp sersem bir halde çöle düşürmek istedikleri adam gibi geriye mi dönelim? Halbuki arkadaşları onu "bize gel" diye hidayete çağırıyorlar. De ki, "Allah'a ulaşmak işte o hidayettir. Biz kendimizi âlemlerin Rabbine teslim etmekle emrolunduk."
2/ BAKARA-120 : Ve lenterda ankelyehüdü ve lannasara hatta tettebi'a milletehüm. Kul inne hüdallahi hüvelhüdâ. Ve leinitteba'te ehvaehüm ba'dellezi caeke minel ılmi, ma leke minallahi min veliyyin ve lanasir.
Sen onların dînine tâbî olmadıkça (uymadıkça) ne Yahudiler ve ne de Hristiyanlar senden (asla) razı olmazlar. De ki; "Muhakkak ki Allah'a ulaşmak (var ya); işte o, hidayettir." Sana gelen bunca ilimden sonra eğer onların hevalarına uyarsan; andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ve ne de bir yardımcı olmaz.
3/ ÂL-İ İMRAN-73 : Velâ tü'minü illâ limen tebi'a dineküm. Kul innel hüdâ hüdallah, en yü'tâ ehadün misle mâ ûtîtüm ev yuhaccûküm ınde rabbiküm. Kul innel fadla biyedillâh, yü'tihi men yeşâü. Vallahü vâsi'un alîm.
Ve sizin dininize tâbî olandan başka kimseye inanmayın. (Habibim) de ki "Hiç şüphesiz hidayet, Allah'a ulaşmaktır." (İnsan ruhunun ölmeden evvel Allah'a ulaşmasıdır.) Size verilenin bir benzerinin başka birine verilmesi (sebebiyle mi), veya Rabbinizin katında (sizlerle) tartışacakları için mi (böyle söylüyorsunuz)? De ki; " Hiç şüphesiz fazl, Allah'ın elindedir. Onu dilediğine verir. Ve Allah, VÂSİ'un ALÎM'dir (Allah herşeyi kuşatan ve herşeyi bilendir).
Demek ki Resûller (burada peygamberler):
1- İnsanları hidâyete ulaştırmak için gönderiliyor.
2- İnsanların üzerine bir ni'met olarak gönderiliyor.
3-Nefs tezkiyesi yaparak insanları önce hidâyete ulaştırıyorlar (Allah'a ulaştırıyorlar)
Demek ki peygamberlerin 5 görevi şunlar oluyor.
1- Önce Kur'ân-ı Kerîm âyetlerini tilâvet ediyorlar. (Başkalarına okuyorlar) Kur'an'n lafzı - İlk 14 basamak.
2- Onların nefslerini yedi kademede tezkiye ediyorlar.
Bu kademeler şunlardır:
1. Nefs-i Emmare
2. Nefs-i Levvame
3. Nefs-i Mülhime
4. Nefs-i Mutmainne
5. Nefs-i Radiye
6. Nefs-i Mardiye
7. Nefs-i Tezkiye
(15 ve 21. basamaklar - Kur'an'n Lafzı)
3- Onlara kitap (Kur'ân-ı Kerîm) öğretiyorlar. Burada Kur'ân-ı Kerîmin 4 ruhunu öğretiyorlar.
1. Fena kademesinde 1. ruh
2. Beka kademesinde 2. ruh
3. Zühd kademesinde 3.ruh