Hz. Hüseyinin Doğum Tarihi :
Peygamberimizin kızı Hz. Fatıma, Hz, Hasan'in doğumundan elli gece sonra, Hz. Hüseyin'e hâmile kalmiştı.[1]
Hicretin dördüncü yılı Şaban aynun beşinde, Peygamberimizin torunu ve Hz. Ali'nin ikinci oğlu Hz. Hüseyin, Hz. Fatıma'dan doğdu [2]
Hz. Hüseyin’in Süt Annesi
Hz. Âbbas'ın zevcesi Ümmülfadl, bir gün, Peygamberimizin yanına gelip «Yâ Resûlallâlı! Ben, gece bir rü'yâ gördüm!» dedi.[3]
Peygamberimiz «Nedir o gördüğün rüya?» diye sordu. Ümmülf adi :
«O, çok giddetli ve mihnetti bir rüyâ!» dedi. Peygamberimiz «Nedir o, söyle,» buyurdu.
Ümmülfadl «Senin cesedinden bir parçasının kesilip evime konulduğunu gördüm!» dedi
Peygamberimiz «Hayır görmüşsündür inşaattan!: Fatıma, bir oğlan doğuracak, sen de ona, oğlun Kusem'in sütünü emdireceksin!» buyurdu.
Hz. Hüseyin doğunca, Ümmülfadl, Onu alıp götürdü, debeîeninceye kadar Ona Kusem'în sütünü emdirdi.
Ümmülfadl der ki «Bir gün, Hüseyin'i alıp Resûlullâh'a götürmüştüm. Hüseyin, Resûlullâh'ı görünce, üzerine atıldı. O da, Onu ÖptüT sevdi. Sonra eteğine oturttu. Hüseyin, oturunca, Resûlullâh'ın üzerine akıttı.
Hesûlullâh (Ey Ümmülfadl! Al, tut oğlumu, üzerime akıttı!) buyurdu.
(Resûlullâh'm üzerine akıttın da, üzdün Onu!) dedim. Canını acıtacak bir tutuşla tutup boynuna vurunca Hüseyin ağlamaya başladı.
Resûlullâh (Ey Ümmülfadl! Alîâh, iyiliğini versin, Allah, seni rahmetiyle esirgesin!
Sen, oğlumun canını acıtmak, onu ağlatmakla, beni üzdün!) buyurdu. Ben de (ihramını çıkar, başka bir elbise giy de, yıkayayım!) dedim.
(Oğlan çocuğunun sidiği bulaşan yere su saçılır, akıtılır. Kız çocuğumun «sidiği bulaşan yer de, yıkanır.) buyurdu[4] Peygamberimiz, bir gün, Hz. Hüseyin'in ağladığını işitti. Hz. Hüseyin'in annesi Hz. Fatıma'ya «Onun ağlamasına üzüldüğümü, bilmiyor musun?» buyurdu [5]
Hz. Hüseyin'e Akika Kurbânı Kesilmesi ve İsim Takılması:
Akîka kurbanı, çocuğun doğumunun yedinci günü kesilir, ismi takılır ve «başının saçı kestirilir[6] Peygamberimiz de, Hz. Hüseyin'in doğumunun yedinci günü, Akîka kur-ibanı olarak iki koç boğazlattı, ismini koydu, saçını kesdirdi.
«Ey Fatıma! Hüseyin'in saçını kes! Saçının ağırlığınca, sadaka ver.» buhurdu. Tartılan saçlının ağırlığı, bir dirhem geldi[7] Hz. Fatıma da Hz. Hüseyin'in kesilen saçının ağırlığınca gümüşü, fakirlere dağıttı [8] Peygamberimiz, Hz. Hüseyin'in Akîka kurbanından Ebe'ye bir but gönderilmesini,[9] kalanmın da, kemikleri kırılmadan pişirilip yenmesini ve başkalarına da, yedirilmesini tavsiye etti[10] Hz. Ali der ki «ben, harbi, darbı sever bir adamdım[11]. Hasan, doğduğu zaman, ona Harb ismini koymuştum.
Resûlullâh Aleyhisselâm geldi. (Gösteriniz oğlumu, bana! Ne isim koydunuz ona?) buyurdu.
(Harb ismini koydum!) dedim.
(Hayır! O, Hasaradır!) buyurdu.
Hüseyin doğduğu zaman da, ona yine Harb ismini koydum.
üesûlullâh Aleyfaisselâm geldi (Gösteriniz oğlumu bana! Ne isim koydu-iiuz Ona?) buyurdu.
(Harb ismini koydum!) dedim.
(Hayır! O, Hüseyin'dir!) buyurdu.
Üçüncü oğlan doğduğu zaman, yine ona Harb ismini koydum.
Resûlullâh Aleyhisselâm geldi. (Gösteriniz oğlumu bana! Ne isim koydunuz ona?) buyurdu.
(Harb ismini koydum!) dedim. (Hayır! O, Muhassin'dir!) buyurdu.
Sonra da (Ben, bunlara, Harun Aleyhisselâm'ın oğulları olan Şebber, Şe-bîr ve Müşebbir'in isimlerini koydum!) buyurdu.[12]
Koyduğu İsimlerin Peygamberimize Cebrail Tarafından Haber Verilmesi :
Peygamberimizin her üç torununun doğumunda Cebrail gelip onlara kokacağı ismi Peygamberimize bildirmişti.
Nitekim, Hz. Hüseyin doğduğu zaman, Cebrail gelip «Yâ Muhammed! Rabbm, sana selâm söylüyor. (Oğluna, şu Harun'un oğlunun ismini koy!) diyor» dedi.
Peygamberimiz «Ey Cebrail! Harun'un oğlunun ismi nedir?» diye sordu. Cebrail «Şebîr!» dedi.
Peygamberimiz «Benim dilim, Arabça!» dedi.
Cebrail «Öyle ise, bunun Arabca kargılığı olan Hüseyin ismini koy!» dedi[13]
Hz. Ali'nin Oğullarına Harb İsminaen Önce Koyduğu isimler :
Hz. Ali, daha önce, Hz. Hasan'a, Hamza; Hz. Hüseyin'e de Cafer ismini .koymuştu.
Peygamberimiz her birisi için «Bunun ismini değiştinnekliğim bana emr olundu!» buyurmuş , Hz. Alide «Allah ve Resulü, daha iyi bilir!» demişti [14]
Hz. Hüseyin'in Kulağına Ezan Okunması :
Peygamberimiz, Hz. Hüseyin'in ismini koyarken, kulağına Ezan okudu [15]
Hz. Hüseyin'in Künyesi :
Hz. Hüseyin'in künyesi, Ebû Abdullah idi. Kendisine (Ebû Abdullah!» diye hitap edilirdi [16]
Hz. Hüseyin'in Sünnet Ettirilmesi :
Hz. Hüseyin, doğumunun yedinci günü, Sünnet ettirildi [17]
Hz. Hüseyin'in, Peygamberimize Benzerliği :
Hz. Ali der ki «Hasan Resûlullâh'a, göksünden başına kadar olan kısmın-da.Hüseyin de, bundan aşağı olan kısmında çok benzerdi [18]
Peygamberimizin, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'e Olan Sevgisi :
Peygamberimiz, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'e bakıp:
«Allah'ım! Ben, bunları, seviyorum. Sen de sev bunları!» diyerek düa etmiştir
«Hasan ve Hüseyin ki, onlar benim, dünyada kokladığım iki Reyhanımdır!»
«Hasan ve Hüseyin'i seven, beni sevmiş, onlara kin tutan da, bana kin (tutmuş olur!»
«Hasan ve Hüseyin, Cennetlik gençlerin iki Seyyididir!» buyurmuştur
Ebü Eyyûb-i Ensârî der ki «Bir gün, Resûlullâh Aleyhisselâm'm huzuruma girmiştim. Hasan'Ia Hüseyin, Önünde oynuyorlardı.
(Ya Resûlallâh! Sen, bunları, çok mu seversin?) dedim.
(Nasıl sevmem?: Bunlar, benim, dünyada kokladığım iki Reyhanımdır!) buyurdu [19]
Hz. Abbas, Peygamberimizi, hastalığında ziyarete gelmişti. Kendisinden sonra, Hz. Ali, müsâade isteyip Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'le birlikte içeri girdi.
Hz. Abbas «Yâ Resûlallâh! Senin evladlann bunlar!» dedi. Peygamberimiz «Evet! Amuca, Onlar, senin de evlatlarındır!» buyurdu.
Hz. Abbas «Çok mu seversin bunları?».diye sordu.
Peygamberimiz «Evet!» buyurdu.
Hz. Abbas «Sen, onları sevdiğin gibi, Allah da, Seni sevsin!» dedi [20]
Ha Göreyim Seni Gayret! :
Peygamberimiz, bir gün, cenazelerin konulduğu yerde oturuyordu. Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin, döğüşmeğe başladılar.
Peygamberimiz gülerek «Ha gayret Hasan! Göreyim seni, yakala Hüseyin'i!» diyerekHz. Hasan'ıkayırınca, Hz. Ali: «Yâ Resûlallâh! Sen, Hüseyin'i kayırmalı değümiydm?!: Hasan, daha büyüktü?» dedi.
Peygamberimiz «Baksana, şu Cebrail de, Hüseyin'e: (Ha gayret Hüseyin, göreyim seni!) diyor» buyurdu [21]
Hüseyin, Bendendir, Ben de Hüseyin'denim! :
Peygamberimiz, bir gün, Eshabile birlikte davet edildiği yemeğe gidiyordu. O sırada, Hz. Hüseyin de, sokakta çocuklarla oynuyordu.
Peygamberimiz, Eshabını geride bırakarak ilerledi. Ellerini açtı. Hz. Hüseyin'i tutmak istedi.
Hz. Hüseyin, bir oraya, bir buraya kaçıyor, Peygamberimiz de, gülüyor ve onu tutmağa uğraşıyordu. En sonunda, tuttu.
Bir elini, onunrkafasımn arkasına, o bir elini de, çenesinin altına koyup onu öptü. Sonra da :
«Hüseyin, benden'dir! Ben de, Hüseyin'denim! Allah'ı seven, Hüseyin'i sever!
Hüseyin, Torunlardan bir Torundur!» buyurdu [22]
Cennetlik Gençlerin Seyyidi:
Câbir b. Abdullah der ki «Hüseyin, Mescide girince, Resûlullâh Aleyhis-3elârn (cennetlik gençlerin Seyyidine bakmak isteyen, şuna baksın!) buyurdu [23]
Peygamberimizin Ehli Beyti:
Peygamberimizin üveyi oğlu Ömer b. E/bî Seleme der ki «Şu (Ey Ehl-i beyt! Allah, sizden kiri, günahı gidermek ve sizi, tertemiz yapmak ister. Ah-zab: 33) âyeti, Ümmü Seleme'nin evinde nazil oldu.
Peygamber Aleyhisseîâm, Fatıma'y\Hasan'ı, Hüseyin'i çağırdı. Onları, bir Örtü ile bürüyüp örttü.
O sırada Ali, arkada, geride bulunuyordu. Onu da, örtü ile bürüdü Örttü. Sonra da (Allah'ım! Bunlar, benim Ehl-i beyt'imdir!
Bunlardan günah kirini .gider, kendilerini tertemiz yap!) diyerek düa etti.
Ümmü Seleme (Yâ Nebiyyallâh! Ben de, onlarla birliktemiyim?) diye sordu.
Resûlullâh, ona (Sen, yerindesin ve bana hayırlısın!) buyurdu [24]Hz. Âişe de, bu hâdiseyi şöyle anlatır:
«Peygamber Aleyhisselâm, bir sabah, üzerinde siyah kıldan dokunmuş, •nakışlı, Yemen işi bir örtü bulunduğu halde, erkenden çıkınca, yanına Hasan b. Âli geldi. Onu, hemen örtüsünün içine aldı.
Sonra, Hüseyin geldi. Onu da, onun yanma aldı. Sonra, Fatıma geldi. Onu da, Örtünün içine aldı.
Daha sonra, Ali geldi. Onu da, örtünün içine aldıktan sonra: (Ey Ehl-i beyti Allah, sizden kiri, günahı gidermek ve sizi, tertemiz yapmak ister. Ah-zab: 33) âyetini okudu [25]
Peygamberimizin kızı Hz. Fatıma, Hz, Hasan'in doğumundan elli gece sonra, Hz. Hüseyin'e hâmile kalmiştı.[1]
Hicretin dördüncü yılı Şaban aynun beşinde, Peygamberimizin torunu ve Hz. Ali'nin ikinci oğlu Hz. Hüseyin, Hz. Fatıma'dan doğdu [2]
Hz. Hüseyin’in Süt Annesi
Hz. Âbbas'ın zevcesi Ümmülfadl, bir gün, Peygamberimizin yanına gelip «Yâ Resûlallâlı! Ben, gece bir rü'yâ gördüm!» dedi.[3]
Peygamberimiz «Nedir o gördüğün rüya?» diye sordu. Ümmülf adi :
«O, çok giddetli ve mihnetti bir rüyâ!» dedi. Peygamberimiz «Nedir o, söyle,» buyurdu.
Ümmülfadl «Senin cesedinden bir parçasının kesilip evime konulduğunu gördüm!» dedi
Peygamberimiz «Hayır görmüşsündür inşaattan!: Fatıma, bir oğlan doğuracak, sen de ona, oğlun Kusem'in sütünü emdireceksin!» buyurdu.
Hz. Hüseyin doğunca, Ümmülfadl, Onu alıp götürdü, debeîeninceye kadar Ona Kusem'în sütünü emdirdi.
Ümmülfadl der ki «Bir gün, Hüseyin'i alıp Resûlullâh'a götürmüştüm. Hüseyin, Resûlullâh'ı görünce, üzerine atıldı. O da, Onu ÖptüT sevdi. Sonra eteğine oturttu. Hüseyin, oturunca, Resûlullâh'ın üzerine akıttı.
Hesûlullâh (Ey Ümmülfadl! Al, tut oğlumu, üzerime akıttı!) buyurdu.
(Resûlullâh'm üzerine akıttın da, üzdün Onu!) dedim. Canını acıtacak bir tutuşla tutup boynuna vurunca Hüseyin ağlamaya başladı.
Resûlullâh (Ey Ümmülfadl! Alîâh, iyiliğini versin, Allah, seni rahmetiyle esirgesin!
Sen, oğlumun canını acıtmak, onu ağlatmakla, beni üzdün!) buyurdu. Ben de (ihramını çıkar, başka bir elbise giy de, yıkayayım!) dedim.
(Oğlan çocuğunun sidiği bulaşan yere su saçılır, akıtılır. Kız çocuğumun «sidiği bulaşan yer de, yıkanır.) buyurdu[4] Peygamberimiz, bir gün, Hz. Hüseyin'in ağladığını işitti. Hz. Hüseyin'in annesi Hz. Fatıma'ya «Onun ağlamasına üzüldüğümü, bilmiyor musun?» buyurdu [5]
Hz. Hüseyin'e Akika Kurbânı Kesilmesi ve İsim Takılması:
Akîka kurbanı, çocuğun doğumunun yedinci günü kesilir, ismi takılır ve «başının saçı kestirilir[6] Peygamberimiz de, Hz. Hüseyin'in doğumunun yedinci günü, Akîka kur-ibanı olarak iki koç boğazlattı, ismini koydu, saçını kesdirdi.
«Ey Fatıma! Hüseyin'in saçını kes! Saçının ağırlığınca, sadaka ver.» buhurdu. Tartılan saçlının ağırlığı, bir dirhem geldi[7] Hz. Fatıma da Hz. Hüseyin'in kesilen saçının ağırlığınca gümüşü, fakirlere dağıttı [8] Peygamberimiz, Hz. Hüseyin'in Akîka kurbanından Ebe'ye bir but gönderilmesini,[9] kalanmın da, kemikleri kırılmadan pişirilip yenmesini ve başkalarına da, yedirilmesini tavsiye etti[10] Hz. Ali der ki «ben, harbi, darbı sever bir adamdım[11]. Hasan, doğduğu zaman, ona Harb ismini koymuştum.
Resûlullâh Aleyhisselâm geldi. (Gösteriniz oğlumu, bana! Ne isim koydunuz ona?) buyurdu.
(Harb ismini koydum!) dedim.
(Hayır! O, Hasaradır!) buyurdu.
Hüseyin doğduğu zaman da, ona yine Harb ismini koydum.
üesûlullâh Aleyfaisselâm geldi (Gösteriniz oğlumu bana! Ne isim koydu-iiuz Ona?) buyurdu.
(Harb ismini koydum!) dedim.
(Hayır! O, Hüseyin'dir!) buyurdu.
Üçüncü oğlan doğduğu zaman, yine ona Harb ismini koydum.
Resûlullâh Aleyhisselâm geldi. (Gösteriniz oğlumu bana! Ne isim koydunuz ona?) buyurdu.
(Harb ismini koydum!) dedim. (Hayır! O, Muhassin'dir!) buyurdu.
Sonra da (Ben, bunlara, Harun Aleyhisselâm'ın oğulları olan Şebber, Şe-bîr ve Müşebbir'in isimlerini koydum!) buyurdu.[12]
Koyduğu İsimlerin Peygamberimize Cebrail Tarafından Haber Verilmesi :
Peygamberimizin her üç torununun doğumunda Cebrail gelip onlara kokacağı ismi Peygamberimize bildirmişti.
Nitekim, Hz. Hüseyin doğduğu zaman, Cebrail gelip «Yâ Muhammed! Rabbm, sana selâm söylüyor. (Oğluna, şu Harun'un oğlunun ismini koy!) diyor» dedi.
Peygamberimiz «Ey Cebrail! Harun'un oğlunun ismi nedir?» diye sordu. Cebrail «Şebîr!» dedi.
Peygamberimiz «Benim dilim, Arabça!» dedi.
Cebrail «Öyle ise, bunun Arabca kargılığı olan Hüseyin ismini koy!» dedi[13]
Hz. Ali'nin Oğullarına Harb İsminaen Önce Koyduğu isimler :
Hz. Ali, daha önce, Hz. Hasan'a, Hamza; Hz. Hüseyin'e de Cafer ismini .koymuştu.
Peygamberimiz her birisi için «Bunun ismini değiştinnekliğim bana emr olundu!» buyurmuş , Hz. Alide «Allah ve Resulü, daha iyi bilir!» demişti [14]
Hz. Hüseyin'in Kulağına Ezan Okunması :
Peygamberimiz, Hz. Hüseyin'in ismini koyarken, kulağına Ezan okudu [15]
Hz. Hüseyin'in Künyesi :
Hz. Hüseyin'in künyesi, Ebû Abdullah idi. Kendisine (Ebû Abdullah!» diye hitap edilirdi [16]
Hz. Hüseyin'in Sünnet Ettirilmesi :
Hz. Hüseyin, doğumunun yedinci günü, Sünnet ettirildi [17]
Hz. Hüseyin'in, Peygamberimize Benzerliği :
Hz. Ali der ki «Hasan Resûlullâh'a, göksünden başına kadar olan kısmın-da.Hüseyin de, bundan aşağı olan kısmında çok benzerdi [18]
Peygamberimizin, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'e Olan Sevgisi :
Peygamberimiz, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'e bakıp:
«Allah'ım! Ben, bunları, seviyorum. Sen de sev bunları!» diyerek düa etmiştir
«Hasan ve Hüseyin ki, onlar benim, dünyada kokladığım iki Reyhanımdır!»
«Hasan ve Hüseyin'i seven, beni sevmiş, onlara kin tutan da, bana kin (tutmuş olur!»
«Hasan ve Hüseyin, Cennetlik gençlerin iki Seyyididir!» buyurmuştur
Ebü Eyyûb-i Ensârî der ki «Bir gün, Resûlullâh Aleyhisselâm'm huzuruma girmiştim. Hasan'Ia Hüseyin, Önünde oynuyorlardı.
(Ya Resûlallâh! Sen, bunları, çok mu seversin?) dedim.
(Nasıl sevmem?: Bunlar, benim, dünyada kokladığım iki Reyhanımdır!) buyurdu [19]
Hz. Abbas, Peygamberimizi, hastalığında ziyarete gelmişti. Kendisinden sonra, Hz. Ali, müsâade isteyip Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'le birlikte içeri girdi.
Hz. Abbas «Yâ Resûlallâh! Senin evladlann bunlar!» dedi. Peygamberimiz «Evet! Amuca, Onlar, senin de evlatlarındır!» buyurdu.
Hz. Abbas «Çok mu seversin bunları?».diye sordu.
Peygamberimiz «Evet!» buyurdu.
Hz. Abbas «Sen, onları sevdiğin gibi, Allah da, Seni sevsin!» dedi [20]
Ha Göreyim Seni Gayret! :
Peygamberimiz, bir gün, cenazelerin konulduğu yerde oturuyordu. Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin, döğüşmeğe başladılar.
Peygamberimiz gülerek «Ha gayret Hasan! Göreyim seni, yakala Hüseyin'i!» diyerekHz. Hasan'ıkayırınca, Hz. Ali: «Yâ Resûlallâh! Sen, Hüseyin'i kayırmalı değümiydm?!: Hasan, daha büyüktü?» dedi.
Peygamberimiz «Baksana, şu Cebrail de, Hüseyin'e: (Ha gayret Hüseyin, göreyim seni!) diyor» buyurdu [21]
Hüseyin, Bendendir, Ben de Hüseyin'denim! :
Peygamberimiz, bir gün, Eshabile birlikte davet edildiği yemeğe gidiyordu. O sırada, Hz. Hüseyin de, sokakta çocuklarla oynuyordu.
Peygamberimiz, Eshabını geride bırakarak ilerledi. Ellerini açtı. Hz. Hüseyin'i tutmak istedi.
Hz. Hüseyin, bir oraya, bir buraya kaçıyor, Peygamberimiz de, gülüyor ve onu tutmağa uğraşıyordu. En sonunda, tuttu.
Bir elini, onunrkafasımn arkasına, o bir elini de, çenesinin altına koyup onu öptü. Sonra da :
«Hüseyin, benden'dir! Ben de, Hüseyin'denim! Allah'ı seven, Hüseyin'i sever!
Hüseyin, Torunlardan bir Torundur!» buyurdu [22]
Cennetlik Gençlerin Seyyidi:
Câbir b. Abdullah der ki «Hüseyin, Mescide girince, Resûlullâh Aleyhis-3elârn (cennetlik gençlerin Seyyidine bakmak isteyen, şuna baksın!) buyurdu [23]
Peygamberimizin Ehli Beyti:
Peygamberimizin üveyi oğlu Ömer b. E/bî Seleme der ki «Şu (Ey Ehl-i beyt! Allah, sizden kiri, günahı gidermek ve sizi, tertemiz yapmak ister. Ah-zab: 33) âyeti, Ümmü Seleme'nin evinde nazil oldu.
Peygamber Aleyhisseîâm, Fatıma'y\Hasan'ı, Hüseyin'i çağırdı. Onları, bir Örtü ile bürüyüp örttü.
O sırada Ali, arkada, geride bulunuyordu. Onu da, örtü ile bürüdü Örttü. Sonra da (Allah'ım! Bunlar, benim Ehl-i beyt'imdir!
Bunlardan günah kirini .gider, kendilerini tertemiz yap!) diyerek düa etti.
Ümmü Seleme (Yâ Nebiyyallâh! Ben de, onlarla birliktemiyim?) diye sordu.
Resûlullâh, ona (Sen, yerindesin ve bana hayırlısın!) buyurdu [24]Hz. Âişe de, bu hâdiseyi şöyle anlatır:
«Peygamber Aleyhisselâm, bir sabah, üzerinde siyah kıldan dokunmuş, •nakışlı, Yemen işi bir örtü bulunduğu halde, erkenden çıkınca, yanına Hasan b. Âli geldi. Onu, hemen örtüsünün içine aldı.
Sonra, Hüseyin geldi. Onu da, onun yanma aldı. Sonra, Fatıma geldi. Onu da, Örtünün içine aldı.
Daha sonra, Ali geldi. Onu da, örtünün içine aldıktan sonra: (Ey Ehl-i beyti Allah, sizden kiri, günahı gidermek ve sizi, tertemiz yapmak ister. Ah-zab: 33) âyetini okudu [25]