Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hayata Hep Güzel Bakmak

gönüldostuelif

New member
Katılım
26 Kas 2006
Mesajlar
781
Tepkime puanı
10
Puanları
0
Yaş
35
Hayata Hep Güzel Bakmak


Hastanenin bir koğuşunda üç kötürüm bulunuyordu. Bunlardan koğuşa ilk gelen pencerenin önüne, ikincisi ortaya, üçüncüsü ise kapı kenarına yatırılmıştı. Ortadaki hasta iyimser bir adam olduğu için neşeli konuşmalarıyla ötekileri de eğlendiriyor ve kederlerini azaltmaya çalışıyordu. Soğuk bir kış gecesi, pencerenin yanındaki hasta öldü. Onu kaldırdıktan sonra ortadaki hastayı pencerenin önüne, kapının yanındakini de ortaya yatırarak, boşalan yere yeni bir hasta getirdiler. Pencere önüne alınan iyimser adam, dışarıda gördüklerini arkadaşlarına anlatmaya başladı.


Yol kenarındaki parkı, dev çınar ağaçlarını, cıvıldaşan kuşları, işlerine koşan insanları, neşeli çocukları ve karşı dağlardaki çiçek dolu tarlaları uzun uzun anlatarak, çaresiz durumdaki arkadaşlarını rahatlatıyordu. Adam, kısa bir süre sonra, gelip geçenlere isimler takmaya başladı. Öteki hastalar, artık sabah işe gidenlerin, seyyar satıcıların ve akşam vakti yorun argın eve dönenlerin öykülerini dinleye dinleye, onları gözleri önünde canlandırabiliyorlardı.

Kısa süre sonra hastanenin ruha ağırlık veren havası dağılmış ve bi r türlü geçmek bilmeyen can sıkıcı saatleri tatlı öyküler doldurmuştu. Bir gün, ortadaki hastanın aklına bir fikir geldi. Eğer pencerenin önündeki hastaya birşey olursa oraya kendisi geçecek ve onun öykülerini dinlemektense, dışarıdaki renkli ve canlı yaşa m ı kendi gözleriyle görecekti. Bu düşünce, günlerce kafasında yer etti. Yattığı yerden hep bunu düşünüyor ve çareler araştırıyordu. Sonunda onu da buldu. Pencereninönündeki hastaya bazen kalp krizleri geliyordu. Adam bu durumda komodinin üzerindeki ilacına güçlükle uzanıyor ve odada hastabakıcı olmadığından ilacı kendisi alıyordu.
Bir gece, pencere önündeki hastaya yine bir kriz geldiğinde,
ortadaki hasta büyük bir gayretle doğrularak, onun ilacını
deviriverdi. Şişe yere düşmüş ve paramparça olmuştu. Ertesi sabah, pencerenin önündeki hastayı ölü buldular. Ve onu kaldırdıktan sonra, ortada yatan hastayı cam kenarına geçirdiler. Adam, göreceği manzaranın heyecanıyla dışarıya baktığında, beyninden vurulmuşa döndü. Pencerenin birkaç metre ötesinde, simsiyah bir duvardan başka hiçbir şey yoktu.............​
 

gelincik tarlasý

New member
Katılım
2 Ocak 2007
Mesajlar
284
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
ellerine sağlık çok güzel bir yazı.daha önce de okumuştum ama keyif aldım tekrar.sağol...
 
H

hüma-gül

Guest
Bir Hastahanenin penceresi :((

Bir Hastahanenin penceresi :((

Öğleden sonraları yatağından kaldırılan hasta, pencerenin kenarında oturarak,
Çok hasta olan iki erkek, hastanenin bir odasına yatırıldılar. Bunlardan biri sadece, öğleden sonraları temizlik esnasında otura bilmekteydi, yatağı da tam pencerenin kenarındaydı. Diğerinin yatağı pencereden uzakta ve sürekli sırt üstü uzanmak zorundaydı. Genelde hep birbirleriyle konuşmakta, can sıkıntılarını böyle gidermeye çalışmaktaydılar. Ailelerini, işlerini, arkadaşlarını, askerlik hatıralarını ve yaşamlarında ki sıkıntıları birbirlerine anlatıyorlardı.

Öğleden sonraları yatağından kaldırılan hasta, pencerenin kenarında oturarak, yanındaki arkadaşına dışarıda olup bitenleri anlatıyordu. Yatakta yatan ve yerinden kıpırdayamayan diğer hasta, Onun anlattıklarıyla mutlu oluyor ve hayata olan bağlılığı daha da çoğalıyordu. Dışarıda yaşamın sürdüğünü, güzel havada kuşların uçtuğunu, çiçeklerin açarak etrafa güzel kokular yaydığını duydukça, kalbi bir başka çarpıyordu.

Hastanenin penceresinin önünde bir park var, parkın ortasında bir havuz. Ördekler havuzda yüzmekte, çocuklar suyla oynamakta ve insanlar yeni çiçeklerini açmış ağaçların altında oturmaktalar. Herkes çok sevinçli ve mutlu, özellikle torununun elinden tutan şu yaşlının sevincini bir görsen.

Günler ve haftalar böylece geçti.

Yine bir öğleden sonra hemşire odaya gelerek, temizlik için pencerenin yanında olan hastayı uyandırmak istedi, fakat ne yaptıysa uyanmadı, uyku esnasında öylece ölmüştü. Sedyeye koyarak götürdüler.

Diğer hasta, hemşireye yalvararak ölen arkadaşının yatağına geçmeyi istedi. Oda kabul etti. Acılar içerisinde, bin bir zahmetle doğrularak pencereden dışarı baktı. Fakat ne görsün, pencerenin önünde sadece bembeyaz bir duvar var ve arkadaşının anlattığı onca güzellikten hiçbir haber yok.

Ne bir park var, ne koşup oynayan çocuklar, ne de güzelim çiçekler, ağaçlar. Hayretle hemşireye sordu:

Ölen arkadaşım bana dışarıyı çok daha farklı anlatıyordu, oysa burada duvardan başka hiçbir şey yok, burada park olmalıydı! Hemşire ise şöyle cevap verdi:

O sadece seni hayata bağlamaya çalışıyordu.
 

asikkulun

New member
Katılım
15 Eyl 2006
Mesajlar
1,217
Tepkime puanı
96
Puanları
0
Yaş
32
Konum
sivas
Allah razı olsun abla...gerçekten de çok ilginç ve etkileyici bir hikaye.sonu çok hoştu yaaa.emeğine sağlık
 
Üst Alt