Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hayat Fişkiran Kalpler

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

«Hiç inkâr sebebiyle ölü iken, imana kavuşurerek dirilttiğimiz, hidayet nuru verdiğimiz ve bu sebeple insanlar arasında emin olarak yürüyen kişi, küfrün karanlıkları içinde yaşayan ve ondan bir türlü çıkamayan kimseye benzer mi?»
Şüphesiz ki Kur'ân-ı Kerîm —ölülere benzeyen imansızları imana kavuşturduğu için bir hayattır. —Cehalet zulmetinde kıvrananları, ilim ve irfana kavuşturduğu için— bir nurdur.
Manevî yönden kalpler iki kısma ayrılır: Diri kalpler... ölü kalpler. Ölü kalpler yok
mesabesindedir.Var olan; diri kalplerdir:«Muhakkak ki bu Kur'ân-ı Kerim'de uyanık kalbli olana, bütün dikkatiyle kulak verene bir ibret, bir nasihat vardır.»
Ancak diri kalpler sözün iyi veya kötü olduğunu, âyetlerin uzak ve yakın manâlarını anlayabilir. Gözle görülen işaret ve alâmetlerin maksadını idrak edebilirYine ancak bu kalpler,zararlı şeyleri faydalı şeylerden ayırdedebilir
Uyanık kalpler, bütün bunları inceliğiyle hissetip;Yürüyeceği yolu ve varacağı gayeyi tayin eder. Bütün söz ve amellerini bu yola harcar. Beden ve azalarını asıl maksadına uygun olarak kullanır.Gayeye doğru yürürken nasıl belalarla karşılaşırsa karşılaşsın. Ne gibi zorluklar görürse görsün yolundan geri kalmaz, çizdiği ve arzu ettiği noktaya ulaşır.Bir şair, şöyle der:«Akıllar ve kalpler büyük olunca,Vücutlar bunların isteklerini yerine getirirken yorulur.»
Kur'ân-ı Kerîm ilâhî bir kelam olması dolayısıyla basiretli kalplere,temizvicdanlara son derece tesirlidir.
Sihir edici fesahatiyle, insanları aciz düşüren be-agatiyle, tadına doyulmaz üslubu ile, eşsiz mantığı ile, çok acayip bir terkibiyle, irşadının doğruluğu ile verdiği haberlerin sahih olması ile apayrı bir kelâmdır.Başka sözlere asla benzemez.
Bu gibi hususiyetleri içine alan Kur'ân-ı Kerîm, Allah'ın «ölü kalbler»e üfürdüğü bir ruhudur. Allah, Kur'ân-ı Kerîm vasıtasiyle kalplere; çalışan, meyve veren bir hayat bahşeder, canlılık verir. Kur'ân-ı Kerîm, bütün bu vasıflarıyle kuvvetli, sönmez bir nurdur. Kalplere hayat ve ruh verdikten sonra yürüyecekleri yolu da aydınlatır.«Bunun gibi sana emrimizden bir ruh vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Fakat biz o kitabı bir nur kıldık. Kullarımızdan dilediğimizi onunla hidayete erdiririz. Elbette ki sen doğru yola sevk ediyorsun. O doğru yol bütün göklerde ve yerde olanların sahibi olan Allah'ın yoludur. Dikkat edin, bütün işler Allah'a döndürülecektir.
İşte böylece Kur'ân-ı Kerîm, İslâm ümmetinin önderleri olan Muhacir ve Ensar'a vebunlara tabi olanlara her hususta yeni bir canlılık,yeni bir hayat bahsetmiştir Her şeyi aydınlatan yeni bir nur vermiştir.Kur'ân-ı Kerîm, Sahabe-i Kiram'ı ve onlara tabi olanları ölü iken diriltmiş parça parça iken biraraya toplamış, fakir iken zenginleştirmiş ve dünyanın önderleri yapmıştır. Asırlarca Müslümanlar, bütün insanlığı adalet'e, hayr'a, sâadet'e ve selâmet'e sevketmişlerdir. Basiretli kalplere birer canlı misal olmuşlardır.Bütün bu mefhumları düşündüm. İçim bu fikirlerle dolup taştı. O günde Harem-i Şerîf'te bulunuyordum. Temeli sağlam, binası çok yüksek, şerefi daimî, nuru parlayan Kâ'be-i Muazzama önünde idim. Bütün yıl boyunca Kabe'yi Şerifin ve Harem-i Şerifin Rabbine iman eden,kalpleri ilâhî aşkla dolu milyonlarca insan bu Kâ'be'yi tavaf ederlerHergün için Rablerinin davetini kabul ederler. Hacc yolunda mallarını, vakitlerini ve ellerinden gelen herşeyi harcarlar.Orada bulunan binlerce insanın sevdiği dualarla duaetmelerini işitince dönüp onların yüzüne bakıyordum.Kur'ân-ı Kerîm'in kalplerine ne derece canlılık ve hayat bahşettiğini anlamaya çalışıyordumOrada toplananmilyonlarca insanın ne derece mukaddesatına bağlı olduklarını ve İslâm'ın, iman edenlere getirdiği ferdî, ailevî, içtimaî vecihanşümul nizamına ne ölçüde önem verdiklerini öğrenmek istiyordumKendi kendime şöyle sordum:Eğer dünyanın her tarafından akın eden bu müslümanlar Kur'ân-ı Kerîm'in kendine tabi olanların kalbine bahşettiği manevî hayat ve basireti idrâk etmiş olsalardı, bugünkü zillet ve acizlik durumuna düşer miydik?...Elbetteki hayır!..Artık uzun uzadıya bufikirlere dalmadım. Yüce Rabbime yöneldim. Huzur-u kalp ile Kâ'be-i Muazzama'nın perdesinin gölgesi altında şöyle yalvardım:«Ey Allah'ım!.. Sen bu kalpleri kitabınla ihya et, onlara ruh ver!...»(Vallahü Ekber. Ve lillahil hamd.)

Müellifi:Şehid İmam Hasan El-BENNA(r.a)

İSTİKBAL İSLAMINDIR..!
 
Üst Alt