Bir vezir, her hadise karşısında, “Her şeyde bir hayır vardır.” der, bu inanışın insan hayatı için önemli bir ilke olduğuna inanırmış.
Bir gün, padişahın kolunda dayanılmaz bir ağrı başlamış. Tedavisi için her şey yapılmış, ülkenin bütün doktorları getirilmiş, her ilâç denenmiş ama ağrı bir türlü geçmemiş. Kolun kesilmesinden başka bir çare kalmamış. Doktorlar, hastalığın ve ağrının bütün vücudu sarmaması için kolun kesilmesine karar vermişler. Kol kesilmiş. Vezir bütün bu olup bitenler karşısında “”Her şeyde bir hayır vardır!” diyormuş. Padişah vezirine:
Ey vezir, kolum kesildi, sen hâlâ “Her şeyde bir hayır var!” diyorsun. Hayır bunun neresinde!
Vezir, yine teslimiyetle, “Padişahım bunda da bir hayır var.” diyerek cevap vermiş. Padişah, vezirinin pişkinliğine artık dayanamamış. Büyük bir öfke ile vezirin zindana atılmasını emretmiş.
Yıllar geçmiş. Günlerden bir gün padişah adeti olduğu üzere yine ava çıkmış. Çevresiyle birlikte yamyamlar tarafından yakalanmış. Yamyamlar büyükçe bir kazanı, yaktıkları ateş üzerine koymuşlar. Kazanda pişirilme sırası padişaha gelmiş. Padişahın kolunun bir hastalık sonucu kesildiğini öğrenen yamyamlar hastalıklı et yememek için onu diğerlerinden ayırmışlar, serbest bırakmışlar.
Padişah, saraya dönerken birden zindana attığı vezirini hatırlamış. Veziri, “Bunda da bir hayır var!” dememiş miydi? İşte kurtulmuştu. Hayır gerçekleşmişti, kolu kesilmemiş olsaydı, yamyamlar onu bırakırlar mıydı? Yaptığına bin pişman olmuş, doğruca zindana koşmuş, vezirinden özür dilemiş. Haksızlık ettiğini söylemiş, ondan helâllik istemiş.
Vezir:
“Padişahım üzülmeyiniz, her şeyde bir hayır vardır. Benim zindana atılmamda da bir hayır var.Siz beni zindana atmasaydınız, ben de sizinle avda olacaktım. Yamyamların midesine girecektim. “Her şeyde bir hayır var, efendimiz!” demiş.
Bir gün, padişahın kolunda dayanılmaz bir ağrı başlamış. Tedavisi için her şey yapılmış, ülkenin bütün doktorları getirilmiş, her ilâç denenmiş ama ağrı bir türlü geçmemiş. Kolun kesilmesinden başka bir çare kalmamış. Doktorlar, hastalığın ve ağrının bütün vücudu sarmaması için kolun kesilmesine karar vermişler. Kol kesilmiş. Vezir bütün bu olup bitenler karşısında “”Her şeyde bir hayır vardır!” diyormuş. Padişah vezirine:
Ey vezir, kolum kesildi, sen hâlâ “Her şeyde bir hayır var!” diyorsun. Hayır bunun neresinde!
Vezir, yine teslimiyetle, “Padişahım bunda da bir hayır var.” diyerek cevap vermiş. Padişah, vezirinin pişkinliğine artık dayanamamış. Büyük bir öfke ile vezirin zindana atılmasını emretmiş.
Yıllar geçmiş. Günlerden bir gün padişah adeti olduğu üzere yine ava çıkmış. Çevresiyle birlikte yamyamlar tarafından yakalanmış. Yamyamlar büyükçe bir kazanı, yaktıkları ateş üzerine koymuşlar. Kazanda pişirilme sırası padişaha gelmiş. Padişahın kolunun bir hastalık sonucu kesildiğini öğrenen yamyamlar hastalıklı et yememek için onu diğerlerinden ayırmışlar, serbest bırakmışlar.
Padişah, saraya dönerken birden zindana attığı vezirini hatırlamış. Veziri, “Bunda da bir hayır var!” dememiş miydi? İşte kurtulmuştu. Hayır gerçekleşmişti, kolu kesilmemiş olsaydı, yamyamlar onu bırakırlar mıydı? Yaptığına bin pişman olmuş, doğruca zindana koşmuş, vezirinden özür dilemiş. Haksızlık ettiğini söylemiş, ondan helâllik istemiş.
Vezir:
“Padişahım üzülmeyiniz, her şeyde bir hayır vardır. Benim zindana atılmamda da bir hayır var.Siz beni zindana atmasaydınız, ben de sizinle avda olacaktım. Yamyamların midesine girecektim. “Her şeyde bir hayır var, efendimiz!” demiş.