Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hayret ettim ve korktum....

Gül_i Rana

New member
Katılım
1 Mar 2009
Mesajlar
181
Tepkime puanı
132
Puanları
0
bunu söylemeden yapamıcam

burda bir bayan var biz recep hoca diye bir adamdan bahsettii

adamı arıyorsun ve diyosunkii

--hocam bana bakarmısın...

ve adam senin neyin var yok biliyo hastalık hususundaaa

alahh ddim oda neyin nesi
sanki adam c___i___nlerle irtibat halinde gimi((töbetöbe))


bende yapcam bende dedim

aradım ama kalbimküt küt

adam çıktı telefona

geçen konuşma aynen şu


----eeşey hocam bana bakarmısınız??

----kızım senin boğazın mikrop kapmış bi ot adı verdi bunu iç ve yediklerin dikkat et dedii

şak kapadı telefonu hemen

bismilah adam nerdn bildi beaa yemek yerken boğazımın altı şişiyodu doktora gitttim mikrop kaptığımı söledi aynısında bu hoca denen adam söledii


bunu b kadın daha yaptı merdivenden düşüp belini incitmişti

dovayı arad adam gne bildii


sizce bu adam c___iNN lerle irtibatmıkuruyo korktum açıkcasıı???



sizce nedir buu
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
:)


Değerli kardeşim, o adamın birinin boğzına takılan bir şeyi kendine verilmiş bir ilimle bilmesi ile, meteoroloji uzmanlarının yarın yağmur yağacağını kendisine verilmiş bir ilimle bilmesi arasında hiç bir fark yoktur.
Muhabbetle

Yani; hiç bir işin, kendilerine verilmiş bir ilimle olması halinde biribirilerinden bir farkı yoktur, demek oluyor değil mi? Tıp doktoru, marangoz, kuyumcu... Bunların işlerinin yapılmasında de, o manada bir fark yok...
 

BeyazKelebek

New member
Katılım
8 Mar 2009
Mesajlar
403
Tepkime puanı
288
Puanları
0
Yaş
33
"Ya Rabbi! Deccal’in şerrinden sana sığınırım." Deccal; her konuda yalandır, aldatmadır, hiledir… Ama en tehlikelisi imanı küfür, küfrü iman gösterme gayretidir. Topyekun insanlığın korkunç boyutta "yalan, aldatma, hile ve tesise" ile adeta boğuştuğu bir asırda yaşıyoruz. Kitle iletişim araçlarının "zirve" yaptığı bu asır, "Deccal" için de ideal bir asır olsa gerek. Çünkü, yalanını, dolanını ve hilesini bu kadar rahat ve bu kadar en ücraya başka ne ile ve nasıl ulaştırabilirdi? Hele hele ana gayesi olan itikadi sapmayı bu denli başka nasıl başarabilirdi? Peygamberin bile şerrinden Allah’a sığınma ihtiyacını hissettiği Deccal fitnesinden, iman ehli çok daha fazla ve her fırsatta Allah’a sığınmak zorundadır. Hiçbir dünyevi afet ve musibet Deccal’inki kadar tahripkar değildir, olamayacaktır. Nedir Deccal?
Kelime manası olarak Deccal; (mübalağalı olarak) yalandır, hiledir, aldatmadır.
Yalan ve hile/aldatma anlamına gelen "decl’in" mübalağalı vezni olan "deccal", aşırı derece yalan söyleyen, aldatan, hile yapan anlamına gelir.
Deccal’in bir başka manası ise "karıştırmaktır."
Neyi karıştıracak?
Hak ile batılı, iman ile küfrü, tevhit ile şirki karıştıracak.
Kelime manası, yalanda, hilede ve aldatmada aşırıya gitmek olursa, kaçınılmaz olarak, hak ile batılı, iman ile küfrü, tevhid ile şirki tersyüz etmekte de bir aşırılık sergilemesi kaçınılmazdır.
İşte bunun için bu sinsi ve büyük tehlikeden korunmak da en önemli husus olsa gerektir.
Deccal, yalancı/aldatıcı anlamında olduğuna delil sadedinde Hz. Peygamberden şöyle bir olay rivayet edilir:
"Bir gün Hz. Ebu Bekir efendimiz Hz. Peygamber’in kızı Hz. Fatıma annemizle evlenmeye talip olduğunu beyan edince, Hz. Peygamber O’na: "Emin ol ben kızımı Ali’ye vaat ettim. Yoksa ben Deccal değilim buyurmuştur."
Bu hadis–i şerifte Hz. Peygamber, Deccal’in aldatıcı/yalancı olduğunu, kendisinin böyle bir halden beri olduğunu ifade etmektedir.
Deccal ile ilgi bize en hayati bilgiyi veren hadis–i şerif ise şöyledir.
Hz. Huzeyfe b. Yeman hazretlerinden gelen rivayete göre, O Hz. Peygamber’in (as) şöyle buyururken işittiğini söyledi:
"Deccal çıktığı zaman yanında bir su, bir de ateş bulunacaktır. Fakat halkın ateş sandığı soğuk bir sudur. Soğuk su sandığı ise yakıcı bir ateştir. Deccal’in zuhuru zamanında sizden her kim işitirse ateş suretinde gördüğü tarafta bulunsun. Çünkü o, tatlı bir sudur" (Sahih–i Buharî Muhtasarı, c.9, s.184).
Ahir zamanda bir çok Deccal meydana çıkacağı ifade edilmekle beraber bunlardan en azgını Hz. Hüzefye hadisinde bahsedilen Deccal’dir.
Ateş ve su birbirinin zıdd–ı kamili olan iki şeydir.
İman ve küfür gibi.
Hak ve batıl gibi.
Cennet ve cehennem gibi.
Müslim’in Hz. Eb Hureyre’den (ra) yaptığı rivayete göre Deccal, cennet ve cehennemi temsil eden birtakım harikalar göstereceği anlamına gelir. Bu da Müslümanlar için en büyük imtihandır.
Bütün bu ve benzeri haberlerden şu neticeye kolaylıkla ulaşmamız mümkündür ki, Deccal, dini, dinî kavramları kullanacaktır. Dinî kavramları kullanarak halkı/iman edenleri aldatacaktır.
Birbirinin zıttı kavramları birbirine karıştıracak, hakkı batıl, batılı hak; tevhidi şirk, şirki tevhid şeklinde takdim edecektir.
Hak budur diye insanlara sunduğu şeyin aslında batıl, batıl dediği şeyin ise hak olduğu, tevhid dediği şeyin şirk, şirk dediği şeyin ise tevhid olduğu ve bu yolla insanları aldatacağı anlaşılmaktadır.
Bütün bu bilgilerden çıkarabileceğimiz bir başka önemli husus ise, Deccal hareketinin "İslamî kimlik" etrafında oluşacak olmasıdır.
Yani Deccal, "İslamî kimlik" sahibi olarak görünecek, İslam’ı dava edinecek, dindar kimlikle zuhur edecektir.
Ve bu dindar kimlik insanları dinsiz yapacak.

Zira, küfrü ve inkarı ayan beyan olan birinin, ayrıca "Deccal" misyonunu üstlenerek Müslümanları kandırması ve yanlışa yönlendirmesi nasıl mümkün olsun ki?
İnkarını izhar edenin Deccal olmasına da gerek yoktur.
Dahası;
Deccal fitnesinden en fazla zarar görecek olanlar da Müslümanlar olacaktır.
Çünkü hakkın batıl ile karıştırılıp batıla "işte hak budur" denmesi en fazla ve en tehlikeli boyutta Müslüman’ı ilgilendiren ve etkileyen husus olsa gerektir.
Çünkü, böylesi bir fitnede Müslüman imanını bırakıp küfre "işte aradığım bu" deyip sarılacak ve ebedi hayatını helak edecektir.
Ama Ehl–i küfrün bu "fitneden" göreceği zarar da az değildir.
Bu fitne asrında Deccal onlara da, sakın ha yerinizden oynamayın hak olan, doğru olan sizin yolunuzdur düşüncesini iğva edecektir.
On dört asırdır küfür olan inanış ve düşüncelerin son yıllarda "iman dairesinde" ilan edilmesi başka ne ile izah edilebilir ki?
İslam’ın itikat/inanç esasları yenden ne geçmişte ne de bugün yeniden yorumlanamaz ki?
Çünkü o "iman esasları" Allah tarafından belirlenmiş ve Peygamber tarafından insanlığa bildirilmiş esaslardır.
Aslında bütün Peygamberlerin geliş sebebi bu "iman esaslarını" insanlığa bildirmektir.
Sadece bildirmektir, belirlemek, tayin ve tespit etmek değildir.
Peki Kur’an’da ayan beyan belirlenen küfür daha sonra nasıl olur da "iman" olabilir?
Bu yetkiyi kim kime verdi acaba?
Deccal’in şerrinden kurtulmanın ancak "furkan" ölçüsünde bir iman ile mümkün olabileceği düşünebilir.
Deccal ile kavga yapacak olan "Mehdi" de işte bu "furkan" düzeyinde bir imana sahip olan kişidir
.
Furkan; hak ile batılı, iman ile küfrü, tevhid ile şirki ayrıştırma kabiliyetidir.

İçinde yalandan, hileden, aldatmadan, karıştırmadan/bulamadan izler taşıyan her hareket ve düşünceye "deccalizm" bulaşmıştır.
Bu hile, yalan, aldatma ve karıştırma/bulama imanî konuların dışında diğer konularda yapılıyorsa aynı izleri ve aynı tehlikeyi taşıyor demektir.
Kaç on yıldır insanımız hemen hemen her konuda aldatılmıyor mu?
Hz. Peygamber efendimizin (sa) duasıyla bitirelim.
"Ya Rabbi! Deccal’in şerrinden sana sığınırım."
 
Üst Alt