Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hayatın Gayesi

Elifnisa

New member
Katılım
29 Eki 2007
Mesajlar
483
Tepkime puanı
241
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
"Ben cinleri de, insanları da ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. Ben de onlardan hiç bir rızık istemiyorum, beni yedirmelerini de istemiyorum. Allah, hiç şüphesiz rızık verendir, sarsılmaz gücün sahibidir." ( ez Zariyat 56-57)
Bu özlü ayet-i kerime büyük ve önemli bir hakikati ortaya koymaktadır.
Bu evrensel hakikat iyice anlaşılıp kesin bir inanç haline getirilmediği sürece hayatın düzene girmesine imkan yoktur. Çünkü bireylerin, cemaatlerin ve İnsanlığın hayati, tüm zaman ve çağlar boyunca ancak bu hakikatin kavranmasıyla istikamete girmiştir.
Hayatın pek çok hedef ve ifadeleri var ki, ancak bu hakikatin çerçevesi içerisinde mütalaa edilebilir. Bu hiç kuşkusuz tüm hayatın odağı ve temel taşı olan bir hakikattir.
Bu hakikatin temel ve vazgeçilmez yönü, cin ve insanların bir gaye için yaratıldıklarını bilmektir. Kim bu gayenin gerektirdiği görevini ifa ederse, varlığının gayesini de gerçekleştirmiştir. Kim de görevini aksatır veya yerine getirmezse varlığın gayesini iptal etmiş, işe yaramaz, hayatta hedefsiz ve asli anlamından kopuk bir hale gelmiştir. Yani bu kimse hayatının vazgeçilmez değerlerini kaybetmiş, güç kaynağından kopmuş ve kısaca mutlak bir zarara uğramıştır.Varlığının güç kaynağından kopmuş her canlının kaçınılmaz sonu budur. Canlıyı koruyan, sarsılmaz kılan ve devamını sağlayan kaynaktan kopmanın acı sonu budur.
İbadet, gerek cinleri, gerekse insanları varlık kaynağına bağlayan belirli bir görevdir. Yani ortaksız bir tek Allah'a tapınma görevi.
Kul ve Rabbin varlığı, kulluk görevinde var olması gereken İki vazgeçilmez unsurdur.
Yani tapınma görevini yapan kul ve kendisine tapınılan bir Rabb...
İşte bir kulun tüm hayatı, bu esasa dayanmak ve bu esas istikametinde bulunmak zorundadır.
 
Üst Alt